Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2006/4-202 Esas 2006/196 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2006/4-202
Karar No: 2006/196

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2006/4-202 Esas 2006/196 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu 2006/4-202 E., 2006/196 K.

Ceza Genel Kurulu 2006/4-202 E., 2006/196 K.

  • CEZAEVİNDE YASAK EŞYA BULUNDURMAK
  • SUÇUN YASAL UNSURLARI
  • 5237 S. TÜRK CEZA KANUNU [ Madde 6 ]
  • "İçtihat Metni"

    Cezaevinde yasak eşya bulundurma suçundan sanık H…

    ….. K…

    ……"ın beraatine ilişkin Gümüşhane Asliye Ceza Mahkemesinden verilen 12.03.2004 gün ve 86-90 sayılı hüküm Gümüşhane C.Başsavcısı ile C.Savcısı tarafından temyiz edilmekle dosyayı inceleyen Yargıtay 4. Ceza Dairesince 09.11.2004 gün ve 11812-1134 sayı ile;

    "TCY"nın 307/a maddesinin buyurucu hüküm karşısında, delici özelliğe sahip ve eritilerek pilot kalem içine monte edilmiş "tığ"ın, cezaevi koğuşunda yasaya aykırı biçimde bulundurulmasının yükletilen suçu oluşturacağı gözetilmeden yasal olmayan yetersiz gerekçe ile beraat kararı verilmesi" isabetsizliğinden bozulmuştur.

    Yerel Mahkeme 09.02.2005 gün ve 14-49 sayı ile;

    "Sanık savunmasında; cezaevinde el işi ürünler yaparak geçimini temin ettiğini, atölyede haftada bir kez 1,5 saat çalışma imkanı verildiği için sürenin yetmediğini, bu sebeple yaptığı elişi boncuk işlerini koğuşta devam ettirmek üzere plastik kaleme yapıştırarak temin ettiği tığı kullandığını, 20 yıllık bir cezası olduğu için bu şekilde koğuş içerisinde çalışmaya mecbur olduğunu, ailesinin kendisine ekonomik yardımı olmadığını belirtmiştir.

    Suça konu aletin 6136 sayılı Yasa kapsamında olan, taşınması ve bulundurulması yasak olan aletlerden olmadığına dair 25.02.2004 tarihli bilirkişi raporu dosyadadır.

    Olay tarihinde sanığın Gümüşhane E Tipi Kapalı Cezaevinde D-10 koğuşunda hükümlü olarak bulunduğu, koğuşta yapılan arama sonucunda emanetin 2004/34 sırasında kayıtlı tığın ele geçirildiği, sanığa ait tığ sebebiyle sanık hakkında cezaevinde yasak eşya bulundurmak suçlamasıyla kamu davası açılmış ise de; dosyada mevcut 25.02.2004 tarihli bilirkişi raporunda belirtildiği üzere eşyanın 6136 sayılı Yasa kapsamında olmadığı, mahkememiz gözleminde belirtildiği üzere her ne kadar delici özelliği mevcut ise de; söz konusu tığın cezaevinde el işi faaliyetlerinde kullanılmak amacıyla bulundurulduğu ve TCK. 189. maddesi kapsamında saldırı ve savunma amacına yönelik olarak özel olarak hazırlanmış bir alet niteliğinin bulunmadığı, yine Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürlüğünün 14.06.2001 tarihli genelgesinin 4. maddesinde belirtildiği üzere hükümlü ve tutukluların ufak el işi faaliyetlerini (boncuk, maket, hamak, ağ vb.) gerçekleştirebilmesi için cezaevinin uygun bölümlerinin bu amaca tahsis edilebileceği, bu faaliyetler için gerekli malzemelerin kantin vasıtasıyla temin edileceği, kurum güvenliğini bozmamak kaydıyla bu faaliyetlere oda ve koğuşlarda izin verilebileceği şeklinde düzenlemeye gidildiği, bu düzenlemeden de anlaşılacağı üzere cezaevi idaresi tarafından söz konusu faaliyetlerin koğuş içerisinde yapılmasına izin verilmediği takdirde eylemin TCK 307/a-1. maddesindeki suçu oluşturacağı sonucuna ulaşılamayacağı, zira bu konuda genelge ile cezaevi idarelerine inisiyatif verilmiş olup bu faaliyetlerin koğuşlarda yapılmasına izin verilmediği halde koğuşlarda tığ ve benzeri malzeme bulundurmanın sadece disiplin suçunu oluşturabileceği, genelge ile ya da cezaevi idaresinin inisiyatifi ile suç ihdasının mümkün olamayacağı, bu nedenle koğuş içerisinde el işi faaliyetlerinde bulunmak üzere tığ bulundurma şeklindeki eylemin dosyada mevcut sanık savunması, bilirkişi raporu ve tüm dosya içeriği bir bütün olarak değerlendirildiğinde suç oluşturmayacağı;

    Gümüşhane Asliye Ceza Mahkemesinin 21.01.2004 tarih, 2004/8 esas ve 2004/28 karar sayılı dosyamıza benzer ve aynı mahiyette bulundurulan tığın yasak eşya kabul edilemeyeceğine ilişkin beraat kararı Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 2004/6848 esas ve 2004/9005 karar sayılı 21.09.2004 tarihli onama kararı ile de sanığın üzerine atılı suçun unsurlarının somut olayımızda gerçekleşmediği;

    Sanığın mahkememizce alınan ifadesinde de samimi olarak dosyamıza konu tığı çamaşır asmak için kullanılan mandal telinden yapmış olduğunu ve bu tığ ile el işi örgü yapıp hem cezaevinde koğuşundaki zamanı değerlendirmek istediği, hem de el işi ve örgü sebebiyle maddi katkı sağlamak istediğine ilişkin savunmanın aksini gösterir bir beyan ve bulgu elde edilemediği;

    Sanığın koğuşu olan D-10 koğuşunda yakalanan tığın bulunduğu yer ve kullanılış mahiyeti mahkememizce suçun sübutu aşamasında dikkatle değerlendirilmiştir. Somut olayımızda suça konu tığ sanığın barındırıldığı cezaevinin D-10 koğuşunda masanın üzerinde bulunmuştur. Silah olarak kullanılması istenilen ve düşünülen bir aletin ulu orta ve herkesin görüp geçebileceği bir masanın üzerine bırakılması hayatın olağan akışı ve düz mantık kurallarına kanaatimizce uygun düşmemektedir. Ayrıca sanığın tığı el işi ve örgü işinde kullandığına ilişkin samimi beyanından başka tığı silah olarak kullandığına ilişkin husumeti olan bir kişi olmayışı ve cezaevinde yatmış olduğu iki yıllık süreç içerisinde herhangi bir disiplin cezası almayan uyumlu kişiliği gözetilerek;

    İtibara değer bulunan sanık savunması ve tüm dosya kapsamından sanığın üzerine atılı suçun yasal unsurlarının oluşmadığı anlaşılmaktadır." gerekçesi ile önceki hükümde direnmiştir.

    Bu hükmün de O Yer C.Savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya Yargıtay C.Başsavcılığının Özel Daire"ye hitaben düzenlendiği 01.04.2005 gün ve 52284 sayılı "bozma" istekli tebliğnamesi ve Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 06.06.2006 gün ve 4602-12035 sayılı gönderme yazısı ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle Yargıtay Ceza Genel Kurulunda okundu, gereği konuşulup düşünüldü.

    TÜRK MİLLETİ ADINA

    CEZA GENEL KURULU KARARI

    Gümüşhane E Tipi Kapalı Cezaevinde hükümlü olan H…

    ….. K…

    ……"ın kaldığı koğuşta tığ şeklinde alet bulundurduğu iddia edilmiş, Yerel Mahkeme cezaevi koğuşunda tığ bulundurmanın suç oluşturmadığını, eylemin disiplin cezasını gerektirdiğini belirterek sanığın beraatine karar vermiştir.

    Özel Daire, delici özelliğe sahip ve eritilerek pilot kalem içine monte edilmiş olan "tığ"ın, cezaevi koğuşunda yasaya aykırı biçimde bulundurulması nedeniyle yüklenen suçun oluştuğunu belirterek hükmü bozmuştur.

    Yerel Mahkeme ise, benzer bir olay nedeniyle verdiği bir beraat kararı ile Yargıtay"ın onama ilamını getirtip dosya içerisine koymuş, ayrıca gerekçeli kararında bu emsallere dayanmak suretiyle önceki hükümde direnmiştir.

    Görüldüğü üzere Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasındaki uyuşmazlık; sanığa yüklenen suçun maddi öğesi itibarıyla oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.

    İşin Yargıtay Ceza Genel Kurulun"da görüşülmesi sırasında, öncelikle Yerel Mahkeme uygulamasının bozmaya eylemli biçimde uyma sonucu verilen yeni bir hüküm niteliğinde olup olmadığı, dolayısıyla temyiz incelemesinin Yargıtay Ceza Genel Kurulu yerine Yargıtay 4. Ceza Dairesinde yapılmasının gerekip gerekmediği hususu Yargıtay İç Yönetmeliğinin 27. maddesi uyarınca önsorun olarak gündeme getirilmiş, yapılan görüşmelerde Yerel Mahkemenin önceki hükümde direnme gerekçesini güçlendirmek amacıyla benzer konuyla ilgili emsal karar ve Yargıtay ilâmı fotokopilerini dosyaya eklemesi ve direnme gerekçesinde bu yargısal kararları da dayanak göstermesinin, bozma sonrasında yapılan araştırmaya, incelemeye ve toplanan yeni kanıtlara dayanmak olarak nitelendirilemeyeceği, bu itibarla açıklanan biçimiyle ısrar kararının, temyiz incelemesinin Özel Daire"de yapılmasını gerektiren yeni hüküm mahiyetinde bulunmadığı bire karşı yirmiiki oyla kabul edilerek işin esasının görüşülmesine geçilmiştir.

    24.02.2004 günü Gümüşhane E Tipi Kapalı Cezaevinde yapılan genel aramada D-10 Koğuşunda hükümlü H…

    ….. K…

    ……"a ait bir adet 4 cm uzunluğunda, kaleme takılmış tığ şeklinde alet bulunarak el konulmuştur.

    Sanık H…

    ….. K…

    …… C.savcısına verdiği ifadede; bu aleti yaklaşık 8-9 ay kadar önce çamaşır mandalının yayından yapıp plastik kaleme yapıştırdığını, ekonomik durumunun iyi olmadığını, koğuşta el işi boncuk ve benzeri işleri yapıp satarak geçimini sağladığını, bu tür aletlerin koğuşta yasak olduğunu bildiğini, cezaevindeki hobi odalarına haftada bir veya iki gün çıktığını, ancak işini yetiştiremediğini, amacının geçimini sağlamak olduğunu ifade etmiş, duruşmada ise; atölyede haftada bir kez 1,5 saat çalışma imkanı verildiğini, bu sürenin yetmediğini, bu nedenle elişi boncuk işlerini koğuşta devam ettirmek üzere plastik kaleme yapıştırarak temin ettiği tığı kullandığını, 20 yıllık bir cezası olduğu için koğuş içinde çalışmaya mecbur olduğunu, ailesinin kendisine yardım etmediğini belirtmiştir.

    Suç eşyası üzerinde yaptığı gözlemi tutanaklara geçiren Yerel Mahkeme, tığ"ın pilot kalem içine monte edilmiş olduğunu, uç kısmının tığ amaçlı hazırlandığını, dışarıdan bakıldığında kalem görüntüsünün bulunduğunu, tığ"ın 765 sayılı TCY"nın 189. maddesi kapsamında saldırı veya savunma için özel hazırlanmış alet niteliğinde olmadığını ifade etmiştir.

    Ceza infaz kurumlarına veya tutukevlerine yasak eşya sokma eylemi ilk kez 765 sayılı TCY"na 05.02.2003 tarih ve 4806 sayılı Yasa ile eklenen 307/a maddesinde suç olarak düzenlenmiştir. Anılan maddede;

    "Ceza infaz kurumları ve tutukevlerine kanuna aykırı olarak, ateşli silah, mermi, patlayıcı madde, kesici, delici, yaralayıcı, bereleyici alet, yakıcı, aşındırıcı, boğucu, bayıltıcı, kör edici gaz ve ecza, her türlü zehir ve uyuşturucu madde, cep telefonu, telsiz ve sair elektronik haberleşme aracı sokanlar, bunları ceza infaz kurumları ve tutukevlerinde bulunduranlar veya kullananlar, fiilleri başka bir suç oluştursa bile ayrıca iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılırlar. Ancak, bu durumda 10.7.1953 tarihli ve 6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanunun ek 1 inci maddesindeki fiillerden dolayı ceza verilmez.

    Birinci fıkrada sayılanların dışında kalıp da Kanuna uygun olarak yasaklanmış bulunan her türlü eşya, araç, gereç veya malzemeyi ceza infaz kurumları ve tutukevlerine sokanlar, bunları ceza infaz kurumları ve tutukevlerinde bulunduranlar veya kullananlar, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılırlar" hükmü mevcuttur.

    Bu suç, sonradan yürürlüğe giren 5237 sayılı TCY"nın "İnfaz kurumuna veya tutukevine yasak eşya sokmak" başlıklı 297. maddesinde ise;

    "(1) İnfaz kurumuna veya tutukevine silâh, uyuşturucu veya uyarıcı madde veya elektronik haberleşme aracı sokan veya bulunduran kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Bu suçun konusunu oluşturan eşyanın, temin edilmesi veya bulundurulması ayrı bir suç oluşturduğu takdirde; fikrî içtima hükümlerine göre belirlenecek ceza yarı oranında artırılır.

    (2) Birinci fıkrada sayılanların dışında kalıp da yetkili makamlar tarafından infaz kurumuna veya tutukevine sokulması yasaklanmış bulunan eşyayı, bu yasağı bilerek, infaz kurumuna veya tutukevine sokan veya bulunduran ya da kullanan kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

    (3) Bir ve ikinci fıkralarda tanımlanan suçların hükümlü veya tutukluların muhafazasıyla görevli kişiler tarafından işlenmesi hâlinde, verilecek ceza bir kat artırılır.

    (4) Bir ve ikinci fıkralarda tanımlanan suçların konusunu oluşturan eşyayı yanında bulunduran veya kullanan hükümlü veya tutuklu, bunu kimden ve ne suretle elde ettiği hususunda bilgi verirse, verilecek ceza yarı oranında indirilir." biçiminde düzenlenmiştir.

    Görüldüğü üzere; önceki yasal düzenlemede, ceza infaz kurumları ile tutukevlerine yasaya aykırı olarak kesici, delici alet sokulması, bulundurulması veya kullanılması eylemleri seçimlik hareketli suç olarak yaptırıma bağlanmıştır. Suçun maddi unsuru, kesici veya delici aletin yasaya aykırı biçimde infaz kurumuna sokulması veya bulundurulmasıdır. Sonraki yasal düzenleme olan 5237 sayılı TCY"nın 297. maddesinin 1. fıkrasında ise, 765 sayılı TCY"nın 307 (a) maddesindeki sayma yöntemi terk edilmiş ve uyuşturucu veya uyarıcı maddelerle elektronik haberleşme aracı dışında bu kurumlara silah sokulması veya bulundurulması eylemi suç olarak düzenlenmiş, ayrıca bu fıkrada sayılanlar dışında kalıp da yetkili makamlar tarafından infaz kurumuna veya tutukevine sokulması yasaklanmış bulunan eşyayı, bu yasağı bilerek, infaz kurumu veya tutukevine sokma, anılan kurumlarda bulundurma veya kullanma eylemleri de ikinci fıkrada suç olarak tanzim olunmuştur.

    Öte yandan, Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürlüğünün 14.06.2001 gün ve 5800 sayılı genelgesinde; oda ve koğuşlarda belirli ve kısıtlı sayıda olmak üzere saç kurutma makinesi, plastik çatal, terlik, havlu, nevresim takımı, satranç takımı, kitap ve bazı müzik aletlerinin bulundurulabileceği ifade edilmiş, ayrıca Genelge"nin 4. maddesinde;

    "Hükümlü ve tutukluların ufak el işi faaliyetlerini (boncuk, maket, hamak, ağ, resim v.b) gerçekleştirebilmeleri için cezaevinin uygun bölümleri bu amaca tahsis edilecektir. El işi faaliyetleri için gerekli malzemeler kantin vasıtasıyla sağlanacaktır. Kurum güvenliğini bozmamak kaydıyla bu faaliyetlere oda ve koğuşlarda da izin verilebilir. Ancak, kesici, delici alet olarak kullanılabilecek türde olan el işi malzemeleri oda ve koğuşlara sokulmayacak ve el işi faaaliyetleri için ayrılan bölümlerde de kontrol altında tutulacaktır." denilmiştir.

    Silahtan neyin anlaşılması gerektiği ise, 5237 sayılı TCY"nın 6. maddesinin 1. fıkrasının (f) bendinde beş alt bent halinde sıralanmıştır.

    Buna göre;

    1. Ateşli silâhlar,

    2. Patlayıcı maddeler,

    3. Saldırı ve savunmada kullanılmak üzere yapılmış her türlü kesici, delici veya bereleyici alet,

    4. Saldırı ve savunma amacıyla yapılmış olmasa bile fiilen saldırı ve savunmada kullanılmaya elverişli diğer şeyler,

    5. Yakıcı, aşındırıcı, yaralayıcı, boğucu, zehirleyici, sürekli hastalığa yol açıcı nükleer, radyoaktif, kimyasal, biyolojik maddeler, silah sayılmaktadır.

    5237 sayılı Yasanın 297. maddesinin 1. fıkrasında düzenlenen suçun maddi unsuru, infaz kurumu veya tutukevine silah sokulması yahut bulundurulması olduğuna göre, suça konu nesnenin 5237 sayılı Yasanın 6. maddesinin 1. fıkrasının (f) bendinde silah olarak tanımlanan maddelerden olup olmadığı saptanmalıdır.

    Somut olayda, sanığın hükümlü olarak kaldığı infaz kurumunda çamaşır mandalının telinden imal edip koğuşta bulundurduğu, uç kısmı 4 cm uzunluğunda olan, kalem içine monte edilmiş ve tığ olarak kullandığı belirtilen aletin, saldırı ve müdafaada kullanılmak üzere özel olarak hazırlanmış aletlerden olmadığı Yerel Mahkemece kabul edilmiş ise de, bu aletin mevcut durumu itibarıyla fiilen saldırı ve savunmada kullanılmaya elverişli nesnelerden olup olmadığı tam olarak ve denetlenebilir düzeyde açıklığa kavuşturulmamıştır.

    Bu durumda soruşturma genişletilip, suça konu aletle ilgili olarak Adlî Tıp Kurumu"ndan rapor alınarak yargılama konusu aletin fiilen saldırı ve savunmada kullanılmaya elverişli nesne niteliği taşıyıp taşımadığının, 5237 TCY"nın 6. maddesindeki tanımlardan hareketle aynı Yasanın 297. maddesinin 1. fıkrasında ifade edilen silah niteliğine sahip olup olmadığının kuşkuyu ortadan kaldıracak biçimde saptanması ve bilahare yapılacak değerlendirme ile sanığın hukuki durumunun gerek suç tarihinde geçerli olan normlara ve gerekse hükümden sonra yürürlüğe giren ve kısmen lehte düzenlemeler de içeren 5237 sayılı Yasanın 297. maddesinin 1. ya da 2. fıkralarına uyup uymadığının denetlenilebilir gerekçelerle belirlenmesi gerekmektedir. Bu itibarla, Yerel Mahkeme direnme hükmünün bozulmasına karar verilmelidir.

    Çoğunluk görüşüne katılmayan Kurul Üyesi Ali Suat Ertosun;

    "Cezaevinde hükümlü olarak bulunan sanığın, suç tarihinde koğuşunda yapılan aramada, sanığa ait; mevzuata ve genelgelere uygun şekilde kantin aracılığıyla temin etmediği; cezaevi kurallarının aksine çamaşır mandalı telinden, yere sürtmek suretiyle ucunu sivrilterek yaptığı (cezaevi yapımı), 4 cm. uzunluğunda, pilot kalem içine eriterek monte ettiği, gerektiğinde kalem gibi kapatılan ve bilirkişi tarafından "tığ" olarak nitelendirilen eşya ele geçirilmiştir.

    Sanık, bunu boncuk yapımı ve benzeri çalışmalarda kullanmak üzere yaptığını söylemiştir.

    Tığ olarak nitelendirilen eşyanın ucunun kıvrık olmadığı, aksine sivri olduğu ve delici özelliklere sahip bulunduğu, tüm dosya içeriği ile çekilen fotoğrafından anlaşılmaktadır.

    Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğünün 14.6.2001 gün ve 5800 sayılı genelgelerinde "Hükümlü ve tutukluların ufak el işi faaliyetlerini (boncuk, maket, hamak, ağ, resim vb.) gerçekleştirebilmeleri için cezaevinin uygun bölümleri bu amaca tahsis edilecektir. El işi faaliyetleri için gerekli malzemeler kantin aracılığıyla sağlanacaktır. Kurum güvenliğini bozmamak kaydıyla bu faaliyetlere oda ve koğuşlarda da izin verilebilir. Ancak kesici, delici âlet olarak kullanılabilecek türde olan el malzemeleri oda ve koğuşlara sokulmayacak ve el işi faaliyetleri için ayrılan bölümlerde kontrol altında tutulacaktır." denilmiştir.

    Suça konu eşyanın bulunduğu yer ve özellikleri dikkate alınarak, sanığın eyleminin 765 sayılı TCK.nun 307/1-a (5237 sayılı TCK.nun 297/1.) maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerektiği düşüncesinde bulunduğumdan, sayın çoğunluğun bilirkişi incelemesi yaptırılması yönündeki görüşlerine karşıyım." görüşüyle,

    Diğer üç Kurul üyesi ise; "sanığın hükümlü olarak kaldığı infaz kurumunun koğuşunda bulundurduğu, "tığ" olarak nitelendirilen aletin delici özelliğe sahip olması nedeniyle silah sayılması gerektiğini, bu durumda soruşturmanın genişletilerek bilirkişiden görüş alınmasına gerek bulunmadığını" belirterek karşı oy kullanmışlardır.

    SONUÇ: Açıklanan nedenlerle;

    1-Yerel Mahkeme direnme hükmünün soruşturmanın genişletilmesi gerektiği gerekçesiyle BOZULMASINA,

    2-Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına tevdiine, 19.09.2006 günü sonucu itibarıyla tebliğnamedeki düşünceye uygun olarak oyçokluğu ile karar verildi.

    Hemen Ara