Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2022/9355 Esas 2022/12680 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
9. Hukuk Dairesi
Esas No: 2022/9355
Karar No: 2022/12680
Karar Tarihi: 18.10.2022

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2022/9355 Esas 2022/12680 Karar Sayılı İlamı

9. Hukuk Dairesi         2022/9355 E.  ,  2022/12680 K.

    "İçtihat Metni"

    BÖLGE ADLİYE
    MAHKEMESİ : ... 24. Hukuk Dairesi
    DAVA TÜRÜ : ALACAK
    İLK DERECE
    MAHKEMESİ : ... 33. İş Mahkemesi

    Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

    Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

    Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verilmiştir.

    Davalı vekilince temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasının istenilmesi üzerine, işin duruşmaya tâbi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 18.10.2022 Salı günü tayin edilerek taraflara tebligat gönderilmiştir.

    Duruşma günü davalı vekili Avukat İpek Gülce Ünal Karaca ile davacı vekili Zafer Korkmaztekoğlu geldiler.

    Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verildi.

    Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
    I. DAVA
    Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 24.03.2000 tarihinde davalı Bankada kadrolu avukat olarak işe başladığını, çalışma süresi içinde terfi ederek raportör avukat, müşavir avukat ve en son 1. müşavir avukat olarak görev yaptığını, iş sözleşmesinin davalı Banka tarafından haksız olarak feshedildiğini, davalı Bankanın iş sözleşmesinin eki mahiyetindeki banka iç mevzuatına aykırı olarak alacaklarından kesinti yaptığı ve bu kesintileri gelir kaydettiğinin öğrenildiğini, davalının yapılan kesintileri gizlediğini belirterek yapılan kesintilerin davalı Bankadan tahsilini talep etmiştir.
    II. CEVAP
    Davalı vekili cevap dilekçesinde; taraflar arasında işçi işveren ilişkisi bulunduğunu, karşı taraf vekâlet ücretinin 1136 sayılı Avukatlık Kanunu'na göre ödenmesinin mümkün olmadığını, müvekkili Bankanın sözleşmeli avukatlar ile imzaladığı sözleşme kapsamında karşı taraf vekâlet ücretinin %50'sini aldığını, bu tutarın bir bölümünün kadrolu avukatlara performans bonusu olarak dağıtıldığını, dava konusu kesintinin işverenin eşit davranma borcunun gereği olduğunu, bu kesintilerin işyeri uygulaması hâline geldiğini ve davacının çalışmaya başladığı tarihten önce yürürlükte olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

    III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
    İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile;
    "...
    Davacı avukatın davalı bankada sigortalı, kadrolu ve tam zamanlı aylık ücret ve eklerin mukabilinde çalıştığı, hukuk müşavirliği yöneticilerinin sevk ve idaresi altında görevini yürüttüğü, davacı işçinin davalı banka ile bağımlılık ilişkisi bulunduğu, bu kapsamda banka ile davacı arasında işçi işveren ilişkisi bulunduğu kanaatine varılmıştır. Taraflar arasındaki ihtilaf konusu olan husus davalı banka iç mevzuatı ve yasal düzenlemeler kapsamında bankada kadrolu çalışan avukatlara ödenen vekalet ücretinde yapılan %25 oranındaki kesintiye ilişkindir. Taraflar arasında akdedilen sözleşmede takip işleri yönetmeliğinin 46. Maddesinde belirtildiği şekilde davacının davalı bankanın daimi kadrosunda istihdam edildiği, davalı banka mevzuatı ve hukuk müşavirliği yönetmeliği esasları dahilinde görev yaptığı, davacı işçinin 16 yılı aşkın hizmet süresi boyunca aylık sabit ücret ile her yıl Ocak, Nisan, Temmuz ve Ekim aylarında tahakkuk ettirilen vekalet ücretine hak kazandığı davalı bankanın vekalet ücreti ödemesi süreklilik kazandığı ve bir iş yeri uygulaması niteliğinde olduğu kanaatine varılmıştır. Davalı bankanın faaliyet alanı ve tabii olduğu özel mevzuat itibari ile vekalet ücretini gelir olarak kayıtlarına intikal ettiremeyeceği, bu noktada havuza yatırılan tutarların %25 oranındaki kısmının davalı bankaya gelir kaydedilmesinin aylık maaşa ek olarak ödenen vekalet ücreti ödemesinde tek taraflı tenkisata gidilmesi niteliğinde olduğu, ..." gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

    IV. İSTİNAF
    A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
    İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.


    B. İstinaf Sebepleri
    Davalı vekili istinaf dilekçesinde; 4857 sayılı İş Kanunu'nun (4857 sayılı Kanun) 22 nci maddesi anlamında kazanılmış haktan söz edilemeyeceğini, bu şekilde çalışanlar arasındaki ücret adaletsizliğinin giderildiğini, uzun süre işverenin ücret uygulamasına karşı çıkmamış olan davacının daha sonradan açtığı bu davada iyiniyetli olmadığını belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

    C. Gerekçe ve Sonuç
    Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile;
    "...
    4857 sayılı Kanun'un 22. maddesinde, işverenin iş sözleşmesiyle veya iş sözleşmesinin eki niteliğindeki personel yönetmeliği ve benzeri kaynaklar ya da iş yeri uygulamasıyla oluşan çalışma şartlarında esaslı bir değişikliği ancak durumu işçiye yazılı olarak bildirmek suretiyle yapabileceği ve bu şekle uygun olarak yapılmayan değişikliklerin işçiyi bağlamayacağı düzenlendiğinden, davacıya çalışma koşullarındaki esaslı değişikliğin yazılı olarak bildirildiğine dair delil bulunmadığından yapılan kesintinin haksız olduğu anlaşılmıştır..." gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

    V. TEMYİZ
    A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
    Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekilli temyiz isteminde bulunmuştur.

    B. Temyiz Sebepleri
    Davalı vekili; talep edilen alacağa uygulanan faiz türünün hatalı olduğunu, dava konusu %25 tutarındaki kesintinin davacı istihdam edilmeden önce hâlihazırda yürürlükte olan bir işyeri uygulaması olduğunu, davacının eline geçen ücrette bir azalma meydana gelmediğini, bu durumun çalışma koşullarında esaslı bir değişiklik olmadığının göstergesi olduğunu belirterek kararı temyiz etmiştir.

    C. Gerekçe
    1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
    Uyuşmazlık, davacının ücret benzeri ödemelerinden yapılan kesintinin çalışma koşullarında esaslı değişiklik olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.


    2. İlgili Hukuk
    6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 4857 sayılı Kanun'un ilgili hükümleri.

    3. Değerlendirme
    1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

    2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere ve temyiz sebeplerine göre usul ve kanuna uygun olup davalı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
    VI. KARAR
    Açıklanan sebeple,
    Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

    Davacı yararına takdir edilen 8.400,00 TL duruşma vekâlet ücretinin ve aşağıda yazılan temyiz giderinin davalı tarafa yükletilmesine ,

    Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

    18.10.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.










    Hemen Ara