Esas No: 1997/9-186
Karar No: 1997/174
Karar Tarihi: 24.6.1997
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 1997/9-186 Esas 1997/174 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Sanık Muammer 213 sayılı yasaya aykırı davranışta bulunmaktan suçlu bulunarak 2 ay 15 gün hapis cezasına çarptırılmıştır. Yargıtay Dokuzuncu Ceza Dairesi kararı onaylarken, Yargıtay C. Başsavcılığı karar düzeltme isteğinde bulunmuştur. Ancak itirazın süresi geçirilmiştir. Bu durumda, Yargıtay C. Başsavcılığı'nın itirazı usul yönünden reddedilmiştir. Kararda geçen kanun maddeleri: 213 sayılı Vergi Usul Kanunu, 765 sayılı Türk Ceza Kanunu (mülga), 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu (mülga).
Ceza Genel Kurulu 1997/9-186 E., 1997/174 K.
"İçtihat Metni"
DAVA : 213 sayılı Yasaya aykırı davranışta bulunmak suçundan sanık Muammer"in, aynı Yasanın 360., TCY.nın 59. maddesi uyarınca 2 ay 15 gün hapis cezasıyla, cezalandırılmasına ilişkin, ( Aydın İkinci Asliye Ceza Mahkemesi )"nce 26.6.1996 gün ve 315-396 sayı ile verilen kararın; sanık tarafından temyizi üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay Dokuzuncu Ceza Dairesince, 26.2.1997 gün ve 6630-1097 sayı ile; usul ve yasaya uygun bulunan hükmün onanmasına karar verilmiştir.
Bu karara karşı Yargıtay C. Başsavcılığı"nca karar düzeltme isteğinde bulunulmuş, karar düzeltme isteminin reddine dair karara Yargıtay C. Başsavcılığı"nca, 29.5.1997 gün ve 92561 sayı ile; istem bulunmaması halinde "erteleme" hususunun kararda tartışılması gerekmez. Sanığın da böyle bir istemi yoktur. Ancak, bu görüşün mutlak olarak kabulü, yasa koyucunun amacına ters düşer, denetimsizlik ve keyfiliğe yol açar. Bu hal adalet ve eşitlik ilkelerine de aykırıdır. Zira, takdirde açık zaafiyet anlaşılsa bile bu husus denetlenememektedir.
Olayda; suçun işlenen şekli asgari hadden ceza tayinine gerekçe yapıldığı halde, yine suçun işleniş özelliğinden bahisle, dosyaya uygun olmayan biçimde, şahsi hürriyeti bağlayıcı cezanın para cezasına dönüştürülmemesi isabetsizdir.
Ayrıca, sanığın geçmişte sabıkası bulunmadığı, alt sınırdan ceza tayin edildiği, TCY.nın 59. maddesinin uygulandığı ve suçun oluşumunu önlememekle beraber satışlarda perakende satış fişi kullanıldığı, 3.8.1995 tarihli tutanakta açıklandığı üzere vergi kaçırma amacının bulunmadığı açıklanarak savunmanın doğrulandığı, iş yerinde yapılan denetimde cihaz kullanma mecburiyeti olduğunu öğrenen sanığın hemen 4 gün sonra cihazı alıp kullanmaya başladığı gözetildiğinde, ilerde suç işleme eğilimi hususunun buna göre değerlendirilmesi gerektiğinden, kararda 647 sayılı Yasanın 6. maddesinin tartışmasız bırakılması isabetsizliğinden, itiraz edilmiştir.
Dosya Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle; Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : İncelenen dosyaya göre;
Yerel Mahkemenin 213 sayılı Yasanın 360. ve TCY.nın 59. maddesi uyarınca, sanığın 2 ay 15 gün hapis cezasıyla, cezalandırılmasına ilişkin kararını sanığın temyizi üzerine inceleyen Yargıtay Dokuzuncu Ceza Dairesi, 647 sayılı Yasanın 6. maddesinin tartışılmamasını bozma sebebi olarak gösteren, tebliğnamedeki düşünceyi karşılamadan, usul ve yasaya uygun gördüğü hükmün 26.2.1997 tarihinde onanmasına karar vermiş bu karar Yargıtay C. Başsavcılığı"nca 10.3.1997 tarihinde görüldüğü halde, yasal süresi içerisinde Ceza Genel Kuruluna itiraz edilmemiştir. Yargıtay C. Başsavcılığı 30.4.1997 tarihinde Özel Daireden karar düzeltme isteğinde bulunmuş, 6.5.1997 tarihinde verilen red kararı, Yargıtay C. Başsavcılığı"nca 9.5.1997 tarihinde görülmüş ve karar düzeltme isteğinin reddine dair karara 4.6.1997 tarihinde itiraz edilmiştir.
İtiraz konusunu görüşmeden önce, karar düzeltme isteğinin reddine dair karara Yargıtay C. Başsavcılığı"nca itiraz edilip, edilemeyeceği hususu tartışılmıştır.
CYUY.nın 322. maddesinde düzenlenmiş bulunan karar düzeltme ve Yargıtay C. Başsavcılığı itirazı, her ikisi de olağanüstü yasa yoludur. Nitelikleri açısından karar düzeltme; Ceza Dairelerinin veya Ceza Genel Kurulunun kararlarına karşı, hükmün zat ve mahiyetine doğrudan doğruya etkili olmak üzere temyiz dilekçe veya layihasında ya da tebliğnamede ileri sürülen bir hususun veya hükme etkili olan yanılgıların gözönüne alınmayarak "muskütünah" bırakılması halinde Yargıtay C. Başsavcılığı"nca gidilebilen bir olağanüstü yasa yoludur ve süreye bağlı değildir.
Buna karşılık, Fransız usul sisteminden alınan Yargıtay C. Başsavcılığı itirazı da olağanüstü yasa yolu olmakla beraber karar düzeltmeye göre bazı özellikler taşır. Şöyle ki, karar düzeltme sadece kesinleşen kararlara karşı gidilebilecek, süreye bağlı olmayan olağanüstü bir yasa yolu iken, Yargıtay C. Başsavcılığı itirazı kesinleşmiş olsun ya da olmasın, temyiz incelemesi sonucunda, Ceza Dairelerinin verdikleri tüm kararlara karşı gidilebilen ve otuz günlük süreye tabi bir olağanüstü yasa yoludur.
Görüldüğü üzere, Yargıtay C. Başsavcılığı itirazının en belirgin özelliği süreye bağlı olmasıdır. Her ne kadar Ceza Genel Kurulu itiraz sebeplerine, bağlı olarak inceleme yapmak zorunda değilse de, Yargıtay C. Başsavcılığı itiraza ilişkin yazısında itirazın nedenlerini açıkça belirtmek durumundadır. Yoksa bir yazı ile süreyi saklı tutup, ilerde gerekçeli itirazını sunmasına yasal olanak yoktur. Bu da göstermektedir ki, Yargıtay C. Başsavcılığı itirazında, süreye uyulması mutlak zorunluk olarak düzenlenmiştir.
Bu itibarla, Yargıtay C. Başsavcılığı"nın, itirazına konu olabilecek bir hususu süresinde itiraz konusu yapmayıp, öncelikle Özel Daireden karar düzeltme isteğinde bulunması, bu isteğin reddi halinde de Ceza Genel Kuruluna itiraz etmesine olanak tanınması halinde itirazın süreye bağlılığı bertaraf edilmiş olur ki, buna yargılama yasası elverişli değildir.
Kaldı ki; gerek karar düzeltme ve gerekse Yargıtay C. Başsavcılığı itirazi olağanüstü yasa yolları olduğuna göre, aynı nedenlerin değişik olağanüstü yasa yollarında iki kez incelenmesi de olanaklı değildir. Karar düzeltme isteğinde ileri sürülen bir nedeni, itiraz sebebi olarak da ileri sürmeye olanak tanırsa hukuki yanılgı ile maddi yanılgı bir birine karıştırılmış olur. Karar düzeltme isteminin reddi halinde istemin bir başka olağanüstü yasa yolunda ( itiraz ) yenilenmesi yasal olarak önlendiğine göre aksine, kabul niteliği açısından çok değişik bir olağanüstü yasa yolunun araç olarak kullanılması sonucunu doğurur ki, hukuki çelişkiye yol açan bu durum kabul edilemez. Bu itibarla, Yargıtay C. Başsavcılığı"nın bu iki yolu aynı amaç ve nedenlerle kullanmasına yasal olarak bulunmadığından esası incelenmeyen itirazın bu usuli sebepten reddine karar verilmelidir.
SONUÇ : Açıklanan nedenlerle, sair yönleri incelenmeksizin Yargıtay C. Başsavcılığı itirazının bu usuli sebepten ( REDDİNE ), 24.6.1997 tarihinde oybirliği ile karar verildi.