Esas No: 2022/5241
Karar No: 2022/8137
Karar Tarihi: 13.10.2022
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2022/5241 Esas 2022/8137 Karar Sayılı İlamı
2. Hukuk Dairesi 2022/5241 E. , 2022/8137 K.Özet:
Boşanma davası sonucunda verilen kararın, tarafların kusurlu davranışları yanında erkeğin ağır kusurlu olduğu anlaşıldığı halde yanılgılı değerlendirme sonucu tarafların eşit kusurlu olduğunun kabul edilmesi doğru bulunmadı. Bu nedenle, bölge adliye mahkemesinin esastan ret kararının kısmen kaldırılmasına karar verildi. Ayrıca, kadının maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddi de doğru bulunmadı. Tedbir nafakasının artırılması davasında hükmedilen miktarın, temyiz sınırı altında kaldığından temyiz dilekçesi reddedildi.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 362. maddesi, parasal sınırlarına ilişkin hükümleri düzenlerken, 6763 sayılı Kanun'un 44. maddesi ile bu sınırların her yıl tespit ve ilan edilecek yeniden değerleme oranında artırılması öngörülmüştür. Karar tarihine göre bu miktar \"78.630,00 TL\" olarak belirlenmiştir.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-karşı davalı kadın tarafından kusur belirlemesi, reddedilen tazminat talepleri ile tedbir nafakasının artırılması davasında hükmedilen nafakanın miktarı yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
1-Davacı-karşı davalı kadının tedbir nafakasının artırılması davasına yönelik temyizinin incelenmesinde;
6100 sayılı HMK’nın 362. maddesinin 1. fıkrasının a bendi uyarınca "Miktar veya değeri Kırk Bin Türk Lirasını (bu tutar dahil) geçmeyen davalara ilişkin kararlar" temyiz edilemez. 02.12.2016 tarihli 6763 sayılı Kanun'un 44. maddesi ile de 6100 Hukuk Muhakemeleri Kanunu'na eklenen ek madde 1 uyarınca temyiz parasal sınırlarının (HMK m. 341, 362) Vergi Usul Kanunu'nun mükerrer 298. maddesine göre her yıl tespit ve ilan edilecek yeniden değerleme oranında artırılması öngörülmüştür. Karar tarihi itibariyle bu miktar "78.630,00 TL" olarak belirlenmiştir.
Davacı-karşı davalı kadın tarafından bağımsız verilen tedbir nafakasının 2.000 TL ye yükseltilmesi talep edilmiş, İlk Derece Mahkemesi tarafından 270 TL olan tedbir nafakasının 350 TL ye yükseltilmesine karar verilmiş, fazlaya ilişkin istem ise reddedilmiş olup reddedilen nafaka miktarının yıllık toplam miktarı karar tarihindeki kesinlik sınırını aşmadığından 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 362. maddesi gereğince temyiz sınırı altında kalan nafakaya ilişkin karar kesindir. Açıklanan nedenle, davacı-karşı davalı kadının bağımsız açılan tedbir nafakasının miktarına yönelik temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Davacı-karşı davalı kadının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
a-Taraflarca karşılıklı olarak açılan boşanma davalarının yapılan yargılamasında İlk Derece Mahkemesince tarafların eşit olduğu kabul edilerek her iki davanın kabulüyle boşanmalarına ve boşanmanın ferilerine karar verilmiş , verilen karar kadın tarafından istinaf edilmekle Bölge Adliye Mahkemesince kadının istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir. Bu karar davacı-karşı davalı kadın tarafından yukarıda gösterildiği şekilde temyiz edilmiştir. Her ne kadar derece mahkemelerince tarafların eşit kusurlu olduğundan bahisle karar verilmiş ise de; yapılan yargılama ve toplanan delillerden, tarafların mahkemece belirlenen ve gerçekleşen kusurlu davranışları yanında; tarafların bir süredir aynı apartmanda erkeğe ait farklı dairelerde ayrı olarak yaşamakta iken kadının yaşanan tartışmalar neticesinde kadın sığınma evine gittiği, bir süre sonra kadın sığınma evinden yaşadığı eve geri dönmek istediğinde erkek ve birlikte yaşadığı ... çocukları tarafından apartmanın ve ... kilidinin değiştirildiği, ... başkasına kiraya verildiği, kadının eve alınmadığı, bu olaylar neticesinde taraflar arasında son kavga olayının yaşandığı, erkeğin ... kilidini değiştirme, kadını eve almama eylemleri nedeniyle kusurlu olduğu ve erkeğe bu kusurların da yüklenilmesi gerektiği anlaşılmaktadır. Bu hale göre evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda davalı-karşı davacı erkeğin kadına nazaran ağır kusurlu olduğunun kabulü gerekir. Bu husus gözetilmeden yanılgılı değerlendirme sonucu tarafların eşit kusurlu olduğunun kabulü doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
b-Yukarıda 2-a bentte açıklandığı üzere boşanmaya neden olan olaylarda davalı-karşı davacı erkek ağır kusurlu olup, bu kusurlu davranışlar aynı zamanda kadının kişilik haklarına saldırı teşkil eder niteliktedir. Kadın boşanma sonucu eşinin maddi desteğinden yoksun kalacaktır. Türk Medeni Kanunu'nun 174/1-2. maddesi koşulları kadın yararına oluşmuştur. Bu durumda tarafların ekonomik ve sosyal durumları, kusurun ağırlığı, hakkaniyet kuralları gözetilerek davacı-karşı davalı kadın yararına uygun miktarda maddi ve manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken, hatalı kusur belirlemesine bağlı olarak davacı-karşı davalı kadının maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Davacı-karşı davalı kadının tedbir nafakasının artırılması davasında hükmedilen nafakaya yönelik temyiz dilekçesinin yukarıda 1. bentte gösterilen sebeple REDDİNE, yukarıda 2-a ve 2-b bentlerinde gösterilen sebeplerle bölge adliye mahkemesinin esastan ret kararının kısmen KALDIRILMASINA, ilk derece mahkemesi hükmünün kusur belirlemesi ve kadının tazminat taleplerinin reddi yönünden BOZULMASINA, temyiz peşin harcın istek halinde yatırana geri verilmesine, dosyanın ilk derece mahkemesine, karardan bir örneğinin ilgili bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesine oy birliğiyle karar verildi. 13.10.2022 (Prş.)