Kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık - Yargıtay 23. Ceza Dairesi 2015/2529 Esas 2015/3721 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
23. Ceza Dairesi
Esas No: 2015/2529
Karar No: 2015/3721
Karar Tarihi: 07.09.2015

Kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık - Yargıtay 23. Ceza Dairesi 2015/2529 Esas 2015/3721 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Sanıkların, boşanmalarından sonra birlikte yaşamalarına rağmen, sanık \"...\"in babasının ölüm aylığını alarak \"Kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık\" suçunu işledikleri iddia edilmiştir. Ancak, boşanmalarının hileli olup olmadığına dair tereddüt bulunmadığından bu durum suç olarak değerlendirilemez. Türk Medeni Kanunu'nun 166/3 maddesinde belirtildiği üzere, bir yıl sürmüş bir evlilikte ya da bir eşin diğerinin talebini kabul ettiği evliliklerde irade serbestisi doğrultusunda boşanma kararı verilmesi mümkündür. Bu nedenle, maaş almak amacıyla yapılan boşanmalar bile hileli davranış olarak kabul edilemez. Kanunlar açısından böyle bir durum tespit edildiğinde kimsenin gelir ve aylığı kesilirken cezai müeyyide getirilmediğinden anlaşmazlık sadece hukuki ihtilaf niteliğinde kalmaktadır. Oluşan kanıt ve kanaatlere göre, suçun yasal unsurları oluşmadığından beraat kararı verilmiştir.
Kanun Maddeleri: Türk Medeni Kanunu 166/3, 5510 sayılı Kanun 56.
23. Ceza Dairesi         2015/2529 E.  ,  2015/3721 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
    SUÇ : Kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık
    HÜKÜM : Beraat

    Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
    08.12.2003 tarihinde mahkeme kararıyla resmen boşanan sanıkların, fiilen birlikte yaşamayı sürdürmelerine rağmen, sanık ..."in 29.08.2003 tarihinde vefat eden babasından dolayı hak sahibi sıfatıyla ölüm aylığı aylık almak suretiyle haksız şekilde menfaat temin ettikleri ve bu yolla katılan ... Başkanlığı"nı dolandırdıkları iddia edilen olayda;
    Hukuken geçerliliği hususunda tereddüt bulunmayan boşanma kararlarından sonra eski eşlerin bir arada yaşamasını yasaklayan kanuni bir düzenleme bulunmadığından; boşanmanın hileli davranış olarak kabul edilmesi mümkün değildir.
    Kaldı ki, Türk Medeni Kanunu"nun 166/3 maddesinde, evliliğin en az bir yıl sürmesi ve eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi halinde, evlilik birliğinin temelinden sarsılmış sayılacağı; hakimin, tarafların iradelerini serbestçe açıkladıklarına kanaat getirmesi ve boşanmanın mali sonuçları ile çocukların durumu hususunda taraflarca kabul edilecek düzenlemeyi uygun bulması halinde de boşanmaya hükmolunacağı vurgulanmaktadır. Olaya bu açıdan bakıldığında zikredilen maddeye göre açılan boşanma davalarında Kanun, boşanma gerekçesinin doğruluğunu araştırma hususunda boşanma kararını verecek hakime araştırma yetkisi vermediğinden, maaş almak amacı ile yapılan boşanmalar dahi hileli davranış olarak vasıflandırılamaz.
    Üstelik 5510 sayılı Kanun"un 56. maddesi ile bu durumu tespit edilen kimselerin gelir ve aylığının kesileceği ve ödenmiş tutarların geri alınacağı hükme bağlanırken, bu hususta cezai müeyyide getirilmemiş olması anlaşmazlığın hukuki ihtilaf niteliğinde kaldığını göstermektedir.
    Bu açıklamalar, kanuni düzenlemeler ve Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 26.11.2013 tarih ve 2012/15-1363 esas 2013/533 karar sayılı ilamı çerçevesinde somut olay değerlendirildiğinde; suçun yasal unsurlarının oluşmadığına yönelik kabulde bir isabetsizlik görülmemiştir.
    Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, katılan vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA, 07.09.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.




    Hemen Ara