Esas No: 2011/9-493
Karar No: 2012/127
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2011/9-493 Esas 2012/127 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
İtirazname : 2011/ 192248
Yargıtay Dairesi : 9. Ceza Dairesi
Mahkemesi : AKHİSAR 2. Asliye Ceza
Günü : 14.06.2007
Sayısı : 216-362
Sanık Ş... İ..."nın işyeri dokunulmazlığını ihlal suçundan 5237 sayılı TCY’nın 116/2, 31/3 ve 62. maddeleri uyarınca 3 ay 10 gün, mala zarar verme suçundan ise aynı Yasanın 151/1, 31/3 ve 62. maddeleri gereğince 2 ay 6 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, hükmolunan cezaların aynı Yasanın 51/1. uyarınca ertelenmesine ilişkin, Akhisar 2. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 14.06.2007 gün ve 216-362 sayılı hüküm temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir.
Adalet Bakanlığınca 02.05.2011 gün ve 24314 sayı ile;
“09.03.1991 doğumlu olup, suçun islendiği 26.04.2007 tarihinde 18 yaşını ikmal etmediği anlaşılan sanık hakkında tayin olunan kısa süreli hapis cezalarının 5237 sayılı Türk Ceza Yasasının 50/3. maddesi uyarınca anılan maddenin 1. fıkrası bentlerindeki seçenek yaptırımlardan birine çevrilmesinin zorunlu olduğu gözetilmeden, yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet bulunmadığı” görüşüyle yasa yararına bozma yoluna başvurulması üzerine dosyanın gönderildiği Yargıtay 9. Ceza Dairesince 13.10.2011 gün ve 8119-27947 sayı ile;
“Kanun yararına bozma talebine dayanılarak düzenlenen tebliğnamedeki bozma isteği, incelenen dosya kapsamına nazaran yerinde görüldüğünden, yerel mahkeme kararının CYY’nın 309. maddesi uyarınca bozulmasına, müteakip işlemlerin mahallinde yapılmasına” karar verilmiştir.
Yargıtay C. Başsavcılığı ise 22.11.2011 gün ve 192248 sayı ile;
“…5271 sayılı CMK’nun 309 ve 310. maddelerinde düzenlenmiş bulunan ve olağanüstü bir yasa yolu olan kanun yararına bozma kurumundaki bozma nedenleri CMK’nun 309. maddesinin 4. fıkrasında dört bent halinde sırasıyla gösterilmiştir.
Mahkumiyete ilişkin hükmün bozulması üzerine mahkemece yeniden yargılama yapılmasını gerektiren durum, 5271 sayılı CMK’nun 309/4-b bendinde sınırlı bir biçimde sayılmıştır. Buna göre mahkumiyete ilişkin hükmün bozulması üzerine kararı veren mahkemece yeniden yargılama yapılabilmesi için, bozma nedeninin davanın esasını çözmeyen yönüne, savunma hakkını kaldırma veya kısıtlama sonucunu doğuran usul hükmüne ilişkin olması gerekmektedir.
CMK’nun 309/4-d bendi gereğince bozma nedeninin hükümlünün cezasının kaldırılmasını gerektirmesi halinde cezanın kaldırılmasına, daha hafif bir cezanın verilmesini gerektirmesi halinde ise bu hafif cezaya Özel Dairesince doğrudan hükmedilmesi gerekmektedir. Bu durumda yargılamanın tekrarlanması yasağı bulunduğundan, Yargıtay Ceza Dairesince hükmün bozulması ile yetinilmeyip, gereken kararında doğrudan ilgili daire tarafından verilmesi gerekmektedir.
Bu açıklamalar ışığında, incelemeye konu dosyaya bakıldığında, hükümlü Ş... İ...’nın daha önceden hapis cezası cinsinden mahkumiyeti bulunmaması ve suç tarihinde on sekiz yaşını ikmal etmemiş olması nedeni ile hakkında tayin olunan kısa süreli 2 ay 6 gün ve 3 ay 10 gün hapis cezalarının 5237 sayılı TCK’nun 50/3. maddesi uyarınca aynı maddenin 1. fıkrasında sayılan seçenek yaptırımlardan birine çevrilmemesi yerinde değildir. Bu nedenle, Özel Dairenin kanun yararına bozma istemini kabul ederek hükmü bozması yasaya uygun ise de, bozma nedeni, CMK’nun 309/4-d maddesi kapsamında kalıp, buna göre de yeniden yargılama yasağı bulunduğundan, kısa süreli hapis cezasını fıkrada yazılı bulunan seçenek yaptırımlardan birine çevirmesi yerine müteakip işlemlerin mahallinde yerine getirilmesine karar vermesinde isabet görülmemiştir” görüşüyle itiraz yasa yoluna başvurarak, yasa yararına bozma istemi doğrultusunda 5271 sayılı CYY’nın 309. maddesinin 4. fıkrasının (d) bendindeki yetkiye göre karar verilmesi için dosyanın Özel Dairesine gönderilmesi isteminde bulunmuştur.
Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
İtirazın kapsamına göre inceleme, sanık hakkında mala zarar verme ve işyeri dokunulmazlığını ihlal suçlarından kurulan hükümlerle sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; yasa yararına bozma istemi üzerine, sanık hakkında hükmedilen kısa süreli hapis cezasının 5237 sayılı TCY’nın 50. maddesinin 3. fıkrası uyarınca aynı maddenin 1. fıkrasında sayılı seçenek yaptırımlardan birine çevrilmesi zorunluluğuna uyulmamasına ilişkin bozma nedeninin, CYY’nın 309/4-d maddesi kapsamında kalıp kalmadığının belirlenmesine ilişkindir.
Öğretide “olağanüstü temyiz” denilen, 23.03.2005 gün ve 5320 sayılı Ceza Muhakemeleri Yasasının Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Yasa’nın 18. maddesi ile yürürlükten kaldırılan 1412 sayılı CYUY’nda ise “yazılı emir” olarak adlandırılan bu olağanüstü yasa yolu, 5271 sayılı CYY’nın 309 ve 310. maddelerinde “kanun yararına bozma” olarak yeniden düzenlenmiştir.
5271 sayılı CYY’nın 309. maddesi uyarınca hâkim veya mahkemece verilip istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümlerde, maddî hukuka veya yargılama hukukuna ilişkin hukuka aykırılık bulunduğunu öğrenen Adalet Bakanlığı, o karar veya hükmün Yargıtay’ca bozulması istemini, yasal nedenlerini açıklayarak Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına yazılı olarak bildirecektir. Bunun üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı da hükmün veya kararın bozulması istemini içeren yazısına bu nedenleri aynen yazarak Yargıtay ilgili ceza dairesine verecek, ileri sürülen nedenlerin Yargıtay’ca yerinde görülmesi halinde karar veya hüküm yasa yararına bozulacak, yerinde görülmezse istem reddedilecektir.
Böylece ülke genelinde uygulama birliğine ulaşılacak, hakim ve mahkemelerce verilen cezaya ilişkin karar veya hükümlerdeki hukuka aykırılıkların, toplum ve birey açısından hukuk yararına giderilmesi sağlanacaktır.
Bozma sonrası yapılacak işlemler ve bu işlemleri gerçekleştirecek merciler ile bozma kararının etkileri ise, bozulan hüküm veya kararın türü ve bozma nedenlerine göre ayrıma tabi tutularak bu husus maddenin 4. fıkrasında ayrıntılı olarak düzenlenmiştir.
Buna göre bozma nedenleri;
5271 sayılı Yasanın 223. maddesinde tanımlanan ve davanın esasını çözmeyen bir karara ilişkin ise, 309. maddesinin 4. fıkrasının (a) bendi uyarınca; kararı veren hâkim veya mahkemece gerekli inceleme ve araştırma sonucunda, yeniden karar verilecektir. Bu halde, yargılamanın tekrarlanması yasağına ilişkin kurallar uygulanamayacağı gibi, davanın esasını çözen bir karar da bulunmadığı için verilecek hüküm veya kararda, lehe ve aleyhe sonuçtan da söz edilemeyecektir.
Mahkûmiyete ilişkin hükmün, davanın esasını çözmeyen yönüne veya savunma hakkını kaldırma veya kısıtlama sonucunu doğuran usul işlemlerine ilişkin olması halinde ise, anılan fıkranın (b) bendi uyarınca, kararı veren hâkim veya mahkemece yeniden yapılacak yargılama sonucuna göre gereken hüküm verilecek, ancak bu halde verilen hüküm, önceki hükümle belirlenmiş olan cezadan daha ağır olamayacaktır.
Davanın esasını çözen mahkûmiyet dışındaki diğer hükümlerin bozulmasında ise, (c) bendi uyarınca aleyhte sonuç doğurucu herhangi bir işlem yapılamayacağı gibi, yeniden yargılama yapılması yasağı nedeniyle yasa yararına bozma kapsamında yeniden yargılama da gerekmeyecektir.
Aynı Yasa maddesinin 4. fıkrasının (d) bendi uyarınca, bozma nedeninin hükümlünün cezasının kaldırılmasını gerektirmesi halinde cezanın kaldırılmasına, daha hafif bir cezanın verilmesini gerektirmesi halinde ise bu hafif cezaya Yargıtay ilgili ceza dairesince doğrudan hükmedilecektir. Bu halde de yargılamanın tekrarlanması yasağı bulunduğundan, Yargıtay ceza dairesince hükmün bozulması ile yetinilmeyip gereken kararın doğrudan ilgili daire tarafından verilmesi gerekmektedir.
Görüldüğü üzere, bir karar veya hükmün yasa yararına bozulmasının, ilgili aleyhine sonuç doğurup doğurmayacağı, bozma sonrasında kararı veren hakim veya mahkemede yeniden inceleme, araştırma ve yargılama yapılıp yapılamayacağı, hangi hallerde Yargıtay’ın doğrudan hükmetme yetkisinin bulunduğu, 5271 sayılı CYY’nın 309. maddesinde sıralı ve ayırıcı biçimde düzenlenmiştir. Bu düzenlemede, yasa yararına bozmanın sonuçları ve bozma sonrasındaki uygulama saptanırken “karar” ve “hüküm” ayrımı gözetilmiş, ayrıca mahkûmiyet hükmü ile davanın esasını çözen veya çözmeyen diğer hükümler bakımından farklı uygulama ve sonuçlar öngörülmüştür.
Diğer taraftan, 5237 sayılı TCY’nın 50/3. maddesi ile daha önce hapis cezasına mahkûm edilmemiş olmak koşuluyla 18 yaşını doldurmamış olanlar için mahkûm olunan 1 yıl ve daha az süreli hapis cezalarının, aynı maddenin 1. fıkrasındaki seçenek yaptırımlardan birine çevrilmesi zorunlu kılınmış, herhangi bir takdire bağlanmamıştır. Bu nedenle maddede yazılı koşulların oluşması halinde başka herhangi bir değerlendirme yapılmadan özgürlüğü bağlayıcı ceza seçenek yaptırımlardan birisine dönüştürülecektir.
Nitekim Ceza Genel Kurulunun 23.11.2010 gün ve 180-233 ile 181-234 sayılı kararlarında da, Özel Dairece, 5237 sayılı TCY’nın 50/3 maddesine göre hükmolunan hapis cezasının seçenek yaptırımlardan paraya dönüştürülmesine karar verilmiş olmasının CYY"nın 309/4-d maddesi uyarınca yerinde bir uygulama olduğu kabul edilmiştir.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
Hükümlünün 5237 sayılı TCY’nın 151/1, 31/3, 62; 116/2, 31/3 ve 62. maddeleri uyarınca 2 ay 6 gün ve 3 ay 10 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına ve bu cezaların aynı Yasanın 51/1. maddesi uyarınca ertelenmesine ilişkin yerel mahkeme hükmünde, kısa süreli hapis cezalarının 5237 sayılı TCY"nın 50/3. maddesine göre 1. fıkrada sayılan seçenek yaptırımlardan birine çevrilmesi zorunluluğunun gözetilmemesi hukuka aykırılık oluşturmaktadır. Ancak bu aykırılık 5271 sayılı CYY’nın 309/4-d maddesi kapsamında kalmakta olup, yargılamanın tekrarlanması yasağı bulunduğundan, yasa yararına bozma isteminin kabulüne karar verilerek hükmün bozulması ile yetinilmeyip gereken kararın doğrudan özel dairece verilmesi zorunludur.
Bu nedenle, Özel Dairece “hükmolunan kısa süreli hapis cezalarının, 5237 sayılı TCY"nın 50. maddesi uyarınca seçenek yaptırımlardan birine çevrilmesi zorunluluğunun gözetilmemesi” gerekçesiyle hükmün yasa yararına bozulması isabetli ise de; 5271 sayılı CYY’nın 309/4-d maddesi uyarınca, hükmolunan hapis cezalarının seçenek yaptırımlara dönüştürülmesine de karar verilmesi gerekirken, müteakip işlemlerin mahallinde yerine getirilmesine karar verilmesi yerinde değildir.
Bu itibarla, Yargıtay C. Başsavcılığı itirazının kabulüne, Özel Daire kararının kaldırılmasına ve 5271 sayılı CYY’nın 309/4-d maddesi uyarınca karar verilmek üzere dosyanın Özel Daireye gönderilmesine karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle,
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
2- Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 13.10.2011 gün ve 8119-27947 sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3- 5271 sayılı CYY’nın 309/4-d maddesi uyarınca karar verilmesi için dosyanın Yargıtay 9. Ceza Dairesine gönderilmek üzere, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 27.03.2012 günü yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.