Esas No: 2021/6269
Karar No: 2022/4171
Karar Tarihi: 15.09.2022
Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2021/6269 Esas 2022/4171 Karar Sayılı İlamı
6. Hukuk Dairesi 2021/6269 E. , 2022/4171 K.Özet:
Davacı, müvekkilinin konkordato isteminde bulunarak adi alacaklar yönünden tasdik edilmesini talep etti. İlk derece mahkemesi talebi kısmen onayladı. Ancak, alacaklıların istinaf başvurusu sonucunda Bölge Adliye Mahkemesi kararı bozdu ve yeniden esas hakkında karar verilmesini istedi. İkinci kararda, hakim konkordato isteminin usulden reddine karar verdi. Temyiz incelemesi sonucunda, kararın usul ve yasaya aykırı olduğuna hükmedildi ve karar bozuldu. İİK'nın 304/1. madde uyarınca mahkeme kararının kesin mühlet içinde verilmesi gerektiği belirtildi. İkinci fıkra, bazı durumlarda bir kararın kesin mühlet içinde verilemeyeceği durumlar için hakime 6 aylık bir mühlet vermektedir. Hakimin bu süreyi kullanması mümkündür, ancak kesin mühlet içinde bir karar verilemeyeceğinde, hakim gereken hızda yargılamayı yaparak konkordatoyu sonuçlandırmalıdır. Kanun koyucu, kesin mühlet içinde konkordato konusunda karar verilemediği durumda bir sonuç belirlememiştir.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi
İLK DRC. MHK. : Kastamonu 1. Asliye Hukuk Mahkemesi (Ticaret Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı olan bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen kararın temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Talep eden vekili, müvekkili şirketin mali durumunda bozulma olmadığını ancak nakit sıkıntısı yaşadığını, kısa vadeli borçlarını ödeyemeyecek durumda olduğunu ileri sürerek, konkordato isteminde bulunmuştur.
İlk derece mahkemesince, adi alacaklar yönünden konkordato projesinin tasdik koşullarının oluştuğu, rehinli alacaklılar yönünden anlaşma sağlanamadığı gerekçesiyle, talebin kısmen kabulüyle, konkordatonun adi alacaklar yönünden tasdikine karar verilmiştir.
İlk derece mahkemesi kararına karşı bir kısım alacaklılar vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesince, kesin mühletin 02.01.2021 tarihinde sona erdiği, komiserler kurulunun nihai raporunu 04.01.2021 tarihinde sunduğu, bu durumda, mahkemece İİK’nın 304/1. maddesi hükmü uyarınca en geç 02.01.2021 itibariyle tasdik konusunda bir karar verilmesi gerekirken, yasa ile belirlenen sürelerin hakim tarafından değiştirilmesine izin vermeyen genel hukuk ilkesine aykırı şekilde, kesin mühletin bitiminden sonraki tarihte (08.02.2021) sadece konkordato isteminin usulden reddine dair karar verilmesinin mümkün olduğu gözden kaçırılarak esasa ilişkin nedenlerle konkordato isteminin reddine karar verilmesi doğru olmadığı belitilerek, alacaklılar vekillerinin diğer istinaf itirazları incelenmeksizin, ilk derece mahkemesi kararını düzelterek yeniden esas hakkında karar verilmesine ve buna göre konkordato tasdik talebinin usulden reddine karar verilmiştir.
Kararı, konkordato talep eden vekili temyiz etmiştir.
Talep, borçlu şirket hakkında İİK’nın 285. vd. maddeleri uyarınca geçici ve kesin mühlet kararları verilmesi ile konkordato projesinin tasdiki istemine ilişkindir.
İİK'nın 304/1. maddesi, mahkemenin konkordato hakkındaki kararını herhalde kesin mühlet içinde vermesinin zorunlu olduğu hükmünü getirmiştir. İkinci fıkrası ise "Konkordato hakkında yapılan yargılamada kesin mühlet içinde bir karar verilemeyeceği anlaşılırsa; mahkeme, gerekli görürse komiserden gerekçeli bir rapor da alarak, karar verilinceye kadar mühlet hükümlerinin devamına karar verebilir. Bu süre altı aydan fazla olamaz" hükmünü içermektedir.
Bahsi geçen maddede yargılamanın gidişatına göre, bilhassa özel güçlük arz eden durumlarda, kesin mühlet içinde kararın verilemeyeceğinin anlaşılması halinde mahkemece konkordato kararının verilmesine kadar mühlet hükümlerinin devamına karar verilebilecektir. Zira mühlet içinde karar verilemediğinde mühletin kalkması halinde, takip yasağının kalkması gibi konkordatonun amacına ulaşmasını engelleyecek sonuçlar ortaya çıkabilecektir.
İİK'nın 304/1. maddesi düzenleyici bir hüküm içermekte olup, bu hükme bir sonuç bağlanmamıştır. Kaldı ki, ikinci fıkrada kesin mühlet içinde bir karar verilemeyeceğinin anlaşılması halinde hakime 6 aylık bir mühlet tanınmıştır. Kanun koyucu abesle iştigal etmez. Kesin mühlet içinde konkordato konusunda karar verilmemesi haline bir sonuç bağlanacaksa bu hükmün kanuna dercedilmesi gerekir. Ayrıca bir sonraki fıkrada hakime 6 aylık bir süre verilmez.
Hakim; kanunda belirlenen bu süreyi ara kararına geçirerek kullanmaya başladığını belirtmek durumunda mıdır? Bu süre kesin mühlet tedbirleri ile ilgili olup, yargılamanın sonuçlandırılması ile ilgisi olmadığından bu soruya olumsuz cevap verilmelidir.
Bu durumda hakim, kendisine komiser tarafından rapor ibraz edilmesini müteakip gereken hızda yargılamasını yapıp konkordatoyu sonuçlandırmalıdır. İİK 304/2. maddesinde yazılı 6 aylık sürenin hakim tarafından yargılama sırasında kullanılması mümkündür.
Somut olayda mahkemece, kesin mühletin hitamından sonraki bir tarihe duruşma günü tayin edilmesi suretiyle, İİK’nın 304/2. maddesi kapsamında verilmiş olan 6 aylık uzatma yetkisinin zımnen kullanıldığının kabulü gerekir. Kaldı ki, araya Covid tedbirlerinin girmesiyle birlikte nihai uzatma süresi sonunda kesin mühlet 02.01.2021 tarihinde sonra ermiş ve komiser gerekçeli raporunu 04.01.2021 tarihinde mahkemeye sunmuş olup, mahkeme yaklaşık 35 gün sonra konkordato hakkındaki kararını vermiştir. Bu süre mahkemece itirazların değerlendirilmesi amacıyla duruşma açılarak geçirilmiş olup makul kabul edilebilecek niteliktedir. Ayrıca yargılama sürecine etkisi bulunmayan, hiçbir kusuru olmayan talep edenin ve konkordatoya kabul oyu kullananların makul süre olarak kabul edilebilecek gecikme nedeniyle cezalandırılmaları doğru görülmemiştir. Böyle bir durum, sadece borçlunun değil; alacaklıların da zarara uğramasına neden olabilecektir. Zira, kanunun aradığı nisapla kabul edilen ve alacaklıların kendilerine iflasa nazaran daha avantajlı bir durum yaratacağı inancıyla muvafakat verdikleri konkordato projesinin salt geç tayin edilmiş duruşma günü nedeniyle usulden reddedilmesi, onların da daha az oranda tatmin edilmesi sonucunu doğurabilecektir. Oysa, böyle ağır sonuçlar doğuran işlemin sorumlusu, ne alacaklılar ne de borçludur.
Açıklanan nedenlerle; istinaf incelemesini yapan bölge adliye mahkemesince, işin esasına girilerek, tasdik şartlarının oluşup oluşmadığının tartışılması gerekirken, yanılgılı gerekçelerle istemin usulden reddi doğru olmamış, kararın bozulması uygun görülmüştür.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi kararı usul ve yasaya aykırı görüldüğünden talep eden yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden tarafa iadesine, HMK 373/2. maddesi gereğince dosyanın Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesine gönderilmesine, 15.09.2022 gününde oy birliğiyle karar verildi.