Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2021/6604 Esas 2022/3090 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
6. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/6604
Karar No: 2022/3090
Karar Tarihi: 06.06.2022

Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2021/6604 Esas 2022/3090 Karar Sayılı İlamı

6. Hukuk Dairesi         2021/6604 E.  ,  2022/3090 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi
    İLK DERECE MAHKEMESİ : Kütahya 1. Asliye Hukuk Mahkemesi (Tic. Mahk. Sıf.)

    Yukarıda tarih ve numarası yazılı olan bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen kararın temyizen tetkiki müdahil ... vekili, Akbank A.Ş., Albaraka Türk Katılım Bankası A.Ş. , Denizbank A.Ş, Garanti Bankası A.Ş., Halk Bankası A.Ş. vekillerince istenmiş ve temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu, gereği konuşulup düşünüldü.

    K A R A R

    Davacı vekili; müvekkilinin belirli bir mala tahsis edilmiş mağazalarda demir ve çelikten bar ve çubukların, profillerin, tüp ve boruların toptan perakende ticareti, sac bükme ve kesme işlemleri işlerinde hizmet vermekte olan gerçek kişi tacir olduğunu, demir sektöründe döviz artışlarından kaynaklanan sıkıntılar sebebiyle müvekkilinin işletmesinin borçlarını ödemekte zorlandığını, ancak borcundan daha fazla taşınır ve taşınmaz mallarının mevcut olduğunu, bu malların satışından elde edeceği kâr da düşünüldüğünde ayrıntılı olarak izah edecekleri borçlarını ödeyebileceğini, konkordatonun tasdiki halinde şirketin bu durumdan kurtulabileceğini ileri sürerek ipotekli taşınmazların ve rehinli taşınırların satışı ile ipotek ve rehinle temin edilen alacaklar ödendikten sonra kalan borcun eşit taksitler ile faizsiz ve teminatsız olarak 36 ayda ödenmesine , bu şekilde konkordatonun tasdik edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Mahkemece iddia savunma ve dosya kapsamında; davacının borca batık olmamakla birlikte borç ödemeden aciz halinde olduğu, menkul ve gayrimenkul malların satışı yoluyla borçlarını ödemeyi taahhüt etmesi mal varlığının terki şeklinde düşünülse de davacı borçlunun ticari faaliyetini sona erdirmediği, projenin vade konkordatosu şeklinde düzenlendiği ancak borçların ödenmesinde taşınır ve taşınmaz mallardan elde edilecek bedelin kullanılacağı, davacının mühlet içinde mal varlığını korumadığına veya özensiz davrandığına dair bir eyleminin bulunmadığı, komiserin denetimine uygun davrandığı, konkordato projesinin tasdikinin alacaklı ve davacı borçlu yönünden lehe olduğu, rehinli alacaklıların satışının bir yıl süreyle ertelenmesi halinde davacı borçlunun ticari faaliyetine devam etmesi imkanının daha yüksek olduğu gerekçesiyle projenin tasdikine karar verilmiştir.
    Karara karşı bir kısım alacaklı bankalar ve SGK Başkanlığı vekilleri tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine; Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesince, SGK Başkanlığı vekilinin istinaf başvurusunun hukuki yarar yokluğundan usulden reddine, alacaklı Bankalar’ın istinaf başvurularının ise davacının talebinin malvarlığının terki suretiyle konkordato kısmen benzemekle birlikte belirtilen hususlar nedeniyle adi konkordato niteliğini koruduğu gerekçesiyle esastan reddine karar verilmiştir.
    Kararı SGK Başkanlığı, alacaklı Akbank A.Ş, Albaraka Türk Katılım Bankası A.Ş, Denizbank A.Ş, Garanti Bankası A.Ş, Halk Bankası A.Ş vekilleri temyiz etmiştir.
    1- Dava, İİK’nın 285. vd. maddeleri uyarınca geçici ve kesin mühlet kararları verilmesi ve konkordato projesinin tasdiki istemine ilişkin olup, mahkemece projede teklif edilen tutarın borçlunun kaynakları ile ziyadesiyle orantılı olduğu yönündeki komiser heyeti nihai raporuna göre konkordatonun tasdikine karar verilmiştir.
    Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 24.02.2010 tarihli 2010/1-86 Esas ve 2010/108 karar sayılı kararında da belirtildiği üzere; “Yasanın anladığı anlamda oluşturulacak hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar; kararın gerekçesinin de sonucu ile tam bir uyum içinde, o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak; kısaca maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir. Zira tarafların bu dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtayın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş; hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması zorunludur”.
    Somut olayda, mahkemece ‘projede yer alan taşınır ve taşınmaz malların tasdik kararının kesinleşmesinden sonra kayyım tarafından satışlarının yapılmasına, Konkordato kapsamında olan rehinli alacaklıların borçlarının ipotekli taşınmaz ve taşınırların satışlarından sonra derhal ödenmesine, kalan bedelin adi alacaklılar arasında garameten paylaştırılmasına’’ şeklinde hüküm kurulmuştur. Bu şekliyle verilen karar belirli bir vadeyi kapsamadığı gibi infazda tereddüt oluşturabilecek niteliktedir. Ayrıca konkordato projesinin denetlenmesi imkanını da ortadan kaldırmakla birlikte rehinli satışlardan kalan bedelin belirsizliği nedeniyle alacaklının projeden tatmin oranının yukarıda belirtildiği gibi gerek mahkemenin gerekse kayyımın denetimine açık olmaması nedeniyle konkordatonun genel ilkelerine uygun olmamıştır. Bu nedenle HMK’nın 297. maddesinde belirtilen, açık ve anlaşılır hüküm kurma ve infaz edilebilirlik ilkeleri de dikkate alınmaksızın belirsiz ve soyut ifadelerle hüküm kurulması doğru görülmemiş, istinaf mahkemesinin başvurunun esastan reddine ilişkin kararı kaldırılarak ilk derece mahkemesi kararının bozulması uygun görülmüştür.
    2-Bozma nedenine göre, bir kısım alacaklılar vekillerinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
    SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesinin 13.07.2021 tarih ve 2021/1323 Esas, 2021/1066 Karar sayılı kararın kaldırılarak ilk derece mahkemesi kararının re'sen BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle bozma sebebine göre bir kısım alacaklılar vekillerinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, HMK 373/1 maddesi gereğince dosyanın ilk derece mahkemesine, karardan bir örneğin ilgili bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesine, temyiz peşin harcın talep halinde temyiz edenlere iadesine, 06.06.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.


    Hemen Ara