Esas No: 2006/3-12
Karar No: 2006/41
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2006/3-12 Esas 2006/41 Karar Sayılı İlamı
Ceza Genel Kurulu 2006/3-12 E., 2006/41 K.
"İçtihat Metni"
Sanık Y…
…. Harmancı"nın 6831 sayılı Yasanın 93/1. maddesi uyarınca cezalandırılması istemiyle açılan kamu davasında; beraatına ve taşınmaz üzerindeki yapıların 6831 s.Y.nın 93/4. maddesi uyarınca müsaderesine ilişkin Eyüp 2. Sulh Ceza Mahkemesince 05.02.2003 gün ve 502-123 sayı ile verilen hükmün, sanık müdafii ve katılan idare vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 3. Ceza Dairesince 23.06.2005 gün ve 10026-7359 sayı ile hükmün onanmasına karar verilmiştir.
Yargıtay C.Başsavcılığı ise, 29.12.2005 gün ve 211724 sayı ile;
"Mahalli mahkeme kararında da belirtildiği üzere suça konu yere ilişkin tapu hukuki değer arzetmektedir. Suça konu yer maki tefrik çalışmaları ve sonraki düzenleme ile orman arazisi olma vasfından çıkıp özel şahsa ait özel mülkiyet alanı kapsamına girmiştir. Sanığın hukuken geçerli tapusuna ilişkin yerde bulunan tesislerin müsaderesine karar verilmesi isabetsizdir" görüşüyle itiraz yasa yoluna başvurarak, Özel Daire kararının kaldırılmasına ve Yerel Mahkeme hükmünün düzeltilerek onanmasına karar verilmesi isteminde bulunmuştur.
Dosya Birinci Başkanlığa gönderilmekle, Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Sanık Y…
…. Harmancı"nın Devlet ormanını işgal etmek suçundan beraatına, taşınmaz üzerindeki yapıların 6831 sayılı Yasanın 93/4. maddesi uyarınca zoralımına karar verilen somut olayda; Özel Daire ile Yargıtay C.Başsavcılığı arasındaki uyuşmazlık, yapıların zoralımına karar verilmesinde hukuka aykırılık bulunup, bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Sanığın, 424 nolu bölme, bozuk baltalık ormanda 72 m2.lik alanda ev yapmak suretiyle işgal ve faydalanmada bulunduğu belirtilerek hakkında 03.04.2001 tarihli suç tutanağı düzenlenmiştir.
Sanık, suça konu yeri hisseli olarak satın aldığını, orman sınırları içinde kaldığını bilmediğini savunarak suç tutanağını imzadan imtina etmiş,
Duruşmada ise, suçlamaları red ederek, söz konusu evi yapılmış hali ile satın aldığını, tapuya kayıt ettirdiğini, bu yerin orman olduğuna inanmadığını söylemiştir.
17.06.2002 tarihinde mahallinde üç kişilik bilirkişi heyetinin katılımıyla icra edilen keşif sonucu düzenlenen 26.08.2002 tarihli raporda özetle;
Suça konu yerin, Eyüp İlçesi Pirinçci köyü 4 pafta, 302 parsel içinde kaldığı, sanığa ait evin 72 m2"lik alanı kapladığı,
Y…
….. Harmancı"nın, tapu kayıtlarına göre tarla vasfındaki taşınmaza 150/63600 oranında hissedar olduğu,
Taşınmazın bulunduğu yerde 3116 sayılı Yasaya göre 1939 yılında yapılan Orman tahdidinin 1945 yılında kesinleştiği, suça konu yerin kesinleşen tahdide göre orman sınırları içinde kaldığı,
1951 yılında Maki Tefrik Komisyonunca dava konusu parsellerin bulunduğu alanın maki alanı olarak tefrik edildiği,
302 sayılı parselin de içinde bulunduğu yerlerin 1955 yılında 4753 sayılı Çiftçiyi Topraklandırma Yasası hükümlerine göre, ihtiyaç sahiplerine borçlandırma yapılarak 25 yıl satılmamak koşuluyla Toprak Tevzii Komisyonlarınca dağıtıldığı,
1969 yılında P…
…… Köyünde Tapulama çalışmaları yapıldığı, 302 parsel sayılı taşınmazın Toprak Tevzii komisyonunun belirlediği şekilde tescil edilerek tapularının hak sahiplerine verildiği,
1987 yılında 3302 sayılı yasa ile değişik 6831 sayılı Yasa uygulanmak üzere yörede çalışan 40 nolu orman kadastro komisyonunca, sözkonusu parselin de içinde bulunduğu alanlarda, 1945 yılında kesinleşen orman sınırları araziye aplike edilerek, 302 parselin kuzey bölümünün ilk tahditte olduğu gibi orman sınırları içinde bırakıldığı, güney kısmı oluşturan 36.000 m2.lik kısmı ise 2/B sahası olarak ayırdığı, suça konu yerin 2/B sahasında bulunmadığı,
Sonuç olarak, 302 sayılı parselin 1939 ve 1987 yıllarında yapılan orman tahdit çalışmalarına göre orman sınırları içinde kaldığı, 1987 yılında parselin güney bölümünün 2/B sahası olarak ayrıldığı, 1951 yılında yapılan Maki Tefrik Komisyonunca dava konusu parsellerin bulunduğu alanın maki alanı olarak tefrik edildiği ve 4753 sayılı yasaya göre dağıtılan yerlerden bulunduğu, Maki Tefrik Komisyonunca yapılan işlemlerin geçerli olduğu ve bu şekilde oluşan tapuya değer verilmesi gerektiği, sanığın taşınmaza 150/63600 oranında hissedar olduğu belirtilmiştir.
Ayrıntıları 22.03.1996 gün ve 5-1 sayılı İBK."da açıklandığı üzere; "... Maki Komisyonlarınca, orman sayılmadığı belirlenerek, hazine adına özel mülk olarak tescil edilen taşınmazlar, 2510 sayılı İskan Kanunu, 4753 sayılı Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu, 3573 sayılı Zeytinciliğin Islahı Kanunu, 5658 sayılı Orman Kanununa ek kanun gibi, özel kanunlar uyarınca, hazine tarafından tahsis, temlik, dağıtım ve satış suretiyle kişiler adına tapuya bağlamış ve tapu kayıtları oluşturulmuştur. Hazine tarafından dağıtılan, satışa konu olan temlik ve tahsis edilen bu taşınmazların, ormanla hiçbir ilgisi bulunmamaktadır. Bu nedenlerle, özel kanunlar uyarınca oluşturulan tapu kayıtları yasal prosedüre uygun ve geçerli kayıtlar olup, orman sınırlandırması kapsamında iken, maki komisyonları tarafından makilik alan olarak belirlenerek, özel kanunlar uyarınca oluşturulan tapulara değer verilmesi gerekmektedir.
Yargıtay İBK. Kararları benzer hukuki konularda, Yargıtay Genel Kurullarını, Dairelerini ve mahkemeleri bağlar. Maki Tefrik Komisyonlarınca orman tahdit sınırları içinde kalan taşınmazların makiye tefrik edilmek suretiyle, özel yasalar uyarınca tapuya bağlanması orman tahdit sınırları dışına çıkarılma niteliğinde bulunduğundan, orman dışına çıkarılan bir taşınmazın tekrar orman dışına çıkarılması mümkün olmayacağından bu yerin 6831 sayılı Yasanın 2/B maddesi kapsamında kalıp kalmadığının değerlendirilmesi mümkün olmadığı gibi, anılan İBK. Kararı uyarınca orman dışına çıkarma işleminin kesinleşmesinden sonra, bu yerlerde yapılan ikinci bir orman sınırlandırması da yok hükmündedir.
Bu nedenle, Maki Tefrik Komisyonunca, 1951 yılında dava konusu parsellerin bulunduğu alanın maki alanı olarak tefrik işlemini nazara almayan, 40 nolu Orman Kadastro Komisyonunca, 1945 yılında kesinleşen orman sınırları araziye aplike edilerek, 302 parselin kuzey bölümünün ilk tahditte olduğu gibi orman sınırları içinde bırakılması, güney kısmı oluşturan 36.000 m2.lik kısmının ise 2/B sahası olarak ayrılması işlemi, orman dışına çıkarılan bir taşınmazın tekrar orman dışına çıkarılması veya 2/B kapsamında kalıp kalmadığının değerlendirilmesi mümkün olmayacağından eski tahdit tutanaklarının yerine tatbikinden ibarettir.
Özel Dairece; 1987 yılında 3302 sayılı Yasa ile değişik 6831 sayılı Yasanın 2/B maddesini uygulayan 40 nolu Orman Kadastro Komisyonunca yapılan tespit, geçerli bir orman sınırlandırılması kabul edilerek, suça konu ev ve bahçenin kesinleşmiş orman tahdit sınırları içerisinde kaldığı dolayısıyla taşınmazların müsaderesine karar verilmesinin isabetli olduğu, ancak suça konu yerin önceki tapu malikinden satın alınması nedeniyle işgal ve faydalanma kastının bulunmadığı gerekçeleriyle, Yerel Mahkeme hükmü onanmış ise de, suça konu ev ve bahçenin bulunduğu alan hukuken geçerli tapu kapsamında bulunduğundan zoralım kararı verilmesi isabetsizdir.
Bu itibarla Yargıtay C.Başsavcılığı itirazı yerinde olup kabulüyle, Özel Daire onama kararının kaldırılmasına ve Yerel Mahkeme kararının bozulmasına, 1412 sayılı CYUY.nın 322. maddesinin verdiği yetki uyarınca hükümdeki "taşınmaz üzerindeki yapıların 6831 s.Y.nın 93/4. maddesi uyarınca müsaderesine" ilişkin bölümünün hükümden çıkarılması suretiyle hükmün onanmasına karar verilmelidir.
SONUÇ: Açıklanan nedenlerle,
1- Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
2- Yargıtay 3. Ceza Dairesinin 23.06.2005 gün ve 10026-7359 sayılı ONAMA kararının KALDIRILMASINA,
3- Eyüp 2. Sulh Ceza Mahkemesinin 05.02.2003 gün ve 502-123 sayılı kararının BOZULMASINA,
4- 1412 sayılı CYUY.nın 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, "taşınmaz üzerindeki yapıların 6831 s.Y.nın 93/4. maddesi uyarınca müsaderesine" ilişkin bölümün HÜKÜM FIKRASINDAN ÇIKARILMASI suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
5- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına tevdiine, 14.03.2006 günü yapılan müzakerede oybirliği ile karar verildi.