Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2021/4755 Esas 2022/3074 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
6. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/4755
Karar No: 2022/3074
Karar Tarihi: 06.06.2022

Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2021/4755 Esas 2022/3074 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Davacı, yer fıstığı ticareti yaparken ekonomik durumunun bozulduğunu belirterek İİK'nın 286. maddesi kapsamında davanın kabulü ile geçici ve kesin mühlet kararları verilmesini ve konkordato projesinin tasdikine karar verilmesini talep etti. İlk derece mahkemesince davacının iflasına karar verildi. İstinaf başvurusu sonucunda Adana Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi, davacıya ait konkordato projesinin başarıya ulaşma ihtimalinin bulunmadığını belirleyerek istinaf başvurusunun reddine karar verdi. Temyiz edilen kararın bozulması sonucu mahkemece yapılacak iş, borca batıklığın tespiti için konusunda uzman bir bilirkişi heyetinden rapor alınması ve yapılan inceleme sonucuna göre hüküm kurulmasıdır.
Konkordato, borçlarını vadesi geldiği halde ödeyemeyen veya vadesinde ödeyememe tehlikesi altında bulunan herhangi bir borçlunun, vade verilmek veya tenzilat yapılmak suretiyle borçlarını ödeyebilmek veya muhtemel bir iflastan kurtulmak için başvurabileceği bir cebri icra kurumudur. Borca batıklık ise borçlunun malvarlığındaki aktif değerlerin pasif değerleri karşılayamaması durumudur. Borca batıklılık, TTK'nın 376. maddesi uyarınca rayiç değerlere göre tespit edilir ve mahallinde keşif yapılarak, uzman bilirkişi aracılığıyla tespit edilebilen niteliklerine göre kayıtlardaki malvarlığı (örn; araçlar, model ve yaş gibi diğer özelliklerine göre) rayiç tespitinin yapılması mümkündür. İçtihat metninde, konkordatonun borça batık olmayan dürüst borçluyu koruyarak mali durumunun iyileşmesini sağlamak ve alacaklıların muhtemel bir iflastan daha fazla ölçüde alacaklarına kav
6. Hukuk Dairesi         2021/4755 E.  ,  2022/3074 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Adana Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi
    İLK DERECE MAHKEMESİ : Osmaniye 1. Asliye Hukuk Mahkemesi (Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla)

    Yukarıda tarih ve numarası yazılı olan bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen kararın temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu, gereği konuşulup düşünüldü.

    - K A R A R -
    Davacı, yer fıstığı ticareti yaptığını, ancak zaman içinde ekonomik durumunun bozulduğunu ileri sürerek, İİK’nın 286.maddesi kapsamında davanın kabulü ile 3 aylık geçici mühlet kararı ve sonrasında kesin mühlet kararı verilmesini ve konkordato projesinin tasdikini talep ve dava etmiştir.
    İlk derece mahkemesince, davanın reddi ile davacı gerçek kişi tacirin iflasına karar verilmiştir.
    İlk derece mahkemesi kararına karşı davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Adana Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi tarafından, yapılan inceleme sonucunda davacıya ait konkordato projesinin başarıya ulaşma ihtimalinin bulunmadığı ve İİK’nın 292/1-b hükmü uyarınca iflas kararı verilmesi gerektiğinden bahisle davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
    Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
    Talep, davacı borçlu hakkında, İİK’nın 285. vd. maddeleri uyarınca geçici ve kesin mühlet kararları verilmesi ile konkordato projesinin tasdiki istemine ilişkindir.
    Konkordato, borçlarını vadesi geldiği halde ödeyemeyen veya vadesinde ödeyememe tehlikesi altında bulunan herhangi bir borçlunun, vade verilmek veya tenzilat yapılmak suretiyle borçlarını ödeyebilmek veya muhtemel bir iflastan kurtulmak için başvurabileceği kendine özgü bir cebri icra kurumudur. Konkordatoda amaç, elinde olmayan nedenlerle işleri iyi gitmeyen, mali durumu bozulmuş olan ve borçlarını ödeyip faaliyetlerini devam ettirmek isteyen dürüst borçluyu koruyarak mali durumunun iyileşmesini sağlamak ve alacaklıların, borçlunun muhtemel bir iflasına nazaran, daha fazla ölçüde alacaklarına kavuşma olanağı yaratmaktır. Konkordato ile alacaklılar, alacaklarının bir kısmından vazgeçerler ve/veya borçluya, ödeme konusunda belirli bir vade tanırlar. Bu durumdaki bir borçlunun iflas etmesi, faaliyetlerinin tümüyle sona ermesine ve alacaklıların alacaklarını büyük oranda tahsil edememelerine neden olur. İçinde bulunduğu mali koşullara göre borçluya borçlarını belirli bir oran veya vadeyle ödeme imkanı verilmesi hem borçlu bakımından ve hem de alacaklılar bakımından olumlu sonuçlar doğurur. Alacaklılar arasında eşitlik esasına dayalı bir ödeme sağlanır ve borçlu iktisadi faaliyetlerine devam eder. Böylece borçlu, piyasadaki varlığını sürdürürken, piyasadaki istikrar ve istihdam imkanları da korunmuş olur.
    Borca batıklık, borçlunun malvarlığındaki aktif değerler toplamının, pasif değerler toplamını karşılayamaması durumudur. Şirketin veya somut olayda olduğu haliyle gerçek kişi tacirin işletme sermayesinin borca batık durumda olup olmadığı TTK’nun 376. maddesi uyarınca rayiç değerlere göre tespit edilmelidir. Mahallinde keşif yapılarak, uzman bilirkişi aracılığıyla tespit edilebilen niteliklerine göre kayıtlardaki malvarlığının (örn; araçlar, model ve yaş gibi diğer özelliklerine göre) rayiç tespitinin yapılması mümkündür. Rayiç değerler ve yapılan araştırma ve inceleme sonucu elde edilen gerçekçi verilere göre bilirkişilerce yeniden oluşturulacak borca batıklık bilançosu da dikkate alınıp bir sonuca gidilmelidir. Dava teorisindeki genel ilkeden farklı olarak konkordato bir dava olmadığından borca batıklık sadece talep tarihi itibariyle değil, yargılama safhasındaki olumlu veya olumsuz gelişmeler de dikkate alınarak belirlenmelidir.
    Açıklanan durum karşısında, mahkemece yapılacak iş, davacıya ait taşınmazların tapu bedelinin sadece tapudaki kaydi değerlere göre değil piyasa rayiçlerine göre belirlenmesi amacıyla konusunda uzman bir bilirkişi heyetinden alınacak teknik, detaylı ve denetime elverişli rapor ile borca batıklığın tespit edilmesidir.
    Yapılacak inceleme neticesinde davacının borca batık olmadığının ve İİK’nın 292. maddesindeki şartların bulunmadığının anlaşılması halinde; iflas kararı verilmeksizin konkordato talebinin reddi ile yetinilmesi, aksi durumda ise iflas kararı verilmeden önce kanunun 292/2 fıkrası uyarınca davacı tacirin duruşmaya bu maddeye göre dinleneceği meşruhatı verilen davetiye ile çağrılarak geldiği takdirde, beyanı alınarak hüküm kurulması gerekirken, eksik inceleme neticesinde yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle Adana Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesinin 30.11.2020 tarih ve 2020/838 Esas, 2020/1082 Karar sayılı kararın kaldırılarak ilk derece mahkemesi kararının davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, HMK 373/1 maddesi gereğince dosyanın ilk derece mahkemesine, gönderilmesine, 06.06.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.





    Hemen Ara