Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2004/6MD-210 Esas 2004/231 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2004/6MD-210
Karar No: 2004/231

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2004/6MD-210 Esas 2004/231 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu 2004/6MD-210 E., 2004/231 K.

Ceza Genel Kurulu 2004/6MD-210 E., 2004/231 K.

  • GÖREVDE YETKİYİ KÖTÜYE KULLANMAK
  • KAMUSAL İDDİA MAKAMI
  • 765 S. TÜRK CEZA KANUNU (MÜLGA) [ Madde 244 ]
  • 765 S. TÜRK CEZA KANUNU (MÜLGA) [ Madde 80 ]
  • 2797 S. YARGITAY KANUNU [ Madde 28 ]
  • "İçtihat Metni"

    Sanık Sadık G......."nın resmi evrakta sahtecilik ve irtikaba kalkışmak suçlarının sübuta ermediği ve bu suçların yasal öğelerinin de oluşmadığı kabul edilerek beraatına; sanığın, bacanağı Şinasi adına zilyetlik payının satın alınması, karşılığının bir bölümünün ödenmesine de aracılık ettiği taşınmazlarla ilgili olarak Gökçeada Asliye Hukuk Mahkemesinin 1994/109, 1998/53 ve 54 esas sayılı davalarda hakimin reddi ve çekilme nedenleri gerçekleştiği halde duruşma ve keşiflerini yapıp anılan davacıyı kayırma fikriyle yasaya ve hukuka aykırı karar ve hüküm verdiği sübuta erdiğinden eylemine uyan TCY.nın 244, 80, 59, 647 sayılı Yasanın 4 üncü maddeleri uyarınca sonuç olarak 435.000 TL. ağır para cezası ile cezalandırılmasına ve 2 ay 27 gün süreyle memuriyetten yoksun kılınmasına, bu cezanın 4616 sayılı Yasanın 4758 sayılı Yasa ile düzenlenen 1. maddesinin 4. bendinin 3. paragrafı uyarınca dava zamanaşımı süresince erte-lenmesine ilişkin Yargıtay 6. Ceza Dairesince 11.09.2003 gün ve 13044-6298 sayı ile verilen kararın sanık vekili ile katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay Ceza Genel Kurulunca 20.01.2004 gün ve 257-10 sayı ile sonuç olarak Özel Daire kararının;

    1- (2) nolu bendinde yer alan ve sanığın görevde yetkiyi kötüye kullanmak suçundan beraatına ilişkin hükmünün, TCY.nın 102/4 ve 104/2. maddeleri gereğince suç ve inceleme tarihleri arasında dava zamanaşımının gerçekleşmesi nedeniyle bozulmasına, bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden CYUY.nın 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak bu suça ilişkin kamu davasının gerçekleşen zamanaşımı nedeniyle ortadan kaldırılmasına,

    2- (4) nolu bendinde yer alan ve sanığın TCY.nın 244 ve 80. maddeleri uyarınca ceza-landırılmasına ilişkin hükmünün, eylemin resmi evrakta sahtekarlık suçuna uyduğu nazara alın-madan suç niteliğinin belirlenmesindeki yasaya aykırılık nedeniyle bozulmasına,

    3- (1) nolu bendinin (b) alt bendinde yer alan ve sanığın resmi evrakta sahtekarlık suçundan beraatına ilişkin hükmünün, sanığın resmi evrakta sahtekarlık suçundan cezalandırılması yerine beraatına karar verilmesi yasaya aykırı olduğundan bozulmasına,

    4- (1) nolu bendinin (c) alt bendinde yer alan ve sanığın resmi evrakta sahtekarlık suçundan beraatına ilişkin hükmünün, sanığın resmi evrakta sahtekarlık suçundan cezalandırılması yerine beraatına karar verilmesi yasaya aykırı olduğundan bozulmasına,

    5- (1) nolu bendinin (a) alt bendinde yer alan ve sanığın resmi evrakta sahtekarlık suçundan beraatına ilişkin hükmünün, sanığın resmi evrakta sahtekarlık suçundan cezalandırılması yerine beraatına karar verilmesi yasaya aykırı olduğundan bozulmasına,

    6- (3) nolu bendinde yer alan ve sanığın irtikaba kalkışmak suçundan beraatına ilişkin hükmün onanmasına karar verilmiştir.

    Yargıtay 6. Ceza Dairesi bozma kararından sonra yaptığı yargılama sonucunda 07.10.2004 gün ve 4229-11518 sayı ile;

    "...Gökçeada Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 1995/87 (bozmadan sonra 1998/54), 1995/88 (bozmadan sonra 1998/53) esas sayılı davalarında da; davalılar Maliye ve yargılama aşamasında davaya katılan Kanuni Sultan Süleyman Han Vakfı vekillerince; dava konusu yerlerin mer"a olduğu, sit alanı içerisinde kaldığı, Sultan Süleyman Han Vakfı vakfiyesi kapsamında bulunduğu savunulduğu halde, 238 parsel sayılı mer"a krokisi, 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yasası"nın 51 ve devamı maddelerine göre Koruma Kurulu"nun dava konusu yerle ilgili kararı ve krokisi, vakıfname getirtilmeden ve dolayısı ile uygulanmadan yapılan keşfe ve röper noktaları içermediğinden uygulanma niteliğinden yoksun bilirkişi rapor-krokisine dayanarak hukuka ve yasaya aykırı biçimde davaları kabul ve bacanağı Şinasi Karaca yararına taşınmaz-ların tapuya tescilleri yolunda hükümler kurduğu,

    İddianame, yargılamanın gerekliliği ve görevsizlik kararlarında belirtilmemiş olmakla birlikte; sanığın ayrıca bacanağı Şinasi Karaca"nın davacı olduğu Gökçeada Sulh Hukuk Mahkemesi"nin 1995/12 ve 13, Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 1995/86, 93, 107, 108, 1996/71 esas sayılı davalarının yargılamalarını da yapıp, Sulh Hukuk Mahkemeleri davalarında görevsizlik kararı, Asliye Hukuk Mahkemesi davalarında da Şinasi Karaca yararına tescil hükümleri verdiği, bunlardan 1995/86, 93 ve 108 esas sayılı davaların Yargıtay 8. Hukuk Dairesi"nce belirtilen ne-denlerle hukuka aykırılıktan bozulduğu,

    Sanık tarafından anılan dava dosyalarıyla ilgili işlem ve kararlarda; gerek biçim ve gerekse içerik bakımından bir sahteciliğin sözkonusu olmadığı,

    Böylece sanığın kayırma duygusuyla ve zincirleme biçimde yasaya aykırı işlemler yaptığı,

    ....

    Sanık hakkında ayrıca; Gökçeada Asliye Hukuk Mahkemesi"nin; (a) 1996/131 esas sayılı davasında 26.10.1994 günlü keşifte yerel bilirkişi İlia B…

    …… ve elmenlik tanığı Haralambo V…

    …… bulunmadıkları halde, var göstermek ve onların ağzından görüş yazdırmak ve sonradan adliyede imzalarını tamamlatmak; (b) 1997/27, 28 ve 30 esas sayılı davalarda 30.5.1997 günü keşfe gidilmesine karşın, bilgisayarla keşif tutanakları yazdırıp adliyede imzalatmak; (c) aynı mahkemenin kimi dava dosyalarında sit alanının belirlenmesine ilişkin keşiflere gitmediği halde, adliyede gitmiş gibi tutanaklar düzenletmek; suretiyle resmi belgede sahtecilik yaptığı ileri sü-rülerek cezalandırılması istemiyle kamu davası açılmış ise de,

    Gökçeada Asliye Hukuk Mahkemesince dava konusu edilenler dahil olmak üzere tüm keşiflerin; mahkeme heyeti, ziraat ve fen bilirkişileri, yerel bilirkişi, elmenlik tanığı, taraf vekillerinin de katılımıyla yapıldığı,

    Kimi keşiflerde daktilonun arızalanması, işlerin çokluğu gibi nedenlerle mahkemece ve bilirkişilerce gerekli ölçümler yapılıp gerekli notlar alındıktan sonra, tutanakların, keşif yerine yakın bir kamu kurumundaki bilgisayarla veya adliyeye dönülerek burada düzenlendiği veya benzer ve seri keşifler için önceden çoğaltılmış veya fotokopi biçiminde hazırlanan tutanakların o davaya ilişkin bölümü keşifte doldurularak, hazır bulunanların imzalarının tamamlatıldığı;

    İmzaların gerçek ve adı yazılı kişilere ait bulunduğu;

    Hazine temsilcisi Avukat A.Nadir T....."in açıklamaları, Şenol Y…

    ….., Salih K…

    ……, Yüksel Y…

    …., Nurettin Y…

    …., Bilal T…

    …., Bülent Y…

    ….., Harun Y…

    ….., Vangel P…

    …., Nikola K…

    ….."nin antlı tanıklıkları, İlia B…

    ….. ile Haralambo V…

    ….."in mahkeme önündeki anlatımları, bunlardan; Nurettin Y…

    …., Harun Y…

    …., Nikola K…

    ….., Şenol Y…

    …., Haralambo V…

    ……"in dilekçeleri içerikleri ve tüm dosya kapsamıyla anlaşılmış;

    Sanığa yükletilen sahtecilik suçlarının sübuta ermediği ve yasal ögelerinin de oluşmadığı vicdani kanısında birleşildiğinden, önceki hükümde direnilmesine karar verilmiştir" gerekçesiyle önceki hükümde direnmiştir.

    Bu kararın da sanık ve vekili, katılan vekili ile Yargıtay C.Başsavcılığı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya Birinci Başkanlığa gönderilmekle okunup, konu müzakere edilmiş ve açıklanan karara varılmıştır.

    CEZA GENEL KURULU KARARI

    Hakim olan sanık, göreve ilişkin suçlar nedeniyle Yargıtay"ın ilgili Ceza Dairesinde yargılanarak resmi evrakta sahtecilik suçundan beraat etmiş ve kayırma fikriyle yasaya ve hu-kuka aykırı karar vermek suretiyle görevde yetkisini kötüye kullanmak suçundan mahkûm olmuştur.

    Sanık ve vekilinin, katılan Hazine vekilinin ve Yargıtay C.Başsavcılığının süresi içinde usulüne uygun biçimde açtığı temyiz davaları üzerine Yargıtay Ceza Genel Kurulunda esasa ilişkin incelemeye geçilmeden önce Kurul Başkanı"nın, Yargıtay Ceza Dairesinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla yürüttüğü yargılamada iddia makamının Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca temsil edilmiş olmasının, temyiz yargılaması sırasında tebliğname düzenlenmesi zorunlu-luğunu ortadan kaldırmayacağını belirterek bu hususu ön sorun olarak gündeme getirmesi üze-rine, Yargıtay İç Yönetmeliğinin 27. maddesi uyarınca bu konu öncelikle ele alınıp incelenmiştir.

    Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 30.11.2004 gün ve 188-212 sayılı kararında ayrıntılı olarak açıklandığı üzere;

    Temyiz mahkemesi nezdinde bulunan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, Yargıtay"ın istisnaen ilk derece mahkemesi olarak görev yaptığı hallerde veya Yüce Divan"da yürütülen yargılamalarda, kamusal iddia makamı sıfatıyla muhakemenin tarafı olup, bu yönüyle kendisine tanınan yetkiler ve yüklenen görevler, Yargıtay dışındaki birinci derece mahkemelerinde du-ruşmalara katılan Cumhuriyet savcılarının görev ve yetkilerinden farklı değildir. Bu sonuç, gö-revin niteliğinden doğmaktadır.

    Yargıtay"ın temyiz muhakemesine ilişkin yargılama faaliyetlerinde ise; Cumhuriyet Baş-savcılığının özel bir durumu ve görevi vardır. Şöyle ki, temyiz edilen hükümlere ilişkin olarak, tarafların istekleri ile bağlı olmaksızın, Yargıtay Yasasının 28. maddesinde öngörülen ayrık hal dışında, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına dosyayı gerek usul işlemleri ve gerekse esas yö-nüyle tümüyle inceleyip gördüğü hukuka aykırılıklara işaret ederek, temyiz yargılaması yapacak olan Yargıtay"ın ilgili ceza dairesi veya Ceza Genel Kuruluna yönelik olarak kamu adına iddia ve görüş bildirme görevi bulunmaktadır. Dosyanın doğruca Başsavcılığa gönderilmesinin başlıca nedeni de budur. Cumhuriyet Başsavcılığı bu mütalaasını "tebliğname"sinde bildirir ve dosyayı tebliğname ile birlikte, görev itibariyle yetkili olan Daireye veya Kurula verir. Tebliğname, hükmü temyiz etmiş olmaları veya aleyhlerine görüş içermesi durumunda sanık veya müdafiine, katılan, şahsi davacı veya vekillerine CYUY.nın 316. maddesi uyarınca tebliğ edilir. Bunlar da isterlerse Cumhuriyet Başsavcılığının görüşüne yedi gün içinde cevap verebilirler.

    Kamusal iddia makamının ilk derece ve temyiz muhakemelerindeki yetki ve işlevleri birbirinden farklıdır. Yargıtay"ın istisnaen ilk derece yargılaması yaptığı hallerde, Yargıtay yanında kurulmuş bir Başsavcılık örgütü olmasının zorunlu sonucu olarak, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı olay yargılaması sırasında duruşmaya katılarak iddia makamını temsil edecek, gerekli gördüğünde hükmü temyiz edebilecek veya sanığın temyizine karşı cevap verebilecektir. Bu tür bir yargılama sonunda verilen hükme karşı temyiz yoluna gidildiğinde ise, yeni ve ba-ğımsız bir evreyi oluşturan temyiz davası yönünden bu kez Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının temyiz denetimine ilişkin, öncekinden bağımsız kamusal denetime dayalı iddia görevi baş-layacaktır.

    Birinci derece mahkemesi hükmünün, temyiz denetimi sırasındaki kamusal iddia görevi açısından ele alınıp değerlendirilmesi anlamına gelen ve yöntemi ile sonuçları tamamen farklı olan bu görev ise, tebliğname düzenlenmesi suretiyle yerine getirilecektir. Hem olay yargılaması hem de temyiz denetimi sırasında kamusal iddia makamının Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından temsil ediliyor olması, öncekiyle irtibatlı olsa dahi bağımsız ve farklı mahiyet arz eden temyiz davasında tebliğname düzenleme ve görüş bildirerek yasa yararına üst inceleme ma-kamını aydınlatma hak ve yetkisini gereksiz ve yararsız hale düşürmemektedir.

    Kuşkusuz, kamu adına iddia bakımından, duruşmada, temyiz dilekçesinde veya sanığın temyiz başvurusuna cevap verilirken belirtilen görüş ve düşünceler ile, tebliğnamede ortaya konulan düşünce ve görüşler arasında örtüşmeler olabileceği gibi, ayrılmalar da olabilecektir.

    Temyiz denetimi sırasında tebliğname düzenlenmesi zorunluluğunun tek istisnası, 2797 sayılı Yargıtay Yasasının 28. maddesine 5219 sayılı Yasa ile eklenen son fıkrada belirtilmiştir. Sisteme yeni girmiş olan bu norma göre; sadece kabahat nev"inden suçlara ilişkin hükümlerin temyiz incelemesi tebliğname düzenlenmeksizin yapılabilecektir.

    Yargıtay C.Başsavcılığının öncekinden farklı bir dava niteliğindeki temyiz yargılamasında denetimsel gözetimi ifa etmesine ve inceleme merciini aydınlatmasına gerek olmadığı ileri sürülmemelidir. Şayet yasakoyucu, birinci derece yargılaması olarak Yargıtayda görülen bir dava nedeniyle verilen hükmün temyizi halinde tebliğname düzenlenmesi zorunluluğunu da kaldırmak istese idi, bu konuda açık bir irade sergileyeceği tartışılmazdır. Böyle bir norma yer verilmemesi, anılan türden temyiz davalarında yasakoyucunun tebliğname düzenlenmesini zorunlu saydığını göstermektedir.

    O halde, birinci derece mahkemesi sıfatıyla davayı sonuca bağlayan Yargıtay 6.Ceza Dairesi hükmünün temyiz yasa yoluyla Ceza Genel Kurulunda incelenebilmesi için öncelikle Yargıtay C.Başsavcılığı tarafından tebliğname düzenlenmesi zorunlu bulunduğundan, bu eksikliğin giderilmesi için dosyanın Yargıtay C.Başsavcılığına gönderilmesine karar verilmelidir.

    SONUÇ : Açıklanan nedenlerle, temyiz davası nedeniyle tebliğname düzen-leyerek kamu adına iddia ve görüş bildirmesi bakımından dosyanın Yargıtay C.Başsavcılığına GÖNDERİLMESİNE, 28.12.2004 günü oybirliği ile karar verildi.

    Hemen Ara