Esas No: 2006/262
Karar No: 2007/12
Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 2006/262 Esas 2007/12 Karar Sayılı İlamı
Hukuk Bölümü 2006/262 E. , 2007/12 K.- 2247 SAYILI YASA’NIN 14. MADDESI HK
- İMAR KANUNU (3194) Madde 32
"İçtihat Metni" Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.
Davacılar : S.C. Vekili : Av. N.K. Davalı : Kadıköy Belediye Başkanlığı O L A Y : Kadıköy İlçesi, Merdivenköy Mah. Halk Cad. 276 pafta, 2659 ada, 4 parsel sayılı taşınmazda, ruhsatsız olarak yapı yapılması sebebiyle Belediye Encümenince 3194 Sayılı İmar Kanunu’nun 32 maddesi uyarınca yıkım ve 42. maddesi uyarınca para cezası verilmesine ilişkin 19.7.2005 tarih, 54/24-A ve aynı tarih 54/25-B sayılı işlemler tesis edilmiş; mal sahibi olan davacının vekili tarafından, işlemlerin iptali istemiyle idari yargı yerinde dava açılmıştır. İSTANBUL 1. İDARE MAHKEMESİ; 26.1.2006 gün ve E:2005/2696, K:2006/62 sayı ile, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 4001 Sayılı Yasayla değişik 3. maddesinde idari davaların Danıştay, İdare Mahkemesi ve Vergi Mahkemesi Başkanlıklarına hitaben yazılmış imzalı dilekçelerle açılacağı, dava dilekçelerinde tarafların ve varsa vekillerinin veya temsilcilerinin ad ve soyadları veya ünvanları ve adreslerinin, davanın konusu ve sebepleri ile dayandığı delillerin, davaya konu olan idari işlemin yazılı bildirim tarihinin; vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümler ile bunların zam ve cezalarına ilişkin davalarla tam yargı davalarında uyuşmazlık konusu miktarın gösterileceği, dava konusu kararın ve belgelerin asılları veya örneklerini karşı taraf sayısından bir fazla olacağının hükme bağlandığı, öte yandan 5. maddesinin 1. fıkrasında her idari işlem aleyhine ayrı ayrı dava açılacağı; ancak aralarında maddi veya hukuki yönden bağlılık ya da sebep sonuç ilişkisi bulunan birden fazla işleme karşı bir dilekçe ile dava açılabileceği; ikinci fıkrasında ise birden fazla şahsın müşterek dilekçe ile dava açabilmesi için davacıların hak veya menfaatlerinde iştirak olması veya davaya yol açan maddi olay veya hukuki sebeplerin aynı olmasının gerektiği kurala bağlandığı; dosyanın incelenmesinden 3194 sayılı yasanın 32. maddesi uyarınca alınan karara ilişkin uyuşmazlığın İdare Mahkemelerinde görüleceği açık olmakla birlikte, 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5326 sayılı Kabahatler Kanunu uyarınca imar para cezasına ilişkin uyuşmazlığın adli yargının görev alanına ait olduğu, dolayısıyla farklı yargı kollarına ait dava konusu işlemlerin ayrılarak dava dilekçelerinin düzenlenmesi gerektiğinin anlaşıldığı; açıklanan nedenlerle, 2577 sayılı Yasanın 3 ve 5. maddesi hükümlerine uygun olmayan dava dilekçesinin, aynı Yasanın 15. maddesinin 1. fıkrasında ( d ) bendi gereğince bu kararın tebliğini izleyen günden itibaren 30 gün içinde her işleme karşı ayrı ayrı dava açmakta muhtar olunmak üzere reddine karar vermiş; davacı vekili 3.4.2006 tarihinde “sadece yıkıma ilişkin işlem yönünden” dilekçesini yenileyerek dava açmış, para cezası yönünden ayrıca idare mahkemesine başvurmamıştır. Davacı vekili, Belediye Encümenin 19.7.2005 tarihli, 54/25-A sayılı para cezasına ilişkin işleminin iptali istemiyle 29.3.2006 gününde adli yargı yerinde dava açmıştır. KADIKÖY 1. SULH CEZA MAHKEMESİ; 15.6.2006 gün ve E:2006/461 Müt. sayı ile, Anayasa Mahkemesinin 15.5.1997 tarih ve 1996/72 esas, 1997/51 sayılı kararı ile 3194 sayılı yasanın 42. maddesinin 5. fıkrasının 1. tümcesinin iptal edildiği, bu kararın 01.02.2001 tarih ve 24305 sayılı resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe girdiği, Belediye Başkanlığı Encümenince 3194 sayılı kanunun 42. Maddesi gereğince verilen para cezalarına itiraz merciin Anayasa mahkemesinin yukarıda belirtilen kararı ile Sulh ceza mahkemesi olmadığı, idari yargı olduğunun anlaşıldığı, idarenin verdiği tüm para cezalarına itirazın Sulh Ceza Mahkemelerinde görüleceği hükmünün Anayasa Mahkemesinin kökleşmiş içtihatlarına aykırı olduğu, Sulh Ceza mahkemelerinin tüm idari para cezalarında konunun uzmanı olmadığı, Kabahatler kanununun 3. maddesinde belirtilen “ bu kanunun genel hükümleri diğer kanunlardaki kabahatler hakkında uygulanır.” maddesinin Anayasa Mahkemesince iptal edildiği, idari cezaların bir kısmının, özel olarak uzmanlık isteyen bölümlerden ise, bu konuda idari bir eylem veya işlemin kontrolünün de idare mahkemelerinde görülmesinin gerektiği, İdare mevzuatımıza uygun olan Fransa’da uygulamanın bu yönde olduğu, Uyuşmazlık Mahkemesince bu konuda Avrupa Birliğine üye olan ülkelerin kanunları incelediğinde bu hususun açıkça görüleceği, Mahkemelerinde her ne kadar dava açılmışsa da görevli mahkemenin sulh ceza mahkemesi olmadığı, idarenin aldığı kararın bir bölümünün idari yargıda bir bölümünün adli yargıda bakılmasının yerinde olmadığı, işlemin tamamıyla idari olduğu ve idari işlemden doğduğundan, görevli mahkemenin idare mahkemesi olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş; bu karar, itiraz edilmeksizin kesinleşmiştir. Davacı vekili, 15.8.2006 tarihinde kayda giren dilekçesinde; her iki Mahkeme kararından bahisle, olumsuz görev uyuşmazlığının giderilmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesini istemiş; Kadıköy 1. Sulh Ceza Mahkemesi’nce dosya Mahkememize gönderilmiştir. İNCELEME VE GEREKÇE: Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Ahmet AKYALÇIN’ın Başkanlığında, Üyeler: M. Lütfü ÜÇKARDEŞLER, Ahmet VELİOĞLU, Serap AKSOYLU, Z. Nurhan YÜCEL, Abdullah ARSLAN ve Levent ÖZÇELİK’in katılımlarıyla yapılan 5.2.2007 günlü toplantısında; Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK’in, 2247 sayılı Yasada öngörülen koşulları taşımayan başvurunun reddi gerektiği yolundaki raporu ve dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Ahmet BEŞİNCİ ile Danıştay Savcısı Gülen AYDINOĞLU’nun, başvurunun reddi gerektiğine ilişkin yazılı ve sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 14. maddesine göre; olumsuz görev uyuşmazlığının bulunduğunun ileri sürülebilmesi için adli, idari veya askeri yargı mercilerinden en az ikisinin tarafları, konusu ve sebebi aynı olan davada kendilerini görevsiz görmeleri ve bu yolda verdikleri kararın kesin veya kesinleşmiş olması gerekmekte; bu uyuşmazlığın giderilmesi istemi ise, hukuk uyuşmazlıklarında ancak davanın taraflarınca ileri sürülebilmektedir. Aynı Yasa’nın 27. maddesinde ise, Uyuşmazlık Mahkemesi’nin, uyuşmazlık çıkarmaya veya görev uyuşmazlıklarına ilişkin istemleri önce şekil ve süre açısından inceleyeceği; yöntemine uymayan veya süresi içinde ileri sürülmemiş istemleri reddedeceği kuralına yer verilmektedir. Olayda; adli ve idari yargı yerlerinde imar para cezası yönünden açılan davaların tarafları, konusu ve sebebi aynı ise de; Sulh Ceza Mahkemesi’nce görevsizlik kararı verilmiş olmasına karşılık, İdare Mahkemesi’nce, farklı yargı kollarına ait dava konusu işlemlerin ayrılarak dava dilekçelerinin düzenlenmesi gerektiği ve 2577 sayılı Yasa’nın 3 ve 5. maddelerine uygun olarak düzenlenecek dilekçeler ile dava açılabileceği belirtilerek; dava dilekçesinin reddine karar verilmiş olup, ortada olumsuz görev uyuşmazlığı doğmasına neden olacak şekilde idari yargı yerince verilmiş bir görevsizlik kararı bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle, 2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde öngörülen koşulları taşımayan başvurunun, anılan Yasa’nın 27. maddesi uyarınca reddi gerekmiştir. SONUÇ : 2247 sayılı Yasanın 14. maddesinde öngörülen koşulları taşımayan BAŞVURUNUN, aynı Yasanın 27. maddesi uyarınca REDDİNE, 5.2.2007 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.