Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2014/317 Esas 2015/367 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2014/317
Karar No: 2015/367

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2014/317 Esas 2015/367 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu         2014/317 E.  ,  2015/367 K.
"İçtihat Metni"

Tebliğname :2013/351601
Mahkemesi : Bakırköy 28. Asliye Ceza
Günü : 18.07.2013
Sayısı : 292-854
Hırsızlık suçundan sanık O.. A.."ın beraatine ilişkin, Bakırköy 28. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 11.07.2012 gün ve 592-766 sayılı hükmün katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 2. Ceza Dairesince 02.05.2013 gün ve 2751-11138 sayı ile;
“02.07.2012 tarihinde kabul edilip 28344 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan ve 05.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6352 sayılı "Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkındaki" Kanunun Geçici 2. maddesinin 1. ve 2. fıkrası hükümleri birlikte ele alınıp değerlendirildiğinde, "yapılan değişiklikle amaçlananın bu kapsam dâhilindeki suçlar bakımından kurum zararının ödenmesi halinde, olayın sanık ya da sanıkları hakkında ceza verilmesine yer olmadığı karar verilerek işin esasına girilmesinin önlenmesi" olduğu değerlendirilip, anılan Kanunun Geçici 2. maddesi gereğince; öncelikle, sanığa "süresi içinde doğan zararı giderdiği takdirde hakkında ceza verilmesine yer olmadığı kararı verileceği" hususunda bildirimde bulunularak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayininin gerekli olduğu gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesi” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Bakırköy 28. Asliye Ceza Mahkemesi ise 18.07.2013 gün ve 292-854 sayı ile;
“...6352 sayılı Yasanın geçici 2/2 nci maddesi "Abonelik esasına göre yararlanılabilen elektrik enerjisinin, suyun ve doğal gazın sahibinin rızası olmaksızın ve tüketim miktarının belirlenmesini engelleyecek şekilde tüketilmesi dolayısıyla bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla hakkında hırsızlık suçundan dolayı kovuşturma yapılan veya kesinleşmiş olup olmadığına bakılmaksızın hakkında hüküm verilen kişinin, bu Kanun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren altı ay içinde, zararı tamamen tazmin etmesi hâlinde, hakkında cezaya hükmolunmaz, verilen ceza tüm sonuçlarıyla ortadan kalkar" şeklinde düzenleme getirerek kanunun yürürlük tarihi olan 02.07.2012 tarihinden 6 ay içerisinde B.. B.."a verilen zararın tamamen karşılanması halinde açılan ve kovuşturma evresinde olan kamu davalarında ceza verilmesine yerolmadığına karar verilmesini emrettiği, zikrolunan düzenlemenin 05.07.2013 tarihinde yürürlüğe girdiği, TCK"nun 4 üncü maddesi gereğince kanunu bilmemenin mazeret sayılamayacağı, iş bu nedenle yüksek mahkeme bozma kararında sanığa ödemede bulunması için ihtarat çıkarılmamasının hukuki eksiklik olarak gösterilmesinin hukuki dayanağı olmadığı, kaldı ki mahkememizce iş bu kararın 11.07.2012 tarihinde verildiği, iş bu kararın yüksek dairece 02.05.2013 tarihinde incelendiği ve bozma kararı verildiği, kanunun 05.07.2012 tarihinde yürürlüğe girdiği, 6352 sayılı Yasanın Geçici 2/2 nci maddesindeki altı aylık sürenin ise 05.01.20013 tarihinde sona ermiş olduğu, başka bir anlatımla yüksek dairenin inceleme yaptığı tarihte kanun koyucunun verdiği altı aylık sürenin dolmuş olduğu, dolayısıyla bu sürenin son tarihi olan 05.01.2013 tarihinden sonra sanığın zararı karşılamış olsa dahi hakkında ceza verilmesine yer olmadığına karar verebilmeye hukuken imkan kalmadığı, hal böyle iken yüksek dairenin sanığın zararı karşılayacağı 6 aylık sürenin sona ermesinden sonra 02.05.2013 tarihinde yaptığı incelemede sanığa zararı karşılaması için 6 aylık yasal süre verilmesi ve zararı karşılaması halinde hakkında ceza verilmesine yer olmadığına karar verileceği ihtaratı çıkarılması yönündeki bozmasının 6352 sayılı Yasanın Geçici 2/2 nci maddesine aykırı olacağı” gerekçesiyle önceki hükmünde direnmiştir
Bu hükmün de katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 12.05.2014 gün ve 351601 sayılı “bozma” istekli tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.

TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığa katılan kurum zararını gidermesi halinde 6352 sayılı Kanunun Geçici 2/2 maddesi uyarınca hakkında ceza verilmesine yer olmadığına karar verileceğine dair bildirimde bulunarak hukuki durumunun belirlenmesi gerektiği gözetilmeden beraat kararının verilmesinin isabetli olup olmadığının belirlenmesine ilişkin ise de; Yargıtay İç Yönetmeliğinin 27. maddesi uyarınca öncelikle direnme kararının yeni hüküm niteliğinde olup olmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir.
Ceza Genel Kurulunun süreklilik kazanmış uygulamalarına göre şeklen direnme kararı verilmiş olsa dahi;
a) Bozma kararı doğrultusunda işlem yapmak,
b) Bozma kararında tartışılması gereken hususları tartışmak,
c) Bozma sonrasında yapılan araştırma, inceleme ya da toplanan yeni delillere dayanmak,
d) İlk kararda yer almayan ve daire denetiminden geçmemiş olan yeni ve değişik gerekçe ile hüküm kurmak,
Suretiyle verilen hüküm, özde direnme kararı olmayıp, bozmaya eylemli uyma sonucu verilen yeni bir hükümdür. Bu nitelikteki bir hükmün temyiz edilmesi halinde ise incelemenin Yargıtay’ın ilgili dairesi tarafından yapılması gerekmektedir.
İncelenen dosyada; sanığın beraatine ilişkin verilen ilk hüküm Özel Dairece, 6352 sayılı Kanunun Geçici 2. maddesi gereğince, sanığa süresi içinde doğan zararı giderdiği takdirde hakkında ceza verilmesine yer olmadığı kararı verileceği hususunda bildirimde bulunularak sonucuna göre hukuki durumunun takdir ve tayininin gerekli olduğunun gözetilmemesi isabetsizliğinden bozulmuş, yerel mahkemece önceki kararda yer almayan "...6352 sayılı Yasanın geçici 2/2 nci maddesi "Abonelik esasına göre yararlanılabilen elektrik enerjisinin, suyun ve doğal gazın sahibinin rızası olmaksızın ve tüketim miktarının belirlenmesini engelleyecek şekilde tüketilmesi dolayısıyla bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla hakkında hırsızlık suçundan dolayı kovuşturma yapılan veya kesinleşmiş olup olmadığına bakılmaksızın hakkında hüküm verilen kişinin, bu Kanun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren altı ay içinde, zararı tamamen tazmin etmesi hâlinde, hakkında cezaya hükmolunmaz, verilen ceza tüm sonuçlarıyla ortadan kalkar" şeklinde düzenleme getirerek kanunun yürürlük tarihi olan 02.07.2012 tarihinden 6 ay içerisinde B.. B.."a verilen zararın tamamen karşılanması halinde açılan ve kovuşturma evresinde olan kamu davalarında ceza verilmesine yerolmadığına karar verilmesini emrettiği, zikrolunan düzenlemenin 05.07.2013 tarihinde yürürlüğe girdiği, TCK"nun 4 üncü maddesi gereğince kanunu bilmemenin mazeret sayılamayacağı, iş bu nedenle yüksek mahkeme bozma kararında sanığa ödemede bulunması için ihtarat çıkarılmamasının hukuki eksiklik olarak gösterilmesinin hukuki dayanağı olmadığı, kaldı ki mahkememizce iş bu kararın 11.07.2012 tarihinde verildiği, iş bu kararın yüksek dairece 02.05.2013 tarihinde incelendiği ve bozma kararı verildiği, kanunun 05.07.2012 tarihinde yürürlüğe girdiği, 6352 sayılı Yasanın Geçici 2/2 nci maddesindeki altı aylık sürenin ise 05.01.20013 tarihinde sona ermiş olduğu, başka bir anlatımla yüksek dairenin inceleme yaptığı tarihte kanun koyucunun verdiği altı aylık sürenin dolmuş olduğu, dolayısıyla bu sürenin son tarihi olan 05.01.2013 tarihinden sonra sanığın zararı karşılamış olsa dahi hakkında ceza verilmesine yer olmadığına karar verebilmeye hukuken imkan kalmadığı, hal böyle iken yüksek dairenin sanığın zararı karşılayacağı 6 aylık sürenin sona ermesinden sonra 02.05.2013 tarihinde yaptığı incelemede sanığa zararı karşılaması için 6 aylık yasal süre verilmesi ve zararı karşılaması halinde hakkında ceza verilmesine yer olmadığına karar verileceği ihtaratı çıkarılması yönündeki bozmasının 6352 sayılı Yasanın Geçici 2/2 nci maddesine aykırı olacağı" şeklindeki yeni ve değişik gerekçeyle direnme kararı verilmiştir.
İlk hükümde yer almayan bu yeni ve değişik gerekçe Özel Dairece denetlenmemiş olup, Özel Daire denetiminden geçmemiş olan bir konunun ilk kez Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmesine kanuni imkân bulunmamaktadır.
Bu itibarla, yerel mahkemenin son uygulaması direnme kararı olmayıp, yeni hüküm niteliğinde olduğundan, dosyanın temyiz incelemesi yapılmak üzere Özel Daireye gönderilmesine karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Bakırköy 28. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 18.07.2013 gün ve 292-854 sayılı karar yeni hüküm niteliğinde olduğundan, dosyanın temyiz incelemesi için Yargıtay 2. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 03.11.2015 tarihinde yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.

Hemen Ara