Esas No: 2021/5198
Karar No: 2022/4927
Karar Tarihi: 24.10.2022
Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2021/5198 Esas 2022/4927 Karar Sayılı İlamı
6. Hukuk Dairesi 2021/5198 E. , 2022/4927 K.Özet:
İstanbul 10. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde görülen bir tazminat davasında, davalı tarafın sözleşmede belirtilen edimleri yerine getirmediği gerekçesiyle davacı taraf 500.000 TL maddi tazminat talebinde bulunmuştur. İlk derece mahkemesi, davacı yüklenicinin kusur bulunmadığı gerekçesiyle kısmen kabul ederek 102.910,35 TL tahsiline karar vermiştir. Davalı tarafın istinaf başvurusu kabul edilerek ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak davanın reddine hükmedilmiştir. Bölge adliye mahkemesi hukuk dairesi, ise sözleşmenin geçerli olduğunu ancak davalının sözleşmeyle bağlı tutulmasının tahammül sınırlarını ve makul süreyi aştığını belirterek, davanın reddine karar verilmesine hükmetmiştir. Karara ilişkin detaylı bilgi ve gerekçeler, yasa maddeleri TMK'nın 345, TMK'nın 271 ve TBK'nın 27 olduğu belirtilerek verilmiştir. Karar, gerekçesi düzenlenerek onanmıştır.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi
İLK DERECE
MAHKEMESİ : İstanbul 10. Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davacı yönünden istinaf talebinin reddine, davalı yönünden istinaf talebinin kabulüne yönelik verilen hüküm davacı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vekili Avukat ... ile davalı vekili Avukat ...'ın gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, taraflar arasında 25.01.2000 tarihli arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi düzenlendiği, davalının üzerine düşen edimlerini yerine getirmediğini, inşaat ruhsatı almak için resmi başvuruda bulunmadığını, müvekkiline sözleşme çerçevesinde vekaletname vermediğini, sözleşmeye konu parsellerden olan 216 parselin tapuda müvekkili adına devir ve temlikinin yapılmadığını ileri sürerek, 500.000,00 TL maddi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesi talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davaya dayanak sözleşmenin TMK'nın 345. maddesi gereğince hükümsüz olduğunu, sözleşmenin yapıldığı tarihte reşit olmayan müvekkilinin kendisini borç altına sokan, mal varlığını azaltacak sözleşmenin anne-babası tarafından imzalandığını, o tarihte yürürlükte bulunan TMK'nın 271.maddesi gereğince küçüğe kayyum atanması ve sözleşmenin hakim tarafından onaylanması gerektiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İlk derece mahkemesince, taraflar arasındaki sözleşmenin feshedilmesinde davacı yüklenicinin kusurunun bulunmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile, 102.910,35 TL'nin tahsiline karar verilmiş, bu karara karşı tarafların yaptığı istinaf başvurusunu inceleyen bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince, sözleşme tarihinde henüz reşit olmayan davalı küçüğe TMK’nın 345. maddesi uyarınca kayyım atanması ve hakim onayı alınmasının gerekli bulunduğu fakat bu eksikliğin giderilmediği, sözleşmenin TBK’nın 27. maddesine göre geçersiz olduğu, geçersiz sözleşmeye dayanılarak zarar talebinde bulunulamayacağı gerekçesiyle, davalının istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden esas hakkında davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Somut olayda, davacı yüklenici ile reşit olmayan arsa sahibi küçüğün anne ve babası arasında 25.01.2000 tarihinde arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi düzenlendiği, davacı yüklenicinin 20.01.2014 tarihinde davalı arsa sahibi ile anne ve babasına ihtarname göndererek, sözleşmede kararlaştırılan edimlerin yerine getirilmesini talep ettiği görülmüştür. Bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince, TMK’nın 345. maddesi uyarınca sözleşmenin geçersiz olduğu belirtilmiş ise de, davaya konu sözleşmenin, sözleşme tarihinde reşit olmayan arsa sahibi küçüğün de menfaatine olduğu, bu nedenle somut olayda TMK’nın 345. maddesinin uygulanma olanağının bulunmadığı, sözleşmenin geçerli olduğu ancak davalı arsa sahibinin sözleşmenin yapıldığı tarih ile davacı yüklenicinin çektiği ihtarname tarihi 2014 tarihine kadar sözleşmeyle bağlı tutulmasının tahammül sınırlarını ve makul süreyi aştığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken, karardaki gerekçelere yer verilmesi doğru olmamış ise de, sonucu itibariyle doğru olan kararın HMK'nun 370/4 maddesi uyarınca gerekçesi düzeltilerek onanması uygun bulunmuştur.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle, HMK'nın 370/4 maddesi uyarınca hükmün gerekçesinin değiştirilmek suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 8.400,00 TL duruşma vekâlet ücretinin davacıdan alınarak Yargıtaydaki duruşmada vekille temsil olunan davalıya verilmesine, peşin alınan harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK 373. madde hükümleri gözetilerek dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 24.10.2022 gününde oy birliğiyle karar verildi.