Esas No: 2014/115
Karar No: 2014/714
Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 2014/115 Esas 2014/714 Karar Sayılı İlamı
T.C. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ HUKUK BÖLÜMÜ ESAS NO : 2014 / 115 KARAR NO : 2014 / 714 KARAR TR : 14.7.2014
|
ÖZET : İdarenin dava konusu taşınmaza kamulaştırmasız el atmasından doğan zararın tazmini istemiyle açılan davada, davanın haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre ADLİ YARGI YERİNDE, çözümlenmesi gerektiği hk.
|
K A R A R
Davacılar : 1.A.Ç.
2.Ü.Ç.
3.A.Ç.
4.M.H.
Vekilleri : Av.A. A. & Av.E. Y.
Davalılar : 1.İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı
Vekili : Av.Ö.A.
2.Bağcılar Belediye Başkanlığı
Vekili : Av.C.Ç.B.
O L A Y : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin Bağcılar ilçesi 9 pafta 574 parsel sayılı taşınmazın hisseli malikleri olduklarını, davalı idarelerin taşınmazın 67 m² sini yol ve kaldırım olarak kullanmakta olduklarını, 2253 m² sinin de park olarak imara kapatıp ayırmış ve uzun yıllardır bu şekilde bekletmekte olduklarını, davalı idarelerin bu uygulamasının davacıların mağduriyetine ve hak ihlaline sebep olduğunu, Yargıtay kararları gereğince fiilen el atılan kısmın yanında kamu hizmetine ayrılmış imara kapalı olan kısımların da bedelinin ödenmesi gerektiğini, yol olarak kullanılan 67 m² ve park olarak ayrılan 2253 m² olmak üzere 2320 m² lik kısmın bedelinin kendilerine ödenmesi gerektiğini belirterek, fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 100,000 TL alacaklarının dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesi istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.
Davalı Bağcılar Belediye Başkanlığı vekili süresi içinde verdiği cevap dilekçesi ile; görev itirazında bulunmuştur.
Bakırköy 1.Asliye Hukuk Mahkemesi: 11.09.2013 tarih ve 2013/112 Esas nolu kararı ile; davalı Bağcılar Belediye Başkanlığı vekilinin görev itirazının reddine karar vermiştir.
Davalılardan Bağcılar Belediye Başkanlığı vekilinin, idari yargı yararına olumlu görev uyuşmazlığı çıkartılması yolunda süresi içinde verdiği dilekçesi üzerine, dava dosyasının onaylı bir örneği Danıştay Başsavcılığı’na gönderilmiştir.
Danıştay Başsavcısı; 12.12.2013 tarih ve 2013/1679 Esas sayılı yazısında aynen: “İdari usul ve esaslar dışında idarece bir ayni hakka müdahalede bulunulması, özel mülkiyete konu taşınmaza kamulaştırmasız el atılması halinde meydana gelen zararın tazmini davalarının, mülkiyete tecavüzün önlenmesine ve haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre adli yargı yerinde çözümleneceği yerleşik yargısal içtihatlarla kabul edilmiş bulunmaktadır.
Bu nedenle davanın, davacıların taşınmazının 67 m2 lik kısmına el atılmasından dolayı tazminat talebine yönelik kısmının görüm ve çözümü adli yargı görev alanına girdiğinden, davalı idarenin görev uyuşmazlığı çıkarılması isteminin bu bölüme yönelik kısmında hukuki isabet bulunmamaktadır.
İstemin diğer kısmına gelince; dava dilekçesinde ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararında, mülkiyet hakkına getirildiği söylenen kısıtlamanın, taşınmazın malikleri yönünden zarar doğurucu sonuçlarının olabileceğinde kuşku yoktur. Ancak bu sonuç ya da sonuçlar, genel ve düzenleyici nitelikte bir idari işlem olan imar planında taşınmaza yönelik belirlemenin bu planda öngörülen kamulaştırma programlarının zamanında yapılmamasından ve imar uygulamalarından; başka anlatımla da, idari işlemlerden ve davalı idarelerin imar planı gereği yapılması gereken kamulaştırmalar konusundaki hareketsizliği şeklinde ortaya çıkan idari eylemlerden kaynaklanmaktadır.
İdari işlem ve eylemlerden doğan zararların tazmini taleplerinin ise, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu"nun 12 ve 13"üncü maddeleri uyarınca, İdari Yargı yerlerinde açılacak tam yargı davalarına konu edilmeleri, anılan yasa hükümlerinin gereğidir.
Bu bakımdan, hukuka uygunluklarının denetimi ve zarar doğurucu sonuçlarının giderilmesi İdari Yargı"nın görev alanında bulunan idari işlem ve eylemlerin hukuk düzeninde yaratmış oldukları etki ve sonuçların, "hukuki el atma" olarak nitelendirilmesine ve bu olumsuz sonuçlarla ilgili tazminat taleplerinin adli yargı yerlerinde açılacak tazminat davalarına konu edilmelerine, hukuken olanak bulunmamaktadır.
Dolayısıyla, davanın bu kısmının 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu"nun 2"nci maddesinin 1"inci fıkrasının (b) bendinde yer alan "İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları," hükmü gereğince idari yargı yerinde görülmesi gerekmektedir.
Nitekim, 11.06.2013 günlü, 28674 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanan 6487 sayılı Kanun"un 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu"nun geçici 6"ncı maddesinde değişiklik yapan 21"inci maddesinde "Uygulama imar planlarında umumi hizmetlere ve resmi kurumlara ayrılmak suretiyle veya ilgili kanunların uygulanmasıyla tasarrufu kısıtlanan taşınmazlar hakkında, 03.05.1985 tarihli ve 3194 sayılı İmar Kanununda öngörülen idari başvuru ve işlemler tamamlandıktan sonra idari yargıda dava açılabilir." hükmüne yer verilmek suretiyle "hukuki el atma" olarak nitelendirilen, imar planındaki belirleme sebebiyle mülkiyet hakkına getirilen kısıtlamadan kaynaklanan tazminat davalarının görüm ve çözümünde İdari Yargı yerinin görevli olduğu öngörülmüş bulunmaktadır” şeklindeki gerekçesi ile, davanın dava konusu taşınmazın kamulaştırma yapılmaksızın fiilen el atıldığı öne sürülen 67 m² lik kısmı yönünden, davalı idarenin görev uyuşmazlığı çıkarılması isteminin reddine, davanın, davacıların taşınmazının imar planında park alanı olarak ayrılan kısmının bedelinin tazminat olarak hüküm altına alınması istemine ilişkin kısmı yönünden ise, 2247 sayılı Yasa"nın 10"uncu maddesi uyarınca olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasına ve dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderilmesine karar vermiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE :
Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Eyüp Sabri BAYDAR, Ali ÇOLAK, Nurdane TOPUZ, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Ayhan AKARSU, Mehmet AKBULUT ’un katılımlarıyla yapılan 14.7.2014 günlü toplantısında:
l-İLK İNCELEME: Başvuru yazısı ve dava dosyası örneği üzerinde 2247 sayılı Yasa"nın 27. maddesi gereğince yapılan incelemeye göre, davalı Bağcılar Belediye Başkanlığı vekilinin anılan Yasanın 10/2 maddesinde öngörülen yönteme uygun olarak yaptığı görev itirazının reddedilmesi ve dahi 12/1. maddede belirtilen süre içinde başvuruda bulunması üzerine Danıştay Başsavcısı"nca, davalı Bağcılar Belediye Başkanlığı açısından 10.maddede öngörülen biçimde, olumlu görev uyuşmazlığı çıkarıldığı anlaşılmaktadır. Usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.
II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Birgül YİĞİT’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mehmet BAYHAN’ın davada adli yargının, Danıştay Savcısı Mehmet Ali GÜMÜŞ’ün dava konusu taşınmazın imar planında park alanında kalan kısmı ile sınırlı olarak davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava, davacıların hisseli şekilde maliki oldukları taşınmazın davalı idareler tarafından, 67 m² sinin yol ve kaldırım olarak, 2253 m² sinin de park olarak imara kapatılmak suretiyle kamulaştırmasız el atıldığından bahisle; dava konusu taşınmazın, yol olarak kullanılan 67 m² ve park olarak ayrılan 2253 m² olmak üzere 2320 m² lik kısmın bedelinin kendilerine ödenmesi gerektiğini belirterek, fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 100,000 TL alacaklarının dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesi istemi ile açılmıştır.
Mahkememizce yapılan inceleme neticesinde; davalı Bağcılar Belediye Başkanlığı Plan ve Proje Müdürlüğü’nün 15.04.2013 tarih ve 202391 sayılı yazısında; dava konusu parselde herhangi bir imar uygulaması yapılmamış olup, D.O.P. kesilmediğinin, dava konusu taşınmazın kısmen park alanında kalmakta olduğunun, yola terkinin mevcut olduğunun belirtildiği görülmüştür.
Fen Bilirkişisi Ahmet Top’a ait 14.01.2014 tarih ve 2013/112 Esas sayılı raporda; dava konusu taşınmazın 48.02 m² lik alanının Bağcılar caddesi üzerinde kaldırım ve yol olarak fiilen el atılmış olduğunun, 2239.71 m² lik alanın imar planlarında park olarak ayrılmış olduğunun, keşif mahallinde yapılan tespitlere göre dava konusu parseldeki park alanı olarak ayrılan kısma fiilen el atılmamış olduğunun bildirildiği, İnşaat Mühendisi Kerim Çoban, Emlak Bilirkişi Kemal Tecimen, Fen Bilirkişisi Ahmet Top’a ait 29.01.2014 tarih ve 2013/112 Esas sayılı bilirkişi raporunda, dava konusu parselde park alanı olarak ayrılan kısma fiilen el atılmamış olduğunun tespit edilmiş olduğunun, imar planlarında park olarak ayrılan kısmın Bağcılar Belediye Başkanlığı sorumluluk alanı içerisinde kalmakta olduğunun bildirildiği görülmüştür.
Hal böyle iken dava konusu taşınmazın 2239.71 m² lik alanının imar planlarında “Park” alanı olarak ayrıldığı ve dava konusu taşınmazın 48.02 m² lik kısmının Bağcılar caddesi üzerinde kaldırım ve yol yapılmak suretiyle fiilen el atıldığı anlaşılmaktadır.
Belediyelerin 3194 sayılı imar Kanunu 8. maddesi ve 18. maddesinin verdiği yetki ile arazi ve arsalar üzerinde imar planlarının hazırlanması ve yürürlüğe konulması, arazi ve arsa düzenlemesi gibi faaliyetleri kapsamında yaptıkları imar planlarından kaynaklanan işlemlerin tek yanlı ve kamu gücüne dayanan irade açıklamaları ile tesis edilen genel ve düzenleyici işlemler olduğu bu yönü ile de idari eylem ve işlemlerden kaynaklanan uyuşmazlıkların idari yargı yerlerinde çözümlenmesi gerektiği tartışmasızdır. Buna karşılık, Belediyece, Kamulaştırma Kanunu’nda öngörülen usul ve yöntemlere uygun idari nitelikte uygulama işlemleri yapılmaksızın, dava konusu taşınmazlardan bir tanesine fiilen el atılması karşısında, idarenin bu eyleminin kamulaştırmasız el atma niteliğini taşıdığı açıktır.
Öte yandan, İdarenin yürütmekle yükümlü bulunduğu kamu hizmetine ilişkin olarak uygulamaya koyduğu plan ve projeye göre meydana getirdiği yol, kanal, baraj, su yolları, su şebekesi gibi tesislerin kurulması, işletilmesi ve bakımı sırasında kişilere verdiği zararların tazmini istemiyle açılacak davaların görüm ve çözümünün, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları muhtel olanlar tarafından açılacak tam yargı davaları kapsamında yargısal denetim yapan idari yargı yerine ait olduğu; idarece herhangi bir ayni hakka müdahalede bulunulduğu, özel mülkiyete konu taşınmaza kamulaştırmasız el atıldığı veya plan ve projeye aykırı iş görüldüğü iddiasıyla açılacak müdahalenin men’i ve meydana gelen zararın tazmini davalarının ise, mülkiyete tecavüzün önlenmesine ve haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre adli yargı yerinde çözümleneceği, yerleşik yargısal içtihatlarla kabul edilmiş bulunmaktadır.
Nitekim, yukarıda belirtilen genel kabul doğrultusundaki Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun 11.2.1959 günlü, E:1958/17, K:1959/15 sayılı kararının III. bölümünde, “İstimlaksiz el atma halinde amme teşekkülü İstimlak Kanunu’na uygun hareket etmeden ferdin malını elinden almış olması sebebiyle kanunsuz bir harekette bulunmuş durumdadır. Ve bu bakımdan dava Medeni Kanun hükümlerine giren mülkiyete tecavüzün önlenmesi veya haksız fiil neticesinde meydana gelen zararın tazmini davasıdır. Ve bu bakımdan adliye mahkemesinin vazifesi içindedir.” görüşüne yer verilmiştir.
Ayrıca her ne kadar Danıştay Başsavcılığı’nın olumlu görev uyuşmazlığı çıkartılmasına ilişkin 12.12.2013 gün ve 2013/1679 sayılı yazısında, davalı Bağcılar Belediye Başkanlığı’nın görev uyuşmazlığı çıkartılması talebi yönünden değerlendirme yapılırken taşınmazın yolda kalan 67 m² lik kısmı(bilirkişi raporuna göre 48 m2) yönü ile talebi reddetmiş ve her ne kadar 14.01.2014 tarihli bilirkişi raporunda da park olarak ayrılan alana fiilen el atılmadığı belirtilmiş ise de; dava konusu taşınmaza ilişkin yargılamanın tek bir yargı kolu içerisinde görülmesinde, gerek karar birliği gerekse usul ekonomisi yönünden fayda olduğu, esasen davaya konu taşınmazın görev itirazında bulunan Bağcılar Belediye Başkanlığı’nın imar sahasında ve yetkisinde olduğu gerçeği birlikte değerlendirildiğinde, Danıştay Başsavcılığı’nın bu konudaki görüşüne katılmak mümkün olmamıştır.
Mahkemece, tüm dosya kapsamı ile taşınmazın bir bütün olarak değerlendirilmesi, taşınmazın gerek fiilen gerekse hukuken el atılan kısımları yönünden davalıların sorumluluklarının ve tazminat yükümlülüklerinin belirlenmesi ancak dosyanın ve parselin bir bütün halinde ele alınması ile mümkün olacağı anlaşılmakla; bu taşınmaz bakımından el atmadan doğan zararın tazminine yönelik olan davanın, haksız fiillere ilişkin özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümü adli yargı yerinin görevine girmektedir.
Açıklanan nedenlerle, Danıştay Başsavcısı’nın başvurusunun reddine karar verilmesi gerekmiştir.
S O N U Ç : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle, Danıştay Başsavcısı’nın BAŞVURUSUNUN REDDİNE, 14.7.2014 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.
Başkan Serdar ÖZGÜLDÜR |
Üye Eyüp Sabri BAYDAR
Üye Alaittin Ali ÖĞÜŞ
|
Üye Ali ÇOLAK
Üye Ayhan AKARSU |
Üye Nurdane TOPUZ
Üye Mehmet AKBULUT |