Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2022/5403 Esas 2022/6977 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
2. Hukuk Dairesi
Esas No: 2022/5403
Karar No: 2022/6977
Karar Tarihi: 13.09.2022

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2022/5403 Esas 2022/6977 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Davacı kadın ve davalı erkek arasındaki boşanma davasında, ilk derece mahkemesi erkeğin tam kusurlu olduğu gerekçesiyle boşanmanın kabulüne ve ferilerine karar verdi. Ancak istinaf incelemesini yapan bölge adliye mahkemesi tanık beyanlarının somut olaya dayanmadığından erkeğe hakaret, sövme ve fiziksel şiddet kusurlarının yüklenemeyeceğini belirledi. Davacı kadının bir kusuru ispatlanamadı ve evlilik birliğinin sarsılmasına sebep olan olaylarda eşit kusurlu kabul edilmesi hatalı bulundu. Mahkeme kadın yararına uygun miktarda maddi ve manevi tazminata hükmedileceğine karar verdi. Mahkeme kararındaki kanun maddeleri ise TMK 166/1, TMK 174/1 ve TMK 174/2, TBK m. 50. 51 şeklindedir.
2. Hukuk Dairesi         2022/5403 E.  ,  2022/6977 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi
    DAVA TÜRÜ : Boşanma

    Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı kadın tarafından kusur belirlemesi, nafakaların miktarı ve tazminatların reddi yönünden; davalı erkek tarafından ise katılma yoluyla kusur belirlemesi, manevi tazminat talebinin reddi ve vekâlet ücreti yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
    1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre davalı erkeğin tüm, davacı kadının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.
    2-Evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki sebebine dayalı (TMK m. 166/1) olarak açılan boşanma davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, erkeğin tam kusurlu olduğu gerekçesiyle boşanma davasının kabulüne ve ferilerine karar verilmiştir. Hükme karşı, davacı kadın tarafından nafakaların ve manevi tazminatın miktarı yönünden; davalı erkek tarafından ise kusur belirlemesi, nafakalar, tazminatlar vekalet ücreti yönünden istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, istinaf incelemesini yapan bölge adliye mahkemesince, kadın tanıklarının şiddete ilişkin görgülerinin 4-5 yıl öncesine ait olup kadının 2017 yılının başında müşterek konuta geri döndüğü, kadının geçmiş olayları affettiği en azından hoşgörü ile karşıladığı, erkeğin kadını aşağıladığına ilişkin tanık beyanlarının somut olaya dayanmadığı, genel ve soyut nitelikte olduğu, hakaret ve sövmeye ilişkin tanık beyanının bulunmadığı, bu durumda erkeğe, hakaret, sövme, fiziksel şiddet kusurlarının yüklenmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle bu kusurların erkekten çıkarılmasına, darp raporuna göre erkeğin omuzunda ısırık izi olduğu, kadın tarafından ısırıldığı, kadının birlik görevlerini yerine getirmediği, bu durumda tarafların eşit kusurlu olduğuna ve kadının maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine karar verilmiş, hüküm taraflarca yukarıda sınırlandırıldığı şekilde temyiz edilmiştir. Bölge adliye mahkemesince davacı kadına birlik görevlerini yerine getirmediği vakıası kusur olarak yüklenmişse de, bu konudaki tanık beyanları davalı erkekten duyuma dayalı, sebep ve saiki açıklanmayan, inandırıcı olmaktan uzak, soyut izahlardan ibaret ibaret olduğu, kadına yüklenen fiziksel şiddet vakıasına ilişkin darp raporu tarihinin davacı kadının açtığı boşanma davası tarihinden yaklaşık 5 ay öncesine ait olduğu ve evlilik birliğinin bu olaydan sonra devam ettiği, bu eylemin davalı erkek tarafından af edildiği, en azından hoşgörü ile karşılandığı, kaldı ki kadın tarafından bu vakıanın inkar edildiği gibi darp izinin kadın tarafından gerçekleştirildiğinin dosyadaki başkaca delillerle de desteklenmediği, bu konudaki tanık beyanının da davalı erkekten duyuma dayalı olduğu ve fiziksel şiddet vakıasının ispatlanamadığı, bu itibarla da kadına kusur olarak yüklenemeyeceği anlaşılmaktadır. Davacı kadının bir kusuru ispatlanamamıştır. Evlilik birliğinin sarsılmasına neden olan olaylarda, evi ve eşi ile ilgilenmeyerek psikolojik ve ekonomik şiddet uygulayan davalı erkek tam kusurludur. Hal böyleyken, tarafların eşit kusurlu kabul edilmesi yerinde görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.
    3-Yukarıda 2. bentte açıklandığı üzere; evlilik birliğinin sarsılmasına sebep olan olaylarda tazminat isteyen davacı kadının ağır ya da eşit kusurlu olmadığı, bu olayların, kadının kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği ve boşanma sonucu bu eşin, en azından diğerinin maddî desteğini yitirdiği anlaşılmıştır. O halde mahkemece, tarafların, sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları (TMK m. 4, TBK m. 50. 51) dikkate alınarak kadın yararına uygun miktarda maddî (TMK 174/1) ve manevî (TMK 174/2) tazminata hükmedilmesi gerekirken, hatalı kusur belirlemesinin sonucu olarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
    SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda 2. ve 3. bentlerde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin ise yukarıda 1. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, aşağıda yazılı harcın ...'e yükletilmesine, peşin harcın mahsubuna 397.80 TL temyiz başvuru harcı peşin yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, temyiz peşin harcının istek halinde yatıran Ayfer'e geri verilmesine, dosyanın ilgili bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesine oy birliğiyle karar verildi. 13.09.2022 (Salı)

    Hemen Ara