Esas No: 2000/6-304
Karar No: 2004/22
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2000/6-304 Esas 2004/22 Karar Sayılı İlamı
Ceza Genel Kurulu 2000/6-304 E., 2004/22 K.
"İçtihat Metni"
Hırsızlık suçundan sanık E.... İ..."in TCY"nın 493/1, 522, 81/2. maddeleri uyarınca 5 yıl 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ilişkin Tire Asliye Ceza Mahkemesince 29.01.2003 gün ve 299-9 sayı ile verilen kararın sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay 6. Ceza Dairesince 02.10.2003 gün ve 5003-6313 sayı ile;
"Çalma eyleminin otonun mülkiyetine yönelik olduğuna ilişkin kanıtların nelerden ibaret olduğu karar yerinde açıklanıp tartışılmadan, TCK"nun 522. maddesinin yazılı şekilde aleyhe uygulanması" isabetsizliğinden hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Yargıtay C.Başsavcılığı ise 11.12.2003 gün ve 47654 sayı ile;
"Somut olayda sanık hırsızlık eylemini gerçekleştirip, trafik polislerini görüp aracı terkederek kaçmıştır.
Sanığın savunmalarında ileri sürülmediği gibi aracı iade amacıyla aldığını gösteren "açıkça anlaşılma" kıstasına uygun, dış aleme yansıyan bir belirti sözkonusu değildir. Suçun işlendiği yer ve saat ile suçun oluşumu ve yakalanması değerlendirildiğinde kastın mülkiyete yönelik olduğunun kabulü gerekmektedir.
TCK.nun kullanma hırsızlığını düzenleyen 494. maddesi basit ve nitelikli hırsızlığı düzenleyen diğer maddelerden ayrı ve istisnai bazı hükümler getirmiştir. TCK.nun 494/1. maddesinin uygulanabilmesi için belirtilen şartların tamamının aynı olayda gerekleşmesi gerekmektedir. Bu şartların bulunması halinde TCK.nun 522. maddesinin uygulanmasında aracın değeri değil kullanma giderleri esas alınmaktadır. TCK. 494/1. maddesi kapsamına giren özel ulaşım araçlarının çalınmasında bu maddede öngörülen diğer şartların gerçekleşmemesi halinde geçici bir süre kullanılmış olsalar dahi aracın değeri TCK. 522/1. mad-desinin uygulanmasına esas alınmalıdır. Zira bu şartlardan birinin gerçekleşmemesi durumunda aracın mal edinme kastıyla çalındığının kabulünde zorunluluk bulunmaktadır.
Yasamızda istisnai olarak belirtilen ve bazı şartların gerçekleşmesine bağlanan bir hükmün, genel hükümlerden ayrılarak bu istisnai şartlar dışında uygulanması mümkün değildir. Yüksek Yargıtay Ceza Genel Kurulu benzer bir olayda 6.4.1970 tarih ve 6/36-149 sayılı içtihadında "evin önüne park edilen aracın çalınması halinde olayın vasıta hırsızlığı olarak kabulü halinde otomobilin değerinin, intifa kastıyla hırsızlık halinde ise kullanma giderlerinin TCK. 522. maddesinin tatbiki yönünden nazara alınacağını" hükme bağlamıştır.
Olayımızda TCK.nun 494/1. maddesinin uygulanma şartları mevcut değildir. Bu durumda aracın değeri esas alınarak TCK.nun 522/1. maddedeki "pek fahiş" değere ilişkin hükmünü uygulayan mahkeme kararında bir isabetsizlik görülmemiştir. Keza sanığın adli sicil kaydı ve TCK. 81/2. maddesi uygulanmasına göre, zaten TCK. 522. lehe uygulanamaz." görüşü ile itiraz yasa yoluna başvurarak Özel Daire kararının kaldırılmasına ve Yerel Mahkeme hükmünün onanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Dosya Birinci Başkanlığa gönderilmekle, Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü.
CEZA GENEL KURULU KARARI
Sanığın hırsızlık suçundan TCY.nın 493/1, 522 ve 59. maddeleri uyarınca cezalandırılmasına karar verilen olayda, Özel Daire ile Yargıtay C.Başsavcılığı arasındaki uyuşmazlık, hırsızlığın aracın mülkiyetine yönelik olup olmadığı, dolayısıyla sanık hakkında TCY.nın 522. maddesinin uygulanmasında aracın değerinin nazara alınıp alınamayacağının belirlenmesi noktasında toplanmaktadır.
Uyuşmazlığın çözümünde sağlıklı bir hukuki sonuca ulaşabilmek için konuya ilişkin yasal düzenlemelerin ele alınarak değerlendirilmesi gerekmektedir.
TCY.sının 522. maddesiyle, aynı Yasanın onuncu babında yazılı, mal aleyhine işlenen cürümlerde, cürmün konusu olan şeyin veya husule getirilen zararın değeri nazara alınarak belirli bir ölçüt dahilinde temel yaptırımların artırılması veya belirli istisnalar dışında eksilt-meye gidilmesi kuralı getirilmiştir.
Anılan maddede cürmün konusu ile zararın değerinin belirlenmesi bakımlarından ise bir ölçüt getirilmemiş olup, bu hususlar mahkemenin değerlendirilmesine bırakılmıştır. Görüldüğü gibi TCY.sının onuncu babında yer verilen hırsızlık suçlarında da mahkemeler cürmün konusunu sanık veya sanıkların kastına, somut olayın özelliklerine göre belirleyip uygula-malarını buna göre yapacaklardır.
Öte yandan 06.06.1991 gün ve 3756 sayılı Yasa ile değiştirilmiş olan TCY.sının 494. maddesinin birinci fıkrasında, geçici olarak kısa bir süre kullanılıp zilyedine iade edilen veya zilyedin kolaylıkla bulabileceği bir yere bırakılan veya iade edilmek üzere alındığı açıkça anlaşılan ancak ücret karşılığı yük ve yolcu taşımacılığına tahsis edilmiş bulunmayan ulaşım araçlarının çalınmasında şikayete bağlı ve yaptırım süresi az olan yeni bir düzenleme getirilmiştir.
Buna göre, TCY.nın 494/1. maddesindeki suçun oluşabilmesi için;
a) Hırsızlanan şeyin ücret karşılığı yük ve yolcu taşımacılığına tahsis edilmiş olmayan özel bir ulaşım aracı olması,
b) Çalınan aracın kısa bir süre kullanılması,
c) Aracın, geçici olarak kısa bir süre kullanılıp zilyedine geri verilmesi veya kolaylıkla bulabileceği bir yere bırakılması, henüz bırakılmamış ise taşıtın iade edilmek üzere alın-dığının açıkça anlaşılır olması gerekir.
Görüldüğü üzere, Türk Ceza Yasasının 494/1. maddesindeki suçun oluşabilmesi için yukarıda sayılan üç koşulun bir arada bulunması gerekmektedir. Bu üç koşulun bir arada gerçekleşmesi halinde, failin TCY.nın 494/1. maddesi uyarınca cezalandırılacağı ve TCY.nın 522. maddesi uygulanırken de, aracın harcadığı yakıt, yağ ve yıpranma bedelinin esas alına-cağında herhangi bir kuşku bulunmamaktadır. Ancak, bu üç koşulun bir arada bulunmaması halinde, fail hakkında TCY.nın 494/1. maddesi uygulanamayacak, eylem TCY.nın 491, 492 ve 493. maddelerinde öngörülen suç tiplerinden hangisine uyuyorsa fail o hüküm uyarınca cezalandırılacak, TCY.nın 522. maddesinin uygulanmasında ise failin kastına bakılarak, geçici bir yararlanma ve iade kastıyla hareket ettiğinin belirlenmesi durumunda, aracın yakıt, yağ ve yıpranma bedeli esas alınacak, failin kastının aracın mülkiyetine yönelik olduğunun saptanması halinde ise aracın suç tarihindeki bedeli dikkate alınacaktır.
Sanığın kastı ise, süreklilik gösteren yargısal kararlarda da belirtildiği gibi olay öncesi, olay sırası ve olay sonrasındaki tutum ve davranışları ile olayın özellikleri nazara alınarak belirlenecektir.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
Sanığın, olay tarihinde hakkındaki dava tefrik edilen diğer bir kişi ile birlikte, İz-mir"den Tire"ye giderek, yakınan Refik Şenyiğit"e ait olan ve evinin önünde sokakta park halinde bulunan otomobilin kapı kilidini tornavida ile zorlayarak açtıkları ve direksiyon altında bulunan bakalit kontak muhafazasını kırıp, düz kontak yapmak suretiyle çalıştırarak çaldıkları, daha sonra bir eczaneden çeşitli ilaç ve bir adet org çalarak bu araca yükledikleri, yola çıkıp İzmir yönüne seyrederlerken Belevi"de kontrol yapan trafik polislerini görünce aracı terk ederek kaçmaya çalıştıkları ve saat 05.00 sırlarında bir akaryakıt istasyonunun ilerisinde otostop yaparak kaçmaya çalışırlarken yakalandıkları, olay tutanakları, sanığın savunmaları ve tüm dosya kapsamından açıkça anlaşılmaktadır. Sanığın hırsızlık suçundan 24 ayrı sabıkası olup, bunlardan Kuyucak Asliye Ceza Mahkemesince 19.03.1997 gün ve 145-42 sayı ile TCY.nın 492/7-son, 522 ve 55/3. maddeleri uyarınca cezalandırılmasına ilişkin olan ilam tekerrüre esas alınmıştır.
Sanık, aşamalardaki savunmalarında aracı kullanmak amacıyla çaldıklarına ilişkin bir beyanda bulunmamıştır. Sanığın yakalanış biçimi, suç sicili, araç üzerinde yapılan tespitler nazara alındığında, taşıtın iade edilmek üzere alındığını açıkça gösteren ve kastın bu şekilde olduğunu ortaya koyan herhangi bir kanıt bulunmadığı gibi, olayda TCY.nın 494/1. maddesinin uygulanma koşulları bulunmamakta, olayın oluş şekli de hırsızlık eyleminin aracın mülkiyetine yönelik olduğunu açıkça ortaya koymaktadır.
Bu itibarla, somut olayda TCY.nın 522. maddesinin uygulanması sırasında aracın suç tarihindeki değerinin esas alınması gerektiğine ilişkin Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının kabulüne karar verilmelidir.
SONUÇ : Açıklanan nedenlerle, Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının KABULÜNE, Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 02.10.2003 gün ve 5003-6313 sayılı bozma kararının KALDIRILMASINA, usul ve yasaya uygun bulunan Yerel Mahkeme hükmünün ONANMASINA, dosyanın yerine gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına tevdiine, 10.02.2004 oybirliği ile karar verildi.