Esas No: 2019/1371
Karar No: 2021/4249
Karar Tarihi: 23.06.2021
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2019/1371 Esas 2021/4249 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
14. Hukuk Dairesi
MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
İLK DERECE
MAHKEMESİ : Kocaeli 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine 25.10.2017 tarihinde verilen dilekçeyle inançlı işlem nedeniyle tapu iptali ve tescil talep edilmesi üzerine yapılan duruşma sonunda davanın kabulüne dair verilen 04.12.2018 tarihli hükmün istinaf yoluyla incelenmesi davalı vekili tarafından talep edilmiştir. Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince istinaf talebinin esastan reddine dair verilen kararın davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içeriğindeki tüm kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
KARAR
Dava, inançlı işlemden kaynaklanan tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Davacı vekili; davalı ile davacının yakın iş arkadaşı olduklarını, 1373 ada 26 parsel sayılı taşınmazdaki dükkan niteliğindeki 1 ve 2 numaralı bağımsız bölümlerin davacının kardeşi Seyfettin adına kayıtlı iken, icra borçlarından dolayı satışına karar verilmesi üzerine, davalının kendisine bu dükkanları eşit hissselerle almayı teklif ettiği, dükkanların 137.500,00TL üzerinden alımına ilişkin davacının babası Ali ile anlaşma yapıldığı, davalının 25.000,00TL hesaptan 3.750,00TL elden ödeme yaptığını, ayrıca davacının ailesine ait bir evin de davalının eşine devri sağlanarak kredi çekildiği, davacının da üzerine düşen miktarda ödemeyi babası Ali"nin hesabına gönderdiğini, icra borcunun Ali tarafından kapatıldığı, ancak ortak olarak gönderilen paralarla borcun ödendiğini, icra dosyasındaki borcun ödenmesi üzerine alacağın temlikine ilişkin temliknamenin davalı adına düzenlendiğini, böylece taşınmazın davalı adına tescilinin sağlandığını, taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunmasa da aralarında yapılan borç içeriğini gösteren davalının eli ürünü yazılı bir belge bulunduğunu, kaldı ki; davalının icraya konu borcu ödememiş olması, taraflar arasındaki hesap hareketlerinin ve ses kayıt içeriklerinin de inançlı işlemin varlığını gösterdiğini, davalı tarafın tapuyu devretmeye yanaşmadığını belirterek inançlı işlem gereği davalı adına kayıtlı tapunun 1/2 payının iptali ile davacı adına tesciline, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; müvekkilinin taşınmazı icra yolu ile satın aldığını, eşinin kullandığı kredi ile ödemeyi yaptıklarını, müvekkili hakkında güveni kötüye kullanma suçundan açılan davada beraat kararı verildiğini, davacının yazılı bir delili bulunmadığından davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
İlk derece mahkemesince, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince; "istinaf talebinin esastan reddine" karar verilmiştir.
Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir.
6100 sayılı HMK"nın 166. maddesi uyarınca davaların aynı sebepten doğması veya biri hakkında verilecek hükmün diğerini etkileyecek nitelikte bulunması halinde her iki dava arasında bağlantı var sayılır. Biri hakkında verilecek hüküm diğerini etkileyecek nitelikte olan davaların farklı hukuki sonuçlara varılmasının önüne geçilmesi için birleştirilerek görülmesi gerekir.
Dava konusu edilen 1373 ada 26 parsel sayılı taşınmazda 1 ve 2 No"lu bağımsız bölümler için Kocaeli 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/29 Esas sayılı dosyasında, davacı ... (eldeki dosya davacısının kardeşi) tarafından davalı ... aleyhine aynı hukuki sebebe dayalı olarak tapu iptali ve tescil davası açıldığı, davanın kabulüne karar verildiği ancak henüz kesinleşmediği, dolayısıyla dosyanın derdest bulunduğu görülmektedir.
O halde; derdest bulunan tapu iptal ve tescil davası sonucunda verilecek kararın eldeki davada dava konusu taşınmazların mülkiyet durumu yönünden belirleyici olacağı, eldeki davanın sonucunu etkileyeceği tartışmasızdır.
Hal böyle olunca, anılan dava ile görülmekte olan dava arasında 6100 sayılı HMK’nın 166. maddesi uyarınca hukuki ve fiili irtibat bulunduğundan mahkemece Kocaeli 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/29 Esas sayılı dosyası ile görülmekte olan bu davanın ilk davanın açıldığı mahkemede birleştirilerek sonuca bağlanması gerekirken, anılan husus gözetilmeksizin davanın esası hakkında hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 373/1. maddesi gereğince temyiz olunan Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi kararının KALDIRILMASINA, yerel mahkeme hükmünün BOZULMASINA, karardan bir örneğin Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesine, dosyanın İLK DERECE MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, 23.06.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.