Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 2014/84 Esas 2014/69 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Hukuk Bölümü
Esas No: 2014/84
Karar No: 2014/69

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 2014/84 Esas 2014/69 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Bölümü         2014/84 E.  ,  2014/69 K.
  • DAVALI ANKARA BÜYÜKŞEHIR BELEDIYESI EĞITIM VE KÜLTÜR DAIRESI BAŞKANLIĞI’NA BAĞLI OLARAK, 15.03.2003-27.04.2011 TARIHINE KADAR “USTA ÖĞRETICI” SIFATI ILE GÖREV YAPAN VE EŞININ TAYINI NEDENI ILE 27.04.2011 TARIHINDE IŞ AKDINI FESHEDEN DAVACININ, 100,00 TL KIDEM TAZMINATI, 100,00 TL FAZLA MESAI ALACAĞI, 100,00 TL YOL VE YEMEK TAZMINATI ILE 100,00 TL YILLIKIZIN ÜCRET ALACAĞININ TAHSILI ISTEMIYLE AÇTIĞI DAVA, ADLİ YARGI YERİNDE ÇÖZÜMLENMESI
  • UYUŞMAZLIK MAHKEMESİNİN KURULUŞ VE İŞLEYİŞİ HAKKINDA KANUN (2247) Madde 19

"İçtihat Metni" Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

Davacı     : G.A.

Vekili      : Av. P.O.

Davalı      :  Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı

Vekili       :  Av. M.A. 

O L A Y   : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının Ankara Büyükşehir Belediyesi Eğitim ve Kültür Dairesi Başkanlığına bağlı olarak 602200121773 sicil numarası ile 15.03.2003 tarihinden 27.04.2011 tarihine kadar “Usta Öğretici” olarak görev yaptığını, 27.04.2011 tarihinde eşinin tayininin Kayseri’ye çıkması nedeni ile iş akdini haklı sebeple feshettiğini,  davalı kuruma kıdem tazminatı ve fazla mesai ile kullanılmayan yıllık izin ücreti ve yol, yemek masrafı ücretleri için müracaat ettiğini; ancak, müvekkiline verilen 02.05.2011 gün ve madde 06.0ABB.0.21.01/36-1709 numaralı yazı cevabı ile, taleplerinin mahkeme kararı ile hüküm altına alınması halinde kıdem tazminatı ve ilgili alacakların ödeneceğinin bildirildiğini belirterek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 100,00 TL kıdem tazminatı, 100,00 TL fazla mesai alacağı, 100,00 TL yol ve yemek tazminatı ile 100,00 TL yıllık izin ücret alacağının iş akdinin feshedildiği; 27.04.2011 tarihinden itibaren işleyecek bankalara uygulanan en yüksek mevduat faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya  verilmesi istemiyle  23.05.2011 tarihinde adli yargı yerinde dava açmıştır.

Ankara 15. İş Mahkemesi; 06.02.2013 gün ve 2011/519 Esas, 2013/37 Karar sayılı kararında özetle; davacının, davalı Ankara Büyükşehir Belediyesi Eğitim ve Kültür Daire Başkanlığı nezdinde statü hukukuna dayalı olarak çalıştığının sabit olduğunu, bu nedenle davada idari yargının görevli olduğunu, benzer nitelikteki bir davaya bakan Ankara 9. İdare Mahkemesi’nin, davaya idari yargıda bakılması gerektiğine ilişkin 06.07.2011 gün ve 2010/821 Esas, 2011/1579 Karar sayılı kararının Danıştay 12.Dairesi’nin 28.03.2012 gün ve 2009/5540 Esas, 2012/1801 Karar sayılı kararı ile onandığını belirterek; davanın görev yönünden reddine karar vermiş ve bu karar taraflarca temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir.

Davacı vekili bu kez, aynı istemle idari yargıda dava açmıştır.

Ankara 12. İdare Mahkemesi; 26.12.2013 gün ve 2013/535 Esas sayılı ara kararında özetle;  davacının, uyuşmazlık konusu olayda 5393 sayılı veya 657 sayılı Yasalara göre istihdam edilerek çalıştırılmadığını, keza davacının 657 sayılı Yasa’nın 89. Maddesinde sayılan kişilerden de olmadığını, bu nedenle davacı ile davalı kurum arasındaki uyuşmazlığın, İş Kanunu hükümleri çerçevesinde adli yargı mahkemelerinde görülmesi ve çözümlenmesi gerektiğini belirterek; 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun 19. Maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderilmesine, davanın Uyuşmazlık Mahkemesi kararına kadar ertelenmesine karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Eyüp Sabri BAYDAR, Ali ÇOLAK, Sıddık YILDIZ, Nurdane TOPUZ, Ayhan AKARSU, Mehmet AKBULUT ’un katılımlarıyla yapılan 27.1.2014 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME:Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, idari yargı dosyasının Mahkemece, ekinde adli yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Birgül YİĞİT’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mehmet BAYHAN ile Danıştay Savcısı Mehmet Ali GÜMÜŞ’ün adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, Ankara Büyükşehir Belediyesi Eğitim ve Kültür Dairesi Başkanlığı’na bağlı olarak 602200121773 sicil numarası ile 15.03.2003 tarihinden 27.04.2011 tarihine kadar “Usta Öğretici” olarak görev yapan ve eşinin tayini nedeni ile 27.04.2011 tarihinde iş akdini fesheden davacının, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 100,00 TL kıdem tazminatı, 100,00 TL fazla mesai alacağı, 100,00 TL yol ve yemek tazminatı ile 100,00 TL yıllık izin ücret alacağının,  iş aktinin feshedildiği 27.04.2011 tarihinden itibaren işleyecek bankalara uygulanan en yüksek mevduat faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi istemi ile açılmıştır.

506 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun 2. Maddesinde “Bir hizmet akdine dayanarak bir veya birkaç işveren tarafından çalıştırılanlar bu kanuna göre sigortalı sayılırlar…” denilmiş, aynı Yasanın “Uyuşmazlıkların Çözüm Yeri” Başlıklı 134. maddesinde, “Bu kanunun uygulanmasından doğan uyuşmazlıklar, yetkili iş mahkemelerinde veya bu davalara bakmakla görevli mahkemelerde görülür” hükmüne yer verilmiş; 506 sayılı yasa hükümleri 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 106. maddesi ile yürürlükten kaldırılmıştır. 5510 sayılı  Kanunun  3.maddesinde; kısa ve/veya uzun vadeli sigorta kolları bakımından adına prim ödenmesi gereken veya kendi adına prim ödemesi gereken kişi sigortalı olarak tanımlanmış; 79.madde ile başlayan  Dördüncü Kısmında, primlere ilişkin hükümlere yer verilmiş; 101. maddesinde “Bu kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde, bu kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıklar İş Mahkemelerinde görülür” denilmiştir.

Öte yandan, 4857 sayılı İş Kanununun 1.maddesinde,  Kanunun amacının,  işverenler ile bir iş sözleşmesine dayanarak çalıştırılan işçilerin çalışma şartları ve çalışma ortamına ilişkin hak ve sorumluluklarını düzenlemek olduğu belirtilmiş; aynı zamanda, bakılan davanın da konusunu oluşturan  “İş Sözleşmesi, Türleri ve Feshi” hususuna Kanunun 8.maddesi ve devamında, kıdem tazminatı,  ücretli izin, bildirim süresinden kaynaklanan yükümlülük ve haklara ilişkin hususlara ise Kanunun değişik maddelerinde yer verilmiştir.

Diğer taraftan; 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 1. maddesinde, “İş Kanununa göre işçi sayılan kimselerle (o kanunun değiştirilen ikinci maddesinin Ç, D ve E fıkralarında istisna edilen işlerde çalışanlar hariç) işveren veya işveren vekilleri arasında iş akdinden veya iş Kanununa dayanan her türlü hak iddialarından doğan hukuk uyuşmazlıklarının çözülmesi ile görevli olarak lüzum görülen yerlerde iş mahkemeleri kurulur.

Bu mahkemeler:

A) (Mülga: 18/10/2012-6356/81 md.)

B) İşçi Sigortaları Kurumu ile sigortalılar veya yerine kaim olan hak sahipleri arasındaki uyuşmazlıklardan doğan itiraz ve davalara da bakarlar.

İş mahkemesi kurulmamış olan yerlerdeki bu davalara o yerde görevlendirilecek mahkeme tarafından, temsilci üyeler alınmaksızın, bu kanundaki esas ve usullere göre bakılır.

Fiili ve hukuki imkânsızlıklar dolayısıyla iş mahkemesinin toplu olarak görevini yapamadığı hallerde de yukarıdaki fıkra hükmü uygulanır.

(Ek fıkra: 2/7/2012-6352/39 md.) Birden fazla iş mahkemesi bulunan yerlerde, sosyal güvenlik hukukundan kaynaklanan davaların görüleceği iş mahkemeleri, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu tarafından belirlenebilir.” denilmiştir.

Dosyanın incelenmesinden; davacının, davalı idareye verdiği ve tek taraflı olarak imzaladığı bir taahhütnameye istinaden, Ankara Büyükşehir Belediyesi Eğitim ve Kültür Dairesi Başkanlığı nezdinde usta öğretici sıfatı ile, 15.03.2003 tarihinden 27.04.2011 tarihine kadar çalıştığı; taahhütnamede ek ders ücretinin, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 176. maddesi gereğince hesaplanacağı, sosyal güvenlik açısından 506 sayılı Kanun’un tabi olarak çalışılacağı, sigortalı prim gün hesabında ayda çalışılan sürelerin toplam gün sayısının sigorta primine esas günü teşkil edeceği, rehber usta öğretici olabilme şartlarından herhangi birinin mevcut olmadığının anlaşılması veya bu şartlardan birinin sonradan kaybedilmesi  halinde veya  idarece hizmete ihtiyaç kalmadığının bildirilmesi halinde,  hiçbir itiraza gerek kalmaksızın davalı kurum ile ilişiğin kesileceği hususlarına yer verildiği;  27.04.2011  tarihinde davacının  eşinin tayini nedeni ile iş akdini haklı sebebe dayalı olarak feshettiği, davacının çalıştığı süreler nedeni  ile hak ettiği kıdem tazminatı, fazla mesai ücreti, kullanılmayan yıllık izin ücreti ile yol ve yemek tazminatına ilişkin, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 400,00 TL alacağının, faiziyle birlikte ödenmesi istemiyle eldeki davayı açtığı; davalı idarenin, 657 sayılı DMK kanunu kapsamında ek ders ücreti karşılığı çalıştırılan davacının, statü bakımından işçi olmadığını, 657 sayılı Yasaya tabi olması nedeniyle davanın idari yargı yerinde görülmesi gerektiğini ileri sürdüğü anlaşılmıştır.

Somut durum dikkate alındığında, davacının; 657 sayılı Devlet Memurları Kanununda tanımlanan şekliyle, memur, sözleşmeli personel, geçici personel ve işçi kapsamında bulunmadığı;  idareye verdiği bir taahhütnameye istinaden, idareyle arasında bir hizmet ilişkisi kurulduğu; taahhütnamede, ek ders ücretinin hesaplanmasında 657 sayılı Kanununun 176. maddesinden esinlenmiş olunmasının, davacının kamu personeli statüsünde değerlendirilmesi için yeterli olamayacağı gibi, taahhütnameyi de idari sözleşme haline getirmeyeceği; dolayısıyla, taahhütnameyle kurulan ilişkinin, daha ziyade Türk Borçlar Kanununda tanımını bulan hizmet sözleşmesi niteliğinde olduğunun kabulünde zorunluluk bulunmaktadır.

Buna göre; davacının statüsü dikkate alındığında ve iş mevzuatından kaynaklanan talepleri gözetildiğinde; uyuşmazlığın, özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır

Açıklanan nedenlerle, Ankara 12. İdare Mahkemesi’nin başvurusunun kabulü ile Ankara 15. İş Mahkemesi’nin görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir. 

SONUÇ   : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Ankara 12.İdare Mahkemesi’nin başvurusunun kabulü ile Ankara 15.İş Mahkemesi’nin 06.02.2013 gün ve 2011/519 Esas, 2013/37 Karar sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 27.1.2014 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

Hemen Ara