Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2020/17653 Esas 2022/18824 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
4. Ceza Dairesi
Esas No: 2020/17653
Karar No: 2022/18824
Karar Tarihi: 05.10.2022

Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2020/17653 Esas 2022/18824 Karar Sayılı İlamı

4. Ceza Dairesi         2020/17653 E.  ,  2022/18824 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
    SUÇ : Hakaret

    KARAR
    Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun süresi, kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
    Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
    Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede; başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.
    Ancak;
    1- Hakaret fiillerinin cezalandırılmasıyla korunan hukuki değer, kişilerin onur, şeref ve saygınlığı olup, bu suçun oluşabilmesi için, davranışın kişiyi küçük düşürmeye matuf olarak gerçekleşmesi gerekmektedir. Bir hareketin tahkir edici olup olmadığı bazı durumlarda nispi olup, zamana, yere ve duruma göre değişebilmektedir. Kişilere yönelik her türlü ağır eleştiri veya rahatsız edici sözlerin hakaret suçu bağlamında değerlendirilmemesi, sözlerin açıkça, onur, şeref, ve saygınlığı rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnadını veya sövmek fiilini oluşturması gerekmektedir. Somut olay kapsamında sanık tarafından söylenen sözlerin, katılanın onur, şeref ve saygınlığını rencide edici boyutta olmayıp, rahatsız edici, kaba ve nezaket dışı davranış niteliğinde olduğu gözetilmeden, sanık hakkında mahkumiyet hükmü kurulması,
    2- Kabule göre de;
    a- Taraflar ile tanıkların, tartışmanın çıkma nedenine ilişkin farklı anlatımlarda bulunmaları karşısında, olayın çıkış sebebi ve gelişimi üzerinde durularak ilk haksız hareketin kimden geldiğinin tespitine çalışılması; bunun mümkün olmaması halinde Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 22/10/2002 tarih ve 2002/4-238 esas - 367 sayılı kararında kabul edildiği üzere, ilk haksız hareketin kimden kaynaklandığı şüpheye yer bırakmayacak şekilde belirlenemediğinde, şüpheli kalan bu halin sanık lehine değerlendirilmesi gerektiği hususu da dikkate alınıp, sanık hakkında TCK’nın 129. maddesinde düzenlenen haksız tahrik hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının tartışılması gerektiğinin gözetilmemesi,
    b- Sanık hakkında TCK’nın 125/3-a, 125/4. maddeleri uyarınca 425 gün adli para cezasına hükmolunduktan sonra aynı Kanunun 62. maddesinin uygulanması sırasında hesap hatası yapılarak “354 gün adli para cezası” yerine “387 gün adli para cezası” neticeten de “7.080.00 TL adli para cezası” yerine “7.740.00 TL adli para cezasına” hükmolunması suretiyle fazla ceza tayini,
    Kanuna aykırı ve sanık ... müdafisinin temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden, tebliğnameye uygun olarak HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 05/10/2022 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.
    (Muhalif) (Muhalif)
    Karşı Oy
    Dosya kapsamına göre özetle, müşteki ...'nin trafik polisi olduğu, olay günü sanığın da aralarında bulunduğu motosiklet sürücülerinin kavşakta dur ihtarına uymadıkları, bunları durdurmak için müştekinin görevi gereği yola çıktığı, sanığın ve diğer sürücülerin uyarıya rağmen yavaşladıkları ancak durmadıkları, müştekinin önüne geçip sanığı durdurmak istediği sırada yana çekilmesine rağmen müştekiye çarptığı ve birlikte yere düştükleri, bunun sonucu çıkan tartışmada sanığın müştekiye "mal mısın be" diyerek kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret suçunu işlediği iddia ve kabul edilerek sanığın mahkumiyetine karar verilmiştir. Sanık müdafisinin atılı suçu işlemediğini ve haksız tahrik hükümlerinin uygulanması gerektiğini ileri sürerek süresinde hükmü etmesi üzerine Dairemizce değerlendirilmiş, sayın çoğunluk tarafından "sanık tarafından söylenen sözlerin katılanın onur, şeref ve saygınlığını rencide edici boyutta olmayıp, rahatsız edici, kaba ve nezaket dışı davranış niteliğinde olduğundan, hakaret suçunun oluşmadığı" gerekçesiyle mahkumiyet hükmünün bozulmasına karar verilmiştir. Olayın oluş şeklinin kabulü ve diğer bozma nedeni konusunda sayın çoğunlukla aramızda görüş ayrılığı bulunmamaktadır. Ancak, kanaatimizce sanığın katılana söylediği söz hakaret suçunu oluşturduğundan anılan bozma nedeni yerinde değildir. Şöyle ki;
    Hakaret suçu 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun "Hakaret" başlıklı 125. maddesinde;
    "(1) Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adli para cezası ile cezalandırılır. Mağdurun gıyabında hakaretin cezalandırılabilmesi için fiilin en az üç kişiyle ihtilat ederek işlenmesi gerekir.
    (2) Fiilin, mağduru muhatap alan sesli, yazılı veya görüntülü bir iletiyle işlenmesi hâlinde, yukarıdaki fıkrada belirtilen cezaya hükmolunur.
    (3) Hakaret suçunun;
    a) Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı,
    b) Dini, siyasi, sosyal, felsefi inanç, düşünce ve kanaatlerini açıklanmasından, değiştirmesinden, yaymaya çalışmasından mensup olduğu dinin emir ve yasaklarına uygun davranmasından dolayı,
    c) Kişinin mensup bulunduğu dine göre kutsal sayılan değerlerden bahisle,
    İşlenmesi halinde, cezanın alt sınırı bir yıldan az olamaz.
    (4) Hakaretin alenen işlenmesi halinde ceza altıda biri oranında artırılır.
    (5) Kurul hâlinde çalışan kamu görevlilerine görevlerinden dolayı hakaret edilmesi hâlinde suç, kurulu oluşturan üyelere karşı işlenmiş sayılır. Ancak, bu durumda zincirleme suça ilişkin madde hükümleri uygulanır." şeklinde düzenlenmiştir.
    Madde metninden de açıkça anlaşıldığı üzere hakaret fiillerinin cezalandırılmasıyla korunan hukuki değer, kişilerin onur, şeref ve saygınlığı olup, bu suçun oluşabilmesi için, davranışın kişiyi küçük düşürmeye matuf olarak gerçekleşmesi gerekmektedir. Bir hareketin tahkir edici olup olmadığı bazı durumlarda nispi olup, zamana, yere ve duruma göre değişebilmektedir.
    Yasal düzenlemeye ve Yargıtay uygulamalarına göre her türlü ağır eleştiri veya rahatsız edici sözlerin hakaret suçu bağlamında değerlendirilmemesi, sözlerin açıkça, onur, şeref ve saygınlığı rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnadını veya sövmek fiilini oluşturması gerekmektedir. Kamu görevlilerinin, görevlerini yerine getirirken fonksiyonlarını etkilemeyi ve saygınlıklarına zarar vermeyi amaçlayan aşağılayıcı saldırılara karşı korunmaları zorunludur. Ancak demokratik bir hukuk devletinde, kamu görevini üstlenenleri denetlemek, faaliyetlerini değerlendirmek ve eleştirmek de kaynağını Anayasadan alan düşünceyi açıklama özgürlüğünün sonucudur. Bu nedenle eleştirinin sert bir üslupla yapılması, kaba olması ve nezaket sınırlarını aşması, eleştirenin eğitim ve kültür düzeyine bağlı bir olgu olduğu için hakaret suçuna vücut vermez ise de, eleştiri yapılırken görüş açıklama niteliğinde bulunmayan, küçültücü, aşağılayıcı ifadelerin kullanılmaması, düşünceyi açıklama sınırları içinde kalınması gerekmektedir.
    Somut olayımızda sanığın katılana yönelik olarak "Mal mısın" dediği sabittir. Türk Dil Kurumu'nun Güncel Türkçü sözlüğüne göre "Mal" kelimesi taşınır veya taşınmaz varlıkların bütünü anlamına gelmesi yanında "Büyükbaş hayvan" ve "Bayağı, aşağılık, kötü kimse" anlamlarına da gelmektedir. Söylendiği yere ve duruma göre sanığın bu sözü ikinci anlamında, yani büyükbaş hayvan/ve/veya bayağı, aşağılık ve kötü kimse anlamında kullandığı anlaşılmaktadır. Söylenen sözün bu içeriği dikkate alındığından eleştiri veya kaba söz olarak kabulü mümkün değildir. Yargılamaya konu sözün içeriği, söylendiği yer, zaman ve ortam dikkate alındığında kamu görevlisinin görevini yerine getirirken fonksiyonlarını etkilemek ve saygınlığına zarar verme amacıyla söylendiği, dolayısıyla eylem sonucu katılanın onur, şeref ve saygınlığı rencide edilerek hakaret suçunun unsurlarıyla oluştuğu kabul edilmelidir.
    Sonuç olarak; sanığın eyleminin hakaret suçunu oluşturduğu kanaatinde olduğumuzdan, sayın çoğunluğun mahkumiyet hükmünün bu gerekçeyle bozulmasına dair düşüncesine iştirak etmek mümkün olmamıştır.
    Muhalif Üye Muhalif Üye

    Hemen Ara