Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2022/5506 Esas 2022/8558 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
9. Hukuk Dairesi
Esas No: 2022/5506
Karar No: 2022/8558
Karar Tarihi: 30.06.2022

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2022/5506 Esas 2022/8558 Karar Sayılı İlamı

9. Hukuk Dairesi         2022/5506 E.  ,  2022/8558 K.

    "İçtihat Metni"



    MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

    DAVA TÜRÜ : TAZMİNAT

    Davacı, ödenmeyen işçilik alacaklarını talep etmesi üzerine iş sözleşmesine işverence haksız yere son verildiğini ileri sürerek, kıdem ve ihbar tazminatı ile bir kısım işçilik alacağının tahsilini istemiştir.

    Davalılarca cevap dilekçesi ibraz edilmemiştir.

    Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, bu kararın davalı ... (...) vekili tarafından temyizi üzerine 07.03.2022 tarihli ek karar ile temyiz talebinin reddine karar verilmiştir.

    Davalı ... (...) vekili temyiz talebinin reddine dair 07.03.2022 kararı kanuni süre içinde temyiz etmiştir.

    7201 sayılı Kanun'un (7201 sayılı Kanun)“Belli bir yerde veya evde meslek ve sanat icrası” kenar başlıklı 17 nci maddesine göre “Belli bir yerde devamlı olarak meslek veya sanatını icra edenler, o yerde bulunmadıkları takdirde tebliğ aynı yerdeki daimi memur veya müstahdemlerinden birine, meslek veya sanatını evinde icra edenlerin memur ve müstahdemlerinden biri bulunmadığı takdirde aynı konutta oturan kişilere veya hizmetçilerinden birine yapılır.”

    Tebligat Kanunu’nun Uygulanmasına Dair Yönetmelik'in “Meslek ve sanat erbabına tebligat” kenar başlıklı 26 ncı maddesine göre ise; “(1) Belirli bir yerde devamlı olarak meslek veya sanatını icra edenlere, o yerde de tebligat yapılabilir. (2) Muhatabın işyerinde bulunmaması halinde tebliğ, aynı yerde sürekli olarak çalışan memur veya müstahdemlerinden birine yapılır. (3) Muhatap, meslek veya sanatını konutunda icra ediyorsa, kendisi bulunmadığı takdirde memur veya müstahdemlerinden birine yapılır. Bunlardan hiçbirinin bulunmaması durumunda tebliğ, aynı konutta sürekli olarak oturan kişilere veya hizmetçilerinden birine yapılır.”

    Somut olayda davalının temyiz talebi gerekçeli kararın davalıya usulüne uygun şekilde 12.06.2009 tarihinde tebliğ edildiği ancak davalı vekilinin 19.01.2022 tarihinde kanuni süre geçtikten sonra temyiz talebinde bulunduğu ve temyiz harçlarını yatırdığı, buna göre temyiz talebinin süresinde olmadığı gerekçesi ile reddedilmiştir. Dosya kapsamından gerekçeli kararın, davalının çarşıda olduğu belirtilmek suretiyle aynı işyerinde ortağı sıfatıyla ... adına ve imzasına 12.06.2009 tarihinde tebliğ edildiği ancak bu kişinin daimi memur veya müstahdem sıfatını haiz olmadığı anlaşılmaktadır. Bu hâlde gerekçeli kararın tebliği usulüne uygun değildir. Mahkemece davalı ... (...) bakımından temyiz isteminin reddine karar verilmesi hatalı olup 07.03.2022 tarihli EK KARARIN BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA karar verildi.

    Hüküm süresi içinde davalı ... (...) vekili tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

    Y A R G I T A Y K A R A R I
    Davacı İsteminin Özeti:
    Davacı davalılara ait işyerinde 01.07.2003 tarihinde hamal olarak çalışmaya başladığını, ancak 01.08.2004 tarihinde sigortalı yapıldığını, işyerinden uzun süredir ücretini gecikmeli olarak alan davacının ücretlerinin zamanında ödenmesini istediğinde "burada böyle beğenmiyorsanız terk edip gidin" denilerek işyerinden kovulduğunu ve 28.01.2008 tarihinde iş sözleşmesinin haksız olarak fesih edildiğini, davacının haftanın 6 günü, sabah saat 07.30'da çalışmaya başlayıp gece geç saatlere kadar çalıştığını, bazı geceler sabah saat 01.00'e kadar çalışmak durumunda kaldığı halde fazla çalışma ücretinin hiç ödenmediğini, yıllık izin haklarının da kullandırılmadığını ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatı ile birkısım işçilik alacaklarının tahsilini talep etmiştir.

    Davalıların Cevaplarının Özeti:
    Davalılar tarafından cevap dilekçesi ibraz edilmemiştir.

    Mahkeme Kararının Özeti:
    Mahkemece, davacının davalılara ait işyerinde 01.07.2003-28.01.2008 tarihleri arasında çalıştığı, iş sözleşmesinin işverence feshedildiği, davacının işyerinde haftalık 18 saat fazla çalışma yaptığı, ancak söz konusu çalışmasının karşılığının ödendiğinin işverence ispatlanmadığı, davacının çalışma süresine göre hak kazandığı yıllık ücretli izinlerinin kullandırıldığının veya izin ücretlerinin ödendiğini gösterir imzalı belge sunulmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

    Temyiz:
    Karar süresi içerisinde davalı ... (...) tarafından temyiz edilmiştir.

    Gerekçe:
    Davada hukuki dinlenilme haklarının kısıtlanıp kısıtlanmadığı hususu uyuşmazlık konusudur.

    Savunma hakkı Anayasamızın "hak arama hürriyeti" başlıklı 36 ncı maddesinde "Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir." düzenlemesi ile açıkça hüküm altına alınmıştır.

    İddia ve savunma hakkı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) "hukuki dinlenilme" haklı başlıklı 27 nci maddesi ile usul hukukumuza yansıtılmıştır. Anılan maddenin birinci fıkrasında davanın taraflarının kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip oldukları belirtildikten sonra maddenin ikinci fıkrasında bu hakkın "açıklama ve ispat hakkı"nı da içerdiği vurgulanmıştır. Davanın taraflarının usul hukuku hükümlerine aykırı olarak açıklama ve ispat hakkını kullanmalarının kısıtlanması, iddia ve savunma hakkının kısıtlanması sonucunu doğurur.

    6100 sayılı Kanun’un 27 nci maddesinde yer bulan Hukuki Dinlenilme Hakkı gereğince davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, bu hakkın yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içermektedir. Mahkeme, iki tarafa eşit şekilde hukuki dinlenilme hakkı tanıyarak hükmünü vermelidir. Anayasa'nın 36 ncı maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6 ncı maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsuru olan hukuki dinlenilme hakkı, adil yargılanma hakkı içinde teminat altına alınmıştır. Bu hakka, tarafın hâkime meramını anlatma hakkı ya da iddia ve savunma hakkı da denilmektedir. Ancak, hukuki dinlenilme hakkı, bu ifadeleri de kapsayan daha geniş bir anlama sahiptir. Bu hak çerçevesinde, tarafların gerek yargı organlarınca gerekse karşı tarafça yapılan işlemler konusunda bilgilendirilmeleri zorunludur. Kişinin kendisinden habersiz yargılama yapılarak karar verilmesi, kural olarak mümkün değildir.

    Bu kapsamda hukuki dinlenilme hakkı, bilgilenme/bilgilendirme, açıklama yapma, yargı organlarınca dikkate alınma ve kararların gerekçeli olması gibi hususları içerdiği açıktır. Bilgilenme hakkı, yargılamanın içeriğine dair tam bir bilgi sahibi olmanın yanında gerek karşı tarafın gerekse de yargı organlarının dosya içeriğine yapmış oldukları işlemleri öğrenmelerini kapsar. Bilgilenme/bilgilendirme hakkının etkin biçimde kullanılabilmesi için gönderilecek tebligat ve davetiyelerde kanunda öngörülmüş şekil şartlarına sıkı sıkıya uyulması gerekmektedir. Ayrıca bu hak sadece davanın başındaki iddia ve savunmalar açısından değil yargılamanın  her  aşamasında dikkate alınmalıdır. Bu kapsamda devam eden bir yargılamada, tarafların açıklamaları için bilgilendirme yeterli olmayıp yargılamada yer alan diğer kişilerin (tanık, bilirkişi gibi) açıklamaları açısından da önemlidir. Bilgilenme hakkının usulüne uygun kullanımı ile tarafların haklarında öğrendikleri isnat ve iddialara karşı beyanda bulunabilme, davaya yönelik bilgi ve belge verebilme yani açıklama yapma hakkı da hukuki güvenceye bağlanmaktadır. Böylece davanın her iki tarafına eşit şekilde açıklama yapma hakkı tanınması ile adaletin görünür kılınması sağlanacaktır. Açıklamada bulunma hakkı, tarafların, yazılı veya sözlü şekilde iddia ve savunmalara karşı itirazda bulunabilme ve beyanda bulunabilmelerini sağlar.

    Somut olayda, davalı ... (...) vekili dosyadaki tebligatların usulüne uygun yapılmadığını, alacak davasına ilişkin olarak yapılan yargılamadan, müvekkili hakkında başlatılan icra takibi üzerine 13.01.2022 tarihinde haberdar olduğunu iddia etmiştir.

    Dosya içeriğine göre, davalıya yapılan tebligatlar şu şekildedir: Davalı ... (...) adına tebliğe çıkartılan dava dilekçesi “kendisine verilmek üzere aynı adreste daimi işçisi ...” adına ve imzasına 16.04.2008 tarihinde tebliğ edilmiştir. Davacı vekilince yargılamanın takip edilmemesi üzerine Mahkemece, dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilmiş olup davacı tarafça verilen dosyanın yeniden işleme konulması dilekçesi, 11.06.2008 tarihinde “kendisine verilmek üzere aynı adreste daimi işçisi Sebahattin Gümüşalan” adına ve imzasına tebliğ edilmiştir. Dosyada yer alan mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunun ise davalıya tebliğ edilmediği anlaşılmaktadır. Mahkemece verilen 05.05.2009 tarihli gerekçeli karar tebliği ise davalının çarşıda olduğu bildirilmek suretiyle “kendisine verilmek üzere aynı işyerinde ortağı olan ...” adına ve imzasına tebliğ edilmiştir.

    Görüldüğü üzere, dava dilekçesinin tebliğine ilişkin 16.04.2008 tarihli tebliğ mazbatasında ...'ın davalının daimi işçisi olduğu belirtilmesine rağmen; gerekçeli kararın tebliğine ilişkin tebliğ mazbatasında bu kişinin davacının ortağı olarak tebligatı aldığı ifade edilmiştir. Davacı dava açarken davalı ...'ın yanında ...’a da husumet yöneltmiştir. Ayrıca Dairemizin eksiklik talep yazısına verilen cevabi yazı içeriğine göre davacının 01.08.2004-01.02.2008 tarihleri arasında, ... VE ORT. unvanı ile 1091838 sicil numaralı işyerinden bildiriminin yapıldığı anlaşılmaktadır. Dolayısıyla 16.04.2008 tarihli dava dilekçesinin tebliğinde daimi işçi olarak belirtilen ... isimli şahsın bu sıfatı haiz olmadığı, 7201 sayılı Kanun hükümlerine göre tebliğe yetkili diğer kişilerden de olmadığı anlaşılmaktadır. Buna göre bu kişiye yapılan tebligat usulsüzdür.

    Öte yandan, dosyanın yeniden işleme konulması dilekçesinin tebliğine ilişkin 11.06.2008 tarihli tebliğ mazbatasında ismi geçen “Sebahattin Gümüşalan” isimli kişinin tebliğe yetkili olup olmadığı hususu da anlaşılamamaktadır. Davalının yargılamadan yeni haberdar olduğuna ilişkin savunması karşısında, dosyanın yeniden işleme konulması dilekçesinin tebliğinin yapıldığı “Sebahattin Gümüşalan” isimli kişinin 7201 sayılı Kanun’un 17 nci maddesi uyarınca davalı bakımından tebliğe yetkili kişi olup olmadığının araştırılması; tebliğe yetkili olmadığının anlaşılması hâlinde davalı vekiline tebliği sağlanarak kanunen tanınan süre geçtikten sonra ve varsa davalının itirazları Mahkemece bir değerlendirmeye tabi tutulduktan sonra oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekmektedir.

    Dosya kapsamında yer alan 23.03.2009 tarihli bilirkişi raporunun ise davalıya tebliğ edilmediği anlaşılmaktadır. Buna göre, bilirkişi raporunun da davalı vekiline tebliği sağlanarak kanunen tanınan süre geçtikten sonra ve varsa davalının itirazları Mahkemece bir değerlendirmeye tabi tutulduktan sonra oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, davalıya bilirkişi raporu tebliğ edilmeden ve bu itibarla davalının hukuki dinlenilme hakkı kısıtlanarak yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve kanuna aykırı olup bozma nedenidir.

    Ayrıca, Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacıya ait Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) sicil dosyasının kapsamda olduğu belirtilmiştir. Dosyanın incelenmesinde, davacının SGK sicil dosyasının kapsamda bulunmadığı anlaşılmış olup; Dairemizin 20.06.2022 tarihli “Dosyanın Eksiklik Talebi” başlıklı yazısı ile davacıya ait SGK dosyasının gönderilmesi talep edilmiştir. Ayrıca Dairemizin 27.06.2022 tarihli yazısı ile davacının 01.08.2004-01.02.2008 tarihleri arasında çalışmasının bildirildiği 1091838 sicil numaralı ... VE ORT. unvanlı işyerinin davalı ... (Erdal) ile fiili ve/veya hukuki irtibatının bulunup bulunmadığının tespitine yarar ticaret sicil kaydı ve sigorta kayıtlarının ilgili birimlerden temini talep edilmiş ise de bu konuda herhangi bir araştırma yapılmadığı anlaşılmaktadır. Davalı ... (Erdal) vekili, temyiz dilekçesindeki beyanlarında davacının kesintili ve düzensiz olarak 2-2,5 yıl kadar çalıştığını beyan etmiş olup davacının davalı ... nezdindeki hizmet süresine ilişkin Mahkeme kabulü, davalı ... (Erdal) isimli işyerinin SGK kayıtlarında gözüken ... VE ORT. unvanlı işyeri ile bağlantısına ilişkin evrak dosyada mevcut olmadığı için denetlenememektedir. Yapılacak yargılama sırasında, eksiklik talep yazısı ile istenildiği hâlde gönderilmeyen kayıt ve belgelerin eksiksiz şekilde temin edilmesi ve dosyaya eklenmesi gerektiği hususu ayrıca göz önünde bulundurulmalıdır.

    Sonuç olarak Mahkemece davalılardan ...'un savunma hakkı kısıtlanmak suretiyle yargılama yapıldığı ve hüküm kurulduğu anlaşılmakta olup temyiz edilen kararın sair sebepler incelenmeksizin salt bu gerekçe ile bozulmasına karar verilmiştir.

    SONUÇ: Temyiz olunan kararının, yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, bozma sebebine göre sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine, 30.06.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.








    Hemen Ara