Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2022/5192 Esas 2022/8515 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
9. Hukuk Dairesi
Esas No: 2022/5192
Karar No: 2022/8515
Karar Tarihi: 30.06.2022

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2022/5192 Esas 2022/8515 Karar Sayılı İlamı

9. Hukuk Dairesi         2022/5192 E.  ,  2022/8515 K.

    "İçtihat Metni"



    BÖLGE ADLİYE
    MAHKEMESİ : ... 19. Hukuk Dairesi

    MAHKEMESİ : ... 2. İş Mahkemesi

    Taraflar arasındaki olumlu yetki tespitinin iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

    Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

    Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

    I. DAVA
    Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili Şirket bünyesinde "Gıda" işkolunda faaliyet gösteren 23 adet işyeri bulunduğunu, bu işyerlerinin her birinde 08.07.2021 tarihi itibarıyla çalışan işçi sayısını gösteren tabloyu sunduklarını, Bakanlık tarafından yapılan 08.07.2021 tarihli tespitte aynı işkolunda ve işletme bünyesinde çalışan toplam işçi sayısı dikkate alınmadan, toplam çalışan sayısının doğru yansıtılmadığını ve Sendikanın yetkili olduğu tespitine yanlış bir şekilde varıldığını, işletme bazında toplam 2.470, aynı işkolunda (gıda) ise 2.262 işçinin çalıştığı ve bu rakamın yüzde kırkı dikkate alındığında sendikanın yetkili olabilmesi için Sendikaya üye sayısının en az 905 olması gerektiğini, ancak Bakanlığın tebliğ yazısında Sendikaya üye işçi sayısının 820 olduğunun belirtildiğini, yapılan eksik değerlendirme ile Sendikanın yetki koşullarını sağlamadığı sabit olup Bakanlığın yetki tespitinin kabulünün mümkün olmadığını belirterek ve dilekçesinde yazılı diğer sebeplerle Sendikanın toplu iş sözleşmesi yapma yetkisine haiz olduğu yolundaki tespitin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.

    II. CEVAP
    1. Davalı Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı vekili cevap dilekçesinde; "Gıda" işkolunda faaliyet gösteren işverene ait 4 adet işyeri olduğunu, iddia edilen işyerlerine ait hiçbir resmî kayıt sunulmadığını, işyerlerinin işyeri ve şirket statüsünde olup olmadıkları ya da aynı tüzel kişiliğe aynı işverene ait olup olmadıklarının bile belli olmadığını, davacının bu iddiasının esas itibarıyla işkolu itirazı niteliğinde olduğunu, Bakanlığın bu tespiti yaptırırken Sosyal Güvenlik Kurumuna (SGK) yapılan bildirimlere göre resmî kayıtlar dikkate alınarak hareket edildiğini belirterek ve dilekçesinde yazılı diğer sebeplerle davanın reddini talep etmiştir.

    2. Davalı Sendika vekili cevap dilekçesinde; davacının dava dilekçesinde somut hiçbir vakıaya dayanmadığını, bu nedenle dava dilekçesinde somut delillerin yer almaması nedeniyle davanın derhâl reddi gerektiğini, sendika üyeliklerinin 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu'nun (6356 sayılı Kanun) yürürlüğe girmesi ile e-Devlet sistemi üzerinden gerçekleştirildiğini, yine işyerinde çalışan işçilerin bildirimleri ile e-Devlet sistemi üzerinden çoğunluk tespitini yapan Bakanlıkça tutulduğunu, çoğunluk tespitinin, davacı işverenin Bakanlığa işkolu ve çalışan sayısı bildirimleri esas alınarak değerlendirildiğini, davacı tarafın iddiasının esasında kendi yapmış olduğu bildirimlerin inkarı manasına geldiği gibi eğer bu bildirimler hatalı ise yapılan hatalı bildirimler ile lehine sonuçların talep edilmesinin hukuken mümkün olmadığını belirterek ve dilekçesinde yazılı diğer sebeplerle davanın reddini talep etmiştir.

    III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
    İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile özetle;
    “...
    Davacının aynı işkolunda toplam 23 adet işyerinin bulunduğu iddiası işkolu tespiti davasının konusu olup, bu davanın konusundan farklıdır. Ayrıca bu davaya has ayrı bir hak düşürücü süre olduğu ve iş kolu tespiti davasının devam eden yetki tespiti sürecini etkilemeyeceği ve değişikliğin de bir sonrası dönem için geçerli olacağı yasanın amir hükmüdür. SGK tarafından bildirilen yazı cevabından davacı işyerinin (02) no.lu Gıda Sanayi işkolunda 1012 Nace kodlu 1027168 sicil numaralı,1013 Nace kodlu 1125806 sicil numaralı ve 1091 Nace kodlu 1078079 sicil numaralı işyerlerinin bulunduğu, diğer işyerlerinin Nace kodlarının ise 19/12/2012 tarih 28502 R.G nolu İşkolları Yönetmeliğinin Ek-1 listesi uyarınca (02) Gıda Sanayi işkoluna ait olmadığı anlaşılmaktadır.... işletme esası uygulandığında Bakanlık tespitindeki gibi 4632 Nace kodlu davacı işyeri (02) Gıda Sanayi işkolunda olduğu düşülse dahi 1462 toplam işçi sayısının %40'ı olan 585 işçi sayısından fazla, işyerinde çalışan 819 adet sendikalı işçi bulunduğundan davalı sendika 08.07.2021 tarihinde toplu iş sözleşmesi yapmak için yeter sayıya ulaşmıştır...” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

    IV. İSTİNAF
    A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
    İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

    B. İstinaf Sebepleri
    Davacı vekili istinaf dilekçesinde; Bakanlık tarafından yapılan tespitte aynı işkolunda ve işletme bünyesinde çalışan toplam işçi sayısı dikkate alınmadan yanlış bir şekilde tespit kararı verildiğini, Şirket bünyesinden "Gıda" işkolunda faaliyet gösteren 23 adet işyeri bulunduğunu, işletme bazında aynı iş kolunda 2.262 işçinin çalıştığını, bu rakamın yüzde kırkı dikkate alındığında sendikaya üye sayısının en az 905 olması gerektiğini, Bakanlığın tebliğ yazısında sendika üye saysının 820 olduğunun belirtildiğini, yetki tespiti için gerekli çoğunluk belirlenirken işletme kriterine göre değil, işyeri kriterine göre yarıdan fazla oranın esas alınması gerektiğini, Şirketin faaliyet alanında uzman olan bilirkişiler aracılığıyla Şirkete ait işyerinde hiçbir incelemenin yapılmadığını, Bakanlığın işletme düzeyinde inceleme yapmadan yüzde kırk çoğunluğun sağlanıp sağlanmadığı hususunu gözetmeden yapmış olduğu tespitin hukuka ve kanuna aykırılık teşkil ettiğini belirterek ve dilekçesinde yazılı diğer sebeplerle kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

    C. Gerekçe ve Sonuç
    Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile;
    “...
    Eldeki davada, işveren tarafından işletme bünyesinde çalışan tüm işçilerin birlikte değerlendirilmesine yönelik itirazları kapsamında delil listesinde 02 nolu işkolunda bulunduğu bildirilen işyerlerinin işyeri numaralarının bildirilmemesi ve basit bir tablodan ibaret belge dışında veri içermemesi nedeniyle davacı itirazlarının ispatlanamadığı değerlendirilmiştir. SGK'den gelen kayıtların incelenmesinde bildirilen işyerlerinden tespite konu işyerleri dışında davacı bünyesinde faaliyet gösterdiği anlaşılan işyerlerinin 02 nolu işkolundan farklı işkollarında bulunduğu, yukarıda belirtilen açık düzenlemeler karşısında aynı iş kolunda bulunmayan işyerlerinin işletme olarak birlikte dikkate alınamayacağı... anlaşılmıştır.
    Esasen dosyanın yapılan incelemesinde İlk Derece Mahkemesi tarafından da tespit edildiği üzere; davacı bünyesinde; 02 nolu Gıda Sanayi işkolunda 1027168, 1125806 ve 1078079 sicil numaralı 3 işyeri bulunmakta olup; tespite konu Edremit/...'de bulunan 1054126 numaralı işyerinin 02 Gıda Sanayi işkolunda olmadığı anlaşılmaktadır....Bu kapsamda Mahkeme tarafından işletme esası uygulandığında Davacı Şirkete ait 02 nolu işkolunda yer alan 3 işyerinde (1027168, 1125806 ve 1078079 sicil numaralı)çalışan işçi sayısı ve sendikalı işçi sayısı belirlenerek 08/07/2021 tarihi itibarıyla Davalı Sendikanın toplu iş sözleşmesi yapmak için gereken çoğunluğu sağladığı yönündeki tespitin doğru olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin istinaf sebepleri yerinde bulunmamıştır.
    ...” gerekçesiyle istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

    V. TEMYİZ
    A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
    Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz başvurusunda bulunmuştur.

    B. Temyiz Sebepleri
    Davacı vekili, istinaf dilekçesinde belirttiği sebeplerle kararın bozulmasını talep etmiştir.

    C. Gerekçe
    1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
    Uyuşmazlık, 6356 sayılı Kanun’un 41 inci ve devamı maddeleri kapsamında olumlu yetki tespitinin iptali istemine ilişkindir.

    2. İlgili Hukuk
    1. 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın (Anayasa) “Toplu iş sözleşmesi ve toplu sözleşme hakkı” kenar başlıklı 53 üncü maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
    “İşçiler ve işverenler, karşılıklı olarak ekonomik ve sosyal durumlarını ve çalışma şartlarını düzenlemek amacıyla toplu iş sözleşmesi yapma hakkına sahiptirler.”

    2. 6356 sayılı Kanun'un “Yetki” kenar başlıklı 41 inci maddesinin birinci fıkrası da şöyledir:
    “Kurulu bulunduğu işkolunda çalışan işçilerin en az yüzde birinin üyesi bulunması şartıyla işçi sendikası, toplu iş sözleşmesinin kapsamına girecek işyerinde başvuru tarihinde çalışan işçilerin yarıdan fazlasının, işletmede ise yüzde kırkının kendi üyesi bulunması hâlinde bu işyeri veya işletme için toplu iş sözleşmesi yapmaya yetkilidir.”

    3. 6356 sayılı Kanun'un “Yetki Tespiti İçin Başvuru” kenar başlıklı 42 nci maddesi ise şöyledir:
    “(1) Toplu iş sözleşmesi yapmak isteyen işçi sendikası Bakanlığa başvurarak yetkili olduğunun tespitini ister. İşveren sendikası veya sendika üyesi olmayan işveren de Bakanlığa başvurarak yetkili işçi sendikasının tespitini isteyebilir.
    (2) Bakanlık, kayıtlarına göre başvuru tarihi itibarıyla bir işçi sendikasının yetkili olduğunu tespit ettiğinde, başvuruyu, işyeri veya işletmedeki işçi ve üye sayısını, o işkolunda kurulu işçi sendikaları ile taraf olacak işveren sendikası veya sendika üyesi olmayan işverene altı iş günü içinde bildirir.
    (3) İşçi sendikasının yetki şartlarına sahip olmadığının ya da işyerinde yetki şartlarına sahip bir işçi sendikasının bulunmadığının tespiti hâlinde, bu bilgiler sadece başvuruyu yapan tarafa bildirilir.
    (4) Sigortalılığın başlangıcı ile sona ermesine ilişkin bildirimlerden yasal süresi içinde Sosyal Güvenlik Kurumuna yapılmayanlar, yetkili işçi sendikasının tespitinde dikkate alınmaz.
    (5) Yetki tespiti ile ilgili usul ve esaslar Bakanlıkça çıkarılacak bir yönetmelikle düzenlenir.”

    4. 6356 sayılı Kanun'un “Yetki İtirazı” kenar başlıklı 43 üncü maddesi de şöyledir:
    “(1) Kendilerine 42 nci madde uyarınca gönderilen tespit yazısını alan işçi veya işveren sendikaları veya sendika üyesi olmayan işveren; taraflardan birinin veya her ikisinin yetki şartlarına sahip olmadığı veya kendisinin bu şartları taşıdığı yolundaki itirazını, nedenlerini de göstererek yazının kendilerine tebliğ edildiği tarihten itibaren altı iş günü içinde mahkemeye yapabilir.
    (2) İtiraz dilekçesi görevli makama kayıt ettirildikten sonra mahkemeye verilir. Kurulu bulunduğu işkolunda çalışan işçilerin yüzde birinden daha az üyesi bulunan işçi sendikası, yetki itirazında bulunamaz.
    (3) İtiraz dilekçesinde veya ekinde somut delillerin yer almaması hâlinde itiraz incelenmeksizin reddedilir. İşçi ve üye sayılarının tespitinde maddi hata ve süreye ilişkin itirazları mahkeme altı iş günü içinde duruşma yapmaksızın kesin olarak karara bağlar. (Değişik cümle: 12/10/2017-7036/34 md.) Bunların dışındaki itirazlar için mahkeme, duruşma yaparak karar verir ve bu karar hakkında istinaf yoluna başvurulması hâlinde bölge adliye mahkemesi bir ay içinde kararını verir. (Ek cümle: 12/10/2017-7036/34 md.) Bu karara karşı temyiz yoluna başvurulması hâlinde Yargıtay bir ay içinde kesin olarak karar verir.
    (4) 42 nci maddenin üçüncü fıkrası uyarınca kendisine yetki şartlarına sahip olmadığı bildirilen işçi sendikası, altı iş günü içinde yetkili olup olmadığının tespiti için dava açabilir. Mahkeme açılan davayı o işkolunda çalışan işçilerin en az yüzde birini üye kaydeden işçi sendikaları ile işveren sendikası veya sendika üyesi olmayan işverene de bildirir. Mahkeme davayı iki ay içinde sonuçlandırır.
    (5) İtiraz, karar kesinleşinceye kadar yetki işlemlerini durdurur.”

    5. 6356 sayılı Kanun’un 5 inci maddesinin ikinci fıkrası ise şöyledir:
    “Yeni bir toplu iş sözleşmesi için yetki süreci başlamış ise işkolu değişikliği tespiti bir sonraki dönem için geçerli olur. İşkolu tespit talebi ve buna ilişkin açılan davalar, yetki işlemlerinde ve yetki tespit davalarında bekletici neden sayılmaz.”

    6. 6356 sayılı Kanun’un 5 inci maddesinin ikinci fıkrasına dair madde gerekçesi de şöyledir:
    “...İşkolu tespit talebi ve buna ilişkin açılan davalar, yetki işlemlerinde ve yetki tespit davalarında bekletici neden sayılmayacaktır. Bu hüküm ile işkolu itirazlarının toplu sözleşme yapma sürecini gereksiz şekilde uzatması ve zaman zaman bu itirazların toplu sözleşme sürecini kilitlemek için kötüye kullanılması önlenmek istenmiştir...”

    3. Değerlendirme
    1. Somut uyuşmazlıkta, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından 08.07.2021 başvuru tarihi itibarıyla davacıya ait 1054126, 1027168, 1078079 ve 1125806 sicil numaralı işyerlerinde toplam 1.405 işçi çalıştığı ve davalı Sendikanın 820 üyesi bulunduğu gerekçesiyle toplu iş sözleşmesi yapabilmek için davalı Sendikanın gerekli çoğunluğu sağladığına dair 08.07.2021 tarih ve 18827 sayılı olumlu yetki tespit kararı verilmiştir. Davacı işverenin temel itirazı, aynı işletme kapsamında yer aldığı iddiasıyla başkaca işyerlerinin de yetki tespitinde dikkate alınması gerektiğine ilişkindir. Dosya içeriğine göre itiraz konusu işyerlerinin “Gıda sanayi” işkolunda kayıtlı olmadığı görülmektedir.

    2. İnceleme konusu davada, işverenin farklı işkolunda yer alan başkaca işyerlerinin de yetki tespitinde nazara alınması gerektiği iddiası, esas itibarıyla itiraz konusu işyerleri bakımından işkolu itirazı niteliğindedir. 6356 sayılı Kanun’un 5 inci maddesinin ikinci fıkrası gereği bu itiraz mevcut yetki uyuşmazlığında ileri sürülemez ve bu talep ancak bir sonraki dönem için geçerli olabilir. Diğer taraftan, hukuk devleti kavramı çerçevesinde hukuki belirlilik ve hukuki öngörülebilirlik ilkeleri nazara alındığında, uyuşmazlığın yetki tespiti için başvuru tarihindeki hukuki duruma göre değerlendirilmesi gerektiği de tartışmasız olup bu anlamda olmak üzere başvuru tarihi itibarıyla farklı işkollarında yer alan birim yahut işyerlerinin tek bir işyeri yahut işletme niteliğinde kabul edilmesi mümkün değildir. Nitekim işçi sendikasının Bakanlık kayıtlarına güvenerek örgütlenme faaliyetini yürüttüğü ve çoğunluk tespitine dair talepte bulunduğu gözetildiğinde, yetki tespit başvuru tarihinden sonra ileri sürülen işkolu itirazının dikkate alınması yukarıda belirtilen ilkelere aykırılık teşkil edecektir. Bu itibarla Bölge Adliye Mahkemesince bu itirazın dikkate alınmaması yerindedir.

    3. Bununla birlikte her ne kadar Bölge Adliye Mahkemesince 1054126 sicil numaralı işyerinin “Gıda sanayi” işkolunda olmadığı ve diğer üç işyeri bakımından gerekli çoğunluğun sağlandığı belirtilmiş ise de Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı kayıtlarına göre 1054126 sicil numaralı işyerinin de “Gıda sanayi” işkolunda yer aldığı anlaşıldığından belirtilen tespitin hatalı olduğu, bu itibarla dört işyerine ilişkin gerçekleştirilen Bakanlık yetki tespitinde bir hata olmadığı anlaşıldığından bu hususa işaret etmekle yetinilmiştir.

    4. Açıklanan maddi ve hukuki olgulara göre İlk Derece Mahkemesi kararı ile Bölge Adliye Mahkemesi kararında davacının iddialarının yetki tespitinin iptalini gerektirmeyeceği hususunun ortaya konulduğunun, davacının işkolu itirazının 6356 sayılı Kanun’un 5 inci maddesi gereğince mevcut yetki uyuşmazlığında dikkate alınamayacağının ve davalı Sendikanın gerekli çoğunluğu sağladığının anlaşılmasına göre davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.

    VI. KARAR
    Açıklanan sebeplerle;
    Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere ve özellikle 1054126 sicil numaralı işyerinin de yetki tespitinin kapsamına dâhil olduğunun anlaşılmasına göre yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

    Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

    30.06.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.







    Hemen Ara