Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2003/6-302 Esas 2004/24 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2003/6-302
Karar No: 2004/24

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2003/6-302 Esas 2004/24 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu 2003/6-302 E., 2004/24 K.

Ceza Genel Kurulu 2003/6-302 E., 2004/24 K.

  • ALEYHE UYGULAMA
  • HIRSIZLIK KONUSU MALIN DEĞERİ
  • 765 S. TÜRK CEZA KANUNU (MÜLGA) [ Madde 491 ]
  • 765 S. TÜRK CEZA KANUNU (MÜLGA) [ Madde 493 ]
  • 765 S. TÜRK CEZA KANUNU (MÜLGA) [ Madde 494 ]
  • 765 S. TÜRK CEZA KANUNU (MÜLGA) [ Madde 522 ]
  • 765 S. TÜRK CEZA KANUNU (MÜLGA) [ Madde 59 ]
  • "İçtihat Metni"

    Hırsızlık suçundan sanık A........ T.."un TCY"nın 493/2, 522, 59/2, 81/2. maddeleri uyarınca 2 yıl 16 ay 25 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına ilişkin Bandırma Asliye Ceza Mahkemesince 22.01.2003 gün ve 579-40 sayı ile verilen kararın sanık vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay 6. Ceza Dairesince 29.09.2003 gün ve 4928-6150 sayı ile;

    "Sanığın kastının, çalınan otomobilin mülkiyetine yönelik olduğunu gösteren kesin ve inandırıcı kanıtlar karar yerinde açıklanıp tartışılmadan, yerinde ve yeterli olmayan gerekçe ile TCK"nın 522. maddesinin aleyhe uygulanması" isabetsizliğinden hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

    Yargıtay C.Başsavcılığı ise 11.12.2003 gün ve 57572 sayı ile;

    "Yüksek 6. Ceza Dairesi Başkanlığı ile Cumhuriyet Başsavcılığımız arasında nitelikli hırsızlık suçunun oluştuğu konusunda herhangi bir görüş ayrılığı mevcut olmayıp, itiraza dayanan uyuşmazlık;

    1- TCK"nun 494/1. maddesi kapsamına giren araçların çalınmaları halinde iade iradesinin ve kul-lanım süresinin açıkça belirlenemediği durumlarda eylemin mülkiyete yönelik olup olmadığı,

    2- TCK"nun 494/1. maddesindeki şartlardan herhangi birisinin gerçekleşmemesi halinde TCK"nun 522/1. maddesinin uygulanmasında, aracın değerinin mi? Yoksa kullanım giderlerinin mi? Esas alınacağına ilişkindir.

    Suça konu olayda; sanık müştekiye ait olan ve park halinde bulunan aracı geceleyin saat 22.30 sıralarında kapısını tornavida ile esnetip açarak ve direksiyon altında bulunan kontak muhafaza-sını parçalayarak düz kontak yapıp aracı çalmıştır.

    Sanık aynı bölgede 1 ay dilimi içerisinde buna benzer 5 kişinin daha araçlarını bu şekilde çalmış ve hakkında aynı mahkemeye davalar açılmıştır.

    Bu konuda önce bütün davalar bu dosya ile birleştirilmiş ise de, sonradan mahkeme müştekileri farklı olduklarından bahisle sanığın davalarını ayırmıştır.

    Sanık yer gösterme tutanağında ve emniyetçe alınan ifadelerinde söz konusu aracı teslim etmek amacı ile çaldığını beyan etmemiş olup benzini bitmese eylemine devam edeceği aşikardır.

    Sanığın eyleminin mülkiyete yönelik olup olmadığı sorusunun çözümünde sağlıklı bir hukuki sonuca oluşabilmek için TCK"nun 494/1. maddesinde düzenlenen suç öğeleri üzerinde durmak gerekmiştir.

    TCK.nun 494/1. maddesindeki suçun oluşabilmesi için;

    a) Hırsızlığın özel bir ulaşım aracı hakkında işlenmesi,

    b) Sahiplenme amacı olmadan çalınan aracın kısa bir süre kullanılması,

    c) Aracın zilyedine geri verilmesi veya kolaylıkla bulunabileceği bir yere bırakılması, henüz bı-rakılmamış ise iade edilmek üzere alındığının açıkça anlaşılması gerekir.

    Kullanma hırsızlığı suçunun manevi unsuru, geçici olarak yararlanma kastıdır. Fail mal edinmek kastıyla değil aracı kullandıktan sonra iade etmek amacıyla hareket etmiş olmalıdır.

    Araç alınırken iade etmek maksadı olmayıp mal edinmek için alınmışsa kısa bir süre sonra iade edilmiş olsa bile kullanma hırsızlığından söz edilemez.

    Somut olayda ise sanık bir arkadaşı ile birlikte ve onun yardımıyla tornavida ile araç kapısını kı-rıp düz kontak tabir edilen yöntemle aracı çalmış olup geri vermek kastı ile hareket ettiğine dair herhangi bir delil olayımızda mevcut bulunmamaktadır.

    Nitekim Yargıtay 11. Ceza Dairesinin 2001/4514 Esas, 2001/5849 Karar sayılı ve 28.5.2001 ta-rihli kararında belirtildiği gibi "Somut olayda, sanığın savunmasından başka iade etmek amacıyla aldığını gösterir (açıkça anlaşılma) kıstasına uyan dış aleme yansımış bir belirti söz konusu değildir. Bu nedenlerle sanığın kastının mülkiyete yönelik olduğu ve sanığın eyleminin TCK. 493/2. maddesinde belirtilen sair alet kullanmak suretiyle hırsızlık suçunu oluşturduğu kabul edilmiştir.

    Yargıtay Ceza Genel Kurulu da 9.12.2003 tarih ve 2003/276 Esas, 2003/286 Karar sayılı kararı ile Cumhuriyet Başsavcılığımızın bu konudaki yaptığı itirazı kabul etmiştir.

    Kaldı ki bu bozma mantığı ile hareket ettiğimiz takdirde, sanığın eylemi, öncelikle nitelikli hırsızlık kabul edilirken TCK.nun 522. maddesinin aleyhe uygulanmasının eleştirilmesi, hırsızlığı TCK. 494/1. maddesinde belirtilen kullanım hırsızlığı şeklinde nitelendirmek olur ki bu da kendi içerisinde çelişki yaratır.

    Olayımızda TCK. 494/1. maddesinin uygulanma şartları mevcut değildir. Bu durumda aracın değeri esas alınarak TCK.nun 522/1. maddedeki "pek fahiş" değere ilişkin hükmünü uygulayan mahkeme kararında bir isabetsizlik görülmemiştir." görüşü ile itiraz yasa yoluna başvurarak Özel Daire kararının kaldırılmasına ve Yerel Mahkeme hükmünün onanmasına karar verilmesini talep etmiştir.

    Dosya Birinci Başkanlığa gönderilmekle, Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü.

    CEZA GENEL KURULU KARARI

    Sanığın hırsızlık suçundan TCY.nın 493/2, 522 ve 59. maddeleri uyarınca cezalandırılmasına karar verilen olayda, Özel Daire ile Yargıtay C.Başsavcılığı arasındaki uyuşmazlık, hırsızlığın aracın mülkiyetine yönelik olup olmadığı, dolayısıyla sanık hakkında TCY.nın 522. maddesinin uygulanmasında aracın değerinin nazara alınıp alınamayacağının belirlenmesi noktasında toplanmaktadır.

    Uyuşmazlığın çözümünde sağlıklı bir hukuki sonuca ulaşabilmek için konuya ilişkin yasal dü-zenlemelerin ele alınarak değerlendirilmesi gerekmektedir.

    TCY.sının 522. maddesiyle, aynı Yasanın onuncu babında yazılı, mal aleyhine işlenen cürümlerde, cürmün konusu olan şeyin veya husule getirilen zararın değeri nazara alınarak belirli bir ölçüt dahilinde temel yaptırımların artırılması veya belirli istisnalar dışında eksiltmeye gidilmesi kuralı getirilmiştir.

    Anılan maddede cürmün konusu ile zararın değerinin belirlenmesi bakımlarından ise bir ölçüt getirilmemiş olup, bu hususlar mahkemenin değerlendirilmesine bırakılmıştır. Görüldüğü gibi TCY.sının onuncu babında yer verilen hırsızlık suçlarında da mahkemeler cürmün konusunu sanık veya sanıkların kastına, somut olayın özelliklerine göre belirleyip uygulamalarını buna göre yapacaklardır.

    Öte yandan 06.06.1991 gün ve 3756 sayılı Yasa ile değiştirilmiş olan TCY.sının 494. maddesinin birinci fıkrasında, geçici olarak kısa bir süre kullanılıp zilyedine iade edilen veya zilyedin kolaylıkla bulabileceği bir yere bırakılan veya iade edilmek üzere alındığı açıkça anlaşılan ancak ücret karşılığı yük ve yolcu taşımacılığına tahsis edilmiş bulunmayan ulaşım araçlarının çalınmasında şikayete bağlı ve yaptırım süresi az olan yeni bir düzenleme getirilmiştir.

    Buna göre, TCY.nın 494/1. maddesindeki suçun oluşabilmesi için;

    a) Hırsızlanan şeyin ücret karşılığı yük ve yolcu taşımacılığına tahsis edilmiş olmayan özel bir ulaşım aracı olması,

    b) Çalınan aracın kısa bir süre kullanılması,

    c) Aracın, geçici olarak kısa bir süre kullanılıp zilyedine geri verilmesi veya kolaylıkla bulabileceği bir yere bırakılması, henüz bırakılmamış ise taşıtın iade edilmek üzere alındığının açıkça anlaşılır olması gerekir.

    Görüldüğü üzere, Türk Ceza Yasasının 494/1. maddesindeki suçun oluşabilmesi için yukarıda sayılan üç koşulun bir arada bulunması gerekmektedir. Bu üç koşulun bir arada gerçekleşmesi halinde, failin TCY.nın 494/1. maddesi uyarınca cezalandırılacağı ve TCY.nın 522. maddesi uygulanırken de, aracın harcadığı yakıt, yağ ve yıpranma bedelinin esas alınacağında herhangi bir kuşku bulunmamaktadır. Ancak, bu üç koşulun bir arada bulunmaması halinde, fail hakkında TCY.nın 494/1. maddesi uygulanamayacak, eylem TCY.nın 491, 492 ve 493. maddelerinde öngörülen suç tiplerinden hangisine uyuyorsa fail o hüküm uyarınca cezalandırılacak, TCY.nın 522. maddesinin uygulanmasında ise failin kastına bakılarak, geçici bir yararlanma ve iade kastıyla hareket ettiğinin belirlenmesi durumunda, aracın yakıt, yağ ve yıpranma bedeli esas alına-cak, failin kastının aracın mülkiyetine yönelik olduğunun saptanması halinde ise aracın suç tarihindeki bedeli dikkate alınacaktır.

    Sanığın kastı ise, süreklilik gösteren yargısal kararlarda da belirtildiği gibi olay öncesi, olay sı-rası ve olay sonrasındaki tutum ve davranışları ile olayın özellikleri nazara alınarak belirlenecektir.

    Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;

    Sanığın, olay tarihinde hakkındaki dava tefrik edilen bir kişi ile birlikte, İstanbul"dan Bandırma"ya giderek, gece saat 03.30-04.00 sıralarında yakınan F.... İ.... Ç...."a ait olan ve apartmanın önünde park halinde bulunan otomobilin kapı kilidini tornavida ile zorlayarak açtığı ve direksiyon altında bulunan bakalit kontak muhafazasını kırıp, düz kontak yapmak suretiyle çalıştırarak çaldığı, dolaşmak için çaldıklarını savunduğu otomobilin, Bandırma ilçe merkezinde bir sokakta terk edilmiş ve sol arka lastiği patlamış halde kolluk görevlilerince bulunduğu anlaşılmaktadır. Sanık, 12.05.2002 ve 15.06.2002 tarihleri arasında beş ayrı aracın daha çalınması olayına karışmış olup, son çaldığı otomobille Bandırma-Bursa karayolunda seyrederken, trafik kontrolü ya-pan polislerce takibe alınmış ve kaçmaya çalıştıysa da yakalanmıştır.

    Sanık her ne kadar savunmalarında, otomobili dolaşmak amacıyla aldıklarını, benzini bi-tinceye kadar dolaştığını, parası olmadığı için benzin alamadığını savunmuş ise de, bu savunma dosya-daki diğer kanıtlarla doğrulanmamaktadır. Şöyle ki, sanığın yakalanış biçimi, suç sicili, araç üzerinde yapılan tespitlere göre bulunduğu sırada lastiğinin patlak olması ve yakın aralıklarla birden fazla otomobil çalmış olması nazara alındığında savunmasına itibar etme olanağı bulunmamaktadır. Sanığın yakalanış şekli ve yukarıdaki tespitler nazara alındığında, taşıtın iade edil-mek üzere alındığını açıkça gösteren ve kastın bu şekilde olduğunu oraya koyan herhangi bir kanıt bulunmadığı gibi, aracın kolayca bulunabilecek bir yere terk edilmemiş olması ve yakınanın başvurusu üzerine kolluk görevlilerince terk edildiği yerde bulunduğu olayda TCY.nın 494/1. maddesinin uygulanma koşulları bulunmamakta, olayın oluş şekli de hırsızlık eyleminin aracın mülkiyetine yönelik olduğunu açıkça ortaya koymaktadır.

    Bu itibarla, somut olayda TCY.nın 522. maddesinin uygulanması sırasında aracın suç tarihindeki değerinin esas alınması gerektiğine ilişkin Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının kabulüne karar ve-rilmelidir.

    Çoğunluk görüşüne katılmayan bir kısım Kurul Üyeleri ise, "Özel Daire bozma ilamının haklı nedenlere dayandığı, sanığın farklı tarihlerde birden fazla aracı çalmasına karşılık son araç dışındaki her bir aracı aynı ilçe merkezinde terk etmesinin de hırsızlık eylemlerinin araçların mülkiyetine yönelik olmayıp, kullanma amacıyla gerçekleştirildiklerini kanıtladığını, olayda TCY.nın 494/1. maddesinin uygulanma koşullarının bulunmamasının, eylemin mülkiyete yönelik olduğunu göstermeyeceğini, aksine kabulün hakkaniyete aykırı olacağından Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının reddine karar verilmelidir." görüşüyle karşı oy kullanmışlardır.

    SONUÇ: Açıklanan nedenlerle, Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının KABULÜNE, Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 29.09.2003 gün ve 4928-6150 sayılı bozma kararının KALDIRILMASINA, usul ve yasaya uygun bulunan Yerel Mahkeme hükmünün ONANMASINA, dosyanın yerine gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına tevdiine, 27.01.2004 tarihinde yapılan birinci müzakerede yasal çoğunluk sağlanamadığından 10.02.2004 günü yapılan ikinci müzakerede oyçokluğu ile karar verildi.

    Hemen Ara