Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2022/881 Esas 2022/5950 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
2. Hukuk Dairesi
Esas No: 2022/881
Karar No: 2022/5950
Karar Tarihi: 16.06.2022

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2022/881 Esas 2022/5950 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Bu karar, bir boşanma davasının incelenmesi sonucunda verildi. Davacı kadın tarafından açılan boşanma davasında erkeğin şiddet uyguladığı, sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiği ve evinin geçimini ailesinin ihtiyaçlarını karşılamak hususunda üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmediği gerekçesiyle tam kusurlu olduğu belirtilmiş ve davanın kabulüne karar verilmiştir. Ancak, davalı erkeğin istinaf kanun yolu incelemesi talebi üzerine bölge adliye mahkemesi; davacı kadının delil olarak nüfus ve adli sicil kaydına dayandığını ancak usule uygun şekilde tanık deliline dayanmadığı halde dinlenilmemesi gereken tanık anlatımları esas alınarak hüküm kurulmasının doğru olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir. Kararın temyiz edilmesi sonucunda Yargıtay, davalı erkeğin beyanlarının samimi bulunduğunu ve boşanmanın dayandığı olguların gerçekleştiği konusunda vicdani kanaate sahip olduğu için ilk derece mahkemesinin kararının doğru olduğunu belirterek, bölge adliye mahkemesi hükümünün bozulmasına karar vermiştir.
Kanun Maddeleri:
- Türk Medeni Kanunu'nun 184/3. maddesi: \"Tarafların bu konudaki her türlü ikrarları hakimi bağlamaz.\"
- Türk Medeni Kanunu'nun 184/1. m
2. Hukuk Dairesi         2022/881 E.  ,  2022/5950 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi... Hukuk Dairesi
    DAVA TÜRÜ : Boşanma

    Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
    Davacı kadın tarafından açılan evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedenine dayalı boşanma davasında ilk derece mahkemesince “erkeğin eşine şiddet uyguladığı, sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiği, bir eş ve baba olarak evinin geçimini ailesinin ihtiyaçlarını karşılamak hususunda üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmediği” tam kusurlu olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne ve tarafların boşanmalarına karar verilmiştir. Davalı erkeğin istinaf kanun yolu incelemesi talebi üzerine bölge adliye mahkemesi; davacı kadının usule uygun şekilde tanık deliline dayanmadığı halde dinlenilmemesi gereken tanık anlatımları esas alınarak hüküm kurulmasının doğru olmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı kadın tarafından temyiz edilmiştir. Davacı kadın dava dilekçesinde nüfus ve adli sicil kaydına delil olarak dayanmış, davalı erkek ise duruşmaya katılarak; eşini defalarca aldattığının doğru olduğunu ancak pişman olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
    Türk Medeni Kanununun 184/3. maddesindeki "tarafların bu konudaki her türlü ikrarları hakimi bağlamaz" hükmünü tarafın boşanmayı kabul etmesi yada vakıayı ikrar etmesinin tek başına hakimi bağlamayacağı şeklinde anlamak gerekmektedir. Zira aynı maddenin ilk bendinde “hâkim, boşanma veya ayrılık davasının dayandığı olguların varlığına vicdanen kanaat getirmedikçe, bunları ispatlanmış sayamaz”, 4. bendinde ise “hâkim, kanıtları serbestçe takdir eder” hükmü yer almakta olup madde bir bütün olarak değerlendirildiğinde, ikrarın delil olma özelliğini ortadan kaldırmadığı gibi hakime dosyanın bütününü serbestçe değerlendirebilme hak ve yetkisi sunduğu anlaşılmaktadır.
    Eşlerin evlilik birliğinden doğan yükümlülükleri Türk Medeni Kanununda açıkça düzenlenmiştir. Kanundaki bu yükümlülükler genel olarak; “Evlenmeyle eşler arasında evlilik birliği kurulmuş olur. Eşler, bu birliğin mutluluğunu elbirliğiyle sağlamak ve çocukların bakımına, eğitim ve gözetimine beraberce özen göstermekle yükümlüdürler. Eşler birlikte yaşamak, birbirine sadık kalmak ve yardımcı olmak zorundadırlar (TMK m. 185)." şeklinde düzenlenmiştir.
    Yukarıda anlatılanlar ışığında; davalı erkeğin adli sicil kaydı ve dosya bütünü dikkate alındığında ilk derece mahkemesi hakiminin davalı erkeğin beyanları ve ikrarını samimi bulduğu, boşanmanın dayandığı olguların gerçekleştiği konusunda vicdani kanaate sahip olduğu ve davanın kabulüne karar verildiği halde bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince hükmün kaldırılarak davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış ve bozmayı gerektirmiştir.

    SONUÇ: Temyiz edilen bölge adliye mahkemesi hükmünün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, dosyanın ilgili bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesine oy birliğiyle karar verildi. 16.06.2022 (Prş.)



    Hemen Ara