Esas No: 2019/680
Karar No: 2019/725
Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 2019/680 Esas 2019/725 Karar Sayılı İlamı
T.C. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019/680 KARAR NO : 2019/725 KARAR TR : 25.11.2019
|
ÖZET: 5957 sayılı Sebze ve Meyveler İle Yeterli Arz ve Talep Derinliği Bulunan Diğer Malların Ticaretinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun’un 14. maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi uyarınca verilen idari para cezasına karşı yapılan itirazın, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk. |
K A R A R
Davacı : G. Gıda ve İhtiyaç Maddeleri Tic. ve San. Ltd. Şti.
Vekili : Av. H.E.
Davalı : Adana Büyükşehir Belediye Başkanlığı
Vekili : Av. A.D.
O L A Y : Adana Büyükşehir Belediyesinin Encümen Kararı ile, belediye denetim ekiplerince davacıya ait iş yerinde yapılan denetim ve kontrollerde, satışa sunmuş olduğu mallar üzerinde, mallara ilişkin künyenin malların üzerinde veya kap ya da ambalajlarının herkes tarafından kolaylıkla görülebilecek bir yerinde bulundurulmadığının tespit edildiğinden bahisle, davacı adına 5957 sayılı Sebze ve Meyveler İle Yeterli Arz ve Talep Derinliği Bulunan Diğer Malların Ticaretinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun’un 14. maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi uyarınca 9.574,00 TL idari para cezası verilmiş, 29.05.2019 gün ve 2715 sayılı idari para cezası ihbarnamesi düzenlenmiştir.
Davacı vekili, Adana Büyükşehir Belediyesinin 29.05.2019 gün ve 2715 sayılı ihbarnamesi ile bildirilen idari para cezasının iptali istemiyle adli yargı yerine başvuruda bulunmuştur.
ADANA 2. SULH CEZA HÂKİMLİĞİ: 03.07.2019 gün ve D.İş:2019/3716 sayı ile, idari para cezasının 5957 sayılı Kanun kapsamında Gümrük ve Ticaret Bakanlığının 07.07.2012 tarih ve 28346 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Sebze ve Meyve Ticareti ve Toptancı Halleri Hakkındaki Yönetmeliğine istinaden kesildiği, dava konusu para cezasının, cezalı hal rüsumu olduğu, “hal rüsumu” adı altında yerine getirilmesi istenilen mükellefiyetin, genel bir idari teberru değil, vergi hukuku alanında düzenlenen bir katlanma mükellefiyeti olduğu, rüsum olarak yerine getirilmesi istenilen bir mükellefiyetin, rüsum olup olmadığının nitelendirilmesinin de vergi yargısına ait olduğu, dava konusu cezalı hal rüsumu tarhiyatının, 2576 sayılı Kanun’da vergi mahkemelerinin görevinde olduğu belirtilen nitelikte bir “resim” olduğu, davacıdan cezalı hal rüsumu istenmesine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan davanın, İstanbul Bölge İdare Mahkemesi Birinci İdari Dava Dairesinin konu ile ilgili emsal bir kararını da göstererek görüm ve çözümünde görevli yargı kolunun İdari Yargı, mahkemenin ise Vergi Mahkemeleri olduğunu belirterek görevsizlik kararı vermiş, davalı vekili tarafından yapılan itiraz Adana 3. Sulh Ceza Hâkimliği’nin 08.08.2019 gün ve D.İş:2019/4118 sayılı kararı ile, davacı vekili tarafından yapılan itiraz Adana 3. Sulh Ceza Hâkimliği’nin 23.08.2019 gün ve D.İş:2019/4300 sayılı kararı ile kesin olarak reddedilmiştir.
Davacı vekili, bu kez aynı istemle idari yargı yerinde dava açmıştır.
ADANA 2. VERGİ MAHKEMESİ: 19.09.2019 gün ve E:2019/631 sayı ile, dava konusu idari para cezasının 5957 sayılı Kanun uyarınca verildiği, 5957 sayılı Kanun’da ise, idari para cezası verilecek hususların düzenlendiği ancak, idari para cezasına karşı kanun yoluna ilişkin bir düzenlemeye yer verilmediği, bu Kanunun uygulanmasına ilişkin Yönetmeliğin 48. maddesinin dokuzuncu fıkrasında, idari para cezası uygulanmasına ve ilgilisine tebliğ edilmesine ilişkin olarak bu Yönetmelikte hüküm bulunmayan hallerde 30.3.2005 tarihli ve 5326 sayılı Kabahatler Kanunu hükümlerinin uygulanacağının düzenlendiği, idari para cezasının, vergi, resim ve harçlar ile benzeri mali hükümler ve bunların zam ve cezaları ile tarifeler kapsamında olmadığı hususları birlikte değerlendirilerek vergi mahkemesinin görev alanına girmediği, 5326 sayılı Kanun’un 27. maddesinin sekizinci fıkrasında idari yaptırım kararının verildiği işlem kapsamında aynı kişi ile ilgili olarak idari yargının görev alanına giren kararların da verilmiş olması halinde, idari yaptırım kararına ilişkin hukuka aykırılık iddialarının bu işlemin iptali talebiyle birlikte idari yargı merciinde görüleceğine ilişkin düzenlenen hükmün, dava konusu olaydaki işlem kapsamında davacı ile ilgili olarak idari yargının görev alanına giren ve davacı hakkında verilmiş kararın bulunmaması nedeniyle uygulanmasına da hukuken olanak bulunmadığı, bu durumda, dava konusu uyuşmazlığın çözümünün 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 3 ve 27. maddeleri uyarınca adli yargı yerine ait olduğu gerekçesiyle 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 19. maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirtilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesi’ne başvurulmasına ve davanın incelenmesinin Uyuşmazlık Mahkemesince karar verilinceye kadar ertelenmesine karar vermiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Uyuşmazlık Mahkemesinin Hicabi DURSUN’un başkanlığında, Üyeler Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Aydemir TUNÇ, Nurdane TOPUZ ve Ahmet ARSLAN’ın katılımlarıyla yapılan 25.11.2019 tarihli toplantısında:
I-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre;
İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, idari yargı dosya sureti Mahkemece, ekinde adli yargı dosya sureti de temin edilmek suretiyle Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin işlemlerde herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.
II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hâkim Gülten Fatma BÜYÜKEREN’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava, 5957 sayılı Sebze ve Meyveler İle Yeterli Arz ve Talep Derinliği Bulunan Diğer Malların Ticaretinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun’un 14. maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi uyarınca verilen idari para cezasının iptali istemiyle açılmıştır.
5957 sayılı Kanun’un “Amaç ve kapsam” başlığı altında düzenlenen 1. maddesinde, “(1) Bu Kanunun amacı, sebze ve meyveler ile arz ve talep derinliğine göre belirlenecek diğer malların ticaretinin kaliteli, standartlara ve gıda güvenilirliğine uygun olarak serbest rekabet şartları içinde yapılmasını, malların etkin şekilde tedarikini, dağıtımını ve satışını, üretici ve tüketicilerin hak ve menfaatlerinin korunmasını, meslek mensuplarının faaliyetlerinin düzenlenmesini, toptancı halleri ile pazar yerlerinin çağdaş bir sisteme kavuşturulmasını ve işletilmesini sağlamaktır.
(2) Bu Kanun, sebze ve meyveler ile arz ve talep derinliğine göre belirlenecek diğer malların her ne şekilde olursa olsun alımı, satımı ve devri ile toptancı halleri ve pazar yerlerinin kuruluş, işleyiş, yönetim ve denetimine ilişkin usul ve esasları, uygulanacak yaptırımları ve bakanlıklar, belediyeler ile diğer idarelerin görev, yetki ve sorumluluklarını kapsar.” denilmiş;
“Üretici örgütleri, komisyoncular, alıcı ve satıcılar” başlıklı 5. maddesinin on birinci fıkrasında,
“(….)
11) Perakende satış yapan üreticiler hariç toptan veya perakende satış yapan diğer satıcılar; malları cinsine, doğal özelliklerine, kalite ve standartlarına göre sınıflandırmak, gıda güvenilirliğine, teknik ve hijyenik şartlara uygun olarak ürünün özelliğine göre satışa sunmak ve satışa sunulan malların izlenebilirliğine yönelik bilgileri içeren ve Bakanlık ile Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığınca belirlenecek teknik özelliklere sahip künyelerin kap veya ambalajlarının üzerinde bulundurulmasını sağlamak zorundadır.
(….)”;
“Cezalar” başlıklı 14. maddesinde, “ (1) Diğer kanunlara göre daha ağır bir ceza gerektirmediği takdirde;
a) 13 üncü maddenin birinci fıkrasının (e) ve (l) bendine aykırı hareket edenler hakkında yüz Türk Lirası,
b) 13 üncü maddenin birinci fıkrasının (ğ), (i), (j) ve (k) bentlerine aykırı hareket edenler hakkında beş yüz Türk Lirası,
c) 5 inci maddenin beşinci, altıncı, yedinci ve onuncu fıkralarına, 13 üncü maddenin birinci fıkrasının (ç), (g), (h) ve (ı) bentlerine aykırı hareket edenler hakkında iki bin Türk Lirası,
ç) Toptancı halinden satın alınmayan veya toptancı haline bildirilmeyen malları taşıyanlara veya bunları depolayanlara, 5 inci maddenin on üçüncü fıkrası uyarınca Bakanlıkça belirlenen asgarî şartları ve bilgileri sözleşmelerde bulundurmayanlara iki bin Türk Lirası,
d) 13üncü maddenin birinci fıkrasının (d) ve (f) bentlerine aykırı hareket edenler hakkında üç bin Türk Lirası,
e) 5inci maddenin on birinci fıkrası ile 13 üncü maddenin birinci fıkrasının (c) bendine aykırı hareket edenler hakkında beş bin Türk Lirası,
f) 6ncı maddenin ikinci fıkrasına ve 13 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendine aykırı hareket edenler ile gerçeğe aykırı analiz raporu düzenleyenler veya bu raporun düzenlenmesini sağlayanlar hakkında on bin Türk Lirası,
g) 15 inci maddenin ikinci fıkrası ile 17nci maddenin üçüncü fıkrasına aykırı hareket edenlere ve 17nci maddenin ikinci fıkrasına göre Bakanlık denetim elemanlarınca istenecek bilgi, belge ve defterler ile bunların örneklerini vermeyenlere veya bunları noksan ya da gerçeğe aykırı olarak verenlere, yazılı veya sözlü bilgi taleplerini karşılamayanlara iki bin Türk Lirası,
ğ) 13 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendi hükmüne aykırı hareket edenler hakkında iki bin Türk Lirası,
idarî para cezası uygulanır.
(2) 13 üncü maddenin birinci fıkrasının (b), (h), (ı), (i), (j) ve (k) bentlerine aykırı hareketten dolayı bu maddede öngörülen idarî para cezaları pazar yerlerindeki satış yerlerini kullananlar için onda biri oranında uygulanır.
(3) Bu maddede öngörülen idarî para cezalarının verilmesini gerektiren fiillerin bir takvim yılı içinde tekrarı hâlinde, idarî para cezaları her tekrar için iki katı olarak uygulanır. Bu maddenin birinci fıkrasının (g) bendinde öngörülen idari para cezalarını Bakanlık, (ğ) bendinde öngörülen idari para cezalarını Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, diğer idari para cezalarını ise doğrudan veya Bakanlığın talebi üzerine belediyeler uygulamaya yetkilidir. İdari para cezası uygulama yetkisi Bakanlıkta ilgili genel müdürlük, belediyelerde ise belediye encümenince kullanılır.
(4) Bu maddede öngörülen idarî para cezalarının uygulanması, bu Kanunda öngörülen diğer müeyyidelerin uygulanmasına engel teşkil etmez.
(5) 13 üncü maddenin birinci fıkrasının (i), (j), (k) ve (l) bentlerine bir takvim yılı içinde iki kez aykırı hareket edenler belediye encümeni kararıyla bir aya kadar faaliyetten men edilir.
(6) Bu Kanun hükümlerine aykırı hareket eden veya bu Kanunda belirtilen görevlerini Bakanlığın yazılı uyarısına rağmen yerine getirmeyen toptancı hallerine, Bakanlık tarafından elli bin Türk Lirası idarî para cezası verilir ve eylemin bir takvim yılı içinde tekrarı durumunda, toptancı halin faaliyetleri aykırılık giderilene kadar Bakanlık tarafından durdurulur. Bakanlık bu yetkisini mahallin mülkî idare amirine devredebilir.
(7) Bu Kanunun uygulanmasında hal işletmecileri ile bunlarca istihdam olunan personel, kendi kusurlarından ileri gelen zararlardan sorumludur. Bunlar, suç teşkil eden fiil ve hareketlerinden ve toptancı haline ait para ve mallar ile her türlü evrak, tutanak, rapor, defter ve diğer belgeler üzerinde işledikleri suçlardan dolayı, kamu görevlisi gibi cezalandırılır.” denilerek davacının işlediği ileri sürülen kabahate ilişkin idari yaptırımlar düzenlenmiş, ancak bu idari yaptırımlara karşı kanun yoluna ilişkin bir düzenlemeye yer verilmemiştir.
Olayda, davanın, 5957 sayılı Kanun uyarınca verilen idari para cezasının iptali istemiyle açıldığı, bu Kanunun uygulanmasına ilişkin Sebze ve Meyve Ticareti ve Toptancı Halleri Hakkındaki Yönetmeliğin 47. maddesinde “cezalı hal rüsumu”nun düzenlendiği, 48. maddesinde ise idari para cezalarının düzenlendiği, maddenin dokuzuncu fıkrasında da, idari para cezası uygulanmasına ve ilgilisine tebliğ edilmesine ilişkin olarak bu Yönetmelikte hüküm bulunmayan hallerde 30.3.2005 tarihli ve 5326 sayılı Kabahatler Kanunu hükümlerinin uygulanacağının belirtildiği anlaşılmıştır.
Öte yandan, 30.3.2005 tarihli ve 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 3. maddesini değiştiren 6.12.2006 günlü, 5560 sayılı Yasa’nın 31. maddesinde, “ (1) Bu Kanunun;
a) İdarî yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümleri, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde,
b) Diğer genel hükümleri, idarî para cezası veya mülkiyetin kamuya geçirilmesi yaptırımını gerektiren bütün fiiller hakkında,
uygulanır.” denilmiş; Kanunun “Başvuru yolu” başlıklı 27. maddesinin birinci fıkrasında ise “idari para cezası ve mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin idari yaptırım kararına karşı, kararın tebliği veya tefhimi tarihinden itibaren en geç on beş gün içinde, sulh ceza mahkemesine başvurulabilir. Bu süre içinde başvurunun yapılmamış olması halinde idari yaptırım kararı kesinleşir” düzenlemeleri yer almıştır.
Bu düzenlemelere göre; Kabahatler Kanunu’nun, idarî yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümlerinin, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde uygulanacağı; diğer kanunlarda görevli mahkemenin gösterilmesi durumunda ise uygulanmayacağı anlaşılmaktadır.
Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olduğundan, görev konusunda taraflar için bir müktesep hak doğmayacağı; bu nedenle, yeni bir yasayla kabul edilen görev kurallarının, geçmişe de etkili olacağı, bilinen bir genel hukuk ilkesidir.
Davanın açıldığı andaki kurallara göre görevli olan mahkeme, yeni bir yasa ile görevsiz hale gelmiş ise, (davanın açıldığı anda görevli olan ve fakat yeni yasaya göre görevsiz hale gelen) mahkemenin görevsizlik kararı vermesi gerekeceği; ancak, yeni yasadaki görev kuralının, değişikliğin yürürlüğe girmesinden sonra açılacak davalarda uygulanacağına dair intikal hükümlerinin varlığı halinde, mahkemece görevsizlik kararı verilemeyeceği açıktır.
Diğer taraftan, dava görevsiz mahkemede açılmış, bu sırada yapılan bir kanun değişikliği ile görevsiz mahkeme o dava için görevli hale gelmiş ise, mahkeme, artık görevsizlik kararı veremeyip (yeni kanuna göre görevli hale geldiği için) davaya bakmaya devam etmesi gerekir.
İncelenen uyuşmazlıkta, öngörülen idari para cezasının 5326 sayılı Kanun’un 16. maddesinde belirtilen idari yaptırım türlerinden biri olduğu, 5957 sayılı Sebze ve Meyveler İle Yeterli Arz ve Talep Derinliği Bulunan Diğer Malların Ticaretinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun’da da idari para cezasına itiraz konusunda görevli mahkemenin gösterilmediği anlaşılmıştır.
Bu durumda, Kabahatler Kanunu’nun 3. maddesinde belirtildiği üzere, idari yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümlerinin, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde uygulanacak olması nedeniyle, görevli mahkemenin belirlenmesinde 5326 sayılı Yasa hükümleri dikkate alınacağından, idari para cezasına karşı açılan davanın görüm ve çözümünde, anılan Kanunun 27. maddesinin (1) numaralı bendi uyarınca adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, Adana 2. Vergi Mahkemesince yapılan başvurunun kabulü ile, Adana 2. Sulh Ceza Hâkimliğince verilen 03.07.2019 gün ve D.İş: 2019/3716 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.
S O N U Ç: Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle, Adana 2. Vergi Mahkemesince yapılan BAŞVURUNUN KABULÜ ile, Adana 2. Sulh Ceza Hâkimliğince verilen 03.07.2019 gün ve D.İş: 2019/3716 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRIL-MASINA, 25.11.2019 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.
Başkan Hicabi DURSUN |
Üye Şükrü BOZER |
Üye Mehmet AKSU |
Üye Birol SONER |
|
Üye Aydemir TUNÇ |
Üye Nurdane TOPUZ |
Üye Ahmet ARSLAN |