Esas No: 2021/4307
Karar No: 2022/4260
Karar Tarihi: 21.09.2022
Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2021/4307 Esas 2022/4260 Karar Sayılı İlamı
6. Hukuk Dairesi 2021/4307 E. , 2022/4260 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi
İLK DERECE
MAHKEMESİ : Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesi
BİRLEŞEN DAVA 2016/799 ESAS- 2017/693 KARAR SAYILI DOSYA
Taraflar arasındaki asıl ve birleşen dava tazminat, alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın asıl davada davalı - birleşen davada davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, asıl davada davacı birleşen davada davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne yönelik verilen hüküm asıl ve birleşen davalarda davacı vekilince asıl davada davalı vekilince duruşmalı temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. 20.09.2022 gününde duruşmalı temyiz talebinde bulunan davalı birleşen davada davacı vekili Avukat ... ile yine temyiz talebinde bulunan davacı birleşen davada davalı vekili Avukat...in gelmeleriyle duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
K A R A R
Asıl ve birleşen dava eser sözleşmesinden kaynaklanmış olup, yüklenici tarafından açılan asıl dava eksik ve ayıplı imalat bedeli ile gecikme cezasının tahsili, taşeron tarafından açılan birleşen dava ise, bakiye iş bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı taraf vekilleri tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesinin davalı ve birleşen dosya davacısının istinaf talebinin reddine, davacı ve birleşen dosya davalısının istinaf başvurusunun kabulüne dair verdiği karar, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve HMK 355. maddedeki kamu düzenine aykırılık halleri resen gözetilmek üzere istinaf incelemesinin, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılacağı kuralına uygun biçimde inceleme yapılıp karar verilmiş ve verilen kararda bir isabetsizlik görülmemiş olmasına göre davacı ve birleşen dosya davalısı yüklenicinin tüm, davalı ve birleşen dosya davacısı taşeronun aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
2-Taraflar arasında imzalanan 03.03.2014 tarihli sözleşme ile davalı ve birleşen dosya davacısı taşeron silikon giydirme cephe ve kompozit panel cephe kaplaması işinin yapımını üstlenmiştir.
Mahkemece hükme esas alınan 14.11.2017 tarihli bilirkişi raporunda davalı taşeron tarafından sözleşme kapsamındaki imalatların eksiksiz ve ayıpsız yapılması durumunda imalatların toplam tutarının KDV dahil 748.538,05 TL olacağı, davacı ve birleşen dosya davalısı yüklenici tarafından taşerona yapılan ödeme tutarının 894.383,80 TL olduğu, bu durumda davacı yüklenicinin taşerona yaptığı fazla ödemenin 894,383.80 TL-748.538,05=145.845,75 TL olduğu, davalı taşeron tarafından yapılan imalatlardaki eksik ve ayıplı iş tutarının 56.003,75 TL olduğu belirtilmiştir.
Davalı ve birleşen dosya davacısı taşeron vekili “Taraflar arasındaki sözleşme tarihinin 03.03.2014 olduğunu, bu tarihten önceki ödemelerin hiçbirinin dava konusu sözleşme ve işle ilgili olmadığını, taşerona yapılan ödemelerin 03.03.2014 tarihinden sonra olanların davaya konu sözleşme ve bina ile ilgili olduklarını, bilirkişilerce sözleşme tarihi baz alınarak sadece sözleşme tarihinden sonra yapılan ödemelerin dikkate alınması gerektiğini” ileri sürerek bilirkişi raporuna itiraz etmiştir.
Mahkemece alınan 10.05.2018 tarihli ek bilirkişi raporunda, davalı ve birleşen dosya davacısı taşeronun itirazları yönünden yapılan değerlendirmede, tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde yapılan inceleme sonucu, yüklenici tarafından taşeron şirkete yapılan banka ve çek ödemelerinin tamamında “Yapılan ödemenin hangi işe ait olduğuna veya ne için verildiğine dair hiçbir açıklama bulunmadığı”, sözleşme tarihi 03.03.2014 sonrasında taşeron şirkete toplamda 555.670,27 TL ödeme yapıldığı, bu durumda birleşen dosya davacısı taşeronun sözleşme gereği yapması gereken imalatlara göre eksik ve kusurlu imalat bedelleri hariç 748.538,05-555.670,27=192.867,78 TL alacağı bulunduğu sonucuna varılmıştır.
Bilirkişi raporunda taraflar arasındaki ticari ilişkinin 2011 yılında başladığı tespit edilerek asıl ve birleşen dava tarihine kadar taşerona yapılan ödemeler tutarı hesaplanmıştır. Yanlar arasında düzenlenen 03.03.2014 tarihli sözleşmenin ödemelerin düzenlendiği 5. maddesinde sözleşme tarihinden önce taşerona ödeme yapıldığına ilişkin bir hüküm bulunmadığı gibi, sözleşmenin diğer maddelerinde de bu şekilde bir hüküm yer almamaktadır. 10.05.2018 tarihli ek bilirkişi raporunda “Taşeron şirkete yapılan banka ve çek ödemelerinin tamamında, yapılan ödemenin hangi işe ait olduğuna veya ne için verildiğine dair hiçbir açıklama bulunmadığı” belirtilmiştir. Davacı ve birleşen dosya davalısı yüklenici tarafından da sözleşme tarihinden önce taşerona yapılan ödemelerin 03.03.2014 tarihli sözleşme uyarınca yapıldığı iddia ve ispat edilmemiştir.
Bu durumda ilk derece mahkemesince taşerona yapılan ödemeler tutarının sözleşme tarihi öncesi ödemelerde dahil edilerek 894.383,80 TL olarak kabul edilmesi ve Bölge Adliye Mahkemesince de davalı ve birleşen dosya davacısı taşeronun bu hususa yönelik istinaf isteminin reddi doğru olmamıştır.
Diğer taraftan Bölge Adliye Mahkemesince davacı ve birleşen dosya davalısı yüklenicinin istinaf istemi kabul edilerek asıl davada eksik ve ayıplı işler bedeli yanında 1000 TL gecikme cezasının da davalı taşerondan tahsiline karar verilmiştir.
Sözleşmenin gecikme cezası başlıklı 9. maddesinde, taşeronun iş programına uymadığı ve taahhüdündeki işi süresinde teslim etmediği takdirde, iş programında teslimi geciken her gün için 1000 TL/gün gecikme cezası ödeyeceği kabul edilmiştir.
Sözleşmenin 9. maddesinde düzenlenen bu ceza Türk Borçlar Kanununun 158/2 maddesinde düzenlenen ifaya ekli ceza niteliğindedir.
Gecikme cezası niteliği itibariyle bir müspet zarardır. Müspet zarar sözleşmenin hiç veya gereği gibi ifa edilmemesinden doğan zararlardır. Müspet zarar istenebilmesi için yüklenicinin ifada temerrüde düşmesinde iş sahibine yüklenecek bir kusur olmaması gerekir.
Başka bir anlatımla asıl davada davalı olan taşeronun gecikme cezasından sorumlu tutulabilmesi için gecikmenin tamamının davalının kusurundan kaynaklanması, gecikmede davacı yüklenicinin bir kusurunun bulunmaması gerekir. Sözleşmenin 5. maddesinde taşerona ödemelerin yapılacağı vadeler ve ödeme şekli gösterilmiş olup, ek bilirkişi raporunda açıklandığı üzere yüklenici sözleşmede öngörülen süre ve vadelerde sözleşme bedelinin bakiye 92.867,78 TL’sini ödememiştir. Bilirkişilerce tespit edilen eksik ve kusurlu imalat bedeli yüklenici tarafından ödenmeyen iş bedelinden mahsup edildiğinde dahi davalı taşeronun (192.867,78-56.003,75=136.864,03 TL) alacağı olduğu anlaşılmaktadır.
Bu durumda yüklenici iş bedelinin tamamını sözleşmede öngörülen sürelerde ve vadelerde ödememek suretiyle işin gecikmesinde kendisi de kusurlu olduğundan, cezai şart istemesi mümkün değildir. Oysa, az yukarıda açıklandığı üzere, müspet zarar kapsamında olan cezai şartın (gecikme cezasının) istenebilmesi için taşeronun ifada temerrüde düşmesinde yüklenicinin kusurunun olmaması gerekir.
O halde mahkemece yapılması gereken iş, asıl ve birleşen dava yönünden ayrı ayrı hüküm kurulması gerekeceğinden mahsuplaşma yapılmaksızın asıl davada eksik ve kusurlu imalat bedeli 56.003,75 TL’yi hüküm altına almak, gecikme cezası isteminin reddine karar vermek, birleşen davada ise taşeron alacağı 192.867,78 TL’yi hüküm altına almaktan ibarettir.
Kararın açıklanan nedenlerle bozulması uygun bulunmuştur.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı ve birleşen dosya davalısı yüklenicinin tüm, davalı ve birleşen dosya davacısı taşeronun diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile temyize konu Bölge Adliye Mahkemesi kararının davalı ve birleşen dosya davacısı yararına BOZULMASINA, 8400 TL duruşma vekalet ücretinin davacı ve birleşen dosya davalısından alınarak Yargıtay duruşmasında vekille temsil olunan davalı ve birleşen dosya davacısına verilmesine, peşin alınan harcın talep halinde temyiz eden davalı - birleşen dava davacısı ...., Alüm. Cephe Sis. Oto. İnş. San. Ve Tic. Ltd. Şti.'ye iadesine,
6100 sayılı HMK’nın 373. madde hükmü gözetilerek dosyanın Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesine, karardan bir örneğin ise ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 21.09.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.