Esas No: 2006/16.HD-304
Karar No: 2006/273
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2006/16.HD-304 Esas 2006/273 Karar Sayılı İlamı
Ceza Genel Kurulu 2006/16.HD-304 E., 2006/273 K.
"İçtihat Metni"
Borçlu A... Y..."ın nafaka yükümlülüğüne aykırı davranma eyleminden dolayı İİY.nın 5358 sayılı Yasa ile değişik 344. maddesi uyarınca 3 aya kadar tazyik hapsi ile cezalandırılmasına ilişkin İ... 5. İcra Ceza Mahkemesince 21.12.2005 gün ve 1243-3166 sayı ile verilen kararın yasa yoluna başvurulmaksızın kesinleşmesi nedeniyle Adalet Bakanı tarafından yasa yararına bozma isteminde bulunulması üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 16. Hukuk Dairesince 18.09.2006 gün ve 4148-5593 sayı ile;
"…
… Dosya kapsamına göre, suç tarihinden sonra 1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe giren 5252 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun"un 5349 sayılı Kanun"un 3. maddesi ile değişik 7. maddesinin 1. fıkrası ile "Kanunlarda hafif hapis veya hafif para cezası olarak öngörülen yaptırımlar idari para cezasına dönüştürülmüştür…
…" yine 1 Haziran 2005 tarihinde kabul edilip, aynı gün mükerrer Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren ve 2004 sayılı İİK"nunda Değişiklik Yapılmasına Dair 5358 sayılı Kanun"un 7. maddesi ile İİK"nun 344. maddesindeki eylemin müeyyidesiz 3 aya kadar tazyik hapsine dönüştürülmüştür. Ancak 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 7. maddesi göz önünde tutulduğunda 5349 sayılı Yasa ile değişik 5252 sayılı Kanun"un 7. maddesi sanığın lehine olduğundan aynı maddenin 1. fıkra 1. cümlesi ve 5326 sayılı Kabahatler Yasası"nın 24. ve 5252 sayılı Yasa"nın 9/3. maddelerine göre müeyyidenin İcra Mahkemesince idari para cezası olarak belirlenmesi gerekir.
Öte yandan, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun "Hükmün gerekçesi ve hüküm fıkrasının içereceği hususlar" başlıklı 232. maddesinin 6. fıkrasında "Hüküm fıkrasında, 223. maddeye göre verilen …
… ceza miktarının…
… tereddütte yer vermeyecek şekilde açıkça gösterilmesi gerekir" şeklindeki düzenlemeye rağmen, infazda tereddüt oluşturacak şekilde mahkumiyete esas sürenin net olarak belirtilmeyip, sanığın nafaka borcunu ödememe eyleminden dolayı 3 aya kadar tazyik hapsi ile cezalandırılmasına karar verilmesi isabetsizdir.
Bu nedenle Yargıtay C.Başsavcılığının yazılı emre atfen düzenlediği tebliğname yerinde görülmekle ve kanuna aykırılık halinin giderilmesinin de başkaca hallinin mümkün bulunmadığı anlaşılmakla, uygulamada birliğin sağlanması amacıyla Yazılı Emre dayanan ihbarnamedeki düşünce gibi İ... 5. İcra Mahkemesinin 2005/1243-3166 sayılı kararının bozulmasına" karar verilmiştir.
Yargıtay C.Başsavcılığı ise 24.11.2006 gün ve 103816 sayı ile; sanığın eylem tarihinin 01.06.2005 tarihinden sonra olması nedeniyle Yerel Mahkemece hapsen tazyik kararı verilmesinin yerinde olduğu, ayrıca hapsen tazyik kararlarının disiplin hapsi niteliğinde olup öngörülen yaptırımın bu niteliği itibariyle verilen kararın da bir hüküm niteliğinde olmadığı, bu nedenle Yerel Mahkemece verilen kararda bir isabetsizlik bulunmadığından yasa yararına bozma isteminin reddine karar verilmesi gerektiği görüşüyle itiraz yasa yoluna başvurarak Özel Daire kararının kaldırılmasına ve Adalet Bakanının yasa yararına bozma isteminin reddine karar verilmesini istemiştir.
Dosya Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle, Yargıtay Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği görüşülüp düşünüldü.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Nafaka yükümlülüğüne aykırı davranma eylemi nedeniyle borçlunun 3 aya kadar tazyik hapsi ile cezalandırılmasına karar verilen somut olayda, Özel Daire ile Yargıtay C.Başsavcılığı arasındaki uyuşmazlık, sanık hakkında uygulanacak yaptırımın idari para cezası mı yoksa tazyik hapsi mi olacağının belirlenmesi, buna bağlı olarak da Yerel Mahkemece tayin olunan cezanın usul ve yasaya uygun olarak verilip verilmediğinin belirlenmesi noktalarında toplanmaktadır.
01.06.2005 gün ve 25832 sayılı mükerrer Resmi Gazetede yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren, 31.05.2005 gün ve 5358 sayılı Yasa ile İcra İflas Yasasında yer alan eylemler ve yaptırımları yeniden düzenlemiş, bu kapsamda 337, 338/2, 339, 341, 343 ve 344. maddelerdeki eylemler kabahat olarak düzenlenip, disiplin hapsi veya tazyik hapsi şeklinde yaptırımlara bağlanmış, 331, 332, 333, 333/a, 334, 335, 336, 337/a, 338/1, 342, 345/a, 345/b, maddelerindeki eylemler ise suç olarak düzenlenip, hapis cezası veya adli para cezası biçiminde yaptırımlara bağlanmıştır. Bu nedenle sanık hakkında uygulanacak yaptırımın belirlenmesinde, suç tarihinin bu yasal düzenlemeden önce mi, sonra mı olduğunun saptanması önem kazanmaktadır.
Somut olayda yakınan E…
…"nin, borlu-sanık A…
… aleyhine tedbir nafakası istemiyle açtığı davada İ... 3. Aile Mahkemesince 27.10.2004 gün ve 369-1449 sayı ile; davanın kısmen kabulü ile 05.03.2004 tarihinden itibaren aylık olmak üzere davacı ve küçük çocukları için 290 milyon lira tedbir nafakasının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verildiği, bu kararın 30.03.2005 tarihinde kesinleştiği, yakınanın vekili aracılığıyla 11.04.2005 tarihinde, 05.03.2004 tarihinden itibaren aylık 290 milyon lira olmak üzere ve yargılama giderleri için toplam 4.114.700.000 lira için takip talebinde bulunduğu, icra emrinin 10.05.2005 tarihinde borçluya tebliğ edilerek itirazda bulunulmaması karşısında takibin kesinleştiği, ancak borçlu tarafından herhangi bir ödemede bulunulmadığı anlaşılmaktadır.
Görüldüğü gibi, takip talebi, Nisan 2005 tarihine kadar oluşan ve adi alacak niteliğindeki geçmiş dönem birikmiş nafaka borçları ile birlikte cari nafaka alacağı için de yapılmıştır. Ceza Genel Kurulunun ve Özel Dairelerin yerleşik kararlarında da vurgulandığı üzere, icra emrinin tebliği ile şikayet tarihi arasında işlemiş en az bir aylık cari nafaka borcunun bulunması gerekmektedir.
Yakınanın 05.07.2005 tarihli şikayetinin, Mayıs, Haziran ve Temmuz aylarına ilişkin ödenmeyen nafaka alacağını kapsadığı ve üç aylık yasal şikayet süresi içinde gerçekleştiği anlaşılmaktadır. O halde suç, şikayet tarihinden bir ay öncesindeki cari nafaka borcunun doğmasıyla 01.06.2005 tarihinden sonra oluşmuştur. Yerel Mahkemece sanığın tazyik hapsiyle cezalandırılması isabetlidir.
Öte yandan, CGK.nun 14.11.2006 gün ve 220-231 sayılı kararında ayrıntılı olarak açıklandığı üzere, bir tür disiplin hapsi olan hapsen tazyik yaptırımı, 5237 sayılı TCY.da düzenlenen yaptırımlardan farklı niteliktedir ve CMY.nın 223. maddesinde belirtilen "hüküm" niteliğinde değildir. Hapsen tazyik yaptırımında amaç, bir yükümlülüğün yerine getirilmesini sağlamak olduğundan, alt sınırdan belli bir ceza belirlenmesi gerekmemekte, yükümlülük yerine getirilene kadar ve ençok 3 ay süreyle kişinin yükümlülüğüne uygun davranması için zorlanması söz konusu olup, kararda belli bir sürenin öngörülmesi, yaptırımın bu niteliğine aykırı olacaktır. Bu nedenle Yerel Mahkemece 3 aya kadar verilen tazyik hapsi, 5271 sayılı CMY.nın 232. maddesine aykırı değildir.
Bu itibarla haklı nedenlere dayanan Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının kabulüne karar verilmelidir.
SONUÇ: Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
2- Yargıtay 16. Hukuk Dairesinin 18.09.2006 gün ve 4118-5593 sayılı bozma kararının KALDIRILMASINA,
3- Adalet Bakanının, YASA YARARINA BOZMA İSTEMİNİN REDDİNE,
4- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına tevdiine, 05.12.2006 günü yapılan müzakerede oybirliği ile karar verildi.