Esas No: 2012/8-324
Karar No: 2012/261
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2012/8-324 Esas 2012/261 Karar Sayılı İlamı
- 6136 SAYILI YASAYA AYRILIK
- SİLAH KAÇAKÇILIĞI
- MASUMİYET KARİNESİ
- ŞÜPHEDEN SANIK YARARLANIR İLKESİ
- TÜRK CEZA KANUNU (TCK) (5237) Madde 53
- TÜRK CEZA KANUNU (TCK) (5237) Madde 62
- ATEŞLİ SİLAHLAR VE BIÇAKLAR İLE DİĞER ALETLER HAKKINDA KANUN (6136) Madde 13
- ATEŞLİ SİLAHLAR VE BIÇAKLAR İLE DİĞER ALETLER HAKKINDA KANUN (6136) Madde 12
"İçtihat Metni"
Toplu silah ticareti suçundan sanıklar Medeni, Nuri ve Sadık’ın yapılan yargılamaları sonucunda bireysel silah ticareti suçundan 6136 sayılı Yasanın 12/1 ve 5237 sayılı TCY"nın 62 ve 53. maddeleri uyarınca 5 yıl hapis ve 10.000 Lira adli para cezası ile cezalandırılmalarına ve hak yoksunluğuna ilişkin, Batman Ağır Ceza Mahkemesince verilen 22.01.2009 gün ve 147-9 sayılı hükmün, sanıklar müdafileri tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 8. Ceza Dairesince 21.12.2009 gün ve 13582-16212 sayı ile;
“... Sanıklar Sadık , Medeni ve Nuri "nin 6136 sayılı Yasanın 12. maddesinde öngörülen, yayma ve tehlikeyi genişleterek çoğaltma şeklinde ifade edilen silah ticareti suçunun amaçladığı biçimde silah ticareti yaptıklarına dair iletişim tutanakları dışında delil bulunmadığı gibi, sanıkların yapılan aramalarda elde edilen suça konu silah ve mermileri satmak amacıyla edindikleri veya bu amaçla bulundurduklarına ilişkin mahkumiyetlerine yeterli, kesin ve inandırıcı kanıt bulunmadığından, sanıkların araç, ev ve iş yerlerinde yapılan arama sonucunda yakalama tutanağına göre sanık Nuri "nin sanık Medeni "ye verip Medeni"nin aracında bir adet 7.65 mm çaplı tabanca ile aynı sanığın evinde iki adet boş şarjör ve sanık Sadık "ın evinde 60 adet merminin ele geçtiğinin anlaşılması karşısında, sanıklar Nuri ve Medeni "nin 6136 sayılı Yasanın 13/1. maddesi uyarınca, sanık Sadık "ın aynı Yasanın 13/3. maddesi uyarınca cezalandırılması gerektiği gözetilmeden, suç vasfının tayininde yanılgıya düşülerek eylemlerinin 6136 sayılı Yasanın 12/1. madde ve fıkrasında tanımı yapılan bireysel silah ticareti suçunu oluşturduğu kabul edilerek yazılı biçimde
uygulama yapılması” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel mahkeme ise 20.05.2010 gün ve 65-113 sayı ile;
“... Sanıklarla ilgili olarak usulüne uygun şekilde verilen iletişimin tespiti kararları sonucunda sanıkların yapmış olduğu konuşmaların yukarıda açıklandığı şekilde silah ticaretine ilişkin olduğu mahkememiz tarafından kabul edilmiş, ayrıca silah ticareti eylemi açısından belli miktarda silahı bulunması gerektiği kabul edilse de, kolluk kuvvetlerinin her zaman sayı olarak yüksek miktarda silah ele geçiremeyeceklerinin kabulünün gerektiği, sanıkların bir ya da az sayıda silahın ticaretini yapmaları durumunda fiilen de fazla miktarda silah ele geçirilmesinin mümkün olamayacağı, yine sanıklar tarafından fazla miktarda silahın bir yere saklanması ve buradan alınarak tek tek satışının yapılması durumunda da fazla sayıda silah ele geçirmenin mümkün olmayacağı mahkememiz tarafından dikkate alınmıştır. Kaldı ki, iletişimin tespiti sırasında kolluk kuvvetlerinin sanıkların silah alıp sattıklarına dair tespitleri sonucunda operasyon yapılarak somut delillerin elde edilmeye çalışıldığı, çoğu zaman elde edilecek delillerin niteliği ya da sayısı konusunda kolluk kuvvetlerinin bir tahminde bulunmasının mümkün olmadığı, ele geçirilen somut delillerle yetinilmesinin gerektiği, uygulamanın da bu yönde olduğu dikkate alındığında somut olayda da bu şekilde uygulama yapılarak ele geçirilen silah ve mermilerin diğer delillerle birlikte değerlendirilmesi sonucunda bu delillerin sanıkların cezalandırılmaları için yeterli olduğunun kabulü gerekmektedir. Diğer birçok suç tipinde de aynı şekilde uygulama yapılmaktadır. Örnek vermek gerekirse uyuşturucu ticareti eylemlerinden dolayı yapılan iletişimin tespiti sırasında dinleme bir noktada kesilmekte ve dinlenen şahısların uyuşturucu madde sattıkları ya da naklettikleri tespit edildiğinde somut delil elde edilmesi amacıyla kolluk kuvvetleri tarafından yapılan bir operasyonla uyuşturucu madde ele geçirilmeye çalışılmaktadır. Bu suç tipinde de aynı şekilde ele geçirilebilecek uyuşturucu maddenin miktarını önceden tespit etme imkanı bulunmamakta, ancak az miktarda olsa bile uyuşturucunun bulunma şekli, paketlenme tarzı ve bulunduğu yer gibi kriterler ve iletişimin tespiti tutanakları birlikte değerlendirilerek uyuşturucu madde ticaretinden dolayı ceza verilebilmektedir. Uyuşturucu ticareti konusundaki bu uygulama ilgili Ceza Dairesinin birçok kararı ile de kabul edilmekle, standart bir uygulama haline gelmiştir. Silah ticareti eylemlerinin de bu nitelikte olduğu ve aynı uygulamanın bu eylemde de yapılması gerektiği” görüşüyle önceki hükümde direnmiştir.
Bu hükmün de sanıkların müdafileri ve Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay C. Başsavcılığının “bozma” istekli 22.06.2011 gün ve 6050 sayılı tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Sanıkların bireysel silah ticareti suçundan cezalandırılmalarına karar verilen olayda Özel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık, suçun nitelendirilmesine ilişkindir.
İncelenen dosya içeriğine göre,
Batman Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünce uyuşturucu madde ve silah ticareti suçları ile ilgili olarak gerçekleştirilen iletişim tespitleri sırasında sanıkların silah kaçakçılığı faaliyeti içinde olduğunun değerlendirilmesi üzerine, Batman Sulh Ceza Mahkemesince 26.10.2007 gün ve 1609 sayı ile … numaralı telefonu kullanan Nuri’nin, 22.11.2007 gün ve 1773 sayı ile … ve 05394657294 numaralı telefonları kullanan Sadık Doğru"nun, 24.01.2008 gün ve 129 sayı ile … numaralı telefonu kullanan Medeni’nin, 19.02.2008 gün 289 sayı ile … numaralı telefonu kullanan Sadık’ın üç ay süre ile iletişimin dinlenmesine ve tespitine karar verildiği,
Olay Yakalama ve El Koyma Tutanağı içeriğine göre; Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü görevlileri ve Batman Cumhuriyet Başsavcılığı koordinesinde başlatılan 2007/7183 sayılı soruşturmada teşekkül halinde silah ve mühimmat kaçakçılığı suçuyla ilgili olarak yürütülen çalışmalar ve “D. Operasyonu” kapsamında suça karıştığı tespit edilen şahısların yakalanmasına yönelik olarak 26.10.2007 gününden itibaren başlatılan teknik takip çalışmalarında, Ali"nin 13.12.2007 günü Midyat"a gidip silah getirdiği bilgisine ulaşıldığı, aracında yakalanan Ali ile kardeşleri Mehmet Şirin ve Halil "in ev ve arabalarında yapılan aramada 1548 adet tank mayın kapsülü, 6 tabanca, 7170 gr esrar, 51 fişek, 34 kalaşnikof fişeği, 2 piyade tüfeği fişeği 45 kg bomba yapımında kullanılan gübre ele geçildiği ve adı geçenlerin tutuklandığı, bu kişilerle ilgili olarak soruşturma sonucunda uyuşturucu madde ticareti yapma, parada sahtecilik ve toplu silah kaçakçılığı suçlarından ayrı ayrı kamu davalarının açıldığı,
Devam eden çalışmalar sonucunda, Nuri"nin Batman merkeze gelip Medeni ile Milli Güvenlik Bulvarı Tüpraş önünde buluşacağı ve ona silah vereceği bilgisine ulaşılınca belirtilen yerde tertibat alındığı, saat 12.00 sıralarında Nuri’nin geldiği, Tüpraş"ın karşısındaki dolmuş durağında kısa bir süre beklediği, yanına beyaz renkli … plakalı Renault Toros marka aracın geldiği, içindeki şahısla kısa bir süre konuşan Nuri"nin aracın sağ arka kapısını açarak bir şey bıraktığı, Egemenlik Bulvarı istikametinde gittiği belirlenen aracın takibe alındığı, Belediye kavşağından ara sokağa girdiğinde saat 14.00 sıralarında durdurulduğu, aracı kullanan Ercan ile sağ ön koltukta oturan Medeni’nin yakalandıkları, Batman Sulh Ceza Mahkemesince verilen arama kararına dayanılarak yapılan aramada aracın torpido gözünde siyah poşete sarılı durumda bir adet Baretta marka 7.65 mm çapında tabanca ile bu tabancaya takılı şarjör, şarjöre basılı durumda 7.65 mm çapında fişeğin ele geçtiği, Nuri’nin aynı gün saat 14.00 de Milli Egemenlik Bulvarı üzerinde, soruşturma kapsamında suça iştirak ettiği düşünülen Sadık’ın da aynı gün saat 16.00 da Edip Solmaz Bulvarı’nda bir çayocağı önünde yakalandığı,
Batman Sulh Ceza Mahkemesince verilen arama kararlarına dayanılarak yapılan ev aramalarına ilişkin tutanaklara göre, Medeni"nin evinde 22.04.2008 günü yapılan aramada, 1 adet 9 mm çaplı boşa şarjör, 1 adet 7.65 mm çaplı boş şarjör ve deri kılıfın ele geçtiği, Sadık’ın evinde 22.04.2008 günü yapılan aramada çatıda odunluk olarak kullanılan üzeri barakayla yapılmış bölmede brandanın altında siyah poşet içinde iki kutu içinde toplam 60 adet MKE yapımı 9x19 mm çapında tabanca fişeğinin ele geçtiği, Nuri"nin evinde yapılan aramada ise suç unsuruna rastlanmadığı,
Emniyet Genel Müdürlüğü Kriminal Polis Laboratuvarları Daire Başkanlığı Diyarbakır Kriminal Polis Laboratuvarınca düzenlenen 02.05.2008 gün ve 1462 sayılı ekspertiz raporunda, suç konusu D54787W numaralı 7.65 mm çapında Browning tipi fişek atan Baretta marka 84 model yarı otomatik tabancanın atışa engel bir arızasının bulunmadığı, 60 adet Parabellum tipi 9 mm çapında fişek ile bir adet Borwning tipi 7.65 mm çapında fişeğin 6136 sayılı Yasa kapsamına göre yasak niteliği haiz silah ve fişeklerden olup vahim nitelikte bulunmadıkları,
Kozluk İlçe Jandarma Komutanlığınca düzenlenen 10.07.2008 günlü tutanağa göre, sanık Medeni Erez’in Kozluk ilçe ve köylerinde hayvan ve araç satım işiyle, Beşiri İlçe Jandarma Komutanlığınca düzenlenen 26.06.2008 günlü tutanağa göre ise, sanık Nuri’nin Beşiri ilçe ve köylerinde hayvan alım satım işiyle uğraştığının belirlendiği,
Beraat eden sanık Ercan’ın mahkemede; “Olay tarihinde kayınpederim Medeni’ye ait olan … plakalı aracı kendisine yardım etmek amacıyla kullandım, kendisi sakattır ve ehliyeti de yoktur, biz Batman"a gelirken Nuri iki üç kez Medeni"yi aradı, ben konuşulanları duymadım, kayınpederime sorduğumda büyük ihtimalle Nuri"yi bir yere bırakacağımızı söyledi, Nuri ile Tüpraş"ın karşısında bulunan demiryolunun karşısında buluştuk, arka sol kapının içeriden kolunu çekerek kapıyı açtım, kendisi ise arka sağ kapıya yaklaşarak kapıyı açtı, belinden siyah bir poşete sarılı bir şey çıkarttı, ben ilk bakışta silah olduğunu anlamadım, ben Nuri"nin elindeki poşeti araca koyup koymadığını anlayamadım, kendisine aracın arkasına binmesini söyledim, fakat o araçta yer olmadığını söyleyerek binmedi, fakat arka tarafta sadece bir yoğurt ve iki poşet pancar vardı, aracın arkası boştu, Medeni ile aralarında çok kısa bir konuşma geçti, ancak ne konuştuklarını anlamadım, daha sonra Nuri oradan uzaklaştı, araçla giderken Medeni’nin koltuğun arasından bir şey çıkarttığını gördüm, poşetin sarılma şeklinden poşetin içinde silah olduğunu anladım, kayınpederime silahı Nuri"nin niye verdiğini ve kendisinin silaha ne yapacağını sorduğumda bana bir cevap vermedi, bana aracı durdurmamı, Nuri"yi arayacağını söyledi, ben de kendisine öğlen olduğunu ve yemek yememizi teklif ettim, o arada kendisi Nuri"yi aramadı, sanıyorum lokantada arayacaktı, biz lokantaya giderken polisler bizi durdurdular ...”,
Tanık Faik’in, “...Telefon konuşmasını hatırlamıyorum, ben Nuri "ye bir iki kez Broadway marka araç sattım, ben araç alım satım işiyle uğraşıyorum, ancak sattığım araçların modellerini hatırlamıyorum”,
Tanık Fadli’ün “... Medeni Erez aracılığıyla birinden 2003 model Opet Astra bir taksi alacaktım, daha önce kendisiyle fiyatı konuşmuştuk, 13.000 YTL"ye anlaşmıştık, aracı Medeni"nin kimden alacağını da bilmiyorum, Medeni kendisine de 1.300 YTL de kâr istemişti, bu konuşma o nedenle yapılmıştır ...”,
Tanık Abdülgani’nin , “... konuşmayı hatırlamıyorum, ancak hayvan ticaretiyle ilgili olabilir”,
Tanık İsmail’in “... Nuri"ye bir yıl kadar önce bir inek sattım, ancak Nuri ile o tarihte herhangi bir konuşmam olmadı, işyerimde başka biri telefonumdan konuşmuş olabilir”,
Tanık Burhan’ın, “... Nuri Günde ile bu konuşmayı yaptım, kendisinden küçük bir inek alacaktım, o nedenle böyle bir konuşma yaptım”,
Tanık Mehmet Şefik’in “...Medeni"ye tosun ve at arabası için at olup olmadığını sordum, petrolün fiyatını da sormuş olabilirim, Medeni"nin silah kaçakçılığı yaptığını görmedim, bu konuda bir bilgim yoktur”,
Tanık Mehmet Latif’ın “...11.03.2008 tarihinde Sadık’ı aradım, kendisine temiz bir silah olup olmadığını sordum, onu aramamın sebebi çevresinin geniş olmasıydı, silah ticareti yapıp yapmadığını bilmiyorum sadece bana bir silah bulmasını istedim, o da bana yanıma gel dedi, ancak ben yanına gidip silah almadım, daha sonra da tutuklandığını öğrendim, telefon kaydı doğrudur”,
Tanık İlhami ’nin “Sadık"ı tanırım, 22.12.2007 tarihinde onu aradım, bir adet tabanca temin etmesini istedim, alacağım tabancayı evde can güvenliğim için bulunduracaktım, onu aramamın sebebi de Sadık"ın silah kaçakçılığı ile uğraştığını bilmemden kaynaklanmaktadır, kendisinden 10 adet silah istediğim doğru değildir, bir adet tabanca istedim, o da bana telefonda olmaz, yanıma gel dedi, ancak ben yanına gidip silah almadım, daha sonra tutuklandığını öğrendim, telefon kaydı doğrudur”,
Şeklinde açıklamada bulundukları, tanıklar Ahmet, Ahmet, Şefik ve Mehmet’in sanıkları tanımadıklarını ve tutanaktaki görüşmeleri yapmadıklarını bildirdikleri, telefon konuşmaları tespit edilen Mahsun, Erol, Şakir ve Abdurrahman "ın ise temin edilemediğinden dinlenmelerinden vazgeçildiği,
Sanık Medeni’nin soruşturma aşamasında “…Batman"da bir ziyarete gelmiştim, damadım Ercan beni getirdi, gelişte tren yolu civarında durduk, bu sırada Nuri arka kapıyı açarak bir poşet attı. niye attın, diye sorduğumda; bu poşette silah var, polis gördüm, korktum senin arabana attım, dedi. Telefonla buluşma söz konusu değildir” derken , mahkemede; “Ercan damadım olur, Nuri de onun akrabasıdır, ben hiçbir şekilde silah kaçakçılığı işiyle uğraşmadım, olay tarihinde Ercan"ın kullandığı bana ait araç ile köyden Batman"a geliyorduk. Nuri beni iki kez arayarak benimle işi olduğunu söyledi, buluştuğumuzda yanımıza geldi, arka kapıyı açarak içeriye siyah bir poşet içinde bir şeyler attı, ben kendisini telefonla arayıp neden o poşeti attığını soracaktım, telefonla daha aramadan polisler bizi durdurdular, aracımda bulunan silahla benim bir ilgim yoktur, evimde herhangi bir şey bulunup bulunmadığından haberim yoktur, iletişim tespit tutanaklarındaki görüşmeler hayvan ve araç satışına ilişkindir”,
Sanık Nuri’nin kolluk görevlilerince alınan ifadesinde tek tek okunan tape kayıtlarındaki görüşmeleri yapmadığını belirttiği ve sorgu ifadesine benzer olacak şekilde mahkemede; “...ben hiçbir zaman silah kaçakçılığı yapmadım, eskiden köy korucusu olduğum için kendime bir silah almak için Ercan ile konuştum, Ercan, 7,65 mm çapında bir silahın olduğunu söyledi, ancak fiyatı pahalı olduğu için almaktan vazgeçtim, Ercan’ın ise bu silahı nereden aldığını bilmiyorum, kendisinde böyle bir silah olup olmadığını bilmiyorum, ben Medeni’nin aracına silah atmadım...”,
Sanık Sadık’ın aşamalarda “Üzerime atılı suçlamayı kabul etmiyorum, ben hiçbir şekilde silah kaçakçılığı işiyle uğraşmıyorum, evimde bulunan mermileri, Silvan"da düşmanlarım evin damına bırakmış olabilirler, suçsuzum...telefon görüşmelerinin içeriklerini hatırlayamıyorum...”, şeklinde savunmada bulundukları,
Anlaşılmaktadır.
6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar İle Diğer Aletler Hakkında Yasanın 12. maddesi;
“Her kim bu Kanunun kapsamına giren ateşli silahlarla bunlara ait mermileri ülkeye sokar veya sokmaya kalkışır veya bunların ülkeye sokulmasına aracılık eder veya bunları 29.06.2004 tarihli ve 5201 sayılı Harp Araç ve Gereçleri ile Silâh, Mühimmat ve Patlayıcı Madde Üreten Sanayi Kuruluşlarının Denetimi Hakkında Kanun hükümleri dışında ülkede yapar veya bu suretle ülkeye sokulmuş ve ülkede yapılmış olan ateşli silahları veya mermileri bir yerden diğer bir yere taşır veya yollar veya taşımaya bilerek aracılık eder, satar veya satmaya aracılık ederse veya bu amaçla bulundurursa beş yıldan oniki yıla kadar hapis ve beşyüz günden beşbin güne kadar adlî para cezasıyla cezalandırılır.
Birinci fıkrada yazılı suçları üçüncü fıkradaki hal dışında iki veya daha çok kişinin birlikte işlemeleri halinde, failler hakkında sekiz yıldan onbeş yıla kadar hapis ve bin günden onbin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur.
Birinci fıkradaki fiillerin, suç işlemek amacıyla kurulmuş bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde, verilecek cezalar bir kat artırılır.
Ateşli silahın tüfek veya seri ateşli kısa sürede çok sayıda ve etkili biçimde mermi atabilen tam otomatik veya dürbünlü tabanca veya bu fıkrada sayılanların benzerleri olması ya da bu niteliği taşımayan ateşli silahlar veya her türlü mermilerin miktar bakımından vahim olması halinde yukarıdaki fıkralarda yazılı cezalar yarı oranında artırılarak hükmolunur.
Dördüncü fıkrada niteliği belirtilen ateşli silahlar ile benzerlerinin miktar bakımından vahim olması halinde birinci, ikinci ve üçüncü fıkralarda yazılı cezalar bir kat artırılarak hükmolunur” şeklindedir.
Aynı Yasanın 13. maddesi ise; “Bu Kanun hükümlerine aykırı olarak ateşli silahlarla bunlara ait mermileri satın alan veya taşıyanlar veya bulunduranlar hakkında bir yıldan üç yıla kadar hapis ve otuz günden yüz güne kadar adlî para cezasına hükmolunur.
Ateşli silahın, bu Kanunun 12 nci maddesinin dördüncü fıkrasında sayılanlardan olması ya da silâh veya mermilerin sayı veya nitelik bakımından vahim olması halinde beş yıldan sekiz yıla kadar hapis ve beşyüz günden beşbin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur.
Bu Kanunun 12 nci maddesinin dördüncü fıkrasında sayılanlar dışındaki ateşli silahın bir adet olması ve mutat sayıdaki mermilerinin ev veya işyerinde bulundurulması halinde verilecek ceza bir yıldan iki yıla kadar hapis ve yirmibeş günden yüz güne kadar adlî para cezasıdır.
Ateşli silahlara ait mermilerin pek az sayıda bulundurulmasının veya taşınmasının mahkemece vahim olarak takdir edilmemesi durumunda hükmolunacak ceza altı aya kadar hapis ve yüz güne kadar adlî para cezasıdır.
Kuru sıkı tabir edilen ses veya gaz fişeği ya da benzerlerini atabilen tabancayı, teknik özelliklerinde değişiklik yaparak öldürmeye elverişli silah haline dönüştüren kişi, bu maddenin birinci fıkrası hükümlerine göre cezalandırılır” biçiminde düzenlenmiştir.
Buna göre, 6136 sayılı Yasanın 12. maddesi gereğince, ateşli silahlarla, bunlara ait mermilerin ülkeye sokulması veya sokmaya teşebbüs ya da aracılık edilmesi, ateşli silahlarla, bunlara ait mermilerin ilgili Yasa hükümleri dışında ülkede yapılması veya bu suretle ülkeye sokulmuş ve ülkede yapılmış olan ateşli silahlar veya mermilerin bir yerden diğer bir yere taşınması ya da yollanması veya taşımaya bilerek aracılık edilmesi, satılması, satmaya aracılık edilmesi veya bu amaçla bulundurulması yasaklanmış, buna karşılık anılan Yasanın 13. maddesinde ise; ateşli silahlarla, bunlara ait mermileri satın alan, taşıyan veya bulunduranların cezalandırılacağı hükme bağlanmıştır.
Ceza Genel Kurulunun 06.05.2008 gün ve 4-99 sayılı kararında da; Yasa koyucunun amacının özellikle silah kaçakçılarının getirdikleri silah ve mermileri onlar adına gizleyip bulunduranlarla, silahları yayma amacıyla eylemde bulunanların veya ticari amaçla silah ve mermi satanların, bu amaçla evinde bulunduranların eylemini daha ağır bir yaptırıma bağlamak olduğu, bir adet tabancanın kişisel ilişkiye dayalı bireysel el değiştirmesi veya satışında silahları yayma, tehlikeyi genişleterek çoğaltma amacından söz edilemeyeceği vurgulanmıştır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
Suç tarihinde sanık Nuri"nin Batman’da Medeni ile buluşup ona silah vereceği bilgisine ulaşılması üzerine başlatılan operasyon sonucunda, sanık Medeni ile beraat eden Ercan’ın içinde bulunduğu araca Nuri’nin bir poşet bıraktığı görülmüş, aracı kullanan Ercan ile sağ ön koltukta oturan Medeni yakalanmış, araçta yapılan aramada torpido gözündeki poşette bir adet Baretta marka 7.65 mm çapında tabanca, Medeni"nin evinde iki adet boş şarjör, Sadık’ın evinde 60 MKE yapımı tabanca fişeği ele geçmiş, Nuri"nin evinde ise suç unsuruna rastlanmamıştır.
Sanık Nuri’nin Medeni’nin bulunduğu araca bıraktığı bir adet tabancayı hangi kasıtla verdiği, Medeni’nin de aynı silahı hangi kasıtla aldığı ile sanık Sadık’ın evindeki 60 adet mermiyi hangi kasıtla bulundurduğunun saptanması suç niteliğinin tespiti açısından önem taşımaktadır.
Bir an için sanıklar Medeni ve Nuri’nin birbirleriyle ve tanık olarak anlatımlarına başvurulan kişilerle, diğer iki sanıkla bir görüşmesi bulunmayan sanık Sadık’ın ise üçüncü kişilerle yaptıkları telefon görüşmelerine göre silah ticareti ile uğraştıkları ve kasıtlarının silah ticaretine yönelik olduğu düşünülebilirse de; tanıkların bir kısmının görüşme içeriklerini hatırlayamaması, bir kısmının da sanık savunmalarını destekleyecek şekilde görüşmelerin hayvan ve araç satışından kaynaklandığını belirtmesi, her ne kadar tanıklar İlhami ve Mehmet Latif sanık Sadık ile silah satışı için görüştüklerini bildirmişlerse de, anlatımlarının devamında görüşmeden sonra satış için bir araya gelmediklerini ve Sadık’tan silah almadıklarını açıklamaları, daha da önemlisi sanıkların telefon konuşmalarında geçen madde ya da varlıkların elde edilmemiş olması karşısında, ticaret konusu maddeler 6136 sayılı Yasaya aykırılık teşkil eden silah olarak kabul edilemeyecektir.
Amacı, maddi gerçeğe ulaşarak adaleti sağlamak, faili cezalandırmak, kamu düzeninin bozulmasını önlemek ve bozulan kamu düzenini yeniden kurmak olan ceza yargılamasının en önemli ilkelerinden birisi de, öğreti ve uygulamada; “suçsuzluk” ya da “masumiyet karinesi” olarak adlandırılan kuralın bir uzantısı olan ve Latince; “in dubio pro reo” olarak ifade edilen “kuşkudan sanık yararlanır” ilkesidir. Bu ilkenin özü, ceza davasında sanığın cezalandırılması bakımından gözönünde bulundurulması gereken herhangi bir soruna ilişkin kuşkunun, sanığın yararına değerlendirilmesidir. Oldukça geniş bir uygulama alanı bulunan bu kural, bir suçun gerçekten işlenip işlenmediği veya işlenmiş ise gerçekleştirilme biçimi ya da suç vasfının belirlenmesi konusunda herhangi bir kuşkunun belirmesi halinde de geçerlidir. Gerçekleşme şekli kuşkulu ve tam olarak aydınlatılamamış olay ve iddialar sanığın aleyhine yorumlanarak suç vasfının tespiti ile buna dayanılarak mahkûmiyet hükmü kurulamaz.
Somut olayda, sanık Nuri’nin sanık Medeni’ye bir adet tabanca vermekten ve sanık Medeni’nin de aynı tabancayı alıp taşımaktan ibaret eylemlerinin kişisel gereksinime dayalı bireysel satış ya da bulundurma niteliğinde olduğu, 6136 sayılı Yasanın 12. maddesinde öngörülen yayma ve tehlikeyi çoğaltma biçiminde ifade edilen silah ticareti suçunun yasal unsurlarının oluşmadığının anlaşılması karşısında, kanıtlanan eylemlerinin 6136 sayılı Yasanın 13/1. maddesine aykırılık suçunu, öte yandan diğer sanıklarda ele geçen tabanca ile bağlantısı bulunmayan ve telefon görüşmelerinde bahsettiği malzemelere ulaşılmayan sanık Sadık’ın da suç konusu 60 adet mermiyi ticaret amacıyla bulundurduğuna ilişkin somut delil bulunmamasına göre eyleminin 6136 sayılı Yasanın 13/3. maddesine aykırılık oluşturduğunun kabulünde zorunluluk bulunmaktadır.
Bu nedenle, sübuta eren eylemlerin sanıklar Medeni ve Nuri yönünden 6136 sayılı Yasanın 13/1, sanık Sadık yönünden anılan Yasanın 13/3. maddesinde düzenlenen suçları oluşturduğu gözetilmeden, kesin bir kanaat vermekten uzak kanıtlara daya¬nılarak, sanıkların aynı Yasanın 12/1. maddesi uyarınca bireysel silah ticareti suçundan cezalandırılmalarına karar verilmesi suretiyle suç niteliğinin hatalı belirlenmesi isabetsiz ve yasaya aykırıdır.
Bu itibarla Özel Daire bozma kararı yerinde olup, yerel mahkeme direnme hükmünün suç niteliğinin yanılgılı belirlenmesi isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan on dört Genel Kurul Üyesi; “Yerel mahkeme hükmünün isabetli olduğu ve onanması gerektiği” görüşüyle karşıoy kullanmışlardır.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Batman Ağır Ceza Mahkemesinin 20.05.2010 gün ve 65-113 sayılı direnme hükmünün suç niteliğinin yanılgılı belirlenmesi isabetsizliğinden BOZULMASINA,
2- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay C. Başsavcılığına TEVDİİNE, 26.06.2012 günü yapılan birinci müzakerede yasal çoğunluk sağlanamadığından, 03.07.2012 günü yapılan ikinci müzakerede tebliğnamedeki istem doğrultusunda oyçokluğuyla karar verildi.