Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 2012/209 Esas 2012/280 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Hukuk Bölümü
Esas No: 2012/209
Karar No: 2012/280

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 2012/209 Esas 2012/280 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Bölümü         2012/209 E.  ,  2012/280 K.
  • 2247 SAYILI YASA?NIN 10. MADDESINDE ÖNGÖRÜLEN KOŞULLARI TAŞIMAYAN BAŞVURUNUN, AYNI YASANIN 27. MADDESI UYARINCA REDDİ GEREKTIĞI
  • UYUŞMAZLIK MAHKEMESİNİN KURULUŞ VE İŞLEYİŞİ HAKKINDA KANUN (2247) Madde 27

"İçtihat Metni" Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

Davacılar : 1-N.Ç., 2-R.K., 3-İ.Ö. K. ve F.Y. veresesi, 4-A.Y., 5-R.Y., 6-K.Ö. (Y.), 7-M.B. (Y.) 

                     8-M.K. (K.)(Y.) K.Ç.’tan geçme, 9-K.E.,10-M.T., 11-N.A. (T.), 12-S.T., 13-D.Ö. (T.) 

                    14- S.E. (T.) M.Ş. veresesinden, 15- A.Ş., 16- S.A. (Ş.), 17- M.Y. (Ş.)

                Vekili         : Av. H.T.U.

                Davalılar  : 1- Ankara Valiliği İl Özel İdaresi

Vekili      : Av. D.O.İ.

                  2- Çankaya Belediye Başkanlığı

Vekili      : Av. A.D. 

O L A Y  : Davacılar vekili, dava dilekçesinde müvekkillerinin, Ankara İli, Çankaya İlçesi, Sancak Mahallesi, 25304 Ada, 1 Parselde hisseli olarak malikleri olduğunu, dava konusu taşınmazın imar  planında okul yeri olarak ayrıldığını henüz kamulaştırma işlemi yapılmadığını ileri sürerek, müvekkilleri için şimdilik toplam 60.000,00 TL’nin yasal faiziyle birlikte tazmini için adli yargı yerinde dava açmış, birinci ve ikinci celseden sonra,

 Ankara 19. Asliye Hukuk Mahkemesi 29.12.2011 gün ve E:2011/297 sayı ile, davalı vekilinin geldiği, başka gelenin olmadığı, açık duruşmaya devam olunduğu, davalı vekilinden sorulduğu, davacı tarafın davayı takip etmediği nedenleriyle, iş bu dava dosyasının taraflarınca takip edilmediğinin anlaşıldığı, dolayısıyla HMK’nun 150. maddesi gereğince yasal süresi içerisinde yenileninceye kadar işlemden kaldırılmasına karar vermiştir.

 Davacılar vekilince aynı gün (29.12.2011 günü) verilen yenileme dilekçesi ile davaya devam edileceği bildirilmiş, taraflarına yeni duruşma günü gönderilmesi istenilmiştir.

Mahkemece yenilenen tensip tutanağı düzenlenip duruşmalara devam edilmiştir.

Davalı Çankaya Belediye Başkanlığı vekili 23.3.2012 günlü dilekçesi ile yargı yolu itirazında bulunarak, davanın idari yargı yerinde görülmesi gerektiğini ileri sürmüştür.

Ankara 19. Asliye Hukuk Mahkemesi: 5.4.2012 gün ve E:2011/297 sayı ile, Çankaya Belediye Başkanlığının yargı yolu itirazının reddine karar vermiştir.

Çankaya Belediye Başkanlığı vekilince olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılması istemiyle 5.4.2012 tarihli dilekçe ile başvuruda bulunulması üzerine, dilekçe ve dava dosyasının onaylı örneği Danıştay Başsavcılığına gönderilmiştir.

DANIŞTAY BAŞSAVCISI; Dava dilekçesinde ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararında mülkiyet hakkına getirildiği söylenen kısıtlamanın, taşınmazın maliki yönünden zarar doğurucu sonuçlarının olabileceğinde kuşku olmadığı bu sonuç ya da sonuçların genel ve düzenleyici nitelikte bir idari işlem olan imar planında taşınmazın okul alanı olarak gösterilmesinden, bu planda öngörülen kamulaştırma programlarının zamanında yapılmamasından ve imar uygulamalarından; başka anlatımla da, idari işlemlerden ve davalı idarenin imar planı gereği yapılması gereken kamulaştırmalar konusundaki hareketsizliği şeklinde ortaya çıkan idari eylemlerden kaynaklandığı, idari işlem ve eylemlerden doğan zararların tazmini taleplerinin ise; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu"nun 12 ve 13"üncü maddeleri uyarınca, idari yargı yerlerinde açılacak tam yargı davalarına konu edilmelerinin, anılan yasa hükümlerinin gereği olduğu, bu bakımdan; hukuka uygunluklarının denetimi ve zarar doğurucu sonuçlarının giderilmesi idari yargı"nın görev alanında bulunan idari işlem ve eylemlerin hukuk düzeninde yaratmış oldukları etki ve sonuçların, "hukuki el atma" olarak nitelendirilmesine ve bu olumsuz sonuçlarla ilgili tazminat taleplerinin adli yargı yerlerinde açılacak tazminat davalarına konu edilmelerine, hukuken olanak bulunmadığı, dolayısıyla; davanın taşınmazın bedelinin tazminat olarak hüküm altına alınması istemine ilişkin kısmının, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu"nun 2"nci maddesinin 1"inci fıkrasının (b) bendinde yer alan "idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları," hükmü gereğince idari yargı yerinde görülmesi gerektiği, açıklanan nedenle, 2247 sayılı Yasa"nın 10"uncu maddesi uyarınca davanın taşınmazın bedelinin tahsiline hükmedilmesi istemine ilişkin kısmı yönünden olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasına ve dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine, karar vermiştir.

Başkanlıkça, 2247 sayılı Yasanın 13. maddesine göre Yargıtay Cumhuriyet  Başsavcısı’nın da yazılı düşüncesi istenilmiştir.

YARGITAY CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI; Dava konusu uyuşmazlıkta, idarenin 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu kapsamında bir işleminin bulunmaması karşısında, davanın anılan Kanun"un 14. maddesinde işaret edilen bedel artırma davası niteliğinde olduğunun kabulüne olanak bulunmadığı; davacılara ait taşınmazın, Çankaya Belediye Başkanlığınca onaylanan 1/1000 ölçekli imar planı ilköğretim okul alanı olarak kullanıma tahsis edildiği, ancak Milli Eğitim Bakanlığı tasarrufuna terk edilmekle, dava tarihine kadar herhangi bir kamulaştırma işlemi ya da fiilen el atma bulunmadığı; davaya konu, idari eylemin, 3194 sayılı imar Kanunu"nun arazi ve arsa düzenlenmesine ilişkin 18. maddesinin uygulamasından kaynaklanmakta olup, imar planı ve buna dayalı imar uygulaması sonucunda uğranılan zararın tazminine yönelik bulunan davanın, 2577 sayılı Kanun"un 2/1-b maddesinde yer alan idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan zarar görenler tarafından açılan tam yargı davaları kapsamında idari yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği, bu nedenle, Danıştay Başsavcılığının 2247 sayılı Yasa"nın 10. maddesi gereğince yapmış olduğu başvurunun kabulü ile Ankara 19. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/297 Esas sayılı görevlilik kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği yolunda yazılı düşünce vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE: Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Mustafa AYSAL, Eyüp Sabri BAYDAR, Sıddık YILDIZ, Nurdane TOPUZ, Sedat ÇELENLİOĞLU ve Ayhan AKARSU’nun katılımlarıyla yapılan 24.12.2012 günlü toplantısında; Raportör-Hakim Gülşen AKAR PEHLİVAN’ın 2247 sayılı Yasa’da öngörülen koşulları taşımayan başvurunun reddi gerektiği yolundaki raporu ve dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mehmet BAYHAN ile Danıştay Savcısı Tuncay DÜNDAR’ın davada başvurunun reddi gerektiğine ilişkin sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 10. maddesinde, “Görev uyuşmazlığı çıkarma; adli, idari ve askeri bir yargı merciinde açılmış olan davada ileri sürülen görev itirazının reddi üzerine ilgili Başsavcı veya Başkanunsözcüsü tarafından görev konusunun incelenmesinin Uyuşmazlık Mahkemesinden istenmesidir.

Yetkili Başsavcı veya Başkanunsözcüsünün Uyuşmazlık Mahkemesinden istekte bulunabilmesi için, görev itirazının, hukuk mahkemelerinde en geç birinci oturumda, ceza mahkemelerinde delillerin ikamesine başlamadan önce; idari yargı yerlerinde de dilekçe ve savunma evresi tamamlanmadan yapılmış olması ve yargı yerlerinin de kendilerinin görevli olduklarına karar vermiş bulunmaları şarttır.

Görev itirazının yargı merciince yerinde görülerek görevsizlik kararı verilmesi halinde, görev konusunun Uyuşmazlık Mahkemesince incelenebilmesi, temyizen bu kararın bozulmuş ve yargı merciince de bozmaya uyularak görevli olduğuna karar verilmiş bulunmasına bağlıdır.

Uyuşmazlık çıkarma isteminde bulunmaya yetkili makam; reddedilen görevsizlik itirazı adli yargı yararına ileri sürülmüş ise Cumhuriyet Başsavcısı, idari yargı yararına ileri sürülmüş ise Danıştay Başkanunsözcüsü, askeri ceza yargısı yararına ileri sürülmüş ise Askeri Yargıtay Başsavcısı, Askeri İdari Yargı yararına ileri sürülmüş ise bu mahkemenin Başkanunsözcüsüdür.

Görev itirazının reddine ilişkin karara karşı itiraz yolunun açık bulunduğu ceza davalarında ret kararı kesinleşmeden uyuşmazlık çıkarma istenemez” denilmiş; 27. maddesinde ise, Uyuşmazlık Mahkemesi’nin, uyuşmazlık çıkarmaya veya görev uyuşmazlıklarına ilişkin istemleri önce şekil ve süre açısından inceleyeceği; yöntemine uymayan veya süresi içinde ileri sürülmemiş istemleri reddedeceği kuralına yer verilmiştir.

Dosyanın incelenmesinden, Ankara 19. Asliye Hukuk Mahkemesinde görülen davada, davalılardan Çankaya Belediye Başkanlığınca, gerek 22.7.2011 tarihinde kayda giren 1. cevap dilekçesinde ve gerekse 16.9.2011 tarihinde yapılan birinci oturumda görev itirazında bulunulmadığı; ikinci oturumdan sonra, dava dosyası taraflarca takip edilmediğinden, yasal süresi içerisinde yenileninceye kadar Mahkemece 29.12.2011 gününde dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verildiği ve aynı gün davacı vekilince yenileme dilekçesi verildiği; mahkemece yenileme tensip tutanağı düzenlenerek, yargılamaya devam edildiği; ancak Çankaya Belediye Başkanlığı vekilinin 23.3.2012 günlü dilekçesi ile davanın çözümünde idari yargının görevli olduğunun ileri sürüldüğü ve görev itirazında bulunulduğu anlaşılmıştır.

Olayda, dosyanın işlemden kaldırılması kararı ile davanın açılmamış sayılmayacağı, aksine, derdest kalmakla devam edeceği ve dosyanın işlemden kaldırılması kararının aslında bir ara kararı niteliğinde olduğu, davanın yenilenmesi sonucunda da davaya kalındığı yerden devam edileceği, yani yenilenen davanın yeni bir dava olmayıp, eski davanın devamı niteliğini taşıdığı; dolayısıyla tarafların, dosyanın işlemden kaldırılmasından önceki dönemde yapamadıkları bir istemi davanın yenilenmesinden sonra da yapamayacakları açıktır.

Bu durumda, davalı İdare vekilince, Ankara 19. Asliye Hukuk Mahkemesi’ndeki davada, (en geç) 6.9.2011 tarihinde yapılan birinci oturumda görev itirazında bulunulması gerekirken, bu tarihten çok sonra 23.3.2012 tarihli dilekçe ile yapılan görev itirazının süresinde olduğunun kabulü olanaksızdır.

Açıklanan nedenlerle, 2247 sayılı Yasa’nın 10. maddesinde öngörülen koşulları taşımayan başvurunun, anılan Yasanın 27. maddesi uyarınca reddi gerekmiştir. 

SONUÇ : 2247 sayılı Yasa’nın 10. maddesinde öngörülen koşulları taşımayan  BAŞVURUNUN, aynı Yasanın 27. maddesi uyarınca REDDİNE, 24.12.2012 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

Hemen Ara