Esas No: 2022/11442
Karar No: 2022/11578
Karar Tarihi: 10.10.2022
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2022/11442 Esas 2022/11578 Karar Sayılı İlamı
9. Hukuk Dairesi 2022/11442 E. , 2022/11578 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :... Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen alacak davasında verilen 25.11.2019 tarihli karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece ... Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; 30.11.2021 tarihli ve 2021/300 Esas, 2021/1183 Karar sayılı karar ile asıl ve birleşen davaların kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının; davalı vekili tarafından temyizi üzerine, Dairemizce 07.02.2022 tarihli ve 2022/609 Esas, 2022/1374 Karar sayılı kararı ile hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; asıl ve birleşen davaların kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1.Davacı vekili dava dilekçesinde; davacı asılın ... Asliye Hukuk Mahkemesinde ( ... Mahkemesi Sıfatıyla) açtığı işçilik alacağı davasının, davacının baştan itibaren davalının asıl işçisi sayılarak ve hizmet alım sözleşmelerinin muvazaalı olduğu kabul edilerek neticelendiğini, kararın Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesinin 31.01.2014 tarihli ve 2014/97 Esas, 2024/1254 Karar sayılı kararı ile onanarak kesinleştiğini, davacının 01.....1996 tarihinden 22.....2015 olan devir tarihine kadar sosyal servislerde, ambarda, idari işler servisinde düz işçi olarak çalışmaya devam ettiğini, 2013 yılının Şubat ayına kadar ücret farkı ödendiğini, bu tarihten sonra 22.....2015 tarihine kadar yeniden ücret farkı oluştuğunu ... sürerek, bakiye kıdem tazminatı, eşit davranmama tazminatı, ücret farkı, ... güçlüğü tazminatı, bakım tazminatı, vardiya tazminatı, gıda yardımı, sosyal yardım, elektrik yardımı, ilave tediye ve ikramiye alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
2. Davacı vekili 28.....2018 tarihli birleşen dava dilekçesinde; asıl dava dosyasındaki beyanlarını tekrar ederek elektrik yardımı alacağının toplu ... sözleşmesindeki ödeme tarihlerine göre davalıdan tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davanın görev, yetki, husumet, derdestlik, kesin hüküm, hukuki yarar yokluğu, hak düşürücü süre ve zamanaşımı yönünden reddi gerektiğini, davacının müteahhit firma isçisi olduğunu, muvazaa iddiasının kabul edilemeyeceğini, termik santrallerin bakım ve onarım işinin hizmet alım yolu ile yaptırıldığını, daha evvelce açılan seri davalara ilişkin Yargıtay kararlarında, geçerli asıl işveren alt işveren ilişkisinin varlığı durumunda alt işveren işçisinin asıl işverenin tarafı olduğu toplu ... sözleşmesinden yararlanamayacağının belirtildiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 25.11.2019 tarihli ve 2019/800 Esas, 2019/798 Karar sayılı kararı ile toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davalı ile dava dışı şirketler arasındaki ilişkinin muvazaalı olduğu gerekçesiyle asıl ve birleşen davaların kısmen kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
... Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesinin 01.10.2020 tarihli ve 2019/5136 Esas, 2020/1636 Karar sayılı kararı ile 2013 yılının Şubat ayından sonraya ait uyuşmazlık konusu dönemde de davalı ile dava dışı alt işverenler arasındaki ilişkinin muvazaalı olduğu, bu kabule göre hazırlanan bilirkişi raporunun dosya kapsamına uygun bulunduğu, İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu gerekçesiyle davalı vekilinin başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1.Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizin 23.01.2021 tarihli ve 2020/7925 Esas, 2021/4678 Karar sayılı kararı ile Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesinin 31.01.2014 tarihli ve 2014/97 Esas, 2014/1254 Karar sayılı kararı ile muvazaa tespitinin onanarak kesinleştiği ihale dönemi hariç tutulmak suretiyle asıl işveren - alt işveren ilişkisinin kanuna uygun kurulup kurulmadığı ve muvazaaya dayanıp dayanmadığı hususlarının araştırılması gerektiği gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozularak ortadan kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin 30.11.2021 tarihli ve 2021/300 Esas, 2021/1183 Karar sayılı kararı ile davalının alt işverenlere ihale ile verdiği işlerin asıl işin bir bölümü olduğu ve işin, işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektirmediği, alt işverenlerin yeterli ekipmana ve ... makinelerine sahip olmadığı, makinelerin davalıya ait olduğu, tüm sözleşme ve teknik şartnameler birlikte incelendiğinde işletmenin yüklenici firma üzerindeki etkisinin açık olduğu, her ihale döneminde yapılan sözleşmelerin önceki sözleşmelerle farklılık arz etmediği, işin tanımı ve çalışma şeklinin her ihale döneminde aynı olduğu, işçilerin ihale sözleşmesi kapsamında olmayan yerlerde de çalıştırıldıkları, davacının en başından itibaren davalının işçisi olduğu gerekçesiyle asıl dava ve birleşen davaların kısmen kabulüne karar verilmiştir.
C. İkinci Bozma Kararı
1. İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizin 07.02.2022 tarihli ve 2022/609 Esas, 2022/1374 Karar sayılı kararı ile davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine karar verilerek 17.09.2014 tarihine kadar olan dönemin muvazaalı kabul edilerek bu dönem için alacak hesaplanmasında kesinleşen dava sebebiyle bir isabetsizlik bulunmadığı,18.09.2014 - 22.....2015 tarihleri arasındaki dönem bakımından ise davacının yeni hizmet alım sözleşmeleri kapsamında çalıştığı, bu dönem bakımından muvazaa değerlendirmesinin önceki tarihli bozmada da açıklandığı üzere ayrıca yapılması gerektiği, davacının idari işler servisinde temizlik görevlisi ve çaycı olarak, 17.09.2014 - 07.10.2014 tarihleri arasında “Temizlik, Taşıma ve Benzeri işler” bakımından yapılan hizmet alım sözleşmesi kapsamında dava dışı ......Limited Şirketinde; 08.10.2014 - 22.....2015 tarihleri arasında ise “... Termik Santrali İşletme Müdürlüğü bünyesinde bulunan santralın, Tabldot-Alakart ve çay ocaklarının işletim işi ve yine santral sahasında bulunan tüm ambarların düzenlenmesi, temizliği, her türlü malzemelerin indirilmesi, taşınması, yüklenmesi, servislerden tüp- hidrojen tüpü ve diğer malzemelerin getirilip götürülmesi, taşınması ile sosyal site temizliği- tabldot lokal temizliği ile santral içi yeşilliklerin biçilmesi ve gerekli görülürse- site giriş kapısı işletim ile site ısı merkezi ve inşaat bakım hizmetleri işleri gibi yerler” bakımından yapılan hizmet alım sözleşmesi kapsamında dava dışı ... Grup Limited Şirketi ve ... Grup Limited Şirketi ortak girişiminde çalıştığı, hükme esas alınan bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere idari işler bünyesindeki bu işlerin yardımcı ... olduğu, belirtilen sebeplerle davalı ile dava dışı şirketler arasındaki ilişkinin asıl işveren-alt işveren ilişkisi olduğu sonucuna varılarak tazminat ve işçilik alacaklarının bu tespite göre ve toplu ... sözleşmesi hükümleri dikkate alınmaksızın yapılması gerektiği, kabul şekline göre Mahkeme gerekçesinde dosya içeriği ile örtüşmeyen ve başka bir dosyadan kalma şablon kalıntısı olduğu anlaşılan “16.....2015 tarihinde kod:8(emeklilik) nedeniyle işten çıkışının bildirilmiş olduğu anlaşılmaktadır” ve “Davacı özelinde davacının ... akdinin prim ve gün sayılarının ikmali nedeniyle emeklilik sebebiyle sona erdiği anlaşılmaktadır. Bu itibarla davacının kıdem tazminatına hak kazandığı değerlendirilmiştir. Davacının emekliliğinin işverene dava tarihinden önce bildirildiğine ilişkin kayıt olmadığından, faiz başlangıcı yönünden dava tarihinden itibaren faiz uygulanmıştır” ibarelerine yer verilmesinin de doğru olmadığı gerekçeleriyle İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
D. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen İkinci Karar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile 18.09.2014 - 22.....2015 tarihleri arasındaki dönem için davalı ile dava dışı alt işveren şirketler arasındaki ilişkinin muvazaalı olmadığı, bu sebeple dosyanın yeniden bilirkişiye gönderildiği ve alacak kalemlerinin yeniden hesaplandığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Gerekçe
1. İlgili Hukuk
1. 2709 sayılı ... Cumhuriyeti Anayasası’nın (Anayasa) 141 inci maddesinin üçüncü fıkrasında, "Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli yazılır." hükmü bulunmaktadır. Bu hüküm ile gerekçenin önemi Anayasa düzeyinde vurgulanmış olup gerekçe ve hüküm birbirine sıkı sıkıya bağlıdır.
2. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 297 nci maddesinde bir mahkeme hükmünün neleri kapsaması gerektiği açıklanmıştır.
3. 07.....1976 tarihli ve 1976/3-4 Esas, 1976/3 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde de; “Gerekçenin ilgili bilgi ve belgelerin isabetle takdir edildiğini gösterir biçimde geçerli ve yasal olması aranmalıdır. Gerekçenin bu niteliği yasa koyucunun amacına uygun olduğu gibi, kararı aydınlatmak, keyfiliği önlemek ve tarafları tatmin etmek niteliği de tartışma götürmez bir gerçektir.” şeklindeki açıklamaya yer verilmiştir.
4. Dairemizin 21.09.2022 tarihli 2022/9319 Esas, 2022/10161 Esas sayılı kararının İlgili Hukuk kısmının (3) numaralı paragrafında Mahkemenin gerekçe ve hükmünün çelişmesi durumunda salt bu sebebin bozmayı gerektirdiği yönündeki yerleşik ilkesi şu şekilde belirtilmiştir:
"...1. Yukarıda belirtilen ilgili hukuk uyarınca bir mahkeme kararında; tarafların iddia ve savunmalarının özetlerinin, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususların, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delillerin, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesinin, ... görülen vakıalarla, bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir. Bu kısım, hükmün gerekçe bölümüdür.
2. Kanunun aradığı anlamda oluşturulacak kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar; kararın gerekçesinin de sonucu ile tam bir uyum içinde o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak; kısaca maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir.
3. Zira tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtayın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için ortada usulüne uygun şekilde oluşturulmuş, hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıkta bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması zorunludur.
4. Gerekçe hüküm çelişkisi, 10.04.1992 tarihli ve 1991/7 Esas, 1992/4 karar sayılı İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu kararına aykırı olup salt bu aykırılık bozma sebebidir. ..."
2. Değerlendirme
1. Yukarıda belirtilen ilgili hukuk uyarınca bir mahkeme kararında; tarafların iddia ve savunmalarının özetlerinin, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususların, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delillerin, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesinin, ... görülen vakıalarla, bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir. Bu kısım, hükmün gerekçe bölümüdür.
2.“Gerekçe, hâkimin tespit etmiş olduğu (... gördüğü) maddî vakıalar ile hüküm fıkrası (sonucu) arasında bir köprü görevi yapar. Gerekçe bölümünde, ... görülen vakıalardan çıkarılan sonuç ve hukukî sebep (veya sebepler), başka bir deyimle, hükmün dayandığı hukukî esaslar açıklanır. ... Hâkim, tarafların kendisine sundukları ve (tahkikat sonucunda) ... gördüğü maddî vakıaların hukukî niteliğini (hukukî sebepleri) kendiliğinden (resen) araştırıp (m.33) bularak, hükmünü dayandırdığı hukuk kurallarını ve bunun nedenlerini gerekçede açıklar. Hâkim, gerekçe sayesinde verdiği hükmün doğru olup olmadığını, yani kendi kendini denetler. İstinaf mahkemesi ve Yargıtay da, bir hükmün hukuka uygun olup olmadığını ancak gerekçe sayesinde denetleyebilir. ...Bir hüküm, ne kadar haklı olursa olsun, gerekçesiz ise tarafları doyurmaz. ... Hukukî dinlenilme ..., mahkemenin, tarafların açıklamalarını dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini de içerir.” (Baki Kuru, Medeni Usul Hukuku El Kitabı, C.I, ..., İkinci Baskı, 2021, s.890-892)
3. Kanunun aradığı anlamda oluşturulacak kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar; kararın gerekçesinin de sonucu ile tam bir uyum içinde o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak; kısaca maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir.
4. Zira tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtayın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için ortada usulüne uygun şekilde oluşturulmuş, hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıkta bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması zorunludur.
5. Mahkeme kararlarının taraflar, bazen de ilgili olabilecekleri başka hukuki ihtilaflar yönünden etkili ve bağlayıcı kabul edilebilmeleri, başka bir dava yönünden kesin hüküm, kesin veya güçlü delil oluşturup oluşturamayacağı gibi hukuksal değerlendirmeler de bu kararların yukarıda açıklanan nitelikte bir gerekçeyi içermesiyle mümkündür.
6. Gerekçeye ilişkin hükümler, kamu düzeni ile ilgili olup gözetilmesi kanun ile hâkime yükletilmiş bir ödevdir. Aksine düşünce ve uygulama, gerek yargı erki ile hâkimin, gerek mahkeme kararlarının her türlü düşünceden uzak, saygın ve güvenilir olması ilkesi ile de bağdaşmaz.
7.Somut olayda; İlk Derece Mahkemesi gerekçesinde 18.09.2014 - 22.....2015 tarihleri arasındaki dönem bakımından son tarihli bozma kararına göre muvazaanın kabulü mümkün olmadığından dosyanın yeniden bilirkişiye gönderildiği ve alacakların hesaplatıldığı belirtilmiştir. Ne var ki bozma sonrası 04.05.2022 tarihli bilirkişi raporunda kıdem tazminatı brüt 12.475,13 TL ve ilave tediye brüt 4.243,34 TL olarak hesaplanmış olmasına rağmen İlk Derece Mahkemesince son bozma öncesinde olduğu gibi brüt 37.514,77 TL kıdem tazminatı ve brüt 5.330,23 TL ilave tediye alacağının hüküm altına alındığı görülmektedir. Kıdem tazminatı ve ilave tediye alacağı dışındaki alacak kalemleri yönünden ise 04.05.2022 tarihli son bilirkişi raporuna göre hüküm kurulmuştur. Açıklanan durum, İlk Derece Mahkemesince gerekçelendirilmediği gibi çelişkilidir.
8. Diğer yandan temerrüt tarihlerine göre dönemsel faiz yürütülen alacak kalemlerinin, kabul edilen toplam miktarı ile faiz yürütülen toplam miktarı da birbiri ile örtüşmemektedir. Örneğin, brüt 2.543,21 TL ... güçlüğü tazminatı alacağı olduğu kabul edilmesine karşın bu alacağın faize hükmedilen toplam miktarı brüt 2.531,93 TL'dir. Mahkemece gerekçelendirilmeyen bu durumun sebebi de anlaşılamamıştır.
9. Açıklanan hususlara ilişkin mahkemenin yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler ve ilkeler gözetilerek anlaşılabilir ve denetlenebilir nitelikte bir gerekçesi bulunmadığı gibi kurulan hükmün de infazda tereddüt yaratır mahiyette olduğu tespit edilmiştir.
10. Bu durumda Mahkemece yapılacak ..., yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler ve ilkeler gözetilerek anlaşılabilir ve denetlenebilir nitelikte gerekçe içeren, dosya kapsamına uygun ve infazı mümkün bir hüküm oluşturmaktır.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının usulden BOZULMASINA,
Bozma sebebine göre davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,
Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,
10.10.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.