Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2021/5851 Esas 2022/4654 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
6. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/5851
Karar No: 2022/4654
Karar Tarihi: 11.10.2022

Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2021/5851 Esas 2022/4654 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Davacı arsa sahibi vekili, kendisine ait taşınmazda kat karşılığı inşaat yapmak için anlaştığı davalı yüklenici şirket ile sözleşme yaptıklarını ancak sözleşmede belirtilen hisselerin tapusu verilmediğini ve tapu iptali ile tescil istediğini belirtmiştir. İlk derece mahkemesi, davacının taleplerinin kısmen kabul edilmesine karar vermiştir. Ancak, yüklenici şirket ile sözleşme imzalayan kişilerin davaya katılması gerektiği belirlenmiştir. Bu nedenle, Konya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi, davacının açtığı davanın usule uygun olmadığını belirtip kararın bozulmasına karar vermiştir.
Kanun Maddeleri:
- Yargıtay içtihatlarında ve öğretide davacı ve davalı sıfatının önemi vurgulanan Husumet (Def’i) konusuna dair temel hükümler, Türk Medeni Kanunu'nun 111. -120. maddeleri arasında düzenlenmiştir.
- Davacı veya davalı sıfatına sahip olup olmadığı, tıpkı hakkın mevcut olup olmadığının tayininde olduğu gibi; hukuki ilişkiyi maddi hukuka göre belirler.
- Bir davada taraf olarak gösterilen kişiler, taraf ve dava ehliyetine ve davayı takip yetkisine sahip olsalar bile, bu kişilerden birinin o davada gerçekten davacı veya davalı sıfatı yoksa,
6. Hukuk Dairesi         2021/5851 E.  ,  2022/4654 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Konya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi
    İLK DERECE
    MAHKEMESİ : Konya 1. Asliye Hukuk Mahkemesi

    Yukarıda tarih ve numarası yazılı olan bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen kararın temyizen tetkiki davalı vekilince istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu, gereği konuşulup düşünüldü.

    - K A R A R -

    Davacı arsa sahibi vekili, kendisine ait taşınmazda kat karşılığı inşaat sözleşmesi yapılmak üzere davalı yüklenici şirket ile anlaştığını, yüklenici ile 30.12.2013 tarihli adi yazılı kat karşılığı inşaat sözleşmesi imzaladıklarını, sözleşmenin imzalanmasının akabinde üzerindeki gayrimenkullerin devredilmesi ve inşaat ile ilgili bir takım işlerin yapılmasını kapsayan vekaletnamenin davalı şirket yetkilisinin yeğeni olan ...’a verildiğini, sözleşmeye istinaden kendisine verilmesi gereken 1,25 dairenin tapusunun iptal edilerek davacı adına tescil edilmesini, bu mümkün olmadığı takdirde davacıya verilmesi gereken hissenin gerçek değerinin belirlenerek yasal faiziyle birlikte davacıya verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı yüklenici vekili, davacının kira alacağı için açtığı davanın bekletici mesele yapılması gerektiğini,taraflar arasındaki sözleşmenin şekle aykırı olduğundan geçersiz olduğunu, davacının vekalet verdiği ...’ın, taşınmazı davalıya devretmediğini, 3. kişilere devrettiğini, davalının 3.kişilerden taşınmazı satın aldığını, ...’ın eylemlerinden sorumlu olmadıklarını, müvekkili şirketle bir bağı olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
    İlk derece mahkemesince, davacı ile davalı yüklenici arasında noter dışında adi olarak 30/12/2013 tarihli kat karşılığı inşaat yapım sözleşmesi imzalandığı, davacının sözleşme gereğince hissesinin tamamını 21/02/2014 tarihi itibariyle devrederek edimini yerine getirdiği, sözleşmede davacı arsa sahibine 1,25 daire verileceğinin belirtildiği, verilecek dairenin blok, kat ve cephe durumunun belirtilmediği, davacıya verilecek 1,25 adet dairenin bulunduğu blokta inşaatın tamamlanmadığı, inşaat seviyesinin %70 olduğu, tapunun üzerine kat irtifakı tesis edildiği, henüz kat mülkiyetinin bulunmadığı gerekçesiyle davacının tapu iptal ve tescil talebinin reddine,terditli talebi davacıya verilmesi gereken 1,25 dairenin değeri olan 307.500,00 TL tazminatın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir.
    İlk derece mahkemesi kararına taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Konya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi tarafından, ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak her ne kadar arsa sahiplerine verilecek daireler sözleşmeye göre belirlenmiş değil ise de, yüklenici elinde davacıya teslim edilebilecek daire var ise davacının daire veya bedelini istemek konusunda seçimlik hak kullanabileceğinin kabulü gerekeceği gerekçesiyle halen davalı yüklenici adına kayıtlı olduğu görülen ve davacı arsa sahibi vekili tarafından talep somutlaştırılarak tapu iptali ve tescili talep edilen 31 nolu bağımsız bölümün tapu kaydının iptali ile davacı adına tescili ile davacının 0,25 daire alacağı kaldığından ve bu konuda müspet zarar kapsamında bedel talep edilebileceğinden; bedelin tespitine ilişkin bilirkişi raporuna karşı davalı tarafın istinaf talebi bulunmadığı da nazara alınarak 61.500-TL'nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
    Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
    1-Sözleşmelerin nispiliği ilkesi gereğince sözleşme, kural olarak o sözleşmede taraf olanları bağlar. Sözleşmeden kaynaklanan uyuşmazlıklarda davanın tarafları ancak sözleşmenin taraflarıdır. Yargıtay içtihatlarında ve öğretide bu durum taraf sıfatı olarak adlandırılmaktadır.
    Taraf sıfatı, bir başka deyişle husumet ehliyeti; dava konusu hak ile kişiler arasındaki ilişkiyi ifade eder. Sıfat, bir maddi hukuk ilişkisinde tarafların o hak ile ilişkisinin olup olmadığının belirlenmesi anlamına gelir. Davacı sıfatı, dava konusu hakkın sahibini, davalı sıfatı ise dava konusu hakkın yükümlüsünü belirler. Uygulamada davacı sıfatı, aktif husumeti, davalı sıfatı ise pasif husumeti karşılayacak şekilde kabul edilmektedir. Dava konusu şey üzerinde kim ya da kimler hak sahibi ise, davayı bu kişi veya kişilerin açması ve kime karşı hukuki koruma isteniyor ise o kişi veya kişilere davanın yöneltilmesi gerekir. Bir kimsenin davacı veya davalı sıfatına sahip olup olmadığı tıpkı hakkın mevcut olup olmadığının tayininde olduğu gibi maddi hukuka göre belirlenir. Taraf sıfatı bu anlamda, def'i değil itiraz niteliğinde olup; taraflarca süreye ve davanın aşamasına bakılmaksızın her zaman ileri sürülebileceği gibi taraflar ileri sürmemiş olsalar bile mahkemece re'sen nazara alınmalıdır.
    YHGK'nın 27.11.2013 gün ve 2013/439 Esas ve 2013/1595 Karar sayılı kararında da vurgulandığı üzere; bir davada taraf olarak gösterilen kişiler, taraf ve dava ehliyetine ve davayı takip yetkisine sahip olsalar bile, bu kişilerden birinin o davada gerçekten davacı veya davalı sıfatı yoksa, dava konusu hakkın esasına ilişkin bir karar verilemez. Dava sıfat yokluğundan (husumetten) reddedilir.
    Bir sübjektif hakkı dava etme yetkisi (dava hakkı) kural olarak o hakkın sahibine aittir. Bu nedenle, o hakka ilişkin bir davada davacı olma sıfatı (aktif husumet ehliyeti) da o hakkın sahibine aittir. Bir sübjektif hak kendisinden davalı olarak istenebilecek olan kişi, o hakka uymakla yükümlü (borçlu) olan kişidir (pasif husumet ehliyeti).(Kuru Baki/Arslan Ramazan/Yılmaz Ejder, Medeni Usul Hukuku, 22. Baskı, Ankara 2011, s. 234; Ejder Yılmaz, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Şerhi, Ankara 2012, s. 530; Abdurrahim Karslı, Medeni Muhakeme Hukuku Ders Kitabı, 2. Bası, İst. 2011, s. 311- 312).
    Somut olayda dava, adi yazılı kat karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Davacı sözleşmeyi imzalayan arsa sahiplerinden birisi, davalı ise yüklenicidir.
    30.12.2013 tarihli adi yazılı kat karşılığı inşaat sözleşmesinde davacı ... ve dava dışı ... arsa sahibi sıfatıyla yer alırken, davalı şirket ise yüklenici konumundadır. İş bu tapu iptal ve tescil istemli dava sözleşmeyi arsa sahibi sıfatıyla imzalayan ... tarafından açılmıştır.
    Davanın, sözleşmeyi imzalayan taraflar tarafından birlikte açılması zorunlu olduğundan, mahkemece davacıya makul ve bir süre verilerek sözleşmeyi imzalayan diğer arsa sahibi ...’un açılan davaya muvafakatının alınmasının temini; şayet muvafakat verilmezse davacı tarafından dava dışı ... hakkında işbu dava ile birleştirme talepli dava açılması ve bu suretle taraf teşkili sağlandıktan sonra işin esasına girilip, davanın sonuçlandırılması gerekir. Belirtilen şekilde taraf teşkili sağlanmadığı takdirde sözleşmeyi imzalayanlardan birisi tarafından açılan davanın dinlenme imkânı bulunmadığı gözetilerek aktif dava ehliyeti yokluğu nedeniyle açılan davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, bu nedenle kararın resen bozulması gerekmiştir.
    2-Bozma nedenine göre davalı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle Konya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesinin yeniden esas hakkında verdiği karar usul ve yasaya aykırı görüldüğünden BOZULMASINA, Konya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi Kararının KALDIRILMASINA, 2 numaralı bentte açıklanan sebeple bozma nedenine göre davalı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz edene iadesine, HMK'nun 373/2. maddesi gereğince dosyanın Konya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesine GÖNDERİLMESİNE, 11.10.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

    Hemen Ara