Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2022/7281 Esas 2022/8310 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
9. Hukuk Dairesi
Esas No: 2022/7281
Karar No: 2022/8310
Karar Tarihi: 23.06.2022

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2022/7281 Esas 2022/8310 Karar Sayılı İlamı

9. Hukuk Dairesi         2022/7281 E.  ,  2022/8310 K.

    "İçtihat Metni"



    BÖLGE ADLİYE
    MAHKEMESİ : ... 25. Hukuk Dairesi

    DAVA TÜRÜ : ALACAK

    İLK DERECE
    MAHKEMESİ : ... Anadolu 8. İş Mahkemesi

    Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

    Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

    Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili ve davalı vekilince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;

    Bölge Adliye Mahkemesi tarafından reddedilen ve davacı tarafça temyize konu edilen miktar 24.790,27 TL olup bu miktarın, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 362 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi gereğince karar tarihi itibarıyla bölge adliye mahkemeleri tarafından verilen kararların kesinlik sınırı olan 107.090,00 TL'nin altında kaldığı anlaşılmakla; davacı vekilinin temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.

    Davalı vekilinin gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

    I. DAVA
    Davacı vekili dava dilekçesinde; iş sözleşmesini davacı işçi tarafından 01.07.2017 tarihinde davalı Bankanın fazla çalışma ücretlerinin ödenmemesi, vekâlet ücretinde kesinti yapılması, güvenli bir işyeri ve çalışma ortamı oluşturulmaması gibi hukuka aykırı tutum ve davranışlar sergilemesi ve bu tutum ve davranışları sona erdirmemesi gerekçeleriyle haklı nedenle feshettiğini, haklı feshe ilişkin dilekçesini davalı Kuruma ibraz ettiğini belirterek kıdem tazminatı, kesinti yapılarak davalı bankaya gelir olarak kaydedilen vekâlet ücreti; 2017 yılının Nisan, Mayıs ve diğer aylarına ait son dönem vekâlet ücreti, temettü ikramiyesi olarak 2016 yılına ait 2017 yılında ödenmesi gereken ücret; Avukatlara Yönelik Teşvik Modeli çerçevesinde ödenmesi gereken teşvik priminin ödenmeyen 4. 5. ve 6. dönemleri için ödenmesi gereken ücret, fazla çalışılan süre ve fazla çalışmadan kaynaklanan ücret, Hukuk Dava Servisi'ne atandıktan sonraki 2016-2017 yıllarına ait iyileştirilmiş ücret/zam farkı, 2017 yılında yapılmayan zam farkı, Hukuk Dava Servisine atandıktan sonraki dönemlere ait eksik ödenen vekâlet ücreti alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.

    II. CEVAP
    Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının hâkim savcılık sınavını kazanması sebebiyle, Savcılık mesleğine geçiş için müvekkili Bankadan göstermelik sebeplerle istifa ederek ayrıldığını ve ayrıldıktan sonra huzurdaki davayı açtığını, davacının taleplerinin haksız olduğunu, davacı taraf ile müvekkili Banka arasında davacının ücretine dair iş sözleşmesi imzalanarak sonrasında düzenli olarak davacının ücretinde artış yapıldığını belirterek davanın reddini istemiştir.

    III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
    İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının fesihten sonra memuriyete geçiş yaptığı anlaşılarak yargılama sonucunda davacının ödenmemiş alacaklarının bulunduğu ve haksız kesintiler yapıldığının tespit edildiği, bu nedenle kıdem tazminatı talebinin yerinde olduğu, davacının 2017 yılı Nisan ve Mayıs aylarında davalı Banka nezdinde çalıştığı dönem için hak etmiş olduğu vekâlet ücretinin kendisine ödenmesi gerektiği, davalı Banka tarafından 2012 yılında yayınlanan Vekâlet Ücret Dağıtım Prosedürü ile toplanan vekâlet ücretlerinin %30'una Bankaca el konulmaya başlandığı, esaslı değişiklik niteliğinde olan uygulama için davacıdan yazılı muvafakat alınmadığı, davacı tarafından onaylanmayan değişikliğin geçerli olmayacağı, davacı ve selefi olan M.N'nin Müşavir yardımcısı pozisyonunda çalıştıkları, sorumluluk ve yetkilerinin aynı olduğu, eşit işe eşit ücret prensibi gereğince davacının fark ücret alacağı bulunduğu gerekçeleriyle davacının kıdem tazminatı, haksız kesinti yapılarak gelir kaydedilen vekâlet ücreti alacağı, 2017 yılı Nisan ve Mayıs aylarına ait vekâlet ücreti alacağı ile zam farkı alacağına ilişkin taleplerinin kabulüne; davacı tarafça varlığı ispatlanamayan 2017 yılında yapılmayan zam farkı alacağı talebinin reddine ve talep edilen temettü ikramiyesi, teşvik primi, fazla çalışka ve vekâlet ücreti farkı yönünden davacı vekili tarafından sunulan dilekçe ile temettü ikramiyesi, teşvik primi, fazla çalışma ve vekâlet ücreti farkı kalemleri yönünden taleplerini atiye bıraktığının beyan edildiği, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nda (6100 sayılı Kanun) atiye bırakma şeklinde bir hukuki müessese bulunmadığı, davacının beyan dilekçesinde bazı taleplerini atiye bırakırken bu alacaklar yönünden davayı takipsiz bıraktığının anlaşıldığı gerekçesiyle ilgili atiye bırakılan alacaklar yönünden davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.

    IV. İSTİNAF
    A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
    İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

    B. İstinaf Sebepleri
    Davalı vekili istinaf başvurusunda; zamanaşımı def'inin değerlendirilmediğini, davacının vekâlet ücreti prim alacağı bulunmadığını, banka tarafından ödenen vekâlet ücreti priminin vekâlet ücreti olmayıp, ücret ve ücret eki mahiyetinde olduğunu, işçi işveren ilişkisinde Avukatlık Kanunu'nun 164 ncü maddesinin uygulama alanı bulmadığını, iş mevzuatı hükümlerinin uygulanacağını, bakiye vekâlet ücret primi alacağı bulunmadığını, zam farkı alacağı bulunmadığını, çalışanların ücretlerinin eğitim, banka içi ve banka dışı kıdemi, mesleki tecrübesi, yetkinliği, performansı gibi birçok sebeple değişkenlik gösterdiğini, davacı ile Şirket arasında akdedilen iş sözleşmesi gereği serbest iradeleri ile ücretin belirlendiğini, ücret ve yapılacaksa zam oranlarının belirlenmesinin işverenin yönetimsel takdirinde olduğunu, davacıya bu hususta yazılı veya sözlü taahhütte bulunulmadığını, işçiye zam yapılmamasının işçiye haklı fesih imkânı vermediğini, davacının istifa ederek ertesi gün memuriyete, yeni göreve başladığının tespit edildiğini bu nedenle kıdem tazminatına hak kazanamayacağını ileri sürmüştür.

    C. Gerekçe ve Sonuç
    Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile;
    "...
    Davalı zam farkı alacağına itiraz etmiştir. Davacı hukuk takip müdürlüğündeki müşavir yardımcılığı görevinden hukuk dava servisine müşavir yardımcılığı görevine atandığı, bölümler arası vazifesinin yardımcılık pozisyonu olup, pozisyonunda ve yaptığı hukuki işte bir değişiklik olmamıştır, aynı ücretle görev yapmaya devam etmiştir. Herhangi bir itirazı veya ihtirazı kaydı olmamıştır, davacının konumunda bir değişiklik ve terfi olmamıştır, sadece bölümler arası geçişi yapılmıştır. İşverenle davacı işçi arasındaki ücretin serbest iradeleri ile belirlendiği ve anlaşma yapıldığı, davacının yerinde geldiği Murat Nokay isimli şahısla, banka dışı ve banka içi mesleki kıdemi, yetkinliği, tecrübesinin aynı olduğu yönünde delil bulunmadığı, işverenin işçileri ile sözleşme yapma serbestisi bulunduğu, ücrette yönetimsel takdiri gözönüne alındığında davacının zam farkı alacağı talebinin reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır. Davalının zam farkı alacağı talebi yönünden istinaf başvurusunun Esastan kabulüne karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır." gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

    V. TEMYİZ
    A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
    Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

    B. Temyiz Sebepleri
    1.Davacı vekili temyiz başvurusunda; müvekkilinin selefi M.N.'nin istifa etmesi üzerine yönetici olarak atandığını, selefinin işten ayrılmadan önce kıdeminin müvekkilinden daha az olmasına rağmen yönetici olduğu için daha fazla ücret aldığını, müvekkilinin ilgili servise yönetici olarak atanmasına rağmen ücretine zam yapılmadığını ve selefinden daha kıdemli olmasına rağmen daha az ücret ile çalıştığını belirterek eşit işe eşit ücret prensibi gereği müvekkilin ücretine selefi M.N.'nin ücreti kadar zam/iyileştirme yapılmadığını belirterek Bölge Adliye Mahkemesince zam farkı alacağının reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu ileri sürmüştür.

    2.Davalı vekili temyiz başvurusunda; zamanaşımı def'inin değerlendirilmediğini, davacının vekâlet ücreti prim alacağı bulunmadığını, banka tarafından ödenen vekâlet ücreti priminin vekâlet ücreti olmayıp, ücret ve ücret eki mahiyetinde olduğunu, işçi işveren ilişkisinde Avukatlık Kanunu'nun 164 ncü maddesinin uygulama alanı bulmadığını, iş mevzuatı hükümlerinin uygulanacağını, bakiye vekâlet ücret primi alacağı bulunmadığını, davacının istifa ederek ertesi gün memuriyete, yeni göreve başladığının tespit edildiğini bu nedenle kıdem tazminatına hak kazanamayacağını ileri sürmüştür.

    C. Gerekçe
    1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
    Uyuşmazlık, davacının kıdem tazminatı, haksız kesinti yapılarak gelir kaydedilen vekâlet ücreti, 2017 yılı Nisan ve Mayıs aylarına ait vekâlet ücreti ile zam farkı alacaklarının bulunup bulunmadığı konularındadır.
    2. İlgili Hukuk
    6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 4857 sayılı İş Kanunu'nun ilgili hükümleri.

    3. Değerlendirme
    1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

    2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

    VI. KARAR
    Yukarıda açıklanan sebeplerle;
    A. Davacı Temyizi Yönünden
    Davalı vekilinin temyiz dilekçesinin miktardan REDDİNE,

    Peşin alınan temyiz harcının istek hâlinde davacıya iadesine,

    B. Davalı Temyizi Yönünden
    Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

    Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

    Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

    23.06.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.






    Hemen Ara