Esas No: 2022/6006
Karar No: 2022/8599
Karar Tarihi: 30.06.2022
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2022/6006 Esas 2022/8599 Karar Sayılı İlamı
9. Hukuk Dairesi 2022/6006 E. , 2022/8599 K."İçtihat Metni"
BÖLGE ADLİYE
MAHKEMESİ : ... 9. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
İLK DERECE
MAHKEMESİ : ... 7. İş Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı işyerinde 07.01.2011-17.04.2018 tarihleri arasında devereci olarak haftanın 7 günü günde 9 saat, 2017 yılının tamamında ise her gün 12 saat çalıştığını, aylık ücretinin net 1.800,00 TL olduğunu, işe başladığı tarihten itibaren 8 ay boyunca destek priminin yatırılmadığını, daha sonra 2015-2016 yıllarında müvekkiline ne olduğunu bilmediği evraklar imzalatıldığını, daha sonra bu evraklarla giriş-çıkışının yapıldığını öğrendiğini, müvekkilinin haberi olmadan 2017 yılı Aralık ayına kadar sigortasız çalıştırıldığını, bu tarihten sonra sigortasının yeniden başlatıldığını ve bu nedenlerle iş sözleşmesinin haklı nedenle feshettiğini ileri sürerek kıdem tazminatı, fazla çalışma, yıllık izin ve ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının Sosyal Güvenlik Kurumuna (SGK) bildirilmeyen çalışmasının bulunmadığını, davalı işyerinde üçlü vardiya hâlinde çalışma yapıldığını, davacının el yazısı ile imzalı istifa dilekçesinin bulunduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının SGK kayıtları doğrultusunda davalı işyerinde 23.07.2011-25.11.2015 ve 04.12.2017-17.04.2018 tarihleri arasında iki dönem çalışmasının bulunduğu, davacının ilk dönem çalışmasının istifa ile sona erdiği, ikinci dönem çalışmasının ise bir yıldan az olması sebebi ile kıdem tazminatına hak kazanamayacağı, davacının hak etmiş olduğu yıllık izinlerini kullandığı, giriş-çıkış kayıtları incelendiğinde bu kayıtlara göre tespit edilen fazla çalışma ücretinin davacıya ödendiği, aynı yönde çalışmasının bulunduğu ulusal bayram ve genel tatil günlerine ilişkin ücretlerin de davacıya ödendiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde; davacıya emsal işçilere göre daha az zam yapıldığını, davalı işveren tarafından davacının bir dönem sigortasız olarak çalıştırıldığını, fazla çalışma ücretinin ödenmediğini, tanıklarca davalı işyerinde günlük 12 saat çalışma olduğunun belirtildiğini, davacı işçinin istifa iradesinin bulunmadığını ve işverence kendisine imzalatılan evrakların içeriği hakkında bilgisinin bulunmadığını ileri sürerek Mahkeme kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile;
"...
1-Davacının çalışma dönemi taraflar arasında ihtilaf konusudur.
Davacının davalı işyerinde 07/01/2011- 14/04/2018 tarihleri arasında çalıştığını iddia etmektedir. SGK kayıtlarına göre davacının davalıya ait iş yerinde 23/07/2011-25/11/2015 ve 04/12/2017-17/04/2018 tarihleri arasında iki dönem halinde çalıştığı görülmektedir.
SGK kayıtları aksi sabit oluncaya kadar geçerli kayıtlardır. Dosya kapsamıyla SGK kayıtlarının aksi ispat edilemediğinden, mahkemece SGK kayıtlarına nazaran davacının hizmet süresinin hesaplanmış olması isabetlidir.
2- 1475 sayılı Yasanın 14/2 maddesi, işçinin aynı işverene bağlı olarak bir ya da değişik işyerlerinde çalıştığı sürelerin kıdem hesabı yönünden birleştirileceğini hükme bağlamıştır. O halde kıdem tazminatına hak kazanmaya dair bir yıllık sürenin hesabında, işçinin daha önceki fasılalı çalışmaları dikkate alınır. Bununla birlikte, her bir fesih şeklinin kıdem tazminatına hak kazanacak şekilde gerçekleşmesi, hizmet birleştirmesi için şarttır. İşçinin önceki çalışmaları sebebiyle kıdem tazminatı ödenmişse, aynı dönem için iki defa kıdem tazminatı ödenemeyeceğinden, tasfiye edilen dönemin kıdem tazminatı hesabında dikkate alınması mümkün olmaz. Yine, istifa etmek suretiyle işyerinden ayrılan işçi kıdem tazminatına hak kazanmayacağından, istifa yoluyla sona eren önceki dönem çalışmaları kıdem tazminatı hesabında dikkate alınmaz. Ancak aynı işverene ait bir ya da değişik işyerlerinde çalışılan süre için kıdem tazminatı ödenmemişse, bu süre aynı işverende geçen sonraki hizmet süresine eklenerek son ücret üzerinden kıdem tazminatı hesaplanmalıdır.
Davacının kesintili çalıştığı, ilk dönem çalışmasının istifa ile son bulduğu, ikinci dönem çalışmasının ise bir yılın altında olması nedeniyle kıdem tazminatı talebinin mahkemece reddedilmesi isabetli bulunmuştur.
3- 4857 Sayılı İş Kanunu'nun 53 / 4 maddesi , " işçilere verilecek yıllık ücretli izin süresi , hizmet süresi ; a) Bir yıldan beş yıla kadar ( beş yıl dahil ) olanlara ondört günden, b) Beş yıldan fazla onbeş yıldan az olanlara yirmi günden, c) Onbeş yıl ( dahil ) ve daha fazla olanlara yirmialtı günden az olamaz " hükmünü içermektedir.
Yıllık izinlerin kullandırıldığının ispat yükü işverene aittir. Davalı işveren bu hususu davacının imzasını taşıyan yıllık izin defteri, izin formları, bordro ve eş değer yazılı belgelerle ispatlaması gerekmektedir.
Davacının yukarıda belirtilen hizmet süresi nazara alındığında 62 günlük yıllık ücretli izin hakkı bulunduğu, bunun tamamını kullandığının sabit olduğu, bakiye kullanmadığı yıllık izin hakkının kalmadığı, mahkemece verilen kararın yerinde olduğu anlaşılmaktadır.
4-Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille yapılabilir.
Bordrolarda tahakkuk bulunmasına rağmen bordroların imzasız olması halinde, varsa ilgili dönem banka ve ödeme kayıtları celbedilerek, ödendiği tespit edilen miktarların yapılan hesaplamadan mahsup edilmesi gerekir.
Somut olayda, davalı tarafından sunulan ücret bordroları, dinlenen taraf tanıklarının beyanları dikkate alındığında, davacının haftalık 45 saati aşan çalışmasının olmadığı, ulusal bayram-genel tatil günlerinde de çalışmadığı, davacının ödenmeyen alacağı olmadığından anılan taleplerin reddi dosya kapsamına uygun görülmüştür." gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekilince, istinaf dilekçesinde ileri sürülen gerekçelerle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep edilmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacının iş sözleşmesini haklı nedenle feshedip etmediği, fazla çalışma ve ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarına hak kazanıp kazanmadığı, yıllık izinlerini kullanıp kullanmadığı hususlarına ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ve 4857 sayılı İş Kanunu'nun ilgili hükümleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesi ile 369 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere ve temyiz sebeplerine göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple,
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
30.06.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.