Esas No: 2015/4496
Karar No: 2015/7380
Karar Tarihi: 18.11.2015
Hırsızlık - Yargıtay 22. Ceza Dairesi 2015/4496 Esas 2015/7380 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Tebliğname No : 6 - 2012/319522
MAHKEMESİ : Pazar (Rize) 1. Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 13/04/2004
NUMARASI : 2001/35 (E) ve 2004/67 (K)
SUÇ : Hırsızlık
Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, kararların nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya görüşüldü:
I-)Sanıklar H.. T.. ve M.. B.. hakkında yapılan incelemede:
Sanıklar yokluğundan verilen 13.04.2004 tarih ve 2001/35 Esas 2004/67 K. sayılı kararının sanıklara usulüne uygun olarak tebliğ edilmeden ve kesinleşme işlemi yapılmadan, hükümlü M.... uyarlama talep etmesi üzerine sanıklar yönünden re"sen inceleme yapılmak sureti ile duruşma açılmaksızın 09.06.2005 tarih ve 2005/68 Değişik İş sayılı karar ile uyarlamanın yapıldığı ve uyarlama kararlarının usule aykırı olarak sanıkların vasilerine tebliğ edildiği kararın üst Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edildiği, Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 06/03/2008 tarihli 2006/23048 Esas ve 2008/4475 Karar numaralı ilamı ile 13.04.2004 tarih ve 2001/35 Esas 2004/67 K. sayılı gerekçeli kararın ve 09.06.2005 tarih ve 2005/68 Değişik İş sayılı kararın sanıklara tebliğ edilmesi ve vasi dosyalarının getirtilmesi amacı ile dosyanın iade edilmesi üzerine 13.04.2004 tarih ve 2001/35 Esas 2004/67 K. sayılı gerekçeli kararı ile 09.06.2005 tarih ve 200/68 Değişik İş sayılı uyarlama kararının sanıklara 01.11.2012 ve 05.11.2012 tarihlerinde tebliğ edildiği ve sanıkların temyizlerinin bulunmadığı, 13.04.2004 tarih ve 2001/35 Esas 2004/67 K. sayılı kararın 2012 yılında yapılan tebligatlardan sonra temyiz edilmemesi nedeni ile kesinleşme şartlarının oluştuğu, 13.04.2004 tarih ve 2001/35 Esas 2004/67 K. sayılı karar kesinleştirilmeden mahkemenin 09.06.2005 tarih ve 200/68 Değişik İş sayılı uyarlama kararının verildiği bu nedenle sanıklar hakkında verilen uyarlama kararının hukuki değerden yoksun olduğu anlaşıldığından sanıklar H.. T.. ve M.... yönünden hükmün isteme aykırı olarak incelenmeksizin mahalline İADESİNE,
II-)Hükümlü M.....hakkında yapılan incelemede:
Dosya kapsamına göre diğer temyiz sebepleri yerinde görülmemiştir.
Ancak;
Ceza Genel Kurulu"nun 13/05/2008 gün ve 2008/112 sayılı ve benzer kararlarında da belirtildiği üzere; 5252 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanun"un "Lehe olan hükümlerin uygulanmasında usul" başlıklı 9. maddesinin üçüncü fıkrasında; "Lehe olan hüküm, önceki ve sonraki kanunların ilgili bütün hükümleri olaya uygulanarak, ortaya çıkan sonuçların birbirleriyle karşılaştırılması suretiyle belirlenir” denilmiş, böylelikle lehe yasanın saptanmasında başvurulacak yöntem düzenlenmiştir.
Bu hüküm uyarınca, sonradan yürürlüğe giren 5237 sayılı Türk Ceza Kanun"un, önceden kesin yargı haline gelmiş olan ve 765 sayılı Türk Ceza Kanunu"na göre kurulmuş bulunan bir hükümde değişiklik yapılmasını gerektirip gerektirmediğini saptamak ve gerektiğinde yeni bir hüküm kurmakla sınırlı uyarlama yargılaması, önceki hükümde sabit kabul edilen olaya, önceki ve sonraki Ceza Kanunlarının ilgili tüm hükümlerinin birbirlerine karıştırılmaksızın uygulanmasını ve her iki kanuna göre ayrı ayrı sonuçlar belirlenmesini gerektirmektedir.
Bu belirleme, herhangi bir inceleme, araştırma, kanıt tartışması ve takdir hakkının kullanılmasını gerektirmeyen; eylemin suç olmaktan çıkarılması, ceza sorumluluğunun kaldırılması ya da önceki hükümle belirlenen cezanın bir değerlendirme ve takdiri gerektirmemesi gibi hallerde, evrak üzerinde yapılabilecektir.
Ancak; sonraki kanun ile suçun unsurlarının veya özel hallerinin değiştirilmiş olması, cezanın, 5237 sayılı TCK"nun 61. maddesi gözetilerek tayin ve takdirinin gerekmesi, artırım ve indirim oranlarının belirlenmesinin takdiri gerekmesi, seçimlik cezalardan birinin tercihinin söz konusu olması, seçenek yaptırımların ya da cezanın kişiselleştirilmesini gerektiren hallerin değerlendirilmesinin gerekmesi gibi durumlarda, duruşma açılarak değerlendirme yapılmalıdır.
İnceleme konusu karara gelince;
Hükümlünün suç arkadaşları ile birlikte, "" gece sayılan zaman dilimi içinde katılan kuruma ait işyerinin muhkem olan duvarını kırarak içeri girdikleri ve ışıkların yanması ile alarm zannederek eylemlerini tamamlayamadan kaçtıkları " sabit görülen olayda, 5237 sayılı TCK"nun 142. maddesinde tanımlanan hırsızlık suçu ile 765 sayılı TCK"nun 493/1. maddesindeki suçun öğelerinin farklı olduğu, sanıkların işyerinin muhkem olduğu tesbit edilen duvarı kırmak suretiyle içeri girdiklerinin anlaşılmasına karşısında, eylemin 5237 sayılı Kanunu"nun 142/1-b, 143. maddelerindeki hırsızlık suçunun yanı sıra aynı Kanun"un 116/2-4, 119/1-c ve 151/1. maddelerindeki işyeri dokunulmazlığını bozma ve mala zarar verme suçlarını da oluşturduğu, 5252 sayılı Yasanın 9/3. maddesi uyarınca sanık yararına olan hükmün önceki ve sonraki kanunların ilgili bütün hükümlerinin olaya uygulanarak ortaya çıkan sonuçların birbiriyle karşılaştırılması suretiyle bulunacağı ve Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 06/04/2010 gün ve 2010/72 sayılı kararında da vurgulandığı üzere uyarlama yargılamalarında sanık lehine kazanılmış hak oluşmayacağı da gözetilerek, 5237 sayılı Kanuna göre hırsızlık ve işyeri dokunulmazlığını bozmak ve mala zarar verme suçlarını oluşturan eylem nedeniyle 5237 sayılı Yasanın 61. maddesi gözetilerek, temel cezanın ne şekilde saptanacağının belirlenmesi; uzlaşma, erteleme, hapis cezasının seçenek yaptırımlara çevrilmesi gibi hususların değerlendirilmesi ve diğer bireyselleştirmelerin yapılması için duruşma açılması gerektiğinin gözetilmemesi,
Bozmayı gerektirmiş, üst Cumhuriyet savcısının itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu sebeplerden dolayı isteme uygun olarak BOZULMASINA, 18/11/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.