Esas No: 2022/10175
Karar No: 2022/10736
Karar Tarihi: 28.09.2022
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2022/10175 Esas 2022/10736 Karar Sayılı İlamı
9. Hukuk Dairesi 2022/10175 E. , 2022/10736 K.Özet:
Davalı tarafın, davacı avukatının vekilliğini haklı nedenle sonlandırdığı ancak davacı avukatının avukatlık ücreti alacağı talebinin kabul edildiği dava, yargılamanın açıklığı ilkesine aykırı şekilde kararın gerekçesi ile hüküm arasında çelişki oluşturduğu gerekçesiyle Yargıtay'da bozulmuştur. Kararın açık, anlaşılır ve infaz edilebilir şekilde tesis edilmesi gerektiği vurgulanmış, kısa karar ile gerekçeli kararın çelişkili olmasının bozma nedeni sayıldığı belirtilmiştir. Kanun olarak da, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 294 ve devamı maddelerinde hükmün nasıl tesis edileceği ve sonrasında kararın nasıl yazılacağı etraflıca düzenlendiği ifade edilmiştir.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :... Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi taraf vekillerince istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacı ile davalı arasında 19.11.2001 tarihli .... hukuk müşavirliği ... sözleşmesi bağıtlandığını, daha sonra anılan sözleşme tadil edilerek taraflar arasında 01.02.2002 tarihli Marmarabirlik hukuk müşavirliği ... sözleşmesi imzalandığını, davalı tarafın belirsiz süreli ... sözleşmesine dönüşen 01.02.2002 tarihli sözleşmenin süresini uzatmamak suretiyle feshettiğini, davacıya ... sözleşmesinin feshi sonucu yasal haklarının bir kısmının ödendiğini, sözleşmeden doğan diğer yasal haklar ödenmeyince davalı tarafa 11.01.2011 tarihli ihtarname ile bakiye kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ve sözleşme tazminatının ödenmesi hususunun ihtar edildiğini, bu aşamadan sonra davalı tarafın davacıyı tüm vekâlet ve derdest davalardan azlettiğini, azlin haksız azil olduğunu iddia ederek avukatlık ücreti alacağı ile cezai şart alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, derdestlik itirazında bulunduklarını, davacı yanın müvekkili Birlik tarafından haklı nedenle vekillik görevinden azledilmiş olduğunu, davacı yanın vekillik görevinden azledilmesinin davacı yanın kusur ve ihmaline, ayrıca davacı yana güvenin sarsılmasına dayanmakta olduğunu, davacı yanın derdest dosyaların sonuçlanmasının ardından da karşı tarafa yükletilen vekâlet ücretlerini talep etmesinin mümkün olmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna dayanılarak, taraflar arasında işçi ve işveren ilişkisi bulunduğu, davacının davalı tarafından azledilmesi haklı nedene dayandığından ve ayrıca vekâlet sözleşmesine sözleşmenin feshini zorlaştıracak ve bu fesih hakkından feragate neden olacak şekilde cezai şartlar konulamayacağından davacı tarafın cezai şart talebinde bulunamayacağı, avukatın kanundan ve sözleşmeden doğan haklarını talep etmesinin ve bunu bir ihtarname ile bildirmesinin vekâletten azil için haklı neden olarak kabul edilemeyeceği, davacının vekâlet ücreti alacağı talebine yönelik olarak bilirkişi tarafından hesaplanan miktarda alacağının bulunduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Karar yasal süresi içinde davalı vekili ve katılma yolu ile davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
... Cumhuriyeti Anayasası yargılamanın açıklığı ilkesini kabul etmiştir. Karar tarihinde yürürlükte bulunan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 294 ve devamı maddelerinde hükmün nasıl tesis edileceği ve sonrasında kararın nasıl yazılacağı etraflıca düzenlenmiştir. Yargılamanın açık bir şekilde yapılması, tesis edilen hükmün açıkça belirtilmesi esastır. Bu nedenle hükmün açık, anlaşılır, infaz edilebilir şekilde tesis edilmesi ve de en önemlisi sonradan yazılacak gerekçeli kararın, kısa karara uygun olması gerekmektedir. Aksi hâlde, yargılamanın açıklığı ilkesi, dolayısıyla kamu vicdanı zedelenmiş ve mahkeme kararlarına ... sarsılmış olacaktır. Nitekim, Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 10.04.1992 tarihli ve 1991/7 Esas, 1992/4 Karar sayılı kararında da kısa karar ile gerekçeli kararın çelişkili olmasının bozma nedeni sayılacağı içtihat edilmiştir.
Somut olayda, Mahkemenin karar gerekçesinde; "...Davacının davalı tarafından azledilmesi haklı nedene dayandığından ve ayrıca vekalet akdinde akdin feshini zorlaştıracak ve bu fesih hakkından feragate neden olacak şekilde cezai şartlar konulamayacağından, davacı tarafın cezai şart talebinde bulunamayacağı..." belirtilerek haklı azil kabulüne rağmen davacının avukatlık ücreti alacağı hüküm altına alınarak gerekçe ile hüküm arasında çelişki oluşturulduğu gibi, aynı gerekçede "...Avukatın yasadan ve sözleşmeden doğan haklarını talep etmiş olmasının ve bunu bir ihtarname ile bildirmesinin vekaletten azil için haklı neden olarak kabul edilemeyeceği..." belirtilerek azlin haklı olup olmadığı noktasında kendi içinde çelişkili gerekçe oluşturulması 6100 sayılı Kanun’un 298 inci maddesinin ikinci fıkrasına aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, bozma sebebine göre taraf vekillerinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgililere iadesine, 28.09.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.