Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2012/2-1453 Esas 2012/2-1453 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2012/2-1453
Karar No: 2012/2-1453

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2012/2-1453 Esas 2012/2-1453 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu         2012/2-1453 E.  ,  2012/2-1453 K.

    "İçtihat Metni"

    İtirazname:2008/203880
    Yargıtay Dairesi : 2. Ceza Dairesi
    Mahkemesi : SÜTÇÜLER Asliye Ceza
    Günü : 18.06.2008
    Sayısı : 21-30

    Sanık A. İ.."nin tehdit, kasten yaralama ve hakaret suçlarından 765 sayılı Türk Ceza Kanununun 191/1, 456/4, 482/3, 72; 647 sayılı Kanunun 4 ve 6. maddeleri uyarınca 1.440,67 TL ağır para cezasıyla cezalandırılmasına ve ertelemeye ilişkin, Sütçüler Asliye Ceza Mahkemesince verilen 20.04.2005 gün ve 60-16 sayılı hükmün sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca 27.02.2006 gün ve 124180 sayı ile; 01.06.2005 tarihinde yeni kanunların yürürlüğe girmesi karşısında, lehe kanun değerlendirmesi yapılması için dosya yerel mahkemeye iade edilmiştir.
    Sütçüler Asliye Ceza Mahkemesince yapılan değerlendirme sonucunda 26.04.2006 gün ve 37-65 sayı ile sanığın tehdit suçundan 765 sayılı TCK"nun 191/1 ve 647 sayılı Kanunun 4. maddeleri uyarınca 77 Lira, kasten yaralama suçundan 765 sayılı Kanunun 456/4. maddesi gereğince 440 Lira, hakaret suçundan aynı kanunun 482/3 ve 647 sayılı Kanunun 4. maddeleri uyarınca 770 Lira adli para cezası ile cezalandırılmasına, 765 sayılı TCK"nun 72. maddesi uyarınca cezalarının içtimaına ve 647 sayılı Kanunun 6. maddesi uyarınca ertelenmesine karar verilmiştir.
    Hükmün sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 2. Ceza Dairesince 17.03.2008 gün ve 19844-4872 sayı ile;
    "Sanık A. İ.."nin temyizinin kendisi hakkında kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik olduğu belirlenerek yapılan incelemede;
    1- Sanık hakkında kasten yaralama suçundan kurulan hükmün temyiz incelemesinde;
    Kasten yaralama suçundan hükmolunan cezanın miktar ve türüne göre, 21.07.2004 tarihinde yürürlüğe giren 5219 sayılı Kanunun 3. maddesi ile değişik 1412 sayılı CMUK"nun 305/1. maddesi gereğince hüküm tarihine göre temyizi mümkün olmadığından sanığın temyiz isteğinin aynı Kanunun 317. maddesi gereğince reddine,
    2- Ölümle tehdit ve hakaret suçlarından kurulan hükmün temyiz incelemesinde;
    Dosya içeriğine göre sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir, ancak;
    Sanığın kasten işlenen bir suçtan mahkûmiyeti bulunmadığı anlaşılmakla, hükümden sonra 08.02.2008 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 5728 sayılı Yasanın 562. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK"nın 231. maddesi uyarınca, hükmolunan cezanın tür ve süresine göre, hükmün açıklanmasının geri bırakılıp bırakılmayacağı hususunun değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması" nedeniyle bozulmasına karar verilmiştir.
    Bozmaya uyan Sütçüler Asliye Ceza Mahkemesince 18.06.2008 gün ve 21-30 sayı ile, sanığın 765 sayılı TCK"nun 191/1, 482/3, 72, 647 sayılı Kanunun 4 ve 6. maddeleri uyarınca 847,00 TL adli para cezası ile mahkumiyetine, ertelemeye ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmiştir.
    Bu hükmün de sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 2. Ceza Dairesince 25.10.2011 gün ve 21947-37451 sayı ile;
    "Ceza Genel Kurulunun 03.02.2009 tarih ve 250-13 sayılı kararında kabul edildiği gibi, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesinde nazara alınacak zararın maddi zarar olduğu, manevi zararı kapsamadığı, dosyada katılanın belgeye dayalı maddi bir zararı bulunmadığı gözetilmeden soyut iddiasına dayanan zarar miktarı esas alınmak sureti ile zararının karşılanmadığı gerekçesiyle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesi" isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 01.12.2011 gün ve 203880 sayı ile;
    "Katılana karşı olumsuz tavrında ısrar eden sanığın suçundan dolayı pişman olduğu savunulamaz. Bu yönüyle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilen sanıkla ilgili, yerel mahkemece yeniden değerlendirme yapılması gerektiğine ilişkin bozma kararı yerinde değildir" görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurarak, Özel Daire bozma kararının kaldırılmasına ve yerel mahkeme hükmünün onanmasına karar verilmesi isteminde bulunmuştur.
    CMK"nun 308/1. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 2. Ceza Dairesince 01.11.2012 gün ve 23528-44840 sayı ile, itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.

    TÜRK MİLLETİ ADINA
    CEZA GENEL KURULU KARARI
    İtirazın kapsamına göre inceleme, sanık hakkında hakaret ve tehdit suçlarından kurulan hükümlerle sınırlı olarak yapılmıştır.
    Sanığın tehdit ve hakaret suçlarından cezalandırılmasına karar verilen somut olayda, Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözülmesi gereken uyuşmazlık; hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilirken gösterilen gerekçenin isabetli olup olmadığına ilişkin ise de, öncelikle Yargıtay İç Yönetmeliğinin 27. maddesi uyarınca dava zamanaşımının gerçekleşip gerçekleşmediğinin belirlenmesi gerekmektedir.
    Suç tarihi itibarıyla yürürlükte olan ve zamanaşımı bakımından lehe hükümler içeren 765 sayılı Türk Ceza Kanununun 102. maddesinde, kanunlarda aksine hüküm bulunmadıkça kamu davasının, maddede yazılı sürelerin geçmesiyle ortadan kalkacağı düzenlenmiş, aynı maddenin dördüncü fıkrasında, beş seneden fazla olmamak üzere hapis ya da para cezalarını gerektiren suçlarda bu sürenin beş sene olacağı hüküm altına alınmıştır.
    Kesen bir nedenin bulunması halinde dava zamanaşımı, kesilme gününden itibaren yeniden işlemeye başlayacak, zamanaşımı süresi, ilgili suça ilişkin olarak kanunda belirlenen sürenin en fazla yarısına kadar uzayacaktır.
    Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 23.01.2007 gün ve 254-5 sayılı kararı başta olmak üzere birçok kararında vurgulandığı üzere, yargılama yapılmasına engel olup davayı düşüren nedenlerden olan zamanaşımının yargılama sırasında gerçekleşmesi halinde, mahkeme ya da Yargıtay, resen zamanaşımı kuralını uygulayarak davanın düşmesine karar verecektir.
    Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
    Suç tarihinin 21.09.2004 olduğu olayda, sanığın işlediği iddia olunan ve 765 sayılı TCK"nun 191/1. maddesinde düzenlenen tehdit suçuna "altı aya kadar hapis," hakaret suçuna 482/3. maddesinde; "altı aya kadar hapis ve yüzellibin liradan birmilyon beşyüzbin liraya kadar adli para cezası" öngörülmüş olup, aynı kanunun 102/4. maddesi uyarınca bu suçların asli dava zamanaşımı beş yıl, 104/2. maddesi göz önünde bulundurulduğunda kesintili dava zamanaşımı ise yedi yıl altı aydır.
    Daha ağır yaptırımı gerektiren başka bir suçu oluşturma ihtimali bulunmayan ve 21.09.2004 tarihinde işlendiği iddia olunan eylemlerle ilgili olarak 765 sayılı TCK"nun 102/4 ve 104/2. maddelerinde öngörülen yedi yıl altı aylık kesintili dava zamanaşımı, dosya henüz Ceza Genel Kuruluna gelmeden önce 21.03.2012 tarihinde dolmuş bulunmaktadır.
    Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının değişik gerekçeyle kabulüne Özel Dairenin bozma kararının kaldırılmasına, yerel mahkeme hükmünün, gerçekleşen dava zamanaşımı nedeniyle bozulmasına, ancak yeniden yargılama gerektirmeyen bu konuda 1412 sayılı CMUK"nun, 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan 322. maddesi uyarınca karar verilmesi mümkün bulunduğundan, sanık hakkında hakaret ve tehdit suçundan açılan kamu davalarının 765 sayılı TCK"nun 102/4, 104/2 ve 5271 sayılı CMK"nun 223. maddeleri uyarınca düşmesine karar verilmelidir.
    SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının değişik gerekçeyle KABULÜNE,
    2- Yargıtay 2. Ceza Dairesinin 25.10.2011 gün ve 21947-37451 sayılı bozma kararının KALDIRILMASINA,
    3- Sütçüler Asliye Ceza Mahkemesinin 18.06.2008 gün ve 21-30 sayılı hükmünün, hakaret ve tehdit suçu yönünden gerçekleşen dava zamanaşımı nedeniyle BOZULMASINA,
    Ancak yeniden yargılama gerektirmeyen bu konuda, 1412 sayılı CMUK"nun, 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan 322. maddesi uyarınca karar verilmesi mümkün olduğundan, sanık hakkında hakaret ve tehdit suçundan açılan kamu davalarının 765 sayılı TCK"nun 102/4, 104/2 ve 5271 sayılı CMK"nun 223. maddeleri gereğince DÜŞMESİNE,
    5- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 17.12.2013 günü yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.

     

     

     


      

    Hemen Ara