Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 2015/525 Esas 2015/537 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Hukuk Bölümü
Esas No: 2015/525
Karar No: 2015/537

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 2015/525 Esas 2015/537 Karar Sayılı İlamı

                    T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

            HUKUK BÖLÜMÜ

            ESAS NO      : 2015 / 525

            KARAR NO : 2015 / 537

            KARAR TR  : 6.7.2015

ÖZET: Vakıf Üniversitesinde öğretmen olan davacının iş akdinin feshine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan davanın İDARİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

 

 

 

K  A  R  A  R

 

            Davacılar       : (J.D.Mirasçıları)

1-      E.E. D.

2-      A.J.D.

3-      T.K. D.

            Vekilleri         : Av. B.S.& Av. Y. S.E.

            Davalı             : Koç Üniversitesi

Vekili              : Av. Z.Y.& Av. N.Y.

 

O L A Y         : Davacılar vekili dava dilekçesinde; “Müvekkilimiz davalı Koç Üniversitesinin İtalyan Merkezinde 01/10/1996 tarihinden 30/08/2005 tarihine kadar Tarih Öğretmeni olarak çalışmış ve bu tarihte davalı tarafça hiç bir haklı gerekçe gösterilmeksizin işten çıkartılmıştır.

Ancak müvekkilimin yasal haklarının ödenmesi için davalı şirkete yaptığı müracaatlar sonuçsuz kalmıştır.

Davacı müvekkilimiz yaklaşık 9 yıl boyunca özveriyle çoğu zaman izin dahi kullanmaksızın ve genellikle fazla mesai yaparak çalışmış, buna rağmen keyfiyen hiç bir gerekçe gösterilmeksizin işten çıkartılmıştır.

İşten çıkartıldığında aylık brüt ücreti 3.628 USD dir.

Taraflar arasındaki 10-05-1995 tarihli sözleşme gereğince anlaşmazlıkların çözümünde Sultanahmet/İstanbul mahkemeleri yetkili kılınmıştır.

Yukarıda arz ve İzah edilen nedenlerle;

Haksız ve yasal olmayan iş akdinin feshi nedeniyle; İş Yasasından kaynaklanan hakların bilirkişi marifetiyle tespiti ile fazlaya ilişkin ve başkaca haklarımız saklı kalmak kaydıyla şimdilik 100.YTL kıdem tazminatı, 100.YTL. ihbar tazminatı ve 100.YTL. izin ücretinin iş akdinin fesih tarihi olan 30/08/2005 tarihinden itibaren banka mevduat faizine uygulanan en yüksek faizi i!e birlikte tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin de davalıya yüklenmesine karar verilmesini talep ederiz.” demek suretiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

İstanbul 7.İş Mahkemesi: 24.05.2007 gün ve E:2007/141, K:2007/260 sayı ile özetle; davacının çalıştığı ve işyerinin bağlı bulunduğu yer itibariyle davaya bakmaya yetkili mahkeme Beyoğlu İş Mahkemesi olduğundan dava dilekçesinin yetki yönünden reddine, karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın yetkili Beyoğlu İş Mahkemesine gönderilmesine karar vermiştir.

Davacı vekilinin talebi üzerine dosya yetkili Beyoğlu İş Mahkemesine gönderilmiş ve Beyoğlu 2.İş Mahkemesinin 2007/532 Esas sırasına kaydedilmiştir.

Beyoğlu 2.İş Mahkemesi: 24.03.2010 gün ve E:2007/532, K:2010/133 sayılı kararında özetle davanın kabulüne karar vermiştir.

İş bu karara karşı yapılan temyiz başvurusu üzerine Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 4.10.2012 gün, E:2010/36456, K:2012/33168 sayılı ilamı ile özetle hükmün esastan bozulmasına karar vermiştir.

Temyiz aşamasında davacının vefatı üzerine davacının mirasçıları tarafından davaya devam edilmiş olup, bu aşamadan sonra İstanbul 11.İş Mahkemesi: Yargıtay 9.Hukuk Dairesinin bozma ilamına uyduktan sonra 02.04.2013 gün ve E:2012/593, K:2013/226 sayılı kararı ile özetle davanın kısmen kabul kısmen reddine karar vermiştir. 

            İş bu karara karşı yapılan temyiz başvurusu üzerine Yargıtay 22.Hukuk Dairesi 03.06.2013 gün ve E:2013/12345, K:2013/13443 sayılı ilamı ile özetle; “(...) somut olay ve mevzuat hükümleri birlikte irdelendiğinde; davalı Üniversitenin, sürekli ve düzenli nitelikteki kamu hizmetinde çalıştırdığı davacının; statüsü, göreve alınması, hak ve yetkileri gözetildiğinde, İdare Hukuku kapsamında bir kamu personeli olduğu açıktır. Bu açıdan davacının, iş sözleşmesinin feshine ilişkin işleminin de 2577 sayılı Kanun’un 2 nci maddesinin 1 inci fıkrasının (a) bendinde tanımı yapılan iptal davasına konu edilebilecek nitelikte bir idari işlem niteliği taşıdığı; bu işlemin hukuka uygunluğunun denetiminin de Anayasayla bu denetim için oluşturulan idari yargının görev alanında bulunduğu sonucuna varılmıştır.“ demek suretiyle hükmün bozulmasına karar vermiştir.

            İstanbul 11.İş Mahkemesi: Yargıtay’ın bozma ilamına uyduktan sonra 29.11.2013 gün ve E:2013/437, K:2013/816 sayı ile özetle; davada idari yargı yerinin görevli olduğundan bahisle davanın görev yönünden reddine karar vermiş ve karar kesinleşmiştir.

Davacı vekili aynı istemle bu kez idari yargı yerinde dava açmıştır.

İstanbul 4.İdare Mahkemesi: 03.02.2014 gün ve E:2014/62, K:2014/202 sayılı kararı ile özetle; “…2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 14.maddesinin 3/a bendinde dava dilekçelerinin “görev” yönünden inceleneceği ve aynı Kanunun 15.maddesinin 1/a bendinde ise, adli ve askeri yargının görevli olduğu konularda açılan davaların reddine karar verileceği hükme bağlanmıştır.

Diğer yandan, 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 1 nci maddesinde, İş Kanunu’na göre işçi sayılan kimselerle işveren veya işveren vekilleri arasında iş akdinden veya İş Kanunu’na dayanan her türlü hak iddialarından doğan hukuk uyuşmazlıklarının çözülmesi ile görevli olarak iş mahkemelerinin kurulacağı belirtilmiştir.

Huzurdaki davaya konu kıdem ve ihbar tazminatı alacağının, İş Kanununa dayanan hak kapsamında bulunduğu kuşkusuzdur. Bununla birlikte, yukarıda belirtilen mevzuata göre, İş Kanununa dayanan hak iddialarından doğan uyuşmazlıkların iş mahkemeleri tarafından çözümlenmesi gerekmektedir.” demek suretiyle davanın görev yönünden reddine karar vermiştir.

İş bu karara karşı yapılan itiraz üzerine İstanbul Bölge İdare Mahkemesi Dördüncü Kurulu 11.09.2014 gün ve E:2014/8244, K:2014/14778 sayılı ilamı ile özetle; itiraz konusu İdare Mahkemesi kararında Kanunda sayılan bozma nedenlerinin bulunmadığı anlaşıldığından hükmün onanmasına karar vermiş, karar düzeltme istemi üzerine aynı yer 30.01.2015 gün ve E:2015/791, 2015/1376 sayı ile karar düzeltme isteminin reddine karar vermiş ve karar kesinleşmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Eyüp Sabri BAYDAR, Ali ÇOLAK, Nurdane TOPUZ, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Ayhan AKARSU ve Mehmet AKBULUT’un katılımlarıyla yapılan 6.7.2015 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27.maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; 2247 sayılı Yasa’nın 14.maddesinde öngörülen biçimde, adli yargı ile idari yargı arasında olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, davacı vekilinin istemi üzerine, idari yargı dosyasının son görevsizlik kararını veren mahkemece, adli yargı dosyası da temin edilmek suretiyle Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Selim Şamil KAYNAK’ın, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Uğurtan ALTUN ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, Koç Üniversitesinin İtalya Merkezinde Tarih öğretmeni olarak görev yapan davacının iş akdinin feshedilmesine ilişkin işlemin iptali ve kıdem, ihbar tazminatı ile izin ücreti alacaklarının faizi ile birlikte tazmini istemiyle açılmıştır.

Anayasanın “Yükseköğretim Kurumları” başlıklı 130. maddesinin birinci fıkrasında, “Çağdaş eğitim-öğretim esaslarına dayanan bir düzen içinde milletin ve ülkenin ihtiyaçlarına uygun insan gücü yetiştirmek amacı ile; ortaöğretime dayalı çeşitli düzeylerde eğitim-öğretim, bilimsel araştırma, yayın ve danışmanlık yapmak, ülkeye ve insanlığa hizmet etmek üzere çeşitli birimlerden oluşan kamu tüzelkişiliğine ve bilimsel özerkliğe sahip üniversiteler Devlet tarafından kanunla kurulur.”;  2. fıkrasında, “Kanunda gösterilen usul ve esaslara göre, kazanç amacına yönelik olmamak şartı ile vakıflar tarafından, Devletin gözetim ve denetimine tabi yükseköğretim kurumları kurulabilir.”; 10. fıkrasında  “Vakıflar tarafından kurulan yükseköğretim kurumları, mali ve idari konuları dışındaki akademik çalışmaları, öğretim elemanlarının sağlanması ve güvenlik yönlerinden, Devlet eliyle kurulan yükseköğretim kurumları için Anayasada belirtilen hükümlere tabidir.” hükmüne yer verilmiş; 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’na 5772 sayılı Kanun ile eklenen ve vakıflarca kurulacak yükseköğretim kurumları ile ilgili düzenlemeler getiren Ek Madde 2"de, “Vakıflar; kazanç amacına yönelik olmamak şartıyla ve mali ve idari hususlar dışında, akademik çalışmalar, öğretim elemanlarının sağlanması ve güvenlik yönlerinden bu Kanunda gösterilen esas ve usullere uymak kaydıyla, Yükseköğretim kurumları veya bunlara bağlı birimlerden birini veya birden fazlasını ya da bir üniversite veya yüksek teknoloji enstitüsüne bağlı olmaksızın, ekonominin ihtiyaç duyduğu alanlarda yüksek nitelikli işgücü yetiştirmek amacıyla, bu Kanun hükümleri çerçevesinde kalmak şartıyla meslek yüksekokulu kurabilir. Bu meslek yüksekokulu, kamu tüzel kişiliğini haiz olup, Yükseköğretim Kurulunun görüşü alınarak Bakanlar Kurulu kararı ile kurulur. Kurulacak meslek yüksekokullarına, meslek ve teknik eğitim bölgesinde gereksinim duyulması esastır.” denilmiş;       Ek Madde 5"de, “(Ek madde: 17/08/1983 - 2880/32 md.) (Değişik fıkra: 28/12/1999-4498/1 md.) Vakıflarca kurulacak yükseköğretim kurumlarının, vakıf yönetim organı dışında en az yedi kişiden oluşan bir mütevelli heyeti bulunur. Mütevelli heyet üyeleri, vakıf yönetim organı tarafından dört yıl için seçilir, süresi biten üyeler yeniden seçilebilir. Mütevelli heyet üyelerinin yaş sınırlaması hariç Devlet memuru olma niteliklerine sahip bulunmaları ve en az üçte ikisinin lisans düzeyinde yükseköğrenim görmüş olması gerekir. Mütevelli heyet üyeleri kendi aralarından bir başkan seçer.   

Mütevelli heyet vakıf yükseköğretim kurumunun tüzelkişiliğini temsil eder. Vakıf yükseköğretim kurumlarının yöneticileri Yükseköğretim Kurulunun olumlu görüşü alınarak mütevelli heyet tarafından atanır. Mütevelli heyet; vakıf yüksek öğretim kurumu yöneticilerine uygun gördüğü ölçüde yetkilerini devredebilir. Yükseköğretim kurumunda görevlendirilecek yöneticiler ve öğretim elemanları ile diğer personelin sözleşmelerini yapar, atamalarını ve görevden alınmalarını onaylar, yükseköğretim kurumunun bütçesini onaylar ve uygulamaları izler, ayrıca vakıfça hazırlanan yönetmelik hükümlerine göre diğer görevleri yürütür.

            Mütevelli heyetin toplantı nisabı ve karar alınması ile ilgili hususlarda bu Kanunun 61 inci maddesi hükmü uygulanır.”kuralına; aynı Yasadaki Ek Madde 8"de ise, “(Ek madde: 17/08/1983-2880/32 md.) Vakıfça kurulacak yükseköğretim kurumlarındaki akademik organlar, Devlet yükseköğretim kurumlarındaki akademik organlar gibi düzenlenir ve onların görevlerini yerine getirir. Öğretim elemanlarının nitelikleri Devlet yükseköğretim kurumlarındaki öğretim elemanlarının niteliklerinin aynıdır. Devlet Yükseköğretim kurumlarında çalışmaları yasaklanmış veya disiplin yoluyla bu kurumlardan çıkarılmış kişiler, vakıf yükseköğretim kurumlarında görev alamazlar.” kuralına yer verilmiştir.

            Vakıf Yüksek Öğretim Kurumları Yönetmeliği’nin “Öğretim elemanları” başlıklı 23. maddesinde ise, “Öğretim elemanlarının seçimi, değerlendirilmesi, seçilenlerin uygun görülen akademik unvanlarla görevlendirilmeleri ve yükseltilmeleri yürürlükteki kanun ve yönetmelik hükümlerine uyularak vakıf yükseköğretim kurumunun yetkili akademik organlarınca yapılır. Öğretim elemanlarının atamalarında, devlet yükseköğretim kurumlarındaki atamalarda aranan şartlara ilaveten vakıf yükseköğretim kurumunun akademik yönden gerekli gördüğü şartlar da aranabilir. Vakıf meslek yüksekokullarında özellikle uygulamalı derslerde görevlendirilecek öğretim elemanlarının atanmasında çalışma deneyimine sahip olması gözetilir.

Vakıf yükseköğretim kurumlarında görev alacak olan akademik ve idari personelin çalışma esasları 2547 sayılı Kanunda devlet üniversiteleri için öngörülen hükümlere tabidir. Bu personelin aylık ve diğer özlük hakları bakımından ise 4857 sayılı İş Kanunu hükümleri uygulanır.” kuralı yer almıştır.

            Davalı Koç Üniversitesi de anılan mevzuat hükümleri çerçevesinde 2809 sayılı  “Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanunu”na 4142 sayılı Yasa ile eklenen Ek 4. madde ile vakıf yükseköğretim kurumlarına ilişkin hükümlere tabi olmak üzere kamu tüzel kişiliğine sahip olarak kurulmuştur.

            İdari rejime dayalı olarak düzenlenmiş bulunan Türkiye"nin idari yapısında, kamu tüzel kişiliği idari yargının görev alanının belirlenmesinde kullanılan ölçütlerden birisidir. Kamu tüzel kişilerinin kuruluş amacı kamu yararı, faaliyet konuları ise kamu hizmetidir. Bu bağlamda, Kamu Tüzel Kişileri, özel hukuk tüzel kişilerine nazaran üstün ve ayrıcalıklı kamu gücüne sahiptirler ve tek taraflı işlemlerle yeni hukuki durum yaratabilirler. Bu nedenle de personeli kamu hukukuna tabidir.

            Kanunla kurulma ve kamu tüzel kişiliğine sahip olmanın yanı sıra, Devlet Üniversitelerinde olduğu gibi Vakıf Üniversitelerinin de Anayasal güvence altına alınmış olan "Bilimsel Özerkliğe sahip olmaları” bir diğer ayrıcalığıdır. Üniversitelerde bilimsel özerklik ilkesi benimsenirken güdülen amaç, yükseköğretimin çeşitli siyasal çevre ve baskı grupları ile düşünce kümelerinin etkisinin dışında tutarak, bilimsel amaç, hedefler ve gereksinimlerine bağlı olmalarını sağlamaktır. Bu nedenle de, bilimsel faaliyetin asli unsurları olan yükseköğretim elemanlarının, görevleri, unvanları, atama, yükselme ve emeklilikleri gibi özlük haklarının kanunla düzenleneceği konusu, anayasal teminat altına alınmıştır.

            Somut olay ve mevzuat hükümleri birlikte irdelendiğinde; davalı Üniversitenin, sürekli ve düzenli nitelikteki kamu hizmetinde çalıştırdığı davacıların murisinin statüsü, göreve alınması, hak ve yetkileri gözetildiğinde, İdare Hukuku kapsamında bir kamu personeli olduğu açıktır. Bu açıdan davacının, iş akdinin feshine ilişkin işleminin de 2577 sayılı Kanunun 2"inci maddesinin 1"inci fıkrasının (a) bendinde tanımı yapılan iptal davasına konu edilebilecek nitelikte bir idari işlem niteliği taşıdığı;  bu işlemin hukuka uygunluğunun denetiminin de, Anayasayla bu denetim için oluşturulan İdari Yargı"nın görev alanında bulunduğu sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, İstanbul 4.İdare Mahkemesince verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

S O N U Ç : Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle İstanbul 4. İdare Mahkemesince verilen 03.02.2014 gün ve E:2014/62, K:2014/202 sayılı GÖREVSİZLİK KARARIN KALDIRILMASINA, 6.7.2015 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

 

 

Başkan

Serdar

ÖZGÜLDÜR

 

Üye

Eyüp Sabri

BAYDAR

 

 

 

 

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

 

 

Üye

Ayhan

AKARSU

Üye

Nurdane

TOPUZ

 

 

 

 

Üye

Mehmet

AKBULUT

 

Hemen Ara