Esas No: 2017/2422
Karar No: 2020/4562
Karar Tarihi: 11.06.2020
Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2017/2422 Esas 2020/4562 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, davalı ...’ın yengesi ve diğer davalıların abisi olduğunu, babası ..."ın 2000 yılında vefat ettiğini ve babasından taşınmazlar kaldığını, bu taşınmazlardaki payının kendi üzerine devrini sağlamak amacıyla davalı ..."a 04/04/2002 tarihinde vekaletname verdiğini, ancak davalı ...’ın bilgisi olmaksızın taşınmazlardaki hissesini diğer davalılara devrettiğini, bir kısım taşınmazın kamulaştırıldığını ve kamulaştırma bedellerinden de kendisine bir ödeme yapılmadığını, bunun üzerine davalı ...’ı 14.05.2007 tarihinde azlettiğini ileri sürerek ve fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile miras payına düşen arsa ve tarlaların tespiti ile tespit edilen bedelin, 2000"li yıllardan itibaren ihtilaf konusu arsa ve tarlalardan ekip biçilerek elde edilen hasadın ve Dünya Bankasından alınan çiftçiyi destekleme kredisinin yasal faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile kamulaştırma bedelinden hissesine düşen miktarın davalılardan tahsilini istemiş; bilahare talebini ıslah suretiyle arttırmıştır.
Davalılar, davaya cevap vermemişlerdir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Davacı, davalı ... tarafından bilgisi dışında diğer davalılara devredilen taşınnmaz hisselerinin bedelinin, ihtilafa konu taşınmazlardan elde edilen hasılatın, çiftçiyi destekleme kredisinin ve kamulaştırma bedellerinden hissesine düşen miktarın davalılardan tahsili talebi ile eldeki davayı açmıştır. Mahkemece, davacının vekalet verdiği tarih ile azil tarihi arasında 5 yıldan fazla süre olduğu, bu süre içerisinde adına tapuda devir yapılmadığını öğrenmemesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu, davacının eldeki davayı da tapuların adına devrinin yapılmadığını öğrendikten ve ..."ı azil tarihinden 3 yıl sonra açtığı dikkate alındığında davacının söz konusu vekaletnameyi sadece tapuların kendisine devri amaçlı verdiği hususunda davasını ispatlayamadığı, muris ..."ın ölümünden sonra taraflara intikal eden dava konusu taşınmazların tamamında sadece davacının değil, davacı ve davalıların anneleri ile kızkardeşlerinin de hisselerini ..., ..., ..., ..."a pay temliki yoluyla devrettikleri gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Dava, davalı ...’ın vekalet görevini kötüye kullanması, özellikle de, vekilin özen ve sadakatle iş görme ve hesap verme yükümlülüğüne aykırı davranması hukuksal nedenine dayandırılarak açılmıştır. Gerçekten de vekil, vekaleti iyi bir surette ifa ile yükümlüdür. (B.K. md. 506/2) Eş söyleyişle, müvekkilin kendisine verdiği görevi özen ve sadakatle ifa etmek yükümlülüğü altındadır. Öte yandan, müvekkilin talebi üzerine, yapmış olduğu işin hesabını vermekle, her ne nam ile olursa olsun, almış olduğu şeyi müvekkile tediye etmekle yükümlüdür. (B.K.md. 508/1). Vekilin hesap verme yükümlülüğüne, üçüncü kişilerden aldığı değerler öncelikle dahildir. Belirtilen yükümlülüklere aykırı davranılması halinde vekilin, müvekkile karşı, onun bu yüzden uğradığı zararı tazmin yükümlülüğünün ortaya çıkacağı da açıktır. Davada, vekil ... yanında davacının kardeşi olduğu ve davacının miras paylarının devredildiği anlaşılan diğer davalılar da davalı konumunda bulunmaktadır. Hemen belirtilmelidir ki, maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir. Mahkemece, tarafların iddia ve savunmaları, sunmuş oldukları deliller ve tüm dosya kapsamına göre davalıların hukuki durumunun ayrı ayrı ele alıması gerekir. Ne var ki, mahkemece davalılar açısından farklı hukuki sebeplere dayanan davada bu yönde bir değerlendirme yapılmaksızın davanın reddine karar verilmiştir. O halde mahkemece, davalılar açısından ayrı ayrı değerlendirme yapılarak hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
2-Bozma nedenine göre davacının sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, 2. bentte açıklanan nedenlerle davacının sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 11/06/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.