Esas No: 2003/4-184
Karar No: 2003/186
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2003/4-184 Esas 2003/186 Karar Sayılı İlamı
Ceza Genel Kurulu 2003/4-184 E., 2003/186 K.
"İçtihat Metni"
Tehdit, etkili eylem ve sövme suçlarından sanık Salih"in TCY.nın 456/4, 81/1, 647 sayılı Yasanın 4; TCY.nın 19171, 81/1, 647 sayılı Yasanın 4; TCY.nın 482/3, 81/1, 647 sayılı Yasanın 4 ve TCY.nın 72. maddeleri uyarınca 740.300.420 lira ağır para cezasıyla cezalandırılmasına, bu cezasının 647 sayılı Yasanın 6. maddesi uyarınca ertelenmesine ilişkin (Tekirdağ Asliye Ceza Mahkemesi)nce 26.9.2001 gün ve 318-962 sayı ile verilen kararın sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay Dördüncü Ceza Dairesince 19.3.2003 gün ve 16956-1393 sayı ile;
"1- ...........
2- .........
3- ...........
4- Yaralama suçundan verilen ceza tekerrür nedeniyle 1/6 oranında artırılırken 10 gün yerine 18 gün biçiminde fazla miktarda artırım yapılması,
5-..." isabetsizliğinden hükmün bozulmasına karar verilmiştir, Yargıtay C.Başsavcılığı ise 23.5.2003 gün ve 165984 sayı ile; "Sanık Salih, Tekirdağ Sulh Ceza Mahkemesinin 13.12.1999 tarih ve 1653/1497 sayılı 10.5.2000 tarihinde infaz edilen ceza kararnamesi ile 3167 sayılı Çek Yasası"nın 13. maddesi gereğince 90.000.000 TL. ağır para cezasına mahkum olmuş, bu mahkumiyeti nedeniyle de cezasında tekerrür nedeniyle artırım yapılmıştır.
Sanık hakkında Tekirdağ Sulh Ceza Mahkemesince 673/573, 382/394 sayılı ceza kararnameleri ile tayin olunan kesin nitelikli cezaları yanında, aynı mahkemece bir kısmı kesin olmak üzere tayin olunan 740/804, 1224/1369, 779/515 sayılı kararlara konu cezaları da bulunmakta olup, bu cezaları ise ertelenmiştir. Belirtilen cezaların tecil edilmiş olması nedeniyle, ayrıca ceza kararnamesi ile tayin olunanların da miktar yönünden kesinlikleri nedeniyle tekerrüre esas alınmadıkları ve mahkemece en ağır cezanın tekerrüre esas alınarak uygulama yapıldığı anlaşılmıştır.
Mahkemece tekerrüre esas alınan 1653/1497 sayılı karara konu ceza, 3167 sayılı Yasanın 13/1 maddesine dayalıdır. Anılan maddede 26.2.2003 tarih ve 4814 sayılı Yasa ile değişiklik yapılmış ise de, bu durum aynı suçun mevzuatta muhafazası ve geçmiş mahkumiyetin infazı karşısında olayda sonuca etkili değildir. Ancak 3167 sayılı Yasanın 13/1. maddesi uyarınca ceza uygulanırken TCY.nın 119/5. maddesindeki üst haddin gözetilmediği ve bu şekilde tayin olunan cezanın tekerrüre esas alındığı anlaşılmıştır. Mahkemece ceza kararnamesi ile tayin olunan ceza, tekerrüre esas alındığı gibi, bu uygulama sırasında da TCK"nun 81/3. maddesi gözetilmemiştir.
itiraz nedeni incelendiğinde ise;
CMUK.nun 305. maddesinde kesin nitelikte olan cezalar sıralanmıştır. 305. maddenin 1. fıkrasının 3. bendinde ise "Bu Kanun ile sair kanunlarda kesin olduğu yazılı bulunan hükümler temyiz olunamaz" hükmü mevcut olup; aynı maddenin son fıkrasında ise, bu şekilde verilen cezaların tekerrüre esas alınamayacağı belirtilmiştir.
CMUK.nun 305. maddesinin 1. fıkrasının 3. bendinde yer alan "kesin" ibaresi, "temyiz olunamama" anlamındadır. Bu nedenle, miktar yönünden kesinlik sınırının üzerinde de olsa ceza kararnamesine karşı temyiz yolu açık olmadığından, bu şekilde verilen cezalar tekerrüre esas alınamaz.
CMUK.nun 389. maddesinde, ceza kararnamesine karşı itiraz yolunun açık olduğu belirtilmiştir. Ceza kararnamesine itiraz edildiğinde ise, itiraz üzerine verilen kararlar CMUK.nun 390/son maddesi yollamasıyla 303. madde gereğince kesindir, itiraz üzerine, duruşma açılarak davanın sonuçlandırılması durumunda ise, bu şekilde verilen karar dahi kesin olup temyiz incelemesine tabi değildir. Yüksek ikinci CD"nin 30.5.2001 tarih ve 5474 esas sayılı kararı da bu doğrultudadır.
Yüksek Dördüncü CD"nin kararındaki görüş benimsenecek olursa, dolaylı sonucu olarak ceza kararnamesine itiraz üzerine verilen kararların (CMUK.nun 303. maddesi uyarınca) kesin olması karşısında, bu şekildeki kalırlar (CMUK.nun 305/1. maddenin 3. bendi kapsamında değerlendirilerek) tekerrüre esas alınamayacak; ancak haklarında itiraz yolu açık olarak verilip itiraz edilmeyen kararlar ise (CMUK. 389. maddesi uyarınca) kesin olmadıklarından, tekerrüre esas alınacaklardır. Bu husus açık bir çelişki yaratmaktadır.
CMUK. Sistematiği gözetildiğinde TCY"na hakim olan ilkeler ışığında, ceza kararnamesi ile tayin olunan ceza tekerrür uygulamasına esas alınamaz. Yüksek ikinci CD"nin 29.4.2002 tarih ve 16557/7549 sayılı; Yüksek altıncı CD"nin 22.11.2001 tarih ve 14649/14314 sayılı; Yüksek Yedinci CD"nin 4.11.2002 tarih ve 15923/15283 sayılı gibi bir çok yargı kararlarında da, ceza kararnamesi ile tayin olunan cezaların tekerrür uygulamasında dikkate alınamayacağı ifade edilmiştir. Yüksek Onbirinci CD"nin 28.11.2002 tarih ve 5936/9537 sayılı kararında ise, ceza kararnamesinin tekerrüre konu edilebileceği vurgulanmıştır. Doktrinde bu konuda görüş beyan eden Kunter (İstanbul 1987) tekerrür hükümlerinin uygulanamayacağını, Ali Karagülmez ise tez çalışmasında uygulanabileceğini ileri sürmektedir.
Yukarıda açıklandığı üzere, temyiz yolunun kapalı olması nedeniyle, ceza kararnamesi ile tayin olunan cezaların tekerrüre esas alınması mümkün olmamakla, sanık hakkında bu nedenle tehdit, yaralama ve sövme suçlarından hüküm kurulurken cezasından artırım yapılmaması gerekmektedir." Görüşüyle itiraz yasa yoluna başvurarak Özel Daire kararının (4) numaralı bendinin karardan çıkartılmasını talep etmiştir.
Dosya Birinci Başkanlığa gönderilmekle Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü.
Sanığın, trafik kazası nedeniyle tartıştığı yakınana karşı etkili eylem, hakaret ve tehdit suçlarını işlediği kabul edilerek cezalandırılmasına karar verilmiş ve tayin olunan cezalar tekerrür hükümleri uygulanarak artırılmıştır.
Dosyadaki bilgi ve belgelere göre, Yerel Mahkemece sanık hakkında tekerrür hükümlerinin uygulanmasında esas alman karar, Tekirdağ Sulh Ceza Mahkemesinin 13.12.1999 gün ve 1653-1497 sayılı, 3167 sayılı Yasanın 13/1, TCY.nın 119. maddeleri uyarınca 90.000.000 lira ağır para cezasına ilişkin ceza kararnamesi olup, bu kararnamenin itiraz edilmemesi nedeniyle 7.2.2000 tarihinde kesinleştiği ve 10.5.2000 tarihinde de infaz edildiği anlaşılmaktadır. Yerel Mahkemenin tekerrür hükmünü uygulaması Özel Dairece yapılan temyiz incelemesinde yasaya uygun görülerek bozma nedeni sayılmamış, ancak Yargıtay C.Başsavcılığı, ceza kararnamesi ile tayin olunan cezaların tekerrür hükümlerinin uygulanmasında esas alınamayacağından bahisle itiraz yasa yoluna başvurmuştur.
Görüldüğü gibi Özel Daire ile Yargıtay C.Başsavcılığı arasındaki uyuşmazlık, ceza kararnamesi ile tayin olunan cezaların tekerrür hükümlerinin uygulanmasında nazara alınıp alınamayacağının belirlenmesi noktasında toplanmaktadır.
Yerleşmiş yargısal kararlarda kabul edildiği üzere, tekerrürden dolayı cezanın artırılabilmesi için; önceki bir cürüm nedeniyle verilen hükmün konusu olan cezanın tamamen çekilmiş olması veya bu cezanın yasal nedenlerden biri ile düşmüş bulunması, ikinci bir cürmün işlenmiş olması ve önceki mahkumiyetin çekilmesi veya düşmesiyle yeni cürmün işlenmesi arasında belli bir sürenin geçmiş bulunması gerekmektedir.
CYUY.nın 305. maddesinde ise, "Ceza Mahkemelerinden verilen hükümler temyiz olunabilir. Ancak, onbeş sene ve ondan yukarı hürriyeti bağlayıcı cezalar ile ölüm cezalarına ait hükümleri hiçbir harç ve masrafa tabi olmaksızın Yargıtayca re"sen tetkik olunur.
1. İkimilyon liraya kadar (ikimilyon dahil) para cezalarına dair olan hükümler,
2. Yukarı sınırı onmilyon lirayı geçmeyen para cezasını gerektiren suçlardan dolayı verilen beraat hükümleri,
3. Bu Kanun ile sair kanunlarda kesin olduğu yazılı bulunan hükümler, temyiz olunamaz.
Bu suretle verilen hükümler tekerrüre esas olmaz. Ancak haklarında 343. madde hükümleri dairesinde Yargıtaya başvurulabilir." Hükmü yer almaktadır.
Bu yasa maddesi ile temyize tabi hükümler belirlenmiş ve temyize tabi olmayan hükümler hakkında ise, olağanüstü bir yasa yolu olan yazılı emir yoluna başvurulabileceği ve tekerrüre esas alınamayacağı esası getirilmiştir. Yine yerleşmiş yargısal kararlarda belirtildiği üzere, bu yasa maddesinin uygulanmasında, Yargıtay yolunun açık olduğu hükümler, ittihaz edildikleri anda kesin hüküm etkisini taşımadıklarından yukarıda sayılan diğer koşulların da gerçekleşmesi halinde tekerrüre esas alınacaklardır.
Sulh Ceza Hakiminin ceza kararnamesi ise, genel yargılama kurallarından farklı kuralları bulunan, kendine özgü hızlandırılmış bir yargılama yöntemidir. Bu yargılamanın en önemli özelliği, sanık davet edilip sürgüsü yapılmadan ve kanıtlar ortaya konulup tartışılmadan, evrak üzerinden karar verilmesidir. Bir başka anlatımla duruşma açılarak yüz yüze yargılama yapılmadan, mevcut kanıtlarla yetinilmek suretiyle dosya üzerinden karar verilmektedir. Bu yolla basit işlerin çabuk çözümlenmesi, mahkemelerin iş yüklerinin hafifletilmesi, basit suçların yargılamalarının hızlı bir şekilde sonuçlandırılması amaçlanmıştır. (Doç.Dr.A.Önder, Sulh Ceza Hakiminin Ceza Kararnamesi, sh. 3 vd.; Prof.N.Centel-Yrd.Doç.H.Zafer, Ceza Muhakemesi Hukuku, sh. 663 vd.) Ceza kararnamesi ile verilen kararlar temyiz yasa yoluna değil, CYUY.nın 390. maddesi gereğince itiraz yasa yoluna tabidir, itiraz edilmeyen veya süresinde yapılan itirazın reddedilmesi halinde kesinleşen ceza kararnameleri, son karar niteliğini aldığından hükmün sonuçlarını doğuracak, infaz edilecektir. Bu kararlar için kesinleştiklerinde yazılı emir yasa yoluna başvurulması olanaklıdır.
Bu belirlemeler ışığında yerleşmiş yargısal kararlarda, temyiz yasa yoluna tabi olmayan kararların tekerrüre esas alınamayacağı, dolayısıyla da ceza kararnamesi ile verilen cezaların da tekerrüre esas olamayacağı kabul edilmiştir. Öğretide de Prof. Nurullah Kunter ve Prof. Feridun Yenisey, Ceza Muhakemesi Hukuku adlı eserlerinde, ceza kararnameleri temyiz edilemediklerinden tekerrüre esas olamayacaklarını belirtmişlerdir (11. Bası, sh. 869). O halde Yerel Mahkemece sanık hakkında daha önce ceza kararnamesi ile verilip infaz edilmiş cezanın tekerrüre esas alınması isabetsiz olup, haklı nedenlere dayanan Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının kabulüne karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan iki Kurul Üyesi ise, "Ceza kararnamesi ile verilen kararlar, hükmün bütün sonuçlarını taşımakta ve infaz edilmektedir. Açılan bir kamu davasında kanıtların hüküm vermeye yeterli olması halinde yasada sayılan koşullara uygun olarak hakimin ceza kararnamesi düzenlemesi olanaklıdır. Ancak, ceza kararnamesi düzenlemek veya duruşma açmak hakimin takdirinde olup, bu takdire dayalı olarak verilen kararlardan birinin tekerrüre esas alınarak diğerinin alınmaması eşitlik ilkesine aykırı olacaktır. Aynı nitelikte suç işleyen kişiler arasında bu şekilde eşitsizlik yaratılması, ceza adaletine olan güveni de sarsacak niteliktedir. Kaldı ki, CYUY.nın 305/son maddesinde yer alan hüküm, hakkında temyiz yasa yoluna başvurulması olanağı bulunmayan kararlar ile ilgili olup, aynı Yasanın 390. maddesinde yer alan ceza kararnamelerine karşı itiraz yasa yoluna başvurulabileceğine ilişkin hüküm karşısında, ceza kararnamelerinin tekerrüre esas alınamamasında gerekçe oluşturamayacağı açıktır. Bu nedenle ceza kararnamesi ile verilen cezaların tekerrüre esas alınmaları gerektiğinden, Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının reddine karar verilmelidir." Görüşüyle karşı oy kullanmışlardır.
Sonuç : Açıklanan nedenlerle, Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının (KABULÜNE), Yargıtay Dördüncü Ceza Dairesinin 19.3.2003 gün ve 16956-1393 sayılı kararından (4) nolu bölümünün çıkartılmasına, bozma nedenlerine, "Sanık hakkında Tekirdağ Sulh Ceza Mahkemesince 13.12.1999 gün ve 1653-1497 sayılı ceza kararnamesi ile verilen önceki cezanın tekerrüre esas alınamayacağı nazara alınmadan fazla ceza tayin edilmesi" nedeninin de eklenmesine, dosyanın yerine gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına tevdiine, 10.6.2003 günü oyçokluğu ile karar verildi.