Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2022/9605 Esas 2022/21865 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
4. Ceza Dairesi
Esas No: 2022/9605
Karar No: 2022/21865
Karar Tarihi: 07.11.2022

Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2022/9605 Esas 2022/21865 Karar Sayılı İlamı

4. Ceza Dairesi         2022/9605 E.  ,  2022/21865 K.

    "İçtihat Metni"

    KARAR

    Görevi yaptırmamak için direnme suçundan sanık ...'ün 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 265/2 ve 62/1. maddeleri gereğince 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/5. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair ... Asliye Ceza Mahkemesinin 02/05/2019 tarihli ve 2018/162 esas, 2019/366 sayılı kararına karşı sanık tarafından yapılan itirazın kabulüne ilişkin mercii ... Ağır Ceza Mahkemesinin 24/06/2019 tarihli ve 2019/495 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
    İstem yazısında:
    "Dosya kapsamına göre, 5271 sayılı Kanun’un 231/6. maddesinde “Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilmesi için; a) Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış bulunması, ...gerekir” şeklinde yer alan düzenlemeye nazaran, sanık hakkında daha önce kasıtlı bir suçtan mahkumiyet kararı verildiğinden bahisle, ... Ağır Ceza Mahkemesince, ... Asliye Ceza Mahkemesinin 02/05/2019 tarihli kararının kaldırılmasına karar verilmiş ise de; sanığın suç tarihinde sabıkasız olması, 20/09/2018 tarihli duruşmada hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını kabul etmesi karşısında, sanığın adli sicil kaydı incelendiğinde; ... Asliye Ceza Mahkemesinin 25/09/2014 tarihli ve 2014/244 esas, 2014/144 sayılı kararının, incelemeye konu suç tarihi olan 13/09/2017 tarihinden sonra, 29/11/2017 tarihinde kesinleştiğinin anlaşıldığı, Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 03/02/2009 tarihli ve 2008/11/250 esas, 2019/13 sayılı kararında belirtildiği üzere, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'na göre verilen mahkûmiyet hükümleri bakımından, infazdan sonra anılan Kanun'un 58. maddesinde öngörülen sürelerin geçmiş olması durumunda, bu hükümlerin hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının objektif koşullarının değerlendirilmesinde olumsuz koşul olarak belirtilen bir engel olarak kabul edilmeyeceğinin belirtildiği, bu minvalde sanığın adlî sicil kaydında görülen diğer kayıtlardan, ... Asliye Ceza Mahkemesi'nin 13/12/2004 tarihli ve 2004/1215 esas, 2004/2372 sayılı kararı ile sanık hakkında uyuşturucu kullanma suçundan 765 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 404/2. maddesi uyarınca 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına hükmedildiği, hapis cezasının 21/12/2004 tarihinde infaz edildiği, ... Sulh Ceza Mahkemesi'nin 11/03/2008 tarihli ve 2007/40 esas, 2008/142 sayılı kararı ile sanık hakkında kasten yaralama suçundan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 86/2. maddesi uyarınca 900,00 Türk lirası (2 kez) adli para cezası ile cezalandırılmasına hükmedildiği, adli para cezalarının 24/06/2008 ve 27/02/2009 tarihlerinde infaz edildiği ve 3 yıllık tekerrür süreleri geçtikten sonra inceleme konusu olan suçun işlendiği, bu nedenle adli sicil kaydında yer alan kayıtların anılan ilâmının objektif olarak hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına engel olmaması karşısında, itirazın reddi yerine yazılı şekilde kabulüne karar verilmesinde isabet görülmemiştir.
    5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü ifadeli 15/05/2022 gün ve 94660652-105-01-21283-2021-Kyb sayılı yazılı istemlerine müsteniden ihbar ve mevcut evrak tebliğ olunur." denilmektedir.
    Hukuksal Değerlendirme:
    5271 sayılı CMK’nın 231. maddesinde düzenlenen “hükmün açıklanmasının geri bırakılması” müessesesinin uygulanabilmesi için öncelikle,
    - Sanık hakkında kurulan mahkûmiyet hükmünde, hükmolunan cezanın iki yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezasından ibaret olması,
    - Suçun CMK’nın 231. maddesinin 14. fıkrasında yazılı suçlardan olmaması,
    - Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış bulunması,
    - Sanığın hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına itirazının olmaması,
    - Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tamamen giderilmesine ilişkin koşulların birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir.
    Anılan bu objektif koşulların gerçekleşmesi ile birlikte ayrıca “Mahkemece, sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılmasına” ilişkin takdire dayalı subjektif koşulun da gerçekleşmesi halinde “hükmün açıklanmasının geri bırakılması” müessesesinin uygulanması olanağı bulunmaktadır.
    5271 sayılı CMK’nın 231/6-b maddesindeki “Mahkemece, sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılması” şeklindeki düzenleme ile kanun koyucu, suça ve faile ilişkin tüm objektif şartları taşıyan herkes için mutlak surette hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi gerektiğini kabul etmeyip, hâkime belirli ölçüler içerisinde bir takdir hakkı tanımıştır. Ancak, sanığın yeniden suç işleyip işlemeyeceği hususundaki değerlendirmenin dosya içeriğine uygun, kanuni ve yeterli gerekçe içermesi ve bu gerekçenin hükümde yer alan hapis cezasının seçenek yaptırımlara çevrilmesi, ertelenmesi ve takdiri indirim uygulamalarında dayanılan gerekçe ile çelişmemesi gerekir.
    CMK'nın 231. maddesinin sekizinci fıkrasına birinci cümlesinden sonra gelmek üzere, 28/06/2014 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan 6545 sayılı Kanun'un 72. maddesiyle eklenen "Denetim süresi içinde, kişi hakkında kasıtlı bir suç nedeniyle bir daha hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemez" şeklindeki düzenleme, incelemeye konu suç tarihinin 28/06/2014 ve sonrası olması ile adli sicil kaydındaki hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının denetim süresi içinde kasıtlı bir suç işlenmesi halinde uygulanabilecektir.
    01/06/2005 tarihinden önce işlenen suçlara ilişkin mahkûmiyet bilgilerinin adlî sicilden silinmesi ve arşiv kaydından çıkartılması 5352 sayılı Kanun'un Geçici 2. maddesinde düzenlenmiş, buna göre suç tarihi itibarıyla, Yasa'nın yürürlük tarihinden önceki kayıtlar hakkında, 3682 sayılı Kanun'a göre süre yönünden silinme koşulu oluşanların silinmesi mümkün olup, hüküm tarihinde yürürlükte bulunan mevzuata göre Anayasanın 76. maddesi ile özel kanun hükümleri saklı tutulmuştur. Aynı maddenin 2. fıkrasında arşive alınan kayıtlar yönünden, 3682 sayılı Kanun'un 8. maddesinde öngörülen sürelerin dolduğu veya ertelenmiş olan hükmün esasen vaki olmamış sayıldığı hallerde bu tarihin esas alınacağı, Anayasanın 76. maddesi ve özel kanunlarda sayılan suç ve mahkûmiyetler dışındaki kayıtlar için ilgilinin, Cumhuriyet başsavcılığının veya Adlî Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğünün talebi üzerine hükmü veren mahkemece veya talep edenin bulunduğu yer asliye ceza mahkemesince arşiv kaydının silinmesine karar verileceği hükme bağlanmıştır.
    5352 sayılı Kanun'un Geçici 2/1. maddesine göre, 01/06/2005 tarihinden sonra işlenen suçlarla ilgili kayıt silme işlemleri ise, bu Kanun hükümlerine göre yerine getirilecektir.
    Anılan Kanunun “Adli sicil bilgilerinin silinmesi” başlıklı 9. maddesinde: “(1) Adlî sicildeki bilgiler;
    a)Cezanın veya güvenlik tedbirinin infazının tamamlanması,
    b)Ceza mahkûmiyetini bütün sonuçlarıyla ortadan kaldıran şikayetten vazgeçme veya etkin pişmanlık,
    c)Ceza zamanaşımının dolması,
    d)Genel af,
    Halinde Adlî Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğünce silinerek, arşiv kaydına alınır.
    (2)Adlî sicil bilgileri, ilgilinin ölümü üzerine tamamen silinir.
    (3)Türk vatandaşları hakkında yabancı mahkemelerce verilmiş olup 4. maddenin birinci fıkrasının (f) bendine göre adlî sicile kaydedilen hürriyeti bağlayıcı cezaya mahkûmiyet hükümleri, kesinleştiği tarihten itibaren mahkûmiyet kararında belirtilen sürenin geçmesiyle, Adlî Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğünce adlî sicil kayıtlarından çıkartılarak arşiv kaydına alınır. Adlî para cezasına mahkûmiyet hükümleri ile cezanın ertelenmesine ilişkin hükümler, adlî sicil kaydına alınmadan doğrudan arşive kaydedilir.” hükümlerine yer verilmiştir.
    Aynı Kanun'un “Adlî sicil ve arşiv bilgilerinin silinmesi” başlıklı 12. maddesinde ise;
    “Arşiv bilgileri;
    a)İlgilinin ölümü üzerine,
    b)Anayasanın 76 ncı maddesi ile Türk Ceza Kanunu dışındaki kanunlarda bir hak yoksunluğuna neden olan mahkûmiyetler bakımından kaydın arşive alınma koşullarının oluştuğu tarihten itibaren;
    1.Yasaklanmış hakların geri verilmesi kararı alınması koşuluyla onbeş yıl geçmesiyle,
    2.Yasaklanmış hakların geri verilmesi kararı alınması koşulu aranmaksızın otuz yıl geçmesiyle,
    c)Diğer mahkûmiyetler bakımından kaydın arşive alınma koşullarının oluştuğu tarihten itibaren beş yıl geçmesiyle, tamamen silinir.” hükümleri bulunmaktadır.
    İnceleme konusu somut olayda; suç tarihine göre sanık ...'ün adli sicil kaydı incelendiğinde, ... Asliye Ceza Mahkemesinin 25/09/2014 tarihli ve 2014/244 esas, 2014/144 sayılı kararının, incelemeye konu suç tarihi olan 13/09/2017 tarihinden sonra, 29/11/2017 tarihinde kesinleştiği, sanığın adli sicil kaydında yer alan ... Asliye Ceza Mahkemesi'nin 13/12/2004 tarihli ve 2004/1215 esas, 2004/2372 sayılı kararı ile sanık hakkında uyuşturucu kullanma suçundan 765 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 404/2. maddesi uyarınca 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına hükmedildiği, hapis cezasının 21/12/2004 tarihinde infaz edildiği, yine sanığın adli sicil kaydında yer alan ... Sulh Ceza Mahkemesi'nin 11/03/2008 tarihli ve 2007/40 esas, 2008/142 sayılı kararı ile sanık hakkında kasten yaralama suçundan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 86/2. maddesi uyarınca 900,00 Türk lirası (2 kez) adli para cezası ile cezalandırılmasına hükmedildiği, adli para cezalarının 24/06/2008 ve 27/02/2009 tarihlerinde infaz edildiği ve 3 yıllık tekerrür süreleri geçtikten sonra inceleme konusu olan suçun işlendiği anlaşılmıştır.
    Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun, 03.02.2009 tarihli, 2008/11-250 esas, 2009/13 karar sayılı ilamında da değinildiği üzere, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu döneminde işlenen suçlardan dolayı mahkum edilenler yönünden, anılan Kanun'un tekerrür hükümlerinin uygulanması için 58. maddede düzenlenen sürelerin nazara alınması ve bu sürelerin geçmiş olduğu hallerde, adli sicil kaydındaki önceki mahkumiyetlerin, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının objektif koşullarının değerlendirilmesi yönünden engel oluşturmayacağının kabulünün adalet ve hakkaniyete uygun olacağı, sanık ...'ün adli sicil kaydında yer alan ilamlarda tekerrür uygulaması için belirlenen üç yıllık sürenin dolduğu, dolayısıyla söz konusu bu kayıtların, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmesine engel teşkil etmediği belirlenmiş olup, sanık hakkında görevi yaptırmamak için direnme suçundan verilen 1 yıl 8 ay hapis cezasının 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 231/5. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ve sanığın 5 yıllık denetim süresine tâbi tutulmasına dair ... Asliye Ceza Mahkemesinin 02/05/2019 tarihli ve 2018/162 esas, 2019/366 sayılı kararına karşı sanık tarafından yapılan itirazın kabulüne ilişkin mercii ... Ağır Ceza Mahkemesinin 24/06/2019 tarihli ve 2019/495 değişik iş sayılı kararında isabet bulunmadığı anlaşılmıştır.
    Sonuç ve Karar:
    Yukarıda açıklanan nedenlerle;
    Kanun yararına bozma istemine ilişkin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen tebliğnamede yer alan düşünce yerinde görüldüğünden,
    1-... Ağır Ceza Mahkemesinin 24/06/2019 tarihli ve 2019/495 değişik iş sayılı kararının, 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
    2-Aynı Kanun'un 309/4-a maddesi gereğince, sonraki işlemlerin mahallinde tamamlanmasına, dosyanın Adalet Bakanlığına sunulmak üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 07/11/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

    Hemen Ara