Esas No: 2022/5387
Karar No: 2022/6029
Karar Tarihi: 20.06.2022
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2022/5387 Esas 2022/6029 Karar Sayılı İlamı
2. Hukuk Dairesi 2022/5387 E. , 2022/6029 K.Özet:
Davalı tarafından başvurulan temyiz incelemesi sonucunda Yargıtay 8. Hukuk Dairesince kararın bozulmasına karar verilmiştir. Davalının küçüğün babası olduğu Adli Tıp Kurumu raporu ile tespit edilmiş, babalık tespiti yönünden davanın kabulüne, feri talepler yönünden ise taraf delillerinin toplanarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği fakat hak düşürücü süre geçtiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş ve karar bozulmuştur. Davanın açıldığı tarih, babalık davası ile ilgili kanun maddeleri olan Türk Medeni Kanunu'nun 303/1 maddesi ve Anayasa Mahkemesi'nin 27.10.2011 tarihli ve 2010/71 Esas, 2011/143 Karar sayılı kararı ile 15.03.2012 tarihli ve 2011/116 Esas, 2012/39 Karar sayılı kararı açıklanmıştır. Kanun maddeleri, babalık davasının nasıl açılabileceği, davanın ne zaman hak düşürücü süreye tabi olacağı ve hangi koşullarda sürenin uzatılabileceği gibi hususları açıklamaktadır.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Babalık Davası
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
Dava, babalığın hükmen tespiti istemine ilişkindir. Davacı anne çocuğu Berat’a velayeten, davalının küçüğün babası olduğunu ileri sürerek babalığın tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Mahkemece, çocuğa kayyım atanarak çocuğun temsili ve taraf teşkili sağlanarak, Adli Tıp Kurumu raporu ila sabit olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, davalının küçüğün babası olduğunun tespitine çocuk yararına aylık 150 TL iştirak nafakasına karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı tarafından temyiz kanun yoluna başvurulmuştur. Temyiz incelemesi yapan Yargıtay 8. Hukuk Dairesince kısa karar ve gerekçeli karar arasında “manevi tazminat” hususunda çelişki olduğu gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir. Bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda; yerel mahkemece, anne tarafından açılan babalık davasının TMK’nın 303/1 maddesinde düzenlenen 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dava, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 301. maddesi kapsamında anne tarafından çocuk adına velayeten açılan babalığın hükmen tespiti istemine ilişkindir. Dava dilekçesinde açıkça davanın çocuk adına velayeten anne tarafından açıldığı, yargılama devam ederken de TMK m. 426/2 gereği yasal temsilci ile küçüğün menfaatinin çatışması sebebi ile çocuğu temsil etmek üzere kayyım atanarak taraf teşkilinin de sağlandığı gözetildiğinde davanın çocuk adına açıldığının kabulü gerekmektedir.
Türk Medeni Kanunu'nun m. 303’e göre, babalık davası, çocuğun doğumundan önce veya sonra açılabilir. Ananın dava hakkı, doğumdan başlayarak bir yıl geçmekle düşer. Çocuğa doğumdan sonra kayyım atanmışsa, çocuk hakkındaki bir yıllık süre, atamanın kayyıma tebliği tarihinde; hiç kayyım atanmamışsa, çocuğun ergin olduğu tarihte işlemeye başlar. Çocuk ile başka bir erkek arasında soybağı ilişkisi varsa, bir yıllık süre bu ilişkinin ortadan kalktığı tarihte işlemeye başlar. Bir yıllık süre geçtikten sonra gecikmeyi haklı kılan sebepler varsa, sebebin ortadan kalkmasından başlayarak bir ay içinde dava açılabilir.
Bu hükmün ikinci fıkrasında yer alan "Çocuğa doğumdan sonra kayyım atanmışsa, çocuk hakkındaki bir yıllık süre, atamanın kayyıma tebliği tarihinde, hiç kayyım atanmamışsa çocuğun ergin olduğu tarihte işlemeye başlar" hükmü, Anayasa Mahkemesi'nin 27.10.2011 tarihli ve 2010/71 Esas, 2011/143 Karar sayılı kararıyla; aynı maddenin dördüncü fıkrasında yer alan "Bir yıllık süre geçtikten sonra gecikmeyi haklı kılan sebepler varsa, sebebin ortadan kalkmasından başlayarak bir ay içinde dava açılabilir" hükmü ise, Anayasa Mahkemesinin 15.03.2012 tarihli ve 2011/116 Esas, 2012/39 Karar sayılı kararıyla çocuk yönünden iptal edilmiştir. Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarından sonra, çocuk tarafından veya çocuk adına açılan babalık davalarında artık herhangi bir hak düşürücü süre söz konusu değildir. O halde, yapılan açıklamalar dikkate alınarak davanın süresinde açıldığı, davalının küçüğün babası olduğunun Ankara Adli Tıp Kurumu tarafından düzenlenen 12.2.2016 tarihli raporla sabit olduğu gözetilerek babalığın tespiti yönünden davanın kabulüne karar verilmesi, feri talepler yönünden ise taraf delillerinin toplanarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, bu husus nazara alınmadan "hak düşürücü süre geçtiğinden" bahisle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bu nedenle bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.20.06.2022(Pzt.)