Esas No: 2022/7089
Karar No: 2022/9624
Karar Tarihi: 24.11.2022
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2022/7089 Esas 2022/9624 Karar Sayılı İlamı
2. Hukuk Dairesi 2022/7089 E. , 2022/9624 K.Özet:
Bir boşanma davasında, erkeğin ağır kusurlu olduğu kabul edilerek tarafların boşanmasına karar verildi. Ancak, erkeğe yüklenen kusurların çıkarılması sonucunda kadının daha ağır kusurlu olduğu tespit edildi. Kadın, cevaba cevap dilekçesi ile şiddetin sürekli olduğunu ileri sürerek beyanını serbestçe değiştirdi. Bu nedenle, tanık beyanları ispatlanan şiddet vakıasının dikkate alınması gerektiği belirtildi. Ayrıca, davacı-davalı kadının tazminat taleplerinin reddi ile davalı-davacı erkek yararına tazminata hükmedilmesi de yanlış bulundu. Şu maddeler detaylı bir şekilde açıklanacak: TMK m. 4, TMK m. 174/1-2, TBK m. 50, TBK m. 51, Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 141. maddesi.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-davalı kadın vekili tarafından kusur belirlemesi, reddedilen ve erkek yararanına hükmedilen tazminatlar yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
1-İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda; erkeğin ağır kusurlu olduğu kabul edilmek suretiyle davaların kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'ilerine karar verilmiş, ilk derece mahkemesince verilen bu karara karşı davalı-davacı erkek tarafından, kusur belirlemesi, tedbir, yoksulluk nafakaları ile tazminatlar ile reddedilen tazminat talepleri yönünden istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesini yapan bölge adliye mahkemesince dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda; erkeğe kusur olarak yüklenilen şiddet vakıasına “dava dilekçesinde son seneler de beni dövmüyor” beyanı nedeniyle kusur olarak yüklenilemeyeceği; yine erkeğin kardeşinin evliliğin ilk yıllarında yanlarında kaldığı, sonrasında birlikte yaşam devam ettiğinden erkeğe kusur olarak yüklenilemeyeceği, mahkemece belirlenen ve gerçekleşen diğer kusurlara göre de kadının ağır kusurlu olduğu, bu nedenle yoksulluk nafakası talebinin reddi ile erkek yararına tazminata hükmedilmiştir. Bu karara karşı davacı-davalı kadın vekili tarafından yukarıda gösterilen sebeplerle temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
İddia ve savunmanın genişletilmesi veya değiştirilmesi başlıklı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 141. maddesi “(1) Taraflar, cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçeleri ile serbestçe; ön inceleme aşamasında ise ancak karşı tarafın açık muvafakati ile iddia ve savunmalarını genişletebilir veya değiştirebilirler. Ön inceleme duruşmasına taraflardan biri mazeretsiz olarak gelmezse, gelen taraf onun muvafakati aranmaksızın iddia veya savunmasını genişletebilir yahut değiştirebilir. Ön inceleme aşamasının tamamlanmasından sonra iddia veya savunma genişletilemez yahut değiştirilemez. (2) İddia ve savunmanın genişletilip değiştirilmesi konusunda ıslah ve karşı tarafın açık muvafakati hükümleri saklıdır," şeklindedir. Anılan maddenin gerekçesinde belirtildiği üzere; tarafların karşılıklı dilekçelerini verdikleri aşamada, herhangi bir sınırlamaya bağlı olmadan uyuşmazlığın genel çerçevesi içinde iddia ve savunmalarını değiştirebilecekleri kabul edilmiştir. Şüphesiz bu imkan, sadece cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçesi için söz konusudur. Somut olayda, erkeğin kardeşinin evliliğin ilk yıllarında yanlarında kaldığı, sonrasında birlikte yaşam devam ettiğinden erkeğe kusur olarak yüklenilemeyeceği gerekçesi ile bu kusurun çıkarılması doğru olmuş ise de, davacı-davalı kadın süresi içinde sunduğu cevaba cevap dilekçesi ile “evliliğin ikinci yılında itibaren, değişik bahanelerle değişen zamanlarda, çok defalar fiziki şiddet uygulamıştır” beyanında bulunarak şiddetin sürekli olduğunu ileri sürmüştür. Bu durumda süresi içinde verdiği cevaba cevap dilekçesi ile şiddetin sürekli olduğu şeklinde beyanını serbestçe değiştirdiği gözönüne alınarak tanık beyanları ispatlanan şiddet vakıasının çıkartılarak, kadının daha ağır kusurlu olduğunun tespiti doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.
2-Yukarıda 1. bentte açıklandığı üzere; evlilik birliğinin sarsılmasına sebep olan olaylarda tazminat isteyen davacı-davalı kadının ağır ya da eşit kusurlu olmadığı, bu olayların onun kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği ve boşanma sonucu bu eşin, en azından diğerinin maddi desteğini yitirdiği anlaşılmıştır. O halde, mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları (TMK m. 4, TBK m. 50, 51) dikkate alınarak; davacı-davalı kadın yararına uygun miktarda maddi ve manevi tazminata (TMK m. 174/1-2) hükmedilmesi gerekirken, hatalı kusur belirlemesinin sonucu olarak kadının tazminat taleplerinin reddi ile davalı-davacı erkek yararına tazminata hükmedilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen bölge adliye mahkemesi kararının yukarıda 1. ve 2. bentlerde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, dosyanın ilgili bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesine, oy birliğiyle karar verildi. 24.11.2022 (Prş.)