Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2011/8-572 Esas 2012/66 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2011/8-572
Karar No: 2012/66

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2011/8-572 Esas 2012/66 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu         2011/8-572 E.  ,  2012/66 K.

    "İçtihat Metni"

    İtirazname : 2008/194134
    Yargıtay Dairesi : 8. Ceza Dairesi
    Mahkemesi : ÜRGÜP Asliye Ceza
    Günü : 19.06.2008
    Sayısı : 154-148

    Sanık H. H. G.."ın yasak nitelikte bıçak bulundurmak suçundan 6136 sayılı Yasanın 15/1, 765 sayılı TCY"nın 55/3, 59/2, 72 ve 647 sayılı Yasanın 4. maddeleri uyarınca 1.234 Lira adli para cezası ile cezalandırılmasına ve cezasının ertelenmesine ilişkin, Ürgüp Asliye Ceza Mahkemesince verilen 19.01.2006 gün ve 16-2 sayılı hükmün sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 8. Ceza Dairesince 10.04.2008 gün ve 1683-3721 sayı ile;
    “Hükümden sonra yürürlüğe giren 5728 sayılı Kanunun 562. maddesiyle değişik 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 231. maddesindeki koşulların varlığı halinde, hükmün açıklanmasının geri bırakılması yönünde mahkemesince değerlendirme yapılması zorunluluğundan” bahisle diğer yönleri incelenmeyen hükmün bozulmasına karar verilmiştir. Bozmaya uyan Ürgüp Asliye Ceza Mahkemesince 19.06.2008 gün ve 154-148 sayı ile, sanığın eylemine uyan 6136 sayılı Yasanın 15/1, 765 sayılı TCY"nın 55/3, 59/2, 72 ve 647 sayılı Yasanın 4. maddeleri uyarınca 1.234 YTL adli para cezası ile cezalandırılmasına, cezasının ertelenmesine, sabıkalı olan sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun uygulanmasına yer olmadığına karar verilmiş,
    Bu hükmünde sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 8. Ceza Dairesince 20.10.2011 gün ve 6412-11381 sayı ile;
    “Sanığa atılı 6136 sayılı Yasanın 15/1. madde ve fıkrasında yazılı hürriyeti bağlayıcı cezanın üst sınırına göre 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkındaki Kanunun 10. maddesi uyarınca sulh ceza mahkemesinin görevli olduğu gözetilerek görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, görevsiz asliye ceza mahkemesince yargılamaya devamla hüküm kurulması” isabetsizliğinden diğer yönleri incelenmeyen hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
    Yargıtay C.Başsavcılığı ise 01.12.2011 gün ve 194134 sayı ile;
    “…5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun geçici 1. maddesinde belirtildiği üzere ‘Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte görüşülmekte olan dava ve işlerde mahkemelerin görevinde bir değişikliğin söz konusu olduğu hallerde, üst görevli mahkemeler yargılamaya devam ederler, alt görevli mahkemeler görevsizlik kararı vererek dosyayı üst görevli mahkemeye gönderirler’ hükmü gereğince, sanık hakkındaki davanın suç tarihinin 02.10.2004 olduğu, yargılamanın devam ettiği, asliye ceza mahkemesinin üst görevli mahkeme olduğu gözetilerek, Yüksek Dairenin bozma yerine davayı esastan inceleyerek sonucuna göre karar vermesi” gerektiği görüşüyle itiraz yasa yoluna başvurmuştur.
    Dosya Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle, Ceza Genel Kurulunca değerlen¬dirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
    TÜRK MİLLETİ ADINA
    CEZA GENEL KURULU KARARI
    Özel Daire ile Yargıtay C.Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; 01 Haziran 2005 tarihinden önce işlendiği iddia olunan ve suç tarihinde asliye ceza mahkemesinin görev alanında bulunan bir suç nedeniyle, asliye ceza mahkemesince yargılama yapılarak hüküm kurulan somut olayda, bu suçun 01 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe giren 5235 sayılı Yasa ile sulh ceza mahkemesinin görev alanına alınması nedeniyle görevsizlik kararı verilmesinin gerekip gerekmediğinin belirlenmesine ilişkindir.
    İncelenen dosya içeriğinden;
    Sanık H.H. G..hakkında 02.10.2004 tarihinde işlediği iddia olunan yasak nitelikte bıçak bulundurmak suçundan, 18.01.2005 tarihli iddianame ile 6136 sayılı Yasanın 15/1. maddesi uyarınca cezalandırılması istemiyle Ürgüp Asliye Ceza Mahkemesine dava açıldığı, 18.01.2005 tarihinde tensip zaptı düzenleyen ve ilk duruşmayı 31.03.2005 tarihinde yapan mahkemece 19.01.2006 tarihinde sanığın atılı suçtan mahkmiyetine karar verildiği anlaşılmaktadır.
    TC. Anayasası’nın 142. maddesinde “Mahkemelerin kuruluşu, görev ve yetkileri, işleyişi ve yargılama usulleri kanunla düzenlenir” denilerek, mahkemelerin görevlerinin yasayla belirleneceği belirtilmiştir. Buna göre; 01 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe giren 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Yasanın 10. maddesinde sulh ceza mahkemelerinin, 12. maddesinde ağır ceza mahkemelerinin görevleri sayılmış, 11. maddesinde ise bunlar dışında kalan dava ve işlere asliye ceza mahkemelerinde bakılacağı düzenlenmiştir.
    Bu düzenleme uyarınca 01 Haziran 2005 tarihinden itibaren sulh ceza mahkemeleri, Kanunların ayrıca görevli kıldığı hâller saklı kalmak üzere, iki yıla kadar (iki yıl dahil) hapis ve bunlara bağlı adli para cezaları ile bağımsız olarak hükmedilecek adli para cezaları ve güvenlik tedbirlerini gerektiren suçlarla ilgili dava ve işlere bakmakla görevlidir.
    Bu bilgiler ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
    Sanığa atılı ve 6136 sayılı Yasanın 15. maddesinin 1. fıkrası uyarınca "altı aydan bir yıla kadar hapis ve yirmibeş günden az olmamak üzere adli para cezası" öngörülen yasak nitelikte bıçak bulundurmak suçuna, "asliye ceza mahkemelerinde" bakılmakta iken, 01 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe giren 5235 sayılı Yasanın 11. maddesi uyarınca bu suçtan açılmış bulunan davalara bakma görevi “asliye ceza mahkemelerinden” alınarak, "sulh ceza mahkemelerine" verilmiştir.
    Dolayısıyla, yerel mahkeme tarafından görevsizlik kararı verilerek dosyanın görevli sulh ceza mahkemesine gönderilmesi gerektiği ileri sürülebilir ise de; 5235 sayılı Yasanın geçici 1. maddesinin “Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte görüşülmekte olan dava ve işlerde mahkemelerin görevinde bir değişikliğin söz konusu olduğu hallerde, üst görevli mahkemeler yargılamaya devam ederler, alt görevli mahkemeler görevsizlik kararı vererek dosyayı üst görevli mahkemeye gönderirler” şeklindeki açık düzenlemesi karşısında, sulh ceza mahkemesine göre üst görevli mahkeme olan asliye ceza mahkemesinde davaya devam edilerek hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
    Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabulüne, Özel Daire bozma kararının kaldırılmasına, hükmün esasının incelenmesi için dosyanın Özel Daireye gönderilmesine karar verilmelidir.
    SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
    2- Yargıtay 8. Ceza Dairesinin 20.10.2011 gün ve 6412-11381 sayılı bozma kararının KALDIRILMASINA,
    3- Dosyanın, esasa ilişkin temyiz incelemesi yapılması için Yargıtay 8. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına TEVDİİNE, 28.02.2012 günü yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.

    Hemen Ara