Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2012/5-320 Esas 2012/251 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2012/5-320
Karar No: 2012/251

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2012/5-320 Esas 2012/251 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu         2012/5-320 E.  ,  2012/251 K.

    "İçtihat Metni"

    Tebliğname : 2012/21741
    Yargıtay Dairesi : 5. Ceza Dairesi
    Mahkemesi : ANTALYA 2. Ağır Ceza
    Günü : 29.11.2011
    Sayısı : 415-426

    Sanık B. I."ın, cinsel istismar suçundan 5237 sayılı TCY’nın 103/1, 103/6 ve 62. maddeleri uyarınca 12 yıl 6 ay, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan ise aynı Yasanın 109/1, 109/3-f, 109/5 ve 62. maddeleri uyarınca 2 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ilişkin, Antalya 2. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 22.04.2010 gün ve 363-176 sayılı hükmün, sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 5. Ceza Dairesince 12.05.2011 gün ve 1196-3897 sayı ile;
    “Sanık hakkında Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesince düzenlenen 02.04.2010 günlü raporda ‘antisosyal kişilik bozukluğu’ bulunduğunun saptanması karşısında, Adli Tıp Kurumu ilgili İhtisas Kurulundan suç tarihinde işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılayabilir durumda olup olmadığı veya bu fille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin azalmış olup olmadığı hususunda, yine mağdurun panik atak rahatsızlığının bulunduğuna dair beyanı üzerinde durularak olay sonucunda ruh sağlığının bozulup bozulmadığı konusunda raporların alınmasından sonra bir karara varılması gerekirken yetersiz araştırma ve raporla yetinilerek yazılı şekilde hüküm kurulması,
    Kabule göre de;
    Sanığın oluşu kabul edilen eylemine uyan TCY’nın 109/2. maddesi yerine aynı Yasanın 109/1. maddesiyle uygulama yapılması” isabetsizliğinden kazanılmış hak saklı kalmak kaydıyla bozulmasına karar verilmiştir.
    Yerel mahkeme ise 29.11.2011 gün ve 415-426 sayı ile;
    “Sanığın raporunun aldırılması ve sanık hakkında TCY"nın 109/2. maddesinin uygulanması gerektiği yönündeki bozma ilamına uyulmasına, ancak mağdurenin ruh sağlığının bozulduğuna ilişkin Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığınca düzenlenen 19.01.2010 tarihli bilirkişi kurulu raporunun uzman bilirkişilerce gerekli inceleme ve yeterli açıklama yapılarak düzenlendiği, hüküm kurmaya yeterli olduğundan bozma ilamının bu kısmına uyulmamasına ve bu yönden önceki hükümde direnilmesine” karar vermiştir.
    Bu hükmün de sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya, Yargıtay C. Başsavcılığının “onama” istekli 14.02.2012 gün ve 21741 sayılı tebliğnamesiyle, Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.

    TÜRK MİLLETİ ADINA
    CEZA GENEL KURULU KARARI
    Uyuşmazlığın kapsamına göre inceleme, sanık hakkında cinsel istismar suçundan kurulan hükümle sınırlı olarak yapılmıştır.
    Özel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; katılanın maruz kaldığı cinsel istismar suçu nedeniyle ruh sağlığının bozulup bozulmadığı hususunda, Adli Tıp Kurumu ilgili ihtisas kurulundan rapor alınmasının gerekip gerekmediğinin belirlenmesine ilişkindir.
    İncelenen dosya içeriğinden;
    Sanığın, olay tarihinde dershaneden çıkıp evine gitmekte olan 16 yaşındaki katılanı durdurarak, kendisi ve ailesi hakkında birtakım bilgiler verdiği, kendisine ait kuaför salonunu göstermek bahanesiyle kandırarak, birlikte yakındaki bir işyerine girdikten sonra, tehditle katılanı binanın üst katına kadar çıkardığı, çatıya açılan kapı kilitli olduğu için merdivenin son basamaklarında durduklarında, korkutmak suretiyle elbiselerini çıkarmaya başladığı, cinsel organını elleyip, bir süre sonra da tehdit ederek binadan ayrıldığı,
    Katılanın, aşamalarda yukarıda belirtildiği şekilde olayı anlattığı ve olay öncesi panik atak rahatsızlığının bulunduğunu, tedavi görüp, ilaç kullandığını söylediği,
    Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi Baştabipliğinin 22.06.2009 tarihli çocuk psikiyatrisi uzmanı, yine Akdeniz Üniversitesi Hastanesinin 06.10.2009 tarihli ikisi çocuk psikiyatrisi ve biri psikiyatri uzmanı olmak üzere üç kişilik heyet tarafından düzenlenen raporlarda, katılanın ruh sağlığının bozulduğunun belirlendiği, ayrıca Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığınca düzenlenen 19.01.2010 tarihli Nöroloji Anabilim Dalı, Çocuk Nörolojisi Bilim Dalı, Psikiyatri Anabilim Dalı, Çocuk Psikiyatrisi Anabilim Dalı ve Adli Tıp Anabilim Dalı uzmanlarından oluşan beş kişilik bilirkişi kurulu raporunda katılanın maruz kaldığı eylem neticesinde travma sonrası stres bozukluğu ve buna bağlı olarak gelişmiş depresyon belirlendiği ve ruh sağlığının bozulmuş olduğunun tespit edildiği anlaşılmaktadır.
    Uyuşmazlığın çözümünde sağlıklı bir hukuki sonuca varılabilmesi için, 2659 sayılı Adli Tıp Kurumu Yasasının, cinsel dokunulmazlığa karşı suçlar ile ilgili olarak rapor düzenlemekle görevli Altıncı Adli Tıp İhtisas Kurulu başta olmak üzere İhtisas Kurullarının kuruluş şekli ve çalışma düzeni hakkındaki düzenlemelerinin incelenmesinde yarar bulunmaktadır.
    Adalet işlerinde resmi bilirkişi olarak görevlendirilen Adli Tıp Kurumunun kuruluş ve çalışma şekli 25.02.2003 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak, yayımından üç ay sonra yürürlüğe giren 4810 sayılı Yasa ile köklü değişikliklere uğramış bulunan 2659 sayılı Yasa ile düzenlenmiştir.
    Anılan Yasanın, “Adli Tıp İhtisas Kurulları” başlıklı 7. maddesinde;
    “Adli Tıp Kurumunda altı ihtisas kurulu bulunur. Aşağıdaki ihtisas kurulları, bir başkan ve adli tıp uzmanı iki üye ile;
    …f) Altıncı Adli Tıp İhtisas Kurulu birer;
    - Kadın Hastalıkları ve Doğum,
    - Radyoloji,
    - Üroloji,
    - Ruh Sağlığı ve Hastalıkları,
    - Çocuk Psikiyatrisi,
    - Adli Antropoloji,
    - Çocuk Cerrahisi,
    Uzmanlarından oluşur.
    İhtisas Kurullarında yeteri kadar raportör bulundurulur”,
    “Adli Tıp Genel Kurulunun ve İhtisas Kurullarının Çalışması” başlıklı 23. maddesinde;
    “…B) Adli Tıp İhtisas Kurullarının Çalışması:
    Adli Tıp İhtisas Kurulları Başkanının başkanlığında işin niteliğine göre en az dört üye ile toplanır ve oyçokluğu ile karar alır. Oyların eşitliği halinde Başkanın bulunduğu taraf oy çokluğunu sağlamış sayılır.
    Üyelerden birinin özürlü olması veya yokluğu halinde eksiklik diğer kurullardan alınacak üye ile tamamlanır. Şu kadar ki tetkik edilecek konu, ilgili uzman üye hazır bulunmadıkça müzakere edilemez...”,
    “Adli Tıp Kurumunda bilirkişi dinlenmesi ve toplantılara katılma” başlıklı 24. maddesinde ise;
    “I- Adli Tıp Genel Kurulu ve adli tıp ihtisas kurulları ile adli tıp ihtisas daireleri, inceledikleri konularla ilgili olarak Adli Tıp Kurumunda bulunmayan tıp ve diğer uzmanlık dallarında Adli Tıp Kurumu dışından uzmanların bilirkişi olarak davet edilmesine karar verebilirler. Uzman kişiler oy hakları olmamakla beraber görüşlerini bir raporla Adli Tıp Genel Kurulu, adli tıp ihtisas kurulu veya adli tıp ihtisas dairesi başkanlığına bildirirler.
    Bilirkişilere yönetmelikteki esaslara göre Adli Tıp Genel Kurulu, adli tıp ihtisas kurulu ve adli tıp ihtisas dairesi başkanlığınca yaptıkları çalışmaya uygun ücret takdir olunur.
    II- a) Adli Tıp Genel Kurulu, adli tıp ihtisas kurulları ile adli tıp ihtisas daireleri, inceledikleri konularla ilgili olarak kendi kurul veya dairelerinde bulunmayan, Adli Tıp Kurumundaki diğer kurul veya dairelerde bulunan uzmanların davet edilmesine karar verebilirler. Uzman kişiler, o olayla ilgili toplantıya katılır ve oy kullanırlar” şeklinde düzenlemeler yer almaktadır.
    Bu düzenlemelere göre, anılan Yasanın 7. maddesinin (f) bendi uyarınca, Adli Tıp Kurumu 6. İhtisas Kurulunun, bir başkan ve adli tıp uzmanı iki üye ile birer kadın hastalıkları ve doğum, radyoloji, üroloji, ruh sağlığı ve hastalıkları, çocuk psikiyatrisi, adli antropoloji ve çocuk cerrahisi uzmanından oluşacağı, aynı Yasanın 23. maddesinin (B) bendi uyarınca da ihtisas kurulunun başkan ve işin niteliğine göre bu uzmanlardan en az dört üyenin katılımıyla toplanacağı, ancak incelenecek konunun ilgili uzman üyenin hazır bulunmaması halinde ise müzakerenin yapılamayacağı hüküm altına alınmıştır.
    Öte yandan Yasanın “Diğer Adli Ekspertiz Kurumları” başlıklı 31. maddesinde yer alan; “Yükseköğretim Kurumları veya birimleri, adli tıp mevzuatı çerçevesinde adli tıp olaylarında ve diğer adli konularda Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununa göre resmi bilirkişi sayılır. Bu birim ve kliniklerde tetkik edilecek adli tıp ile ilgili işler yönetmelikte belirlenir” şeklindeki düzenlenmeyle de Yükseköğretim Kurumları veya birimlerinin, adli tıp mevzuatı çerçevesinde adli konularda Ceza Yargılaması Yasasına göre resmi bilirkişi sayılacağı açıkça belirtilmiştir.
    Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
    Suç tarihinde 16 yaşında olan katılanın, gerçekleştirilen eylem sonucunda ruh sağlığının bozulup bozulmadığına ilişkin raporun yerel mahkeme tarafından, Adli Tıp Kurumu yerine 2659 sayılı Yasanın 31. maddesi uyarınca Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığında alınmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Anılan maddede Yükseköğretim Kurumları veya birimlerinin adli tıp mevzuatı kapsamında görev yapacağının açıkça belirtilmiş olması karşısında, Adli Tıp Kurumu Altıncı İhtisas Kurulunda yer alması gereken uzmanlık dallarında görevli uzmanlar arasından seçilecek ve içerisinde zorunlu olarak çocuk psikiyatrisi bulunan en az beş kişilik bir bilirkişi heyetinden rapor alınması gerekmektedir. Ancak, bu düzenlemeye kısmen aykırılık oluşturacak, ilgili İhtisas Kurulu uzmanlık dalları arasında sayılmamış ve anılan Yasanın 24. maddesine göre ne tür bir gerekçe ile uzmanlıklarına başvurulduğu belirlenemeyen “Nöroloji Anabilim Dalı ve Çocuk Nörolojisi Bilim Dalı” uzmanlarının heyete dahil edilerek, beş kişi tarafından düzenlenmiş olan ve aynı zamanda, katılanda daha önce var olan panik atak rahatsızlığının, olaydan ötürü gerçekleştiği belirtilen “ruh sağlığının bozulması” durumuna etkisinin olup olmadığı konusunda görüş belirtilmeden, içerik itibarıyla da yetersiz bulunan rapor esas alınarak hüküm kurulması isabetsizdir.
    Bu itibarla yerel mahkemece, yasaya aykırı olarak düzenlenmiş ve içerik olarak da yetersiz olan bir raporun hükme esas alınması suretiyle, sanık hakkında suç nitelemesi yapılarak mahkûmiyetine karar verilmesi isabetsiz olup, usul ve yasaya aykırı olan cinsel istismarı suçuna ilişkin direnme hükmünün bozulmasına karar verilmelidir.
    Çoğunluk görüşüne katılmayan sekiz Genel Kurul Üyesi; “katılanın maruz kaldığı cinsel saldırı suçu nedeniyle ruh sağlığının bozulduğuna ilişkin dosya içerisindeki raporun hükme esas alınmaya yeterli nitelikte olduğu ve yerel mahkeme direnme hükmünün onanması” gerektiği görüşüyle karşı oy kullanmışlardır.
    SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle,
    1- Antalya 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 29.11.2011 gün ve 415-426 sayılı, cinsel istismarı suçu ile ilgili direnme hükmünün BOZULMASINA,
    2- Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu ile ilgili hükmün, bozmaya uyulan kısımlar yönünden incelenmesi için dosyanın, Yargıtay Ceza Daireleri İşbölümü uyarınca, Yargıtay 14. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 26.06.2012 günü yapılan müzakerede oyçokluğuyla karar verildi.

     

     

    Hemen Ara