Esas No: 2009/105
Karar No: 2009/219
Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 2009/105 Esas 2009/219 Karar Sayılı İlamı
Hukuk Bölümü 2009/105 E. , 2009/219 K.- 4925 SAYILI KARAYOLU TAŞIMA KANUNU UYARINCA VERILEN IDARI PARA CEZASINA KARŞI AÇILAN DAVANIN ADLİ YARGI YERİNDE ÇÖZÜMLENMESI
- KARAYOLU TAŞIMA KANUNU (4925) Madde 26
"İçtihat Metni" Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.
Davacı : O.K. Davalı : (Gösterilmemiştir) O L A Y : Bingöl Trafik Tescil ve Denetleme Şube Müdürlüğü’nün 21.9.2007 gün ve 638119 sayılı Karayolu Taşıma Kanunu idari para cezası tutanağı ile, 4925 sayılı Karayolu Taşıma Kanunu’nun 26. maddesinin (a) bendi gereğince para cezası verilmiştir. Davacı, para cezasına karşı adli yargı yerinde itirazda bulunmuştur. BİNGÖL SULH CEZA MAHKEMESİ; 15.10.2007 gün ve D. İş:2007/1173, D.İş K:2007/1173 sayı ile, itiraz edenin dilekçesi ile hakkında yetki belgesiz yolcu taşımacılığı yaptığından bahisle düzenlenen ceza tutanağına itiraz ettiği, itirazın müddeti içinde yapıldığı ve cezanın yazılış biçimine göre itirazın mümkün olduğu anlaşılmakla itiraz dilekçesi ve eklerinin incelendiği, itiraz eden O.K.’ın dilekçesi ile, Bingöl Trafik Tescil ve Denetleme Şube Müdürlüğü’nün 21.9.2007 tarih ve seri A, sıra no:638119 seri nolu ceza tutanağı ile hakkında verilen 5.000.-YTL para cezasının iptalini talep etmiş ise de; 5560 sayılı Yasa’nın 31. maddesi ile değişik 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 3. maddesi "idari yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümleri, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde uygulanır" şeklinde değiştirildiğinden ve 4925 sayılı Kanun’un 26(a) maddesi gereğince tayin olunan cezaya karşı 4925 sayılı Kanun’un 30. maddesi gereğince idare mahkemesine itiraz edilebileceği hükmü mevcut olduğundan, buna göre itirazı inceleme görevinin idare mahkemesine ait bulunduğu gerekçesi ile Mahkemelerinin görevsizliğine, karar kesinleştiğinde talep halinde dosyanın görevli ve yetkili Elazığ İdare Mahkemesine gönderilmesine karar vermiş; bu karar kesinleşmiştir. Sulh Ceza Mahkemesince, davacının istemi üzerine dava dosyası Elazığ İdare Mahkemesine gönderilmiştir. ELAZIĞ 1. İDARE MAHKEMESİ; 3.11.2008 gün ve E:2007/2645 sayı ile, davacı O.K. tarafından, yetki belgesiz yük taşımacılığı yaptığından bahisle 5.000.-YTL idari para cezası ile tecziye edilmesine ilişkin işlemin iptali istemiyle dava açıldığı, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu"nun muhtelif maddelerinden söz ederek, dava konusu işlemin tesis edildiği tarihte yürürlükte bulunan haliyle 4925 sayılı Karayolu Taşıma Kanunu"nun 5. maddesinde, taşımacılık, acentelik ve taşıma işleri komisyonculuğu ile nakliyat ambarı ve kargo işletmeciliği yapılabilmesi için Bakanlıktan yetki belgesi alınmasının zorunlu olduğu; "idari para cezaları" başlıklı 26. maddesinde, bu Kanunun 5. maddesine göre yetki belgesi almadan taşıma işinde faaliyette bulunanlara beş milyar lira para cezası uygulanacağı, "Para cezalarına itiraz ve suçlarda tekerrür" başlıklı 30. maddesinde ise, para cezalarına karşı tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içerisinde yetkili idare mahkemesine itiraz edilebileceği ve itiraz üzerine verilen kararların kesin olduğu düzenlenmesine yer verilmiş iken, 8.2.2008 tarihli ve 26781 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 5728 sayılı Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacıyla Çeşitli Kanunlarda ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’la çeşitli kanunlarda bazı değişiklikler öngörüldüğü, Kanunun 520. maddesiyle 4925 sayılı Karayolu Taşıma Kanunu"nun 30. maddesinin başlığı ile birlikte değiştirildiği, yeni haliyle "Tekrar" başlıklı 30. maddesinde, bu Kanunda belirtilen idari para cezasını gerektiren fiillerin işlendiği tarihten itibaren bir yıl içinde aynı nitelikteki fiili üç defa işlediği tespit edilen gerçek ve tüzel kişilere, işlediği fiillerin cezalarının toplamının on katı idari para cezası verileceği ve taşıt şoförünün yurt içi ve yurt dışı taşımalarda sürücü mesleki yeterlilik belgesi ile varsa uluslararası sürücü sertifikasının bir yıl süreyle askıya alınacağının hüküm altına alındığı, bu kanun değişikliği ile para cezalarına karşı “idare mahkemesi”ne yapılacak itiraz yolunun kaldırıldığı, dava dilekçesi ve eklerinin incelenmesinden, davacının yetki belgesi bulunmadan yolcu taşıdığından bahisle 4925 sayılı Karayolu Taşıma Kanunu’nun 26. maddesi uyarınca uygulanan 5.000,00YTL idari para cezasının bakılan davanın konusunu oluşturduğu, yukarıda bahsi geçen değişiklik nedeniyle 4925 sayılı Kanun"da, kanun yolu ile ilgili olarak idare mahkemesine itiraz yolunun kaldırıldığı ve uygulanacak olan Kabahatler Kanunu"nun genel hükümleri uyarınca davanın adli yargının görev alanına girdiğinin görüldüğü, bu nedenlerle, Mahkemelerinin görev alanı içinde bulunmadığı sonucuna varılan davada görevli yargı merciinin belirlenmesi için, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 19. maddesi uyarınca dava dosyasının Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderilmesine, davanın Uyuşmazlık Mahkemesi’nce karar verilinceye kadar ertelenmesine karar vermiştir. İNCELEME VE GEREKÇE : Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Ahmet AKYALÇIN’ın Başkanlığında, Üyeler: Mustafa KICALIOĞLU, Mahmut BİLGEN, Turan KARAKAYA, Ayper GÖKTUNA, Serdar AKSOY ve Muhittin KARATOPRAK’ın katılımlarıyla yapılan 5.10.2009 günlü toplantısında: l-İLK İNCELEME : Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre: Uyuşmazlık Mahkemesi Genel Kurulu’nun 11.7.1988 günlü, E:1988/1, K:1988/1 sayılı İlke Kararında, “2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun bütünüyle incelenip değerlendirilmesinden, bu Kanunun uygulanması yönünden 2 nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan, ‘ceza uyuşmazlıkları’ ibaresinden, savcının ya da şahsi davacının talebi ile başlayan yargılaması sonunda sanığın mahkumiyetine ya da beraatine hükmedilebilecek davalarda, askeri ve adli ceza mahkemeleri arasında çıkan görev ve hüküm uyuşmazlıklarının anlaşılması, bunun dışında kalan tüm görev uyuşmazlıklarının ‘hukuk uyuşmazlığı’ sayılması gerektiği sonucuna varılmaktadır. Uygulanması idari organlara bırakılan cezalar, adli nitelikte olmadığından, bunlar hakkında yapılan itirazlar ya da açılan davalar ‘ceza davası’ olarak nitelendirilemezler. İdari niteliklerinden dolayı bu davalara ilişkin görev ve hüküm uyuşmazlıklarının Uyuşmazlık Mahkemesinin Hukuk Bölümünde incelenip çözümlenmesi gerektiği...” açıkça belirtilmiştir. Bu durum gözetildiğinde, olay bölümünde yazılı başvuru konusu görev uyuşmazlığının Hukuk Bölümünde incelenmesi gerektiği kuşkusuzdur. İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesinde öngörülen şekilde başvurulduğu ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, adli ve idari yargı yerleri arasında doğan görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi. II-ESASIN İNCELENMESİ : Raportör-Hakim Nurdane TOPUZ’un, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Dr. İlknur ALTUNTAŞ ile Danıştay Savcısı Gülen AYDINOĞLU’nun davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ : Dava, 4925 sayılı Kanun’un 26. maddesine göre verilen idari para cezasının kaldırılması istemiyle açılmıştır. 4925 sayılı Karayolu Taşıma Kanunu’nun 26. maddesinde, idari para cezaları düzenlenmiş; 30. maddesinde, para cezalarına karşı tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içerisinde yetkili idare mahkemesine itiraz edilebileceği, itiraz üzerine verilen kararların kesin olduğu öngörülmüşken, bu madde, önce 23.1.2008 gün ve 5728 sayılı Kanun’un 520. maddesiyle, “Bu Kanunda belirtilen idarî para cezasını gerektiren fiillerin işlendiği tarihten itibaren bir yıl içinde aynı nitelikteki fiili üç defa işlediği tespit edilen gerçek ve tüzel kişilere, işlediği fiillerin cezalarının toplamının on katı idarî para cezası verilir ve taşıt şoförünün yurt içi ve yurt dışı taşımalarda sürücü mesleki yeterlilik belgesi ile varsa uluslararası sürücü sertifikası bir yıl süreyle askıya alınır” şeklinde değiştirilmiş; daha sonra 25.6.2009 gün ve 5917 sayılı Kanun’un 47. maddesi ile yürürlükten kaldırılmıştır. 5917 sayılı Kanun hükümleri 10.7.2009 tarihinde yürürlüğe girmiştir. 4925 sayılı Karayolu Taşıma Kanunu’nda bu haliyle idari para cezasına karşı kanun yoluna ilişkin bir düzenlemeye yer verilmemiştir. Öte yandan; 30.3.2005 gün ve 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 6.12.2006 gün ve 5560 sayılı Yasa’nın 31. maddesiyle değiştirilen 3. maddesinde, " (1) Bu Kanunun; a) İdarî yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümleri, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde, b) Diğer genel hükümleri, idarî para cezası veya mülkiyetin kamuya geçirilmesi yaptırımını gerektiren bütün fiiller hakkında, uygulanır"; Kanunun “Başvuru yolu” başlıklı 27. maddesinin 1. fıkrasında ise "idari para cezası ve mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin idari yaptırım kararına karşı, kararın tebliği veya tefhimi tarihinden itibaren en geç onbeş gün içinde, sulh ceza mahkemesine başvurulabilir. Bu süre içinde başvurunun yapılmamış olması halinde idari yaptırım kararı kesinleşir" düzenlemeleri yer almıştır. Bu düzenlemelere göre; Kabahatler Kanunu’nun, idarî yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümlerinin, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde uygulanacağı; diğer kanunlarda görevli mahkemenin gösterilmesi durumunda ise uygulanmayacağı anlaşılmaktadır. Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olduğundan, görev konusunda taraflar için bir müktesep hak doğmayacağı; bu nedenle, yeni bir yasayla kabul edilen görev kurallarının, geçmişe de etkili olacağı, bilinen bir genel hukuk ilkesidir. Davanın açıldığı andaki kurallara göre görevli olan mahkeme, yeni bir yasa ile görevsiz hale gelmiş ise, (davanın açıldığı anda görevli olan ve fakat yeni yasaya göre görevsiz hale gelen) mahkemenin görevsizlik kararı vermesi gerekeceği; ancak, yeni yasadaki görev kuralının, değişikliğin yürürlüğe girmesinden sonra açılacak davalarda uygulanacağına dair intikal hükümlerinin varlığı halinde, mahkemece görevsizlik kararı verilemeyeceği açıktır. Diğer taraftan, dava görevsiz mahkemede açılmış, bu sırada yapılan bir kanun değişikliği ile görevsiz mahkeme o dava için görevli hale gelmiş ise, mahkeme, artık görevsizlik kararı veremeyip (yeni kanuna göre görevli hale geldiği için) davaya bakmaya devam etmesi gerekir. İncelenen uyuşmazlıkta, öngörülen idari para cezasının 5326 sayılı Kanun’un 16. maddesinde belirtilen idari yaptırım türlerinden biri olduğu, 4925 sayılı Karayolu Taşıma Kanunu’nda da idari para cezasına itiraz konusunda görevli mahkemenin gösterilmediği anlaşılmıştır. Bu durumda, Kabahatler Kanunu’nun 5560 sayılı Kanun’la değişik 3. maddesinde belirtildiği üzere, idari yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümlerinin, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde uygulanacağı nedeniyle, görevli mahkemenin belirlenmesinde 5326 sayılı Yasa hükümleri dikkate alınacağından, idari para cezasına karşı açılan davanın görüm ve çözümünde, anılan Kanunun 27. maddesinin (1) numaralı bendi uyarınca adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır. Açıklanan nedenlerle, İdare Mahkemesince yapılan başvurunun kabulü ile Sulh Ceza Mahkemesince verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir. SONUÇ : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Elazığ 1. İdare Mahkemesi’nin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile Bingöl Sulh Ceza Mahkemesi’nin 15.10.2007 gün ve D.İş:2007/1173, D.İş K:2007/1173 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 5.10.2009 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.