Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2020/22135 Esas 2022/21217 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
4. Ceza Dairesi
Esas No: 2020/22135
Karar No: 2022/21217
Karar Tarihi: 31.10.2022

Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2020/22135 Esas 2022/21217 Karar Sayılı İlamı

4. Ceza Dairesi         2020/22135 E.  ,  2022/21217 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
    SUÇLAR : Tehdit, kasten yaralama, hakaret

    KARAR
    Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
    Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
    Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede; başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.
    Ancak;
    1- Sanık hakkında; kasten yaralama, tehdit ve hakaret suçlarından kamu davası açıldığı, her ne kadar sanığın hakaret ve kasten yaralama eylemi uzlaşma kapsamında olup, soruşturma aşamasında taraflara uzlaşma teklifi yapılmış ise de, bu tarihte atılı TCK’nın 106/1-1. cümlesinde düzenlenmiş olan tehdit suçunun uzlaşma kapsamında olmaması ve CMK’nın 253/3. fıkrasının ikinci cümlesi dikkate alındığında soruşturma aşamasında yapılan uzlaşma teklifinin geçersiz olduğunun anlaşılması karşısında, hükümden sonra 02/12/2016 tarihinde yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun ile değişik CMK'nın 253/1. madde hükmü uyarınca, sanığa atılı TCK'nın 106/1-1. cümlesinde düzenlenen tehdit suçunun uzlaştırma kapsamına alınmış olması nedeniyle TCK'nın 125/1. maddesinde düzenlenen hakaret, TCK’nın 86/2. maddesinde düzenlenen kasten yaralama ve TCK’nın 106/1-1. cümlesinde düzenlenen tehdit suçlarından aynı Kanun'un 253 ve 254. maddeleri gereğince uzlaştırma hükümlerinin uygulanması ve sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
    2-Dairemizce de benimsenen Ceza Genel Kurulu'nun 2013/13-293 esas, 2013/297 karar sayılı ve 11/06/2013 tarihli kararında da kabul edildiği üzere TCK'nın 43. maddesinin ikinci fıkrası; "Aynı suçun birden fazla kişiye karşı tek bir fiille işlenmesi durumunda da, birinci fıkra hükmü uygulanır" hükmünü içermekte olup, zincirleme suçtan farklı bir müessese olan ve aynı neviden fikri içtima olarak kabul edilen bu durumda, fiil tektir ve bu fiille aynı suç birden fazla kişiye karşı işlenmektedir. Burada, hareket tek olduğu için, fail hakkında bir cezaya hükmolunacağı, ancak bu cezanın Kanun'un 43/1. maddesine göre artırılacağı öngörülmüştür. Ancak burada kastedilen, fiil ya da hareketin, doğal anlamda değil hukuki anlamda tekliğidir. Hakaret suçunun farklı mağdurlara karşı tek fiille gerçekleştirildiğinden söz edilebilmesi için hakaretin mutlaka ortak söz veya davranışlarla gerçekleştirilmiş olması şart değildir. Her bir mağdura veya mağdurlardan bazılarına özel olarak hitap edilerek hakaret içeren sözler söylenmiş veya davranışlarda bulunmuş olsa bile objektif bir gözlemcinin bakış açısıyla bakıldığında failin hareketlerinin tek bir iradi karara dayalı olduğu, aralarında yer ve zaman bakımından bağlantı bulunduğu, bu nedenle bir bütünlük oluşturduğu sonucuna ulaşılması durumunda, fiilin hukuken tek olduğu kabul edilmelidir.
    Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olayda, sanığın, katılan ...’ya hakaret ettikten sonra katılan ...’ya hitaben de hakaret etmesi biçimindeki eylemlerinin, aynı kasıt altında ve kısa aralıklarla katılanlara karşı işlenen tek bir hakaret suçunu oluşturduğu, hakaret suçundan bir kez mahkumiyetine karar verilerek cezasından TCK'nın 43/2. maddesi uyarınca arttırım yapılması gerektiği gözetilmeden, hakaret suçundan ayrı ayrı hüküm kurulması,
    3- Sanığın, hakaret suçlarını aleni bir yer olan katılanların ikametinin önünde işlenmesine rağmen TCK'nın 125/4. maddesinin uygulanmaması ve sanığın katılan ...’ya ''senin kitabını sinkaf ederim” diyerek hakaret etmesi biçimindeki eyleminin, TCK'nın 125/3-c maddesindeki kişinin mensup bulunduğu dine göre kutsal sayılan değerlerden bahisle hakaret suçunu oluşturduğunun gözetilmemesi,
    4- Tehdit suçundan hüküm kurulurken uygulama maddesinin “TCK’nın 106/1-1. cümlesi” yerine aynı Kanunun “86/2.” maddesi olarak gösterilmek suretiyle CMK’nın 232/6. maddesine aykırı hüküm kurulması,
    Kanuna aykırı ve sanık ...’nın temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden, tebliğnameye uygun olarak HÜKÜMLERİN BOZULMASINA, yeniden hüküm kurulurken 1412 sayılı CMUK’nın 326/son maddesinin gözetilmesine, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 31.10.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

    Hemen Ara