Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2003/4MD-318 Esas 2004/19 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2003/4MD-318
Karar No: 2004/19

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2003/4MD-318 Esas 2004/19 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu 2003/4MD-318 E., 2004/19 K.

Ceza Genel Kurulu 2003/4MD-318 E., 2004/19 K.

  • KAMU GÖREVİNİ YERİNE GETİRMEME
  • MEMURİYET GÖREVİNİ SUİ-İSTİMAL ETME
  • 765 S. TÜRK CEZA KANUNU (MÜLGA) [ Madde 230 ]
  • 765 S. TÜRK CEZA KANUNU (MÜLGA) [ Madde 29 ]
  • 765 S. TÜRK CEZA KANUNU (MÜLGA) [ Madde 59 ]
  • 765 S. TÜRK CEZA KANUNU (MÜLGA) [ Madde 80 ]
  • 1412 S. CEZA MUHAKEMELERİ USULÜ KANUNU (MÜLGA) [ Madde 260 ]
  • 1412 S. CEZA MUHAKEMELERİ USULÜ KANUNU (MÜLGA) [ Madde 266 ]
  • 1412 S. CEZA MUHAKEMELERİ USULÜ KANUNU (MÜLGA) [ Madde 268 ]
  • "İçtihat Metni"

    Sanık M..... G.....hakkında Kadıköy 1. Ağır Ceza Mahkemesince 1.5.2003 gün ve 186-127 sayı ile; Tuzla Adalet Dairesinin denetimi sırasında Adalet Müfettişi tarafından düzenlenen raporla Asliye Ceza Mahkemesi Hakimi olarak görev yaptığı sırada bazı dosyaların infaza verilmesinde, bazılarının Yargıtaya gönderilmesinde, bazılarının da tebliği sürelerinde gecikmeler olduğu, ayrıca gerekçeli kararların yazılmasından sonra gecikme ile kısa kararların yazıldığının daktilo değişikliği sebebiyle saptanması karşısında sanığın eyleminin bu rapor içeriği ve mevcut deliller değerlendirilip takdir edilmek ve TCY"nın 230/2. maddesi uyarınca yargılama yapılmak üzere son soruşturmanın Yargıtay 4. Ceza Dairesince açılmasına karar verilmiştir.

    Yargıtay 4. Ceza Dairesince yapılan yargılama sonucunda 30.10.2003 gün ve 23-45 sayı ile;

    "Suç tarihlerinde Tuzla Asliye Ceza Mahkemesi Hakimi olan ve 30.4.1991 yılında birinci sınıfa ayrılan sanığın;

    a- Görevli bulunduğu Asliye Ceza Mahkemesince verilip kesinleşen ve 7 adedi hürriyeti bağlayıcı cezayı içeren toplam 37 adet ilamı aradan 3 ay ile 2 yıl gibi çok uzun süreler geçmesine rağmen infaz için C.Savcılığına vermemek; kesinleşen 70 adet kararı ise 2-15 aylık gecikmelerle infaza vermek,

    b- Karara çıkan 47 adet dosyanın tebligat işlemlerini 2-17 ay süre geçmesine rağmen yapmamak, tebliğe çıkarılmış olanlarında akıbetlerini araştırmamak,

    c- Temyiz işlemleri tamamlanmış 27 adet dosyayı aradan 2-11 ay geçmesine rağmen Yargıtay"a göndermeyerek elde tutmak,

    d- Bir kısım kararları yasal süre geçtikten sonra Üst C.Savcılığına görüldüye göndermek,

    e- 2001/135, 425, 811, 254 ve 2002/307, 28 esas sayılı 6 adet dosyanın sırası ile 12.7.2001, 25.12.2001, 17.9.2002, 24.9.2002, 9.10.2002 ve 16.11.2002 tarihinde karara çıkarılmasına ve gerekçeli kararları da yazılmış olmasına rağmen kısa kararlarını makul kabul edilebilir bir sürede yazmamak suretiyle yasa ve yönetmeliklerin kendisine yüklediği memuriyetine ait asli görevini ve mahkemesine ait kalemin denetim ve gözetimi ile ilgili diğer görevleri bilinçli olarak ve genel kasıtla ihmali bir surette savsamak suretiyle atılı suçu işlediği ve eyleminin TCY"nın 230, 80. maddelerine uyduğu iddia, müfettiş raporları ve ekindeki inceleme tutanakları ve tüm delillerden anlaşılmaktadır.

    C.Savcıları ile Ceza Mahkemeleri Kalem Hizmetlerini yürütülmesine dair 15.9.1986 tarihli yönetmelik hükümleri ile, Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 29.3.1949 gün ve 19/6 sayılı genelgeleri gereğince yukarıda (a), (b), (c), (d) bentlerinde gösterilen işlemleri yapmak görevi ilgili yazı işleri müdürü ile zabıt katibinin görevleri arasında bulunmaktadır.

    Ancak, aynı yönetmeliğin 88. maddesinde bu yönetmelik hükümlerinin yerine getirilmesini sağlamak görevi ilgili Hakime verilmiştir. Bu ihmal sanığın kalem denetim ve gözetim görevini gerektiği özen ve titizlikle yapmamasından kaynaklanmıştır.

    (e) bendinde gösterilen işlemler ise CYY.nın 260 ve 268. maddeleri gereğince doğrudan Hakimin asli görevleri arasında yer almakta olup bizzat hakim tarafından gerçekleştirilmesi gerekmektedir. CYY.nın 266/2. maddesi hükmüne göre duruşma tutanağında verilen kararların neden ibaret olduğu ve hüküm fıkrasının gösterilmesi zorunludur. 6 adet dosyada gerekçeli kararları yazılmış olmasına rağmen duruşma tutanağına tefhim edilen kısa kararların yazdırılmamış olması ve müfettiş raporunda belirlendiği şeklinde sonradan yazdırılmış olması yasanın bu amir hükmüne açık aykırılık teşkil etmektedir.

    Her ne kadar sanık savunmalarında kararları zamanında yazdırdığını, soruşturma konusu durumun mahkemenin yeni kurulmuş olmasından doğan fiziki olanaksızlıktan, yazı işleri müdürünün olmamasından, katip olarak atanan S.... D...."ın da aday memur olması nedeniyle işlemleri bilmemesinden ve görevden uzaklaştırılan İ...... A..... adlı başkatibin eylemlerinden kaynaklandığını, karara çıkan dosyaların işlemlerinin tamamlanıp tamamlanmadığının ve infaza verilip verilmediğinin kendisi tarafından tespitinin mümkün olmadığını, suç kastının bulunmadığını savunmuş ise de, CYY.nın 260, 268. maddesi ile yukarıda gösterilen yönetmeliğin 88. maddesi açık hükmü karşısında savunması inandırıcı bulunmamış;

    Görevlerini gereği gibi yapmadıklarını iddia ettiği yazı işleri müdürü ile zabıt katibi hakkında herhangi bir yasal işleme başvurmamış olması, suç tarihlerini kapsayan dönem içinde Tuzla Asliye Ceza Mahkemesinde müstemiren yetkili bulunduğuna ilişkin Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun 22.12.1997 gün ve 805, 4.11.1999 gün ve 860, 23.1.2001 gün ve 44 sayılı kararları,

    Tuzla Asliye Ceza Mahkemesinin iş yoğunluğunun ülke ortalaması civarında olduğu mahkemede bir yazı işleri müdürü ile bir katibin görevlendirilmiş bulunduğu aynı bina içinde hatta aynı odada çalışan Sulh Ceza Mahkemesinde benzeri türden problemlere rastlanmamış olması hususunun sanığın vazifeye bakış açısını yansıttığını ifade eden müfettiş raporu karşısında geçerli kabul edilebilir makul bir mazeretinin de olmadığı anlaşılmış,

    Tanık olarak dinlenen Yazı İşleri Müdürü S..... B…

    ….. ile Zabıt Katibi S…

    …. D…

    …."ın beyanları da kendilerini ceza takibine uğratabileceği endişesi altında verildiğinden hür iradelerini yansıtmadığı cihetle itibar edilmemiştir.

    Sanığın eylemlerinin bir bütün olarak görevi savsama suçunu oluşturduğu ve suçtan dolayı Devletçe meydana gelmiş bir zararın bulunmadığı anlaşıldığından TCY.nın 230/1. maddesi ile hüküm kurulmuş, TCY.nın 29. maddesi gereğince suçun işleniş biçimi, suç konusunun önem ve de-ğeri sanığın kastının yoğunluğu, şahsi ve sosyal durumu gözönü edilerek cezanın asgari hadden ta-yin edilmesine,

    Sanığın aynı kasıt altında eylemlerini daha önce de tekrarladığı, müfettiş denetimi esnasında belirlenerek 18.1.2001 tarihli tavsiyeler listesinde tenkide alınmasına rağmen davaya esas teşkil eden müfettiş raporunun tanzim edildiği 3.1.2003 tarihinden geriye doğru iki yıl öncesinden başlayarak sürdürmüş olması nedeniyle, ek savunma hakkı tanınarak hakkında TCK.nın 80. maddesinin tatbikine,

    Duruşmadaki tutum ve davranışları lehine hafifletici neden kabul edilerek TCY.nın 59/2. maddesinin uygulanmasına ve suçun işlenmesindeki özellikler ile sanığın kişiliği ve paranın ekonomik değeri dikkate alınarak verilen hürriyeti bağlayıcı cezanın 647 sayılı Yasanın 4 ve 5. maddeleri gereğince paraya çevrilip taksitlendirilmesine,

    Sanığın geçmişteki hali ve suç işleme hususundaki eğilimi dikkate alındığında verilen cezanın ertelenmesi halinde bir daha suç işlemeyeceği kanısına varıldığından 647 sayılı Yasanın 6. maddesi gereğince cezasının ertelenmesine" gerekçesiyle sanığın TCY"nın 230/1., 80, 59, 647 sayılı Yasanın 4, 5 ve 6. maddeleri uyarınca 1.342.609.000. lira ağır para cezası cezalandırılmasına bu cezasının birer ay ara ile 6 eşit taksitte alınmasına ve ertelenmesine karar verilmiştir.

    Bu hükmün sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya Birinci Başkanlığa gönderilmekle, Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü.

    CEZA GENEL KURULU KARARI

    Sanık M..... G.....hakkında görevi savsama suçundan açılan kamu davasında, Özel Dairece ilk derece mahkemesi sıfatıyla yapılan yargılamada, sanığın cezalandırılmasına karar verilmiştir.

    Sanık M..... G....., Adalet Müfettişine sunduğu yazılı savunmada; Tuzla Adliyesinin 1998 yılında kurulduğunu ve Asliye Ceza Mahkemesine katip olarak aday memur S.... D...."ın atandığını, hiçbir işlemi bilmediğini, zamanla artan iş yükü nedeniyle birkaç kez personel talebinde bulunmalarına rağmen bu yazılara cevap verilmediği gibi, personel ataması da yapılmadığını, ara sıra geçici olarak verilen iş bilmeyen veya sürgün gönderilen elemanların da hiçbir yararının olmadığını, İstanbul gibi bir yerde Asliye Ceza Mahkemesinin tek katiple yürütülemeyeceğini, mahkemenin mübaşirinin ve Yazı İşleri Müdürünün de bulunmadığını, Asliye Hukuk Mahkemesine bakan Yazı İşleri Müdürü S..... B…

    ….."a, Asliye Ceza Mahkemesine de bakma görevi verilmişse de adı geçenin, Asliye Hukuk Mahkemesinin işlerinin yoğunluğunu bahane ederek hiçbir gün Asliye Ceza Mahkemesinde çalışmadığını, karara çıkan dosyaların işlemlerinin ne zaman tamamlandığı ve ne zaman infaza verildiğinin kendisi tarafından tespit edilmesinin mümkün olmadığını, 2002 yılında adli ara tatilden yararlandığını, ancak 3 Kasım 2002 seçimleri nedeniyle tatili kesip göreve başlamak zorunda kaldığını, hem seçim işlerini hem de mahkemenin işlerini bir arada yürüttüğünü, zaman yetersizliği nedeniyle bazı dosyaların kısa kararlarını duruşmada tefhim ettiğini, gerekçeli kararların yazılmasından sonra kısa kararların tamamlanması için katibe gerekli direktifleri verdiği halde katibin tek oluşu nedeniyle kısa kararların bir kısmının geç yazılmasının mümkün olduğunu, görevini ihmal ettiği yolundaki suçlamayı kabul etmediğini belirtmiş, duruşmada da benzer şekilde savunma yapmış ve Adalet Bakanlığına 05.02.1999 ve Kartal Adli Yargı Ko-misyonu Başkanlığına 04.12.2001 tarihinde personel talebi ile ilgili yazdığı yazıların örneklerini sunmuştur.

    Temyiz dilekçesinde; çalışkan bir hakim olduğunu, bütün terfilerini mümtaz olarak yap-tığını, yazdığı çeşitli kitaplarının bulunduğu, 1997 yılında atandığı Tuzla Adliyesinin kurulmaması nedeniyle 8-9 ay boş gezdiğini, adliye kurulduktan sonra katip olarak atanan aday memur S.... D....."ın işleri bilmediğini, sonraları İ..... A...... adlı katibin verildiğini, ancak onun da bir süre sonra zimmetine para geçirmekten dolayı görevden alındığını, bu katip zamanında bazı dosyaların infazları yapılmışçasına paketlenip dolaplarda saklanmış olduğunu, bunun farkına daha sonra vardıklarını, haftada 3 gün duruşma, bir gün de talimat duruşması yaptıklarından tek katip olan S.... D...."ın ancak günlük işlere yetişebildiğini, bütün zorlamalara rağmen infazlarda gecikme olduğunun doğru olduğunu, ancak bu gecikmeden dolayı sorumlu tutulmasının haksızlık olacağını, hakim olarak duruşmaları yapıp kararları yazdığını, iş çokluğu nedeniyle hangi dosyanın tebligatı yapılıp infaz aşamasına geldiğini takip etmesinin mümkün olmadığını, gecikmeden dolayı herhangi bir kastı veya ihmalinin bulunmadığını belirtmiştir.

    Tanık S.... B...., 1998 yılından 2001 yılı Temmuz ayına kadar Tuzla Adliyesinde tek başına Yazı İşleri Müdürü olarak görev yaptığını, iddia konusu olan eksikliklerin doğru olduğunu, ancak bu sonucun meydana gelmesinde sanık Hakimin ve kendisi ile tüm kalem personelinin herhangi bir kusuru ve ihmallerinin söz konusu olmadığını, bu durumun tamamen fiziki imkansızlık, personel yetersizliği ve iş yoğunluğundan kaynaklandığını, sanık Hakimin görevini ihmal ettiği kanaatinde olmadığını beyan etmiştir.

    Tanık S.... D...., 1998 yılı Temmuz ayından itibaren Tuzla Asliye Ceza Mahkemesinde zabıt katibi olarak çalışmaya başladığını, uzun süre tek katip olarak çalıştığını, zaman zaman geçici olarak katip görevlendirildiyse de işlerin gerektiği şekilde yürümediğini, çünkü fiziki imkansızlık yanında iş yoğunluğunun da olduğunu, bütün bu nedenlerle meydana gelen aksaklıklarda sanık Hakimin herhangi bir ihmali ve kusurunun bulunmadığını beyan etmiştir.

    İncelenen dosya içeriğine göre;

    Adalet Müfettişi tarafından düzenlenen soruşturma raporunda; Tuzla Asliye Ceza Mahkemesine ait 37 adet dosyada, kesinleşme tarihinden itibaren 3 aydan 2 yıla varan süreler geçmesine rağmen infaz için C.Savcılığına verilmediği, 70 adet dosyaya ait ilamların 2 aydan 15 aya varan gecikmelerle infaza verildiği, 47 adet dosyanın kararının 2 aydan 17 ay"a varan sürede ilgililere ya tebliğe çıkarılmadığı ya da tebliğe çıkartılanlardan iade edilmeyenlerin akibetlerinin araştırılmadığı, 27 adet dosyanın 2 aydan 11 aya veren sürede temyiz için Yargıtaya gönderilmediği, 16 dosyanın 2 aydan 2 yıla varan sürede temyiz edilmesine rağmen ilgililere tebliğ işlemlerinin yerine getirilmeden elde bekletildiği, 6 adet dosyada ise gerekçeli kararların yazılmasına rağmen kısa kararlarının yazılmamış olduğunun saptandığı, Hakim M..... G....."ün 22.12.1997 tarihinden itibaren müstemir yetkili olarak Asliye Ceza Mahkemesine bakmakla görevlendirilmiş olduğu, teftişe başlandığı 03.01.2003 tarihi itibariyle 03.12.2002-25.12.2002 tarihleri arasında verilmiş olan 68 adet dosyanın gerekçeli kararlarını yazmamış olduğunun belirlendiği gibi, birçok kısa kararın farklı daktilolar ile yazıldığı, birçok karara Üst C.Savcısı tarafından süresinden sonra görüldüye gönderildiği kaydının konduğu, temyize gönderilmek üzere bekleyen bir kısım dosyada da kısa kararların dahi tutanağa geçirilmediği, böylece Hakim M..... G....."ün bu hususu alışkanlık haline getirdiği kanaatine varıldığı, mahkeme iş ve mahiyet cetvelleri incelendiğinde iş yoğunluğunun ülke ortalamaları civarında bulunduğu, derdest durumda bulunan ve gelen çok sayıdaki işin büyükçe bir kısmının 3167 sayılı Çekle Ödemelerin Düzenlenmesine Dair Yasadan kaynaklanan ve Anayasadaki vaki değişiklik sonucu yapılması gündemde olan yasal düzenlemeyi bekleyen davalara ilişkin olduğu, ayrıca mahkemede bir Yazı İşleri Müdürü ile iki katibin de görevlendirilmiş olması nedeniyle savunmasının samimi görülmediği, ayrıca savunmada sık sık sözü edilmesine rağmen, mahkemenin iş yoğunluğu ile sayısal ve nitelik itibariyle yetersizliği vurgulanan katibe, hakimin asli görevlerinden olan kısa kararları yazması hususunda direktif verildiği ve bu hususun dahi bilahare kontrol edilmediği, Sulh ve Asliye Ceza Mahkemeleri kalemlerinin aynı odada çalış-makta olup aynı iş potansiyeline sahip olmalarına rağmen Sulh Ceza Mahkemesi kaleminde ben-zer problemlerle karşılaşılmamış olmasının da ilgililerin göreve bakış açısını gösterdiğini, aksayan görevlerin yazı işleri müdürü ve katibe ait olduğu, bunların gerektiği gibi bu işlerle ilgilenmedik-leri ileri sürülmüşse de bu konuda bir önceki denetim sonucunda düzenlenen ve tebliği sağlanan tavsiyeler listesinde sonuçları da açıklanarak tüm soruşturma konularına ayrıntılarıyla yer verilmesine karşın bu hususların yok sayılıp, aksine kontrol ve yardım edilmesi gerektiği halde infaz ve temyiz işlemlerinin personelin insiyatifine terk edildiği, böylece Hakim M..... G....."ün yasa ve yönetmeliklerin kendisine yüklediği görevler ile gözetim ve denetim görevlerini savsadığı sonuç ve kanaatine varıldığı belirtilmiştir.

    Soruşturma raporunun ekinde yer alan evrakın incelenmesinde;

    Adalet Müfettişi tarafından, 37 adet dosyada, kesinleşme tarihinden itibaren 3 aydan 2 yıla varan süreler geçmesine rağmen infaz işin C.Savcılığına verilmediği, 70 adet dosyaya ait ilamların 2 aydan 15 aya varan gecikmelerle infaza verildiği, 47 adet dosyanın kararının 2 aydan 17 aya varan sürede ilgililere ya tebliğe çıkarılmadığı ya da tebliğe çıkartılanlardan iade edilmeyenlerin akibetlerinin araştırılmadığı, 27 adet dosyanın 2 aydan 11 aya veren sürede temyiz için Yargıtaya gönderilmediği, 16 dosyanın 2 aydan 2 yıla varan sürede temyiz edilmesine rağmen ilgililere tebliğ işlemlerinin yerine getirilmeden elde bekletildiği, 6 adet dosyada ise gerekçeli kararların yazıl-masına rağmen kısa kararlarının yazılmamış olduğu konularına ilişkin olarak inceleme tutanakları düzenlenmiş olup, bu tutanaklarda her bir dosyanın numaraları belirtilmiş ve tutanaklara ilgili ev-rakın fotokopileri de eklenmiştir. Her bir inceleme tutanağında Yazı İşleri Müdürü S.... B....ile katip S.... D...."ın, tespit edilen aksaklıklar konusunda ifadeleri de alınmış, her ikisi de ak-saklığın iş yoğunluğu ve fiziki imkansızlıklardan kaynaklandığını, bir daha meydana gelmemesi için daha dikkatli davranacaklarını belirtmişler ve tespit tutanaklarını imzalamışlardır.

    Adalet Müfettişi 20.02.2003 günlü yazı ile Yazı İşleri Müdürü S.... B....ile katip S.... D.....haklarında aynı nedenlere dayalı olarak görevlerini ihmal ettiklerinden bahisle Tuzla C.Savcılığına suç duyurusunda bulunmuştur.

    Tuzla Asliye Ceza Mahkemesine ait iş cetvelinin incelenmesinde; 2000 yılında 830 işin devir alınıp 820 iş geldiği, 939 iş çıkartılarak 711 işin devredildiği, 2001 yılında 1020 işin geldiği, 718 işin çıkartılarak 1013 işin devredildiği, 2002 yılında 920 işin geldiği, 660 iş çıkartılarak 1273 işin devredildiği;

    Ayrıca, talimat evrakı ve değişik iş olarak da 2000 yılında 39 işin devir alınıp 829 iş geldiği, 737 iş çıkartılarak 131 iş devredildiği, 2001 yılında 928 işin geldiği, 1015 işin çıkartılarak 44 işin devredildiği, 2002 yılında 1016 işin geldiği, 946 iş çıkartılarak 114 işin devredildiği anlaşılmaktadır.

    Tuzla Adliyesi kadro cetvelinin incelenmesinde sanık Hakim M..... G....."ün, Tuzla Adliyesinde 18.01.1998 tarihinde göreve başladığı, 25.07.2001-02.01.2003 tarihleri arasında kalan dönemde 10 günü raporlu 44 gün de izinli olmak üzere toplam 54 gün izinli olduğu, bu süreçte Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun 22.12.1997 günlü kararıyla Asliye Ceza, Sulh Hukuk ve Kadastro Mahkemelerinde, 04.11.1999 günlü kararıyla bu yetkileri kaldırılarak Asliye Ceza ve Sulh Hukuk Mahkemelerinde, 23.01.2001 günlü kararıyla önceki yetkileri kaldırılarak Asliye Ceza Mahkemesinde çalışmak üzere müstemir yetki verildiği;

    Asliye Ceza Mahkemesinde katip S.... D...."ın 12.01.1998, katip İ..... A......"nın 27.03.2000, katip G....... A......."in 22.06.2000, mübaşir A.... K....."ın ise 12.02.1999 tarihinden itibaren çalıştıkları ancak bunlardan İ..... A......"nın Sultanbeyli C.Savcılığında yetkili olarak çalıştığı anlaşılmaktadır.

    Bütün bu bilgi ve belgeler bir arada ele alınıp değerlendirildiğinde;

    TCY.nın 230. maddesinde ise, "Hangi nedenle olursa olsun memuriyet görevini yapmakta savsama ve gecikme gösteren veya üstünün yasaya göre verdikleri buyrukları geçerli bir neden olmadan yapmayan memur .... cezalandırılır." hükmü yer almaktadır.

    Bu hükümden de anlaşılacağı üzere, belli bir kamu hizmeti veya görevi yapan memurun yapmakla görevli olduğu işi yapmaması veya yasaya göre yapılması gereken biçimde yerine getirmemesi veya geciktirmesi suç sayılmıştır. Bu suç kasten işlenebilen suçlardan olup, oluşması için, memurun görevini bilerek ve isteyerek savsaması gerekir.

    Tuzla Asliye Ceza Mahkemesine ait karara çıkan dosyaların infaza geç verildiği, kararların ilgililerine ya geç tebliğ edildiği ya da hiç tebliğe çıkarılmadığı, temyiz edilen dosyaların bir kısmının Yargıtaya gönderilmediği anlaşılmaktadır. Sanığın bu işlemlerin yapılmasını sağlamak için mahkeme kalemini denetlemede gerekli özen ve titizliği göstermediği, ayrıca asli görevlerinden olan duruşma tutanaklarını yazdırmadığı, gerekçeli kararları yazmakla yetinip kısa kararın yazımı işini de kaleme bıraktığı gerek kendi savunması, gerek tanık anlatımları, gerekse Adalet Müfettişi tarafından düzenlenen inceleme tutanaklarının içerikleri itibariyle sabit olup, sanığın görevini savsadığı açıktır. Özel Dairece sanığın görevi savsama suçundan cezalandırılmasına karar verilmesi isabetlidir.

    Bu itibarla sanığın temyiz itirazlarının reddi ile Özel Daire kararının onanmasına karar verilmelidir.

    SONUÇ: Açıklanan nedenlerle, Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 30.10.2003 gün ve 23-45 sayılı hükmünün ONANMASINA, 27.01.2004 günü oybirliği ile karar verildi.

    Hemen Ara