Esas No: 2021/3557
Karar No: 2022/4007
Karar Tarihi: 12.09.2022
Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2021/3557 Esas 2022/4007 Karar Sayılı İlamı
6. Hukuk Dairesi 2021/3557 E. , 2022/4007 K.Özet:
Davacı kooperatifin pay defterine göre davalının iki adet daire için üye kaydının yapıldığını iddia ettiği, ancak yönetim kurulunun bu kayıtları geçersiz ilan eden kararlar aldığını belirttiği davada, ilk derece mahkemesi davanın kabulüne karar verdi. Ancak, kooperatifin ana sözleşmesine göre yönetim kurulu toplantılarına katılım ve karar alımı konusunda bir usulsüzlük bulunmadığı ve diğer belgelerin değerlendirilmediği gerekçesiyle temyiz mahkemesi davanın reddine karar verdi. Kararda HMK'nın 114/1-h maddesi ile 115/2 maddesi hukuki yararın dava şartlarından olduğu ve mahkemenin dava şartı eksikliğini tespit etmesi durumunda davanın usulden reddedilmesi gerektiği belirtildi. Kararda ayrıca, davalının kooperatif üyeliğine ilişkin belgelerin değerlendirilmeden tespit yapılmaması gerektiği vurgulandı. Karara göre, davalı yararına bozulma kararı verildi ve HMK'nın 371. maddesi gereğince dosya ilk derece mahkemesine gönderildi.
6100 sayılı HMK'nın 114/1-h maddesi hukuki yararın dava şartlarından biri olarak belirtilmektedir. Aynı Kanun'un 115/2 maddesi uyarınca ise, mahkeme dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi
İLK DERECE
MAHKEMESİ : Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı olan bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen kararın temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, kooperatifin pay defterinde davalı adına E-1 blok 3. kat 9 nolu ve E-1 blok 5. kat 17 nolu iki adet daire için üyelik kaydı yapıldığını, ancak bu durumun gerçeği yansıtmadığını, yönetim kurulu kararlarının geçersiz olduğunu, kooperatif kayıtlarında ödemeye ilişkin kayıt bulunmadığını ileri sürerek, yönetim kurulunun 02.12.2009 tarih 175 sayılı kararı ve 17.10.2010 tarih 188 nolu kararı ile tahsis edilen daireler için üye olmadığının tespitini, bu talepleri kabul görmez ise her iki üyelik açısından üyelik bedeli ödemediğinin tespiti ile ödemesi gereken üyelik bedelinin ve aidat borcunun tespitini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, yönetim kurulunda bulunan kişilerin kooperatifi temsil ve ilzam yetkisinin bulunduğunu, satın aldığı üyeliği karşılığında vadeli ödemesini 14.02.2010 tarihli kasa tahsil fişinden belli olduğu üzere ödediğini, kooperatife bu daireler için borcu kalmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince, 02.12.2009 tarih 175 sayılı yönetim kurulu kararında toplantıya iki üyenin katıldığı, toplantı nisabı sağlanmadığından yok hükmünde olacağını, bu karar ile davalıya yapılan üyelik devri de geçersiz ve yok hükmünde olduğunu, 17.10.2010 tarih 188 sayılı yönetim kurulu kararı ise 02.12.2009 tarih 175 sayılı karara atfen alınmış olup, bu kararı yönetim kurulu üyesi olarak ...ve ... imzaladıkları, yönetim kurulu üyesi olan ...'in bu karar ile lehine işlem yapılan kişi olup, şahsi menfaatlerini ilgilendiren hususların görüşülmesi sırasında toplantıya katılamayacağından bu kararda yok hükmünde olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekilinin yaptığı istinaf başvurusunu inceleyen bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Dava, davalının kooperatif kayıtlarında gözüken iki adet daire için kooperatif üyesi olmadığının tespiti istemine ilişkindir. Kooperatifin kendi organları ile alabileceği kararı mahkemeyi aracı kılarak sağlamasında hukuki yararı bulunmamaktadır. Kooperatif, üye olmadığını iddia ettiği kişi ile ilgili olarak üyeliğinin geçersiz olduğunun tespitini mahkemeden isteyemez. 6100 sayılı HMK'nın 114/1-h maddesine göre hukuki yarar dava şartlarından olup, aynı Kanun'un 115/2. maddesi uyarınca, mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Bu gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Kabule göre de; Kooperatif Ana Sözleşmesi m. 45/2'de yönetim kurulunun yarıdan fazla üyenin katılmasıyla toplanabileceği ve çoğunlukla karar alınabileceği belirtilmiştir. Kooperatifin ana sözleşmesine göre üç kişilik yönetim kurulunun iki kişi ile toplanması ve iki kişi ile karar almasında bir usulsüzlük bulunmamaktadır. Yine davalının dava konusu üyeliği için yönetim kurulunca alınan kararlar dışında dosyada bulunan diğer belgelerin değerlendirilmediği anlaşılmaktadır. Kooperatif kayıtlarında bulunmasa dahi davacı kooperatif tarafından düzenlenmiş dava konusu üyeliklere esas daireler karşılığında kooperatife para yatırdığına ilişkin kasa tahsil fişi ile dava konusu dairelere ilişkin üye giriş beyannamelerinin değerlendirilmemesi ve buradan hareketle davalının kooperatif üyesi olmadığı tespitine karar verilmesi doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, temyize konu İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi Kararının HMK 371. madde gereğince davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz edene iadesine, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 12.09.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.