Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2022/3399 Esas 2022/4701 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
6. Hukuk Dairesi
Esas No: 2022/3399
Karar No: 2022/4701
Karar Tarihi: 12.10.2022

Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2022/3399 Esas 2022/4701 Karar Sayılı İlamı

6. Hukuk Dairesi         2022/3399 E.  ,  2022/4701 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi

    - K A R A R -

    Şikayetçi vekili, İzmir 23. İcra Müdürlüğü'nün 2011/1996 Esas sayılı dosyasından yapılan 21.03.2014 tarihli sıra cetvelini 01.04.2014 tarihinde tebliğ aldıklarını, sıra cetvelinin yapıldığı dosyada müvekkilin alacaklı olup, birinci sırada yer verildiğini, ancak dosya borcunun eksik hesaplandığını ve satışın dayanağı olan İzmir 5. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2008/407 Esas, 2010/257 Karar sayılı ilamından kaynaklanan dosya masrafı ve yargılama giderlerinden olan ücreti vekaletin borç hesabına dahil edilmediğini, ilgili taşınmazın bu tasarrufun iptali kararına dayanılarak satılması nedeniyle borç hesabına eklenmesi gerektiğini, ayrıca satış tarihindeki borç hesabı yapıldıktan sonra bu paranın nemasının da dosyaya verilmesi gerektiği hususunda yanlışlık yapıldığını, satış tarihi itibariyle dosyanın borç hesabının satış miktarı olan 136.100,00 TL'den fazla olduğunu, bu paranın tüm nemasının da dosyaya ait olduğunu ileri sürerek, sıra cetvelindeki dosya borcunun hesabının iptalini talep ve şikayet etmiştir.
    Mahkemenin şikayetin kabulüne dair kararının şikayet olunan vekilince temyizi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 23. Hukuk Dairesinin 02.05.2016 tarih, 2016/1739 Esas, 2016/2786 Karar sayılı ilamı ile tahkikatın duruşmalı olarak yapılması ve aynı sıra cetveline ilişkin mahkemenin 2014/238 Esasına kayıtlı şikayet dosyasının birleştirilmesinin sağlanıp sonucuna göre her iki dosya yönünden karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle bozulmuştur. Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucu bozma sebebi yapılan 2014/238 Esas (Yeni esas 2015/853) sayılı dosyasının 19/04/2016 tarihinde, 21/03/2014 tarihli sıra cetvelinin usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesi ile şikayetin reddine karar verilip, kararın kesinleşmesi ile dosyaların birleştirilmesinin mümkün olmadığı, bu kesinleşmenin tarafların sıra cetvelindeki yerleri ve kendilerine ayrılan pay için de geçerli olduğu, sıra cetvelinin taraflar bakımından kesinleştiği gerekçesiyle konusuz kalan talep hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş olup, verilen kararın şikayetçi vekilince temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 2021/2121 Esas, 2022/1478 Karar sayılı ilamı ile yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.
    Bu kez Dairemiz kararına karşı, şikayetçi vekili karar düzeltme talebinde bulunmuştur.
    Şikayet, 21.03.2014 tarihli sıra cetveline ilişkin olup, şikayet edenin kendi alacak miktarının eksik hesaplandığı iddiasına dayalıdır.
    Haciz yoluyla takiplerde sıra cetveli, alacağın İİK'nın 138. maddesi uyarınca satış tarihindeki ulaştığı miktar dikkate alınarak düzenlenir. Diğer bir anlatımla, haciz konulan bir malın satış tutarı, haciz tarihindeki alacak ile satış tarihine kadar hesaplanacak fer'ileriyle takip masraflarını tazmin eder. Satış tarihi itibari ile bedeli paylaşıma konu ipotekli taşınmazın ihale tarihindeki ana para, ferileri ve takip masraflarından oluşan toplam alacak miktarının belirlenmesi gerekir.
    Mahkeme kararının gerekçesinde belirtilen ve karara dayanak yapılan aynı sıra cetveline ilişkin mahkemenin 2015/853 Esas (Eski Esas 2014/238) 2016/309 Karar sayısı ile kayıtlı şikayette, şikayetçi T. ... Bankası A.Ş tarafından şikayet olunan ... hasım gösterilerek şikayette bulunulduğu, kararın incelenmesinde; 21.03.2014 tarihli sıra cetvelinde ikinci sırada yer alan ... Bankası A.Ş’nin şikayetinin, ipotek alacağının önceliği iddiasına dayalı olarak birinci sırada olması gerektiğinden bahisle, birinci sırada yer alan ...’nın sıra cetvelindeki sırasına ilişkin olduğu, ... Bankası A.Ş’nin sıraya yönelik şikayetinin reddedildiği ve kararın kesinleştiği, anılan bu davanın sadece sıra cetvelinde yer alan alacaklı taraflar arasındaki sıraya ilişkin şikayete yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Bu kararın, taraflara ayrılan pay yönünden de 21.03.2014 tarihli sıra cetvelini kesinleştirdiği şeklinde yorumlanması, eldeki davadaki şikayetin takip konusu alacağının eksik hesaplandığı iddiasına ilişkin olduğu göz önüne alındığında, mümkün görülmemektedir.
    Bu durumda mahkemece şikayetçinin alacağının miktarı ile ilgili şikayeti konusunda bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçe ile konusuz kalan talep hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesi doğru görülmemiş; bu husus sehven gözden kaçırılarak hükmün onandığı anlaşıldığından şikayetçi vekilinin karar düzeltme isteğinin kabulüyle, Dairemizin onama kararının kaldırılarak, mahkeme kararının bu gerekçe ile bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle Dairemizin 16.03.2022 tarih ve 2021/2121 Esas, 2022/1478 Karar sayılı onama kararının kaldırılarak yerel mahkeme kararının şikayetçi yararına BOZULMASINA, peşin alınan harç ve karar düzeltme harcının istek halinde iadesine, 12/10/2022 gününde oy çokluğuyla karar verildi.


    KARŞI OY

    Davacı alacaklı vekilinin dava dilekçesinde özetle; İzmir 23.İcra Müdürlüğünün 2011/1996 sayılı dosyasından yapılan sıra cetvelini 01/04/2014 tarihinde tebliğ aldıklarını, sıra cetvelinin yapıldığı dosyada müvekkilin alacaklı olduğunu ve birinci sırada yer verildiğini ancak dosya borcunun eksik hesaplandığını, satışın dayanağı olan İzmir 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/407 Esas, 2010/257 Karar sayılı ilamından kaynaklanan dava masrafı ve yargılama giderlerinden olan ücreti vekalet borç hesabına dahil edilmediğini, ancak ilgili taşınmaz bu tasarrufun iptali kararına dayanılarak satıldığını, bu nedenle borç hesabına eklenmesi gerektiğini, ayrıca satış tarihindeki borç hesabı yapıldıktan sonra bu paranın nemasının da dosyaya verilmesinin gerektiği hususunda yanlışlık yapıldığını, bu nedenlerle dosyada satış tarihi itibariyle dosyanın borç hesabı satış miktarı olan 136.100,00 – TL den fazla olduğunu, bu paranın tüm nemasının da dosyaya ait olduğunu, dosya borcu satış bedelinden az olsa dahi hak sahibi dosyalar arasında miktara göre oranlanması gerektiğini, bu nedenlerle sıra cetvelindeki dosya borcu hesabının iptali ile yargılama giderleri ve vekalet ücretini karşı yana yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
    Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, ‘’Bu davada artık aynı taraflar arasında kesinleşen hukuki durum üzerine sıra cetvelinin iptaline karar verilmesi mümkün olmadığı gibi icra müdürü yerine geçerek sıra cetvelindeki para miktarının değiştirilmesine karar verilmesi de mümkün değildir. Tarafların ancak hak iddialarını ancak genel hükümler çerçevesinde talep etmeleri mümkündür. Bu anlatılanlar kapsamında sıra cetvelinin taraflar bakımından kesinleşmesi ile şikâyetin konusuz kaldığı’’ gerekçesiyle konusuz kalan talep hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
    Bu karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Anılan Karar Yargıtay 6. Hukuk Dairesi tarafından onanmıştır.
    Davacı vekili bu kez kararın düzeltilmesi talebinde bulunmuştur.
    Yüksek Özel Daire Sayın Çoğunluğu, ‘’Haciz yoluyla takiplerde sıra cetveli, alacağın İİK' nın 138. maddesi uyarınca satış tarihindeki ulaştığı miktar dikkate alınarak düzenlenir. Diğer bir anlatımla, haciz konulan bir malın satış tutarı, haciz tarihindeki alacak ile satış tarihine kadar hesaplanacak feri’leriyle takip masraflarını tazmin eder. Satış tarihi itibari ile bedeli paylaşıma konu ipotekli taşınmazın ihale tarihindeki anapara, ferileri ve takip masraflarından oluşan toplam alacak miktarının belirlenmesi gerekir. Mahkeme kararının gerekçesinde belirtilen ve karara dayanak yapılan aynı sıra cetveline ilişkin Mahkemenin 2015/853 Esas (Eski Esas 2014/238) 2016/309 Karar sayısı ile kayıtlı şikâyette, şikayetçi T. ... Bankası A.Ş tarafından şikayet olunan ... hasım gösterilerek şikayette bulunulduğu, kararın incelenmesinde; 21.03.2014 tarihli sıra cetvelinde ikinci sırada yer alan ... Bankası A.Ş’ nin şikayetinin, ipotek alacağının önceliği iddiasına dayalı olarak birinci sırada olması gerektiğinden bahisle, birinci sırada yer alan ...’nın sıra cetvelindeki sırasına ilişkin olduğu, ... Bankası A.Ş’ nin sıraya yönelik şikayetinin reddedildiği ve kararın kesinleştiği, anılan bu davanın sadece sıra cetvelinde yer alan alacaklı taraflar arasındaki sıraya ilişkin şikayete yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Bu kararın, taraflara ayrılan pay yönünden de 21.03.2014 tarihli sıra cetvelini kesinleştirdiği şeklinde yorumlanması, eldeki davadaki şikâyetin takip konusu alacağının eksik hesaplandığı iddiasına ilişkin olduğu göz önüne alındığında, mümkün görülmemektedir. Bu durumda mahkemece uyuşmazlığının esası incelenip sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçe ile konusuz kalan talep hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesi doğru görülmemiş; bu husus sehven gözden kaçırılarak hükmün onandığı anlaşıldığından şikâyetçi vekilinin karar düzeltme isteğinin kabulüyle, Dairemizin onama kararının kaldırılarak, mahkeme kararının bu gerekçe ile bozulması gerektiği’’ kanaatiyle mahkeme kararını oyçokluğuyla bozmuştur.
    Aşağıda açıklanan nedenlerle Yüksek Özel Daire Sayın Çoğunluğunun bozma kararına katılmıyorum.
    Dava sıra cetvelindeki sıraya itiraz davasıdır.
    Uyuşmazlık, davanın konusunun kalıp kalmadığı noktasında toplanmaktadır.
    Sıra cetveline ilişkin hükümler 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 140 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Kanunun 140. maddesine göre;
    ‘’Madde 140 - Satış tutarı bütün alacaklıların alacağını tamamen ödemeye yetmezse icra dairesi alacaklıların bir sıra cetvelini yapar.
    Alacaklılar 206 ncı madde mucibince iflas halinde hangi sıraya girmeleri lazım geliyorsa o sıraya kabul olunurlar.
    Bununla beraber ilk üç sıraya kayıt için muteber olan tarih haciz talebi tarihidir’’.
    İİK’ nun 141. maddesine göre;
    ‘’Madde 141 - Sıra cetvelinin birer sureti icra dairesi tarafından alakadarlara tebliğ edilir’’.
    Cetvele itiraz İİK’ nın 142. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre;
    ‘’Madde 142 - (Değişik madde: 03.07.1940 - 3890/1 md.)
    Cetvel suretinin tebliğinden yedi gün içinde her alacaklı takibin icra edildiği mahal mahkemesinde alakadarlar aleyhine dava etmek suretiyle cetvel mündericatına itiraz edebilir.
    Dava basit muhakeme usuliyle görülür.
    İtiraz alacağın esas ve miktarına taalluk etmeyip yalnız sıraya dairse şikâyet yoluyla icra mahkemesine arz olunur’’.
    Somut olayda, icra dosyasının incelenmesinde, alacaklı ... vekili tarafından borçlular ... Elekt. Teks. Gıda San. Tic. Ltd. Şti. ile diğer borçluları ... ... Elekt. Teks. Gıda San. Tic. Ltd. Şti. ile diğer borçluları ... ... ve Emrullah ... aleyhine örnek 10 ile 26.09.2007 tarihinde icra takibi başlatıldığı, icra müdürlüğünce düzenlenen 21.03.2014 tarihli sıra cetveli kararının itiraz eden alacaklı ... vekiline 01.04.2014 tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmıştır.
    İzmir 2. İcra Hukuk Mahkemesinin 2015/853 E., 2016/309 K. sayılı dosyasının incelenmesinde, davacının ... Bankası AŞ, davalının ..., davanın sıra cetvelindeki sıraya itiraz davası olduğu, bu dava dosyasında yapılan yargılama sonucunda, mahkemece; ‘’Somut olayda dava konusu 21/03/2014 günlü sıra cetvelinin davacı vekiline 04/04/2014 tarihinde tebliğ edildiği, davanın mahkememizde İİK' nun 142. maddesi uyarınca yasal 7 günlük süresi içerisinde açıldığı, birinci sırada davalı alacaklının İzmir 23. İcra Müd. 2011/1196 sayılı takip dosyasına, ikinci sırada da davacı alacaklının İzmir 23. İcra Müd. 2009/4467 sayılı takip dosyasına yer verildiği, kesinleşen ihale bedeli yönünden birinci sıradaki dosya alacağı ödendikten sonra kalan satış bedelinin ikinci sıradaki davacı alacaklıya ödenmesine, diğer sıradaki alacaklılara para yetmediğinden ödeme yapılmasına yer olmadığına karar verildiği, sıra cetveline gerekçe olarak satışı yapılan ... ili, ... ilçesi, ... Mah., 7029 ada, 23 parsel, 4 nolu bağımsız bölüm niteliğindeki taşınmazın borçlu ... adına kayıtlı iken davalı alacaklı ... vekili tarafından 26/09/2008 tarihinde İzmir 5 Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/407 Esas sırasında açılan tasarrufun iptali davasında verilen 27/10/2010 gün 2010/257 karar sayılı kararı uyarınca birinci sırada yer aldığı, satış tarihi itibariyle dosya alacağının 121.425,49 – TL'sinin birinci sıradaki dosya alacağına ödenmesine, satış bedelinden kalan 27.814,26 – TL’nin ise ikinci sırada bulunan davacı alacaklının 2009/4467 sayılı dosyasına ödenmesine karar verildiği, esasen bu sıra cetvelinin usulüne uygun olduğu, hangi alacakların ipotekli alacaklardan önce ödeneceğinin yasada açıkça düzenlendiği, haczin ipoteğe, ipoteğin hacze iştirak edeceğine ilişkin hüküm bulunduğu, ipoteğin tasarrufun iptali davasından önce tesis edilmiş olmakla birlikte haciz alacaklısı olan davalının tasarrufun iptali davasını kazandığı, tasarruf konusu malın borçluya aitmiş gibi haciz ve satışını isteyebileceği, satış sonucu elde edilen paradan ise alacağını alabileceği, sonradan taşınmaz üzerinde yapılan tasarrufun, iptal davası açan alacaklıya karşı hüküm ifade etmeyeceği, bu nedenle sonradan lehine ipotek tesis edilen alacaklılar ile haciz uygulayan alacaklıların iptal edilen tasarruf oranında iptal davasını kazanan alacaklıya karşı önceliği bulunmayacağı, bu durumda da davayı kazanan alacaklıya iptal edilen tasarruf oranında taşınmazı devralan kişinin verdiği ipotekle alacaklı olanlar ile sonradan haciz uygulayan alacaklılardan önce ödeme yapılması gerektiği, şikayetçi davacının rehine bağlı alacağına tasarrufun iptali davasını kazanan davalı alacaklının alacağından önceki sırada yer verilemeyeceği, bu itibarla dava konusu sıra cetvelinin usul ve yasaya uygun olduğu’’ gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği ve bu kararın kesinleştiği anlaşılmıştır.
    Bu durumda mahkeme kararında da açıklandığı üzere, aynı taraflar arasında kesinleşen hukuki durum üzerine sıra cetvelinin iptaline ve icra müdürü yerine geçerek sıra cetvelindeki para miktarının değiştirilmesine karar verilmesi mümkün değildir. Mahkemece, sıra cetvelinin taraflar bakımından kesinleşmesi ile şikâyetin konusuz kaldığı kanaatine varılarak verilen kararın Yüksek Mahkemece onanması usul ve yasaya uygundur.
    Yukarıda açıklanan tüm bu nedenlerden dolayı, davacı vekilinin, karar düzeltilmesi yönündeki talebinin reddedilmesi görüşünde olduğumdan, Sayın Yüksek Özel Dairenin bozma kararına katılmıyorum.



    Hemen Ara