Esas No: 2021/4496
Karar No: 2022/3357
Karar Tarihi: 15.06.2022
Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2021/4496 Esas 2022/3357 Karar Sayılı İlamı
6. Hukuk Dairesi 2021/4496 E. , 2022/3357 K.Özet:
Mahkeme, eser sözleşmesinden kaynaklanan iş bedeli alacağı istemi ile açılan davanın kısmen kabulüne karar vermiştir. Ancak, tashih edilen hüküm fıkrasının tarafların birine yüklenen yükümlülüğü arttırarak hüküm fıkrasında çelişki yarattığı gerekçesiyle kararın bozulmasına hükmedilmiştir. Taleple bağlılık ilkesi dikkate alınarak, davacının 347.207,90 TL üzerinden alacağı kabul edilerek karar düzeltme istemi için süre tanınmıştır.
Kanun maddeleri:
- 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 304. ve devamı maddeleri: Hükümdeki yazı ve hesap hataları ile benzer açık hataların tashih edilebileceği ancak tashih ile taraflara yüklenen haklar ve borçların değiştirilemeyeceği ve tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı tashih kararları verilemeyeceği belirtilmiştir.
- HMK'nın 297. ve 298/2. maddeleri: Hükümde tarafların iddia ve savunmalarının özetinin, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususların, toplanan delillerin, sonuç ve hukuki sebeplerin yer alması gerektiği ve gerekçeli kararın tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamayacağı belirtilmiştir.
- HMK'nın 26. maddesi: Hakimin tarafların talep sonuçlarıyla bağlı olduğu, ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremeyeceği, tarafların talebiyle bağlı olmadığına ilişkin kanun hükümlerinin saklı olduğu belirtilmiştir.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının bozma ilamına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik verilen hüküm süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan iş bedeli alacağının tahsili istemine ilişkin olup, mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne kısmen reddine dair verilen hüküm, davalı iş sahibi vekilince temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince inceleme yapılarak hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve bozmanın şümulü dışında kalarak kesinleşen cihetlere ait temyiz itirazlarının incelenmesi artık mümkün olmamasına göre davalının aşağı bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.
2-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)'nun 304. maddesi gereği, hükümdeki yazı ve hesap hataları ile diğer benzeri açık hataların mahkemece resen veya taraflardan birinin talebi üzerine düzeltilebileceği, tashih kararı verildiği takdirde, düzeltilen hususlarla ilgili kararın mahkemede bulunan nüshalar ile verilmiş olan suretlerin altına veya bunlara eklenecek ayrı bir kağıda yazılıp, imzalanarak mühürleneceği hüküm altına alınmıştır. Madde içeriğinden anlaşıldığı üzere tashih yazı ve hesap hataları ile benzer açık hatalara yönelik getirilmiş bir düzenleme olup hüküm, tashih yolu ile değiştirilemez, tashih yolu ile ancak hükümdeki açık maddi hatalar giderilir. Bu kapsamda tashih ile taraflardan birine yüklenen yükümlülük artırılamaz ya da azaltılamaz.
Adil yargılanma hakkı anayasamızın 36/1 maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6. maddesinde düzenlenmiştir. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin bazı kararları ile Anayasa Mahkemesi'nin bireysel başvuruya ilişkin bazı kararlarında gerekçeli karar hakkının adil yargılanma hakkının somut görünümlerinden olduğu belirtilmiştir. Anayasanın 141/3. maddesine göre bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır. Adil yargılanma hakkının sağlanması kapsamında kararların gerekçeli olmasıyla ilgili kamu düzenine ilişkin hükümlere 6100 sayılı HMK’da da yer verilmiştir. HMK 297. maddeye göre hükümde tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri yer almalı ve sonuç kısmında da taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir. HMK’nın 298/2. maddede ise “Gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz.” hükmü mevcuttur.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 24.02.2010 tarihli 2010/1-86 Esas ve 2010/108 karar sayılı kararında da belirtildiği üzere; “Yasanın anladığı anlamda oluşturulacak hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar; kararın gerekçesinin de sonucu ile tam bir uyum içinde, o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak; kısaca maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir. Zira tarafların bu dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtay’ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş; hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması zorunludur.”
Bu açıklamalar ışığında mahkemece verilen 22.06.2021 tarihli tashih şerhi hüküm fıkrasının değiştirilmesi sonucunu doğuracak ve tarafların birine yüklenen yükümlülüğü arttıracak nitelikte olup 6100 sayılı HMK'nın 304. ve devamı maddeleri gereği tashih ve tavzih sureti ile taraflara tanınan haklar ve borçların değiştirilmesi mümkün olmadığından yok hükmünde olup mahkemece 308.973,47 TL’nin tahsiline karar verilmesine rağmen gerekçede davacı alacağının 357.246,72 TL olduğunun belirtilmesi hüküm ve gerekçe çelişkisi yaratmış olup kararın bozulması gerekmiştir.
Bununla birlikte, 6100 sayılı HMK'nın 26. maddesinde; hakimin tarafların talep sonuçlarıyla bağlı olduğu, ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremeyeceği, tarafların talebiyle bağlı olmadığına ilişkin kanun hükümlerinin saklı olduğu belirtilmiştir. "Taleple bağlılık ilkesi" emredici nitelikte olduğundan görevi gereği mahkemeler ve temyiz halinde Yargıtay'ca kendiliğinden göz önünde tutulur.
Somut olay incelendiğinde; mahkemece 14.02.2019 tarihli kararında, 308.973,47 TL’nin tahsiline karar verilmiş, davacı mahkemeye sunduğu 02.04.2019 tarihli temyiz dilekçesinde 347.207,90 TL alacaklı olduklarını, kararın bu bedel üzerinden düzeltilerek onanmasını talep etmiştir. Davacı bu dilekçe ile talebini 347.207,90 TL olarak sınırlamasına rağmen mahkemece tashih şerhi ile talep aşılacak şekilde 357.246,72 TL’nin tahsiline karar verilmesi de usul ve yasaya aykırı olmuştur.
Bu durumda mahkemece yapılacak iş; hükm ve gerekçe arasıda çelişki yaraılmayacak şekilde, taleple bağlılık ilkesi de dikkate alınarak davanın 347.207,90 TL üzerinden kabulüne karar verilmesinden ibarettir.
Açıklanan nednelerle kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, 2. bent uyarınca kabulü ile hükmün temyiz eden davalı yararına BOZULMASINA, temyiz peşin harcın talep halinde davalıya iadesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine, 15.06.2022 gününde oy birliğiyle karar verildi.